Kritik

TRT: Uğur Mumcu yok, size Hülya Koçyiğit veya Alev Alatlı verelim

TRT, Uğur Mumcu’nun katıldığı tarihi programları çevrim içi arşivinden sessizce kaldırdı. ‘Eski Türkiye’nin çok sesliliğini yansıtan, eleştirel gazeteciliği de içeren görüntülerin yerine, Hülya Koçyiğit ve Alev Alatlı gibi isimlerin videoları konuldu. Vergilerimizle finanse edilen kuruma bunun nedenini sordum. Aldığım ve alamadığım yanıtları, Mumcu’nun ölüm yıl dönümünde aktarıyorum. (Bu yazı yayımlandıktan sonra sosyal medyada binlerce kez paylaşıldı. Tepkilerin ardından TRT, “Uğur Mumcu arşivi en kısa sürede TRT İzle’den Türkiye’nin ulaşımına açılacaktır” diye tweet attı.)   

TRT, görsel ve işitsel tüm arşivini dijital ortamda herkese açmak üzere 2014 yılında bir çalışma başlatmıştı.

TRT Arşiv sitesi 2017’de açıldı ve büyük yankı uyandırdı. Dönemin TRT Genel Müdürü Şenol Göka, yaklaşık 200 bin saatlik tüm arşivin zamanla bu siteye yükleneceğini söylemişti.  

İlk aşamada yüklenen birkaç yüz video dahi sosyal medyada müthiş bir etkileşim yaratmaya yetmişti. ‘Eski Türkiye’deki devletin televizyonunun, bugüne kıyasla alabildiğine renkli ve “çok sesli” olduğu görülmüştü böylece.

Tüm siyasi liderlerin katıldığı canlı açık oturumlar, dünyayı gezen Barış Manço’lar, Zeki Müren‘ler…

Ülkemizin kültürel ve toplumsal zenginliğini, tamamıyla olmasa bile bugünkü TRT’ten çok daha fazla yansıtan bu manzarayı, dijitale doğan kuşaklar belki de ilk kez görmüş oldu.

Şenol Göka ise TRT Arşiv’in açıldığını duyurduktan haftalar sonra görevi bıraktı. Göka “gördüğü lüzum üzerine” istifa ettiğini belirtmekle yetindi ama TRT içinde “FETÖ ile mücadele etmediği” gerekçesiyle görevden alındığı da iddia edildi. 

Devlet kurumlarını ve buralara sızan sözde dini örgütleri de araştırmakta uzman olan gazetecilik devi Uğur Mumcu tam 28 yıl önce öldürülmemiş olsaydı, belki TRT’nin ne hâle geldiğini irdelerdi bugünlerde.

Telif hakları bahanesiyle sansür ve kamu zararına programlar

Bugünkü TRT bir yandan telif haklarını siyasi gerekçelerle bir sansür aracına dönüştürmekle suçlanıyor.  

Bir yandan, “kamu yararı” şöyle dursun, her açıdan “kamu zararına” programları ekrana dolduruyor. Örnek: İki yıl önce Hürriyet’teki yazımda hurafe ve cehalet dolu programlara dikkat çekerek “Pelin Çift’in maaşını niye biz ödüyoruz” diye sormuştum. Neyse ki sonrasında o saçma sapan program sonlandırılıp ilgili kişi (şimdilik) bir yarışma programında “etkisiz hâle getirildi.”

Ama bir yandan da TRT’nin herkese açık çevrim içi arşivine yüklenen programlar sessizce yok oluyor. Bunu ilk kez geçen yaz Uğur Mumcu sayesinde fark ettim. 

TRT’de 1979 yılında yayımlanan Ayın Getirdikleri programını arıyordum. Mumcu’nun Emre Kongar ile yaptığı bu programdan bazı kesitler sosyal medyada çok paylaşılmıştı.

O programın moderatörü olan Kongar da, “1980 darbesi dedikoduları havada uçuşurken… Uğur Mumcu ile birlikte demokrasiyi savunuyoruz! 40 yıl önce TRT bugünkünden daha demokratikti” diye paylaşmıştı bu görüntüleri.

Kongar, Bülent Ecevit‘in başbakanlığı ve Yılmaz Dağdeviren‘in TRT televizyon daire başkanlığı döneminde, Ayla Erdemli‘nin prodüktörlüğünde yapılan bu programda, Milliyetçi Cephe hükûmetleri sırasında yasaklı olan Uğur Mumcu’yu yıllar sonra ilk kez ekrana çıkardığını eklemişti.

Biraz daha araştırınca TRT Arşiv internet sitesinden sadece bu programın değil, Uğur Mumcu ile ilgili tüm görüntülerin son dönemde kaldırıldığını gördüm. 

Mesela Gün Dökümü adlı programın bu gazeteciyi konu alan 24. bölümü, 800 bini aşkın kişinin takip ettiği TRT Arşiv’in Facebook hesabından 2018’de #UğurMumcu etiketiyle paylaşıldığı hâlde artık sitede yoktu.

Uğur Mumcu’nun cenaze törenini konu alan haber videosu da uçmuştu.  

Her partiden siyasetçilerin katıldığı açık oturumlar ve seçim münazaraları gibi daha önce sitede gördüğüm birçok video kaldırılmıştı.

Tüm bu sayfalar artık “404 hatası” veriyordu, yani silinmişlerdi.

30 Haziran 2020’de TRT Arşiv’in resmi e-posta hesabına bu durumu sordum. Aynı gün içinde verilen yanıtta şöyle deniliyordu:

Ayın Getirdikleri arşivimizde beş bölüm olarak yer almakta olup, eğer bu programı satın almak ister iseniz bu programın yapımında sizin ya da birinci dereceden yakınınızın yer almış olmanız gerekmektedir. Ayrıca bunların tekrar TRT Arşiv’de yer alması için talebiniz ilgili birimimize iletilmiştir.”

Yani vergilerimizle üretilen onlarca yıllık TV programlarını bugün izleyebilmemiz için bir daha para vermemiz bile yetmiyor, kendimizin veya aile üyelerinden birinin yapımcılar arasında yer alması şart!

Bu uygulamanın yasal zeminini ve daha önce internete yüklenen programların neden kaldırıldığını sorduğumda ise ertesi gün şu yanıt geldi: “Bu adres TRT’nin Arşiv Dairesi Başkanlığına ait olup, görevimiz görüntü ve işitsel satışı yapmaktır ve uygulamamız  her zaman böyle idi. Programların internette yayınlanması talebiniz ise yine ilgili birimimize iletilmiştir.”

‘TRT Arşiv’de yeniden yapılanma var, TRT İzle adresine yükleyeceğiz’ sözü havada kaldı

Takiben gönderdikleri bir diğer e-postada ise “TRT Arşiv’de yeni bir yapılanma olduğundan, bir süre sonra trtizle.trt.net.tr platformunda talep ettiğiniz görüntüler yer alacaktır” ifadesi kullanıldı.

Aslında o günlerde bu yazıyı Uğur Mumcu’nun doğum günü olan 22 Ağustos’ta yazarak duruma dikkat çekmeyi düşündüm. Çünkü Mumcu’nun anısının yaşatılmasının, genç gazetecilerin ondan hâlâ çok şey öğrenebileceği bilinciyle önemli olduğunu düşünüyorum.

Ama 22 Ağustos’ta bu yazıyı yayımlamanın TRT’ye haksızlık olabileceğine karar verdim. Devletimizin kanalı sözünü tutacak mı diye bekleyeyim dedim.

Altı ay geçti. Bu süreçte trtizle.com gerçekten de yeni bir tasarımla açıldı ama Uğur Mumcu belgeselleri yüklenmedi.

Bugün bu sitede mesela Hülya Koçyiğit ve Alev Alatlı gibi isimlere son yıllarda yine bizim vergilerimizle yaptırılan programları bulabilirsiniz. Onlarca bölüm, eksiksiz, hepsi var…

Gerisi de neredeyse tamamen eğlence içerikleri…

13 Ocak’ta aynı adrese bir e-posta daha göndererek son durumu sordum. Yine “Talebiniz ilgili birimimize iletilmiştir” cevabını alınca “ilgili birimin” dikkatini bir de bu yazıyla çekmeyi deneyeyim dedim.

‘Bu arşivlerin kamuya açık olması gerekir’

Sadece Uğur Mumcu’nun yer aldığı programların değil, TRT’nin tüm arşivinin erişime açılması kamunun hem yararına, hem de hakkı.

um:ag Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Özge Mumcu Aybars‘a bu durumu sordum. O da aynı fikirde. Babasının yer aldığı bazı programları zamanında TRT’den aldıklarını, ancak kurumun vermediği programlar da olabileceğini belirterek “Bu arşivlerin kamuya açık olması gerekir” dedi.

Gazetecilere, özellikle de gençlere iki çağrım var:

  1. TRT’nin sosyal medya hesaplarına veya e-posta adreslerine yazarak Uğur Mumcu görüntülerinin yeniden yüklenmesini bir vatandaş olarak talep edin.
  2. Uğur Mumcu’nun kitaplarını alıp okuyun ki araştırmacı gazeteciliğin en güzel örneklerinden mahrum kalmayın. 

Böylece Uğur Mumcu başta olmak üzere, vatandaşın haber alma hakkı için bedel ödeyen tüm gazetecilerimizin mirasına hep beraber sahip çıkabiliriz.

Güncelleme – 24 Ocak 2021: Bu yazı dün akşam yayımlandıktan sonra birkaç saat içinde sosyal medyada binlerce paylaşım aldı, yüzlerce vatandaş TRT’den açıklama istedi. Bunun üzerine TRT, bugünün ilk saatlerinde şu tweet’i attı:

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – UĞUR MUMCU’NUN RABITA KİTABINDAN BİR BÖLÜM

Emre Kızılkaya

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Uluslararası İlişkiler lisansının ardından Marmara Üniversitesi'nde Gazetecilik yüksek lisansını tamamladı. 2003-2019 yılları arasında Hürriyet gazetesinde editör, dış haberler şefi ve dijital içerik koordinatörü; Hürriyet Daily News'da idari editör görevlerinde bulundu. İstifasının ardından 2019'da Harvard Üniversitesi'nde Knight Vakfı ve Nieman Vakfı'nın ortak bursuyla misafir araştırmacı olarak medyada sürdürülebilirlik konusunda çalıştı. Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) Başkan Yardımcılığını ve IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkanlığını yaptı. Journo'da proje editörü ve Harvard Kennedy School bünyesindeki Carr Center'da misafir araştırmacı olarak görevini sürdürüyor.

Journo E-Bülten