İkinci Dünya Savaşı özellikle Avrupa’yı kasıp kavururken 1940’lı yılların başında Türkiye’de tek parti iktidarı sertleşiyordu. Basın özgürlüğü ihlallerinin arttığı, demokrasi ve insan haklarını savunan gazete ve dergilerin ağır baskı altında olduğu bu dönemde “direnen” dergilerden birkaçını hatırlayalım. Çok partili hayata geçişin ardından da baskılar sürünce sol yayınların bazıları 1950’lerin başında kapandı. Biçimsel özellikleri, yayın politikaları ve yazarlarıyla ele aldığımız bu yayınlar şunlar: Toprak, Yürüyüş, Başak, Söz, Yeryüzü ve Sokak.
Karadeniz’den sol esinti: Toprak Dergisi (Samsun, Eylül 1940-Mayıs 1941)
Toprak Dergisi, 1940-1941 yıllarında Samsun’da yayımlanan, hakkında yeterince bilgi bulunmayan, dönemin şartları altında “sol” içerikli bir dergidir.
Aylık yayımlanan derginin sahibi, neşriyat müdürü Dr. Osman Nuri Ertekin’dir. İlk sayısı 20 Eylül 1940’da yayımlanan dergi; Ahali Matbaası, Samsun Vilayet Matbaası ve Güneş Basımevi olmak üzere üç farklı matbaada basılmıştır. Fiyatı 10 kuruş olan derginin arka iç sayfasında başta Samsun olmak üzere Trabzon ve yakın çevresinde faaliyette bulunan işyeri reklamları yer almıştır. Yedinci ve son sayısı olan “19 Mayıs özel sayısı” ile yayın hayatını noktalamıştır.
İlk sayısında Osman Nuri Ertekin şu görüşleri dile getiriyor:
- Toprak, münevverlerimizin san’at ve fikir tohumlarını ekmeğe mahsus bir kültür tarlasıdır. Toprak, birçok kalemlerden sızan, dökülüp taşan akışları toplayacak; genç mütekâmil dimağlarda kapalı kalan güzel fikirleri, düşünceleri yaymaya çalışacaktır. Daha şimdiden toprağa açılmış birçok zengin kaynakların topraktan beklenilen feyzi cömertçe vereceğine tam bir inan besliyoruz.” (Maksat, Toprak, Sayı 1, 20 Eylül 1940, S.3)
Derginin ilk sayısı edebiyat yanı ağır basan, hatta mevcut iktidara “selam gönderen” bir içerikle çıkmıştır. İlk sayıda Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin ve Sefer Aytekin’in İsmet İnönü’yü olağanüstü yücelten iki şiirinin yer alması dikkat çeker. Derginin yayın politikasının belirlenmesinde muhtemelen Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) yakınlığıyla bilinen Sefer Aytekin’den söz etmek mümkündür. Ancak burada dikkat çeken nokta, proletaryadan çok köylülüğün öne çıkarılmasıdır. Mehmet Seyda’nın anlattığına göre, Ahmet Naim Çıladır’ın öykülerinde Zonguldak havzasında çalışan maden işçilerinden söz edilse de bu işçiler köy kökenlidir, anlatılanlar daha çok köylülük üzerinedir.
Sadece 7 sayı yayımlanabilen dergide öne çıkan bazı isimler: Rıza Akpınarlı, Vehbi Cem Aşkun, Behiç Atabek, Halil Aytekin, Sefer Aytekin, Ahmet Naim Çıladır.
Yürüyüş Fikir San’at Mecmuası (İstanbul, Temmuz 1941-Temmuz 1943)
1941 yılının ortalarında yeniden yayın hayatına başlayan “Fikir ve San’at Mecmuası Yürüyüş”, geçirdiği “evrim” açısından önemlidir. Fazıl Mahmut Ülküer, 23 Haziran 1932 ve 1 Temmuz 1935 tarihleri arasında 15 günlük edebi nitelikli bir dergi olan Yolların Sesi’ni 31 sayı boyunca yayımlar. Finansal zorluklar nedeniyle bu derginin kapanmasının ardından, 15 Ağustos 1936’da, aslında haftalık olan ama ayda bir yayımlanabilen Yürüyüş’ü çıkarmaya başlar. Ancak dergi başarılı olamaz, bir yıl sonra kapanır.
Fazıl Mahmut Ülküer, 1941 ortalarında Yürüyüş’ü yeniden yayımlamaya başlar. 1941 yılının sonuna kadar oldukça düzenli olarak yayımlanan derginin iç kapağında “25 Aralık 1941,” dış kapağında ise “25 ikincikânun 1941” tarihini taşıyan 6. Sayısında, “İtizar” (özür) başlıklı kısa bir not yayınlanır: “Özür dileriz, haftalık Yürüyüş gazetesi çıkmayacaktır.”
Daha sonra yayımlanan 7/8 numaralı sayı 9 Eylül 1942 tarihini taşır. Bu sayıda yayının “sanat ve edebiyat” ile ilgili ve “şimdilik ayda bir çıkar haftalık gazete olduğu” belirtilmiştir. Bu sayıda yazı işleri müdürü yine Fazıl Mahmut Ülküer’dir. Dergi bu sayıdan itibaren kapaktan başlayarak bütün içeriğiyle değişim geçirmiş, yeni bir yola girmiştir.
Dergi yayımlamak için “imtiyaz” gerekiyordu
1940’lı yıllarda bir gazete veya dergi yayımlamak için yetkili makamlardan “imtiyaz” almak çok zordu. Bu nedenle, yeni süreli yayın çıkarmak isteyenler için o ana kadar imtiyazı alınmış bir yayının imtiyaz hakkını satın almaktan başka bir yol bulunmamaktadır. 1940 toplumcu kuşağını oluşturan gençler, bir şekilde Fazıl Mahmut Ülküer ile anlaşmış ve imtiyaz hakkını satın almıştır.
Yürüyüş’ün 1941 yılındaki yeni yayın döneminin ilk sayısında Fazıl Mahmut Ülküer imzasıyla yayınlanan “Yürüyüş” başlıklı yazıda derginin amacı ve yayın politikasını şöyle açıklar: “Yılların Sesi’nde olduğu gibi Yürüyüş’te de gayemiz san’at ve fikir sahasında olduğu gibi yurda hizmet etmektir… Şiarımız şu olacaktır; daima en iyiyi ve doğruyu araştırmak, büyüklerimizin rehberliği ile yürümek bizim olduğu kadar yurt içinde en temiz ve dürüst yürüyüşümüzdür.”
İlk altı sayıda İsmail Safa Esgin, piyade albay Hamdi Rıza Çaydam, Salih Zeki Aktay, şair Abdullah Cevdet’in kızı Gül Karlıdağ, dâhiliye mütehassısı doktor Lâmi Tokuzlu, Ziya İlhan Zaimoğlu öne çıkan yazarlardı. Derginin 7-8. sayısıyla başlayan yeni döneminde ise farklı kalemleri görüyoruz: Cahit Saffet Irgat, Ömer Faruk Toprak, A. Kadir (Abdülkadir Meriçboyu), Rıfat Ilgaz, Orhan Kemal, Necmi Akalın (Reşat Fuat Baraner), M. Niyazi Akıncıoğlu, Suat Taşer, Hasan Basri Çaloğlu, Sabri Soran, Hüsnü Benli (Sait Faik Abasıyanık), Hüsamettin Bozok, Hulûsi Dosdoğru.
Nâzım Hikmet cezaevinden şiir gönderdi
Dergide Nâzım Hikmet’in üç şiiri “İbrahim Sabri” mahlasıyla yayınlanmıştır. Necmi Akalın imzası ile dönemin TKP Genel Sekreteri Reşat Fuat Baraner’in yazıları da yer almıştır.
Rıfat Ilgaz, anılarında; 1940 kuşağı sanatçılarının Çemberlitaş civarındaki köftecide toplandığını, bu toplantılarda Yürüyüş’ün 7-8. sayısından itibaren yeni kadro ile yayına devam etmesi kararı alındığını kaydeder.
Kadir de Yürüyüş’ün angarya sayılacak işlerini kendisinin yürüttüğünü belirterek şöyle der:
- Derginin bir sürü ıvır zıvır işlerine, yani dergiye yazı bulmak, para bulmak, yazıları matbaaya vermek, düzeltme ve sayfa düzenini yapmak, matbaadan almak ve Fatih’ten başlayarak Harbiye’ye kadar yürüye yürüye dergi dağıtmak işlerine burnumu sokmuştum. Siz benim burnumu sokmuştum dediğime bakmayın, yaşadığımı o zaman anlıyordum asıl. Hele serde şairlik olunca, bir şiir döktürüp yayımladım mı o şiiri dergide… Unuturdum her şeyi, bütün yükler, ağırlıklar kalkardı üstümden. Boş yere demezdi Nâzım: “Çocuklar, şiir yazmak nefes almaktır.” Nâzım’ın bir iki şiirini bastıysak o dergide, Bursa Cezaevi’nden gönderdiği şiirlerdi bunlar. Bir arkadaş getirirdi bana şiirleri, İbrahim Sabri adıyla yayımlardık. Ben almıştım şiirlerin sorumluluğunu üstüme. İbrahim benim göbek adım, Sabri babamın adıydı. Uçardım o şiirler yayımlanınca.
Yürüyüş’ün anti-faşist çizgisi, özellikle “Türkçü ve sağ” kesimin tepkisini çeker. Dönemin önde gelen yazarlarından Orhan Seyfi Orhon, Çınaraltı dergisinin 23 Ocak 1943 tarihli 70. sayısında A. Kadir’in “Bir insan” ve Nâzım Hikmet’in İbrahim Sabri mahlasıyla yayımlanan “Dünya, Dostlarım, Düşmanlarım, Sen ve Toprak” şiirlerini şiddetle eleştirir. Bu eleştiri, Yürüyüş’ün kapatılmasına giden yolun taşlarını döşer.
Orhan Seyfi Orhon, Çınaraltı’nın 81. sayısında ‘solcu bir mecmua’da yayımlanan şiirleri şiddetle yerer… Ve 22 Temmuz 1943’te Bakanlar Kurulunda alınan bir kararla dergi kapatılır.
Taşrada bir sol dergi: Başak
1946’da çok partili siyasal hayata geçilmesiyle birlikte ‘sol’da partileşme süreci de başlamıştı. 14 Mayıs 1946’da Esat Adil Müstecaplıoğlu liderliğinde Türkiye Sosyalist Partisi (TSP) ve 20 Haziran 1946’da Dr. Şefik Hüsnü Deymer önderliğinde Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi (TSEKP) kurulmuştu.
“Edebî, içtimaî fikir dergisi” Başak’ın ilk sayısı, 1 Mart 1946’da yayımlandı. İlk sayıda neşriyat müdürü Arif Nihat Asya, imtiyaz sahibi Salim Günay ve müessisi Tacettin Karan’dır. Henüz lise öğrencisi iken derginin kurucusu olan Yusuf Tacettin Karan, yayının nasıl çıkarıldığını anılarında şöyle anlatır:
- Orhan Kemal, Yaşar Kemal ve liseden arkadaşlar beş kişiydik. Tan gazetesi kapandıktan sonra sesimiz çıksın diye Başak adlı bir dergi çıkarttım… Birazcık eğilmiş bir başaktı Abidin Dino’nun çizdiği. Milli Emniyet’in adamı, “Küçük bey, bunu siz mi yapacaksınız, daha kanunları bilmiyorsunuz” dedi. Bir derginin yazı işleri müdürü olabilmek için üniversiteden, sahibi olabilmek için de liseden mezun olmak lazımmış. Başağı orağa benzetti, taneleri saydı, 15 çıkmaz mı? SSCB cumhuriyetleri mi diye sordu. Bunu çizene götür, düzeltsin dedi. Abidin başağı biraz düzeltti, biz de dergiyi çıkarttık.
“Şimdilik ayda bir çıkar” kaydıyla kapak dahil 16 sayfa olan derginin adı, ilk sayıda şöyle betimlendi: “…‘dal’ demedik kırılmamak için, ‘saz’ demedik iğilmemek için. Fakat günü gelirse biçilmeyi de savrulmayı da göze alarak ‘Başak’ dedik…”
Üçüncü sayıda sendikal hareket-mücadele masaya yatırılmış, yine müstear ad kullanılarak Nâzım Hikmet’in bir şiiri yayımlanmıştır. Dördüncü sayıda da Orhan Kemal’in küçük bir öyküsünün yanı sıra Nâzım Hikmet’in şiiri basılmıştır. Başak dört sayı yayınlandı. Başak’ın ilk sayısı Toros Matbaasında, ikinci sayısı Tel Basımevinde, üçüncü ve dördüncü sayıları Seyhan Basımevinde basıldı. Başak, yayımlandığı sürece okurlardan büyük ilgi gördü. Adana esnafından reklam desteği aldığının da altını çizelim.
Edebî, içtimaî fikir dergisi Başak’ın fiyatı 25 kuruştu. Başak’ın yazarları arasında Ruşen Akkor, A. Fuat Bugay, Kamuran Çokçalış, Salim Günay, Y. Tacettin Karan ve A. Kırcalı öne çıkar. Dergide Nâzım Hikmet’in “Nurettin Cemal” müstearıyla üç şiiri yayımlanmıştır.
Söz – Fikir Sanat ve Tenkit Dergisi (İstanbul, Mayıs – Aralık 1946)
Çok partili siyasal hayata geçilmesiyle birlikte, 1946’da yayınlanan ‘sol’ içerikli süreli yayınların en önemlilerinden biri de Söz – Fikir, Sanat ve Tenkit Dergisi’dir. Bülent Varlık, “1940’ların Dergileri” kitabında şu tespitlerde bulunuyor:
- İlk sayısı 15 Mayıs 1946 tarihini taşıyan Söz, 15 günde bir yayınlanan ‘Fikir, sanat ve Tenkit Dergisi’dir. 2. sayısı 1 Haziran 1946, üçüncü sayısı 15 Haziran 1946, dördüncü sayısı 1 Temmuz 1946’da yayımlanmıştır. Daha sonra derginin yayımına kısa bir süre ara verilmiş, birlikte yayımlanan 5-6. sayı 1 Ağustos 1946’da çıkmıştır. Bu sayı ağırlıklı olarak genç yaşta vefat eden Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Saffet Dengi Korkut’a ayrılmıştır. Derginin son sayısı ise 1 Aralık 1946 tarihini taşımaktadır. Her sayısı 8 sayfa ve fiyatı da 25 kuruş olan dergi, 16 Aralık 1946’da Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi (TSEKP)’nin kapatılmasıyla birlikte yayın hayatına son verdi. Derginin sahibi Asaf Ertekin, yazı işleri müdürü ve umum neşriyatı idare eden Yaşar Çöl’dür.
Derginin ilk sayısında yer alan ve ”Sözcü” imzası taşıyan “Fikir Kahramanları” başlıklı yazıda tarihsel süreç incelenerek özgürlük mücadelesi verenler sergilenmekte; “ilericilik yolunda Namık Kemal ve Tevfik Fikret gibi iki hürriyet kahramanının izinden, korkmadan, yılmadan, seslerini yükselterek yürüyenlerin milletimize ve insanlığa şeref veren fikir ve demokrasi kahramanları olduğu” belirtilmektedir.
Behice Boran, Halil Aytekin, Zeki Baştımar, Yaşar Çöl, Adnan Cemgil, Cahit Saffet Irgat, Enver Gökçe ve Müntekim Öçmen derginin önde gelen yazarları. Ayrıca; Necmi Sarıoğlu, Bekir Semerci, Nuh Naci Özgen ve Selma Ertekin de yazılarıyla Söz dergisine katkıda bulunmuşlardır.
Yeryüzü (İstanbul, 1951-1952)
Demokrat Parti’nin iktidara geldiği günlerde yayımlanan sol içerikli dergilerden biri de Yeryüzü’dür. 1951 yılı sonbaharında yayım hayatına başlayan derginin künyesi 2. sayıdan itibaren “siyasi imtiyazı haiz fikir, sanat dergisi” olarak belirtilmiştir.
Derginin ilk sayısında Zeki Baştımar tarafından kaleme alınan “Yeni Üzerine” başlıklı bir manifesto yayımlanır. Bu yazıda kübizm, sembolizm, sürrealizm, fütürizm vb. yeni akımlara karşı çıkılması dikkat çekicidir. Derginin bazı yazarlarının TKP ile bağlarının bulunması nedeniyle, Yeryüzü’nün bu partinin yayın organı olduğu da ileri sürülmektedir.
Anılarında Yeryüzü hakkında kısa bilgiler veren Şükran Kurdakul, derginin adının Arif Barikat (Damar) tarafından konulduğunu, derginin 4. sayısının hazırlanışı sırasında Arif Damar’ın TKP üyeliği nedeniyle tutuklandığını, daha sonraki yıllarda kendisi tutuklandığında da Yeryüzü’nün TKP’nin yayın organı olup olmadığının iyice soruşturulduğunu anlatır, diyor.
Derginin kuruluşunda yer alan Metin Özek; Yeryüzü’nün finansmanının önemli bir bölümünü kendisinin karşıladığını, başlık kaligrafisini İhsan İncesu’nun hazırladığını, derginin bir TKP yayını olmadığını, ancak Yeryüzü dergisinde yayımlananların TKP görüşleri ile ileri derecede örtüştüğünü, Orhan Peker’in dergiye katkısı bulunmadığını, Arif Damar’ın tutuklanmasından sonra Fethi Naci’nin dergiye katkısının arttığını ifade ediyor.
Derginin sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden Mehmet Abidin Özkan’dır. Ancak, 4. sayıda yayımlanan “Önemli Ricamız” başlıklı duyuruda dergi ile ilgili her türlü işlemin Metin Özek adına yapılması istenmiştir. Her sayısı büyük boy iki yaprak dört sayfa olan dergi; Şükran Kurdakul’un verdiği bilgiye göre 1.500 adet olarak Çituri Biraderler Basımevi’nde basılmıştır. Fiyatı 20 kuruş olan derginin altı aylık abone fiyatı 200 kuruş, yıllık ise 400 kuruş olarak belirlenmiştir.
Yeryüzü’nün 2. sayısında bir Atatürk portesi ve Nuri İyem’in Kalpaklı Kuvayı Milliyeci deseni ile 1 Ocak 1952 tarihli 6. sayısında Meksikalı ressam Orozco’nun “Zaptiyeler” adlı çizimi yer almıştır. Dergide zaman zaman kitap ve dergi duyuruları ve reklamları yayımlanmıştır.
Sanat ağırlıklı anketler düzenledi
1940-1950 arasında yayımlanan toplumcu/ilerici dergilerin ortak özelliği, belirli bir konu üzerine “anket” düzenlemeleridir. Yeryüzü dergisi de bu eğilimin dışında kalmamış ve okurlarına şu dört soruyu sormuştur:
- Sanatın halkın hayat realitesini aksettirici ve onun sosyal mücadelelerini destekleyici olması gerektiğine göre, memleketimizin sanatçıları bu görevi yapıyor mu?
- Günümüzde ileri dünya sanatçılarının ele aldıkları konular nelerdir?
- Milli Eğitim Bakanlığı klasikler yayınlarının kültür hayatımızın gelişmesinde sizce önemli rolü olmuş mudur? Bu yayınların bugünkü durumu sizi tatmin ediyor mu?
- Günümüzün fikir ve sanat dergileri hakkında düşünceleriniz nelerdir? Gerçek bir fikir ve sanat gazetesinin meseleleri ne amaçlı olmalıdır?
Yeryüzü’nün 15 Mart 1952 tarihini taşıyan ancak 18 Mart 1952 tarihinde basılan 11. ve son sayısında yer alan bir duyuru derginin kapanışını açıklamaktadır. “Okuyucularımıza” başlıklı yazıda şöyle denilir:
- Bayilerden muntazam para alamayışımız ve beklenmedik sebepler yüzünden yaz tatiline Nisan’da başlayacağımızı şimdiden bildiririz. Belirtelim ki, memleketimizde matbuatı ya manifatura, bakkaliye ticarethanesine çevireceksin ya çeşitli zorluklar, engeller, suçlamalarla karşı karşıya kalacaksın. Sadece şekil güzelliğine dayanan bir çift mısraın, kelimelerin bile hesabını vereceksin icabında. Her yönden alnımız açık, içimiz rahattır. Gelecek mevsim daha kuvvetli, daha güzel çıkacağımızı müjdeler, bizimle ilgilenen, bizi seven bütün sanatkâr arkadaşlarımıza, okuyucularımıza hoşça kalın der candan selamlarız.”
Ancak bu kapanışta, muhtemelen derginin basıldığı matbaaya “polis tarafından yapılan baskının” ve derginin bazı yazarları hakkında TKP üyeliği nedeniyle açılan davaların da etkisi olmuştur. Dergide en çok yazanlar arasında, Oktay Deniz imzasıyla Fethi Naci (Kalpakçıoğlu), Nihat Buruşuk imzasıyla Metin Özek, Turhan Gürkan, Şükran Kurdakul, Mehmet Abidin Özkan, Ahmet Ceylan (Uğraş), A. Kadir ve Orhan Kemal başta gelmektedir.
Sokak “Öncü San’at Mecmuası” (İstanbul, Mart – Nisan 1940)
İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Nâzım Hikmet’le başlayan toplumcu gerçekçilik akımının ilk organlarından biri olarak sadece iki sayı yayımlanabilen Sokak, üzerinde durulması gereken dergilerden biridir. Hasan İzzettin Dinamo anılarında; “Sokak, romantik duyuşların ötesinde düşünmeye, duymaya başlamış bir gençliğin simgesi sayılabilirdi” değerlendirmesini yapar.
İlk sayısı 6 Mart 1940’da, ikinci ve son sayısı 12 Nisan 1940’da yayınlanan “San’at Mecmuası Sokak”, 20×28 cm ebadında olup kapak hariç 16 sayfadır. Derginin sahibi Aydın Arakon, umum neşriyat müdürü ise M. German’dır. İstanbul Tecelli Matbaasında basılan Sokak’ın her sayısının fiyatı 10 kuruş, seneliği 125 kuruş, altı aylığı 65 kuruş olarak belirlenmiştir.
İlk sayının kapağında imzası belli olmayan bir sanatçının, ikinci sayısının kapağında ise Picasso’nun bir deseni yer almaktadır.
Derginin yayın politikası ile ilgili, M. Bülent Varlık şu görüşleri dile getiriyor:
- Mecmua Çıkarken başlıklı yazıda oldukça detay verilir. Mecmua çıkarken, mecmuanın hedefini, karakterini istinat noktalarını (bittabi eğer bütün olarak varsa) bildiren bir yazı yazmak âdettir: …Mademki dünyaya gelmiştik, bir takım şeyleri ifade etmek ve bazı sözleri yan yana getirmek, bazı çizgiler çizmek istiyorduk. Başka türlü olamazdı. Sokak mecmuası büyük bir şey ifade etmez (bizim namımıza) Sokak batar aynı kadro ile bir eksik iki fazla, bir başkası çıkar…
Sadece iki sayı yayımlanabilen Sokak’ta, Sabahattin Kudret Aksal, Asaf Hâlet Çelebi, Oktay Rıfat, Cavit Yamaç imzası görülen yazar ve şairlerdir.