Donald Trump ve kabinesi bugün yemin ederek göreve başlıyor. Dünya siyaseti gelmiş geçmiş en bilinmeyenli denklemin içine sürüklenirken, Trump’ın dört yıl boyunca ensesinde olacak Başkan Yardımcısı Mike Pence ise bütün dikkati üzerine çekiyor. Çünkü bu denklemin içinde yüzyılı aşkın süredir var olan bir ideolojinin temsilcisi olarak bulunuyor. Bir diğer deyişle; bu kabinenin tahmin edilebilir tek noktası.
Peki Mike Pence kimdir, bu göreve nasıl geldi; ne düşünür, nasıl hareket eder?
Donald Trump’ın Cumhuriyetçi Parti’den Başkan Adayı olması birçok Cumhuriyetçi için bile beklenmedik bir hareketti. Adaylığından önce Cumhuriyetçi seçmeni yerden yere vurmuş, onlar için “Fox ne söylerse inanıyorlar” demişti. Kampanya döneminde ise “Ivanka kızım olmasaydı, onunla çıkardım” gibi sözleri seçmenlerinin çoğu muhafazakâr olan Cumhuriyetçi kanatta çatırdamalara yol açtı.
Cumhuriyetçi Parti’nin ağır kurmaylarıyla yapılan toplantıyla Trump’ın Başkan Yardımcısı olarak Indiana Valisi Mike Pence seçildi. Amerikan kamuoyu Pence isminin ‘Trump’ın emniyet kemeri’ olabileceğini söylüyordu. Pence, ‘tamamen’ Cumhuriyetçi bir siyasiydi, haliyle Cumhuriyetçi kanadı Trump’a kanalize edebilirdi. Trump ile her gün ve her olayda görüşecek olması Trump’ı karar alma anlamında daha Cumhuriyetçi yapabilirdi. Kimilerine göre ise, doğrudan doğruya Trump’ı yönetebilirdi. Bu hedeflerle, kampanyaya katılan Pence çoğu zaman Trump’ın ‘arkasını toplayan’ adam görüntüsü verdi. Bu dönemde “Tam olarak öyle demek istemedi” Pence’in en çok kurduğu cümleydi.
Mike Pence: Kabinedeki en düşük mal varlığına sahip üye
Donald Trump şov dünyasının önemli neferlerinden bir milyarder ve sıklıkla yaşantısıyla gündeme geliyor. ‘Aile kurumunun yılmaz bir savunucusu’ olarak Mike Pence daha sade bir hayat yaşıyor. Aynı zamanda, Mike Pence göreve ‘kabinedeki en düşük mal varlığına sahip üye’ unvanıyla başlayacak. Kabine üyelerinin çoğu milyarderken, Mike Pence Indiana Valiliği yapmış bir siyasetçi.
Başkan yardımcılığına seçilmeden önce Trump’ın Müslümanların ABD’ye girişinin yasaklanabileceği yorumunu ‘saldırgan ve anayasaya aykırı’ olarak nitelendirmiş ve Trump’a kıyasla daha dindar bir aday olarak Ted Cruz’u destekleyeceğini açıklamıştı.
Ayrıca, Donald Trump’a kıyasla ikili tartışmalarda çok daha başarılı bir siyasetçi. Başkanlık münazaraları döneminde Hillary Clinton karşısında Trump’ın aldığı mağlubiyetlerin aksine Başkan Yardımcılarının katıldığı tartışma programlarında Pence açık ara galip çıkmayı başarmıştı.
Dindar, muhafazakâr ve Cumhuriyetçi
Trump’ın takım arkadaşı Mike Pence kendisini sıklıkla ‘Hristiyan, muhafazakâr ve Cumhuriyetçi’ tanımlıyor. Dini ve inancı hakkında konuşmayı en çok seven siyasi liderlerden biri olarak biliniyor. Bu özelliği nedeniyle, Cumhuriyetçi Parti içinde çok büyük bir saygı görüyor.
Indiana eyaletinde valilik yaptığı dönemde, ‘dini geleneklere uygun hareket eden’ şirketlerin desteklenmesini gerektiğini söylemiş; bu anlamda ‘İş sektöründe dini özgürlük’ adıyla bir yasa tasarısı hazırlamıştı. Bu tasarıyla, şirketlerin ‘eşcinsellere hizmet etmemesi’ dini bir özgürlük sayıldı.
Irkçılık ve küresel ısınma hakkında konuşmayı sevmiyor
Mike Pence, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Afrika, Latin veya Asya vatandaşları bu ülkenin bir parçası olarak görüyor ancak ülkedeki ırkçılık tartışmalarının kaynağının ‘bu konu hakkında çok konuşmak’ olduğunu düşünüyor. ABD’de siyahlar üzerinde artan polis şiddeti hakkında, “Polisler kurumsal veya kişisel yargılarla hareket ediyor. Bu meseleyi ‘ırkçılık’ üzerinden okumayı reddediyorum” demişti.
Küresel ısınma hakkında ise, Cumhuriyetçi kanatta katı bir konsensüs var. Parti genel olarak bu meseleye inanmıyor ve görmezden geliyor. Partisi gibi düşünen Mike Pence ise küresel ısınmanın bir efsane olduğuna inanıyor.
Kadınlardan pek hoşlanmıyor
Valiliği döneminde ‘ülkenin en muhafazakar valisi’ olarak anılan Mike Pence, kadınlar hakkında çok tartışmalı sözler sarf etti. Bununla da kalmayarak büyük muhalefetlere rağmen, kadınlar hakkında ciddi yasalar hazırladı.
Cumhuriyetçi kanat için ‘kritik’ konulardan olan kürtaj ile ilgili ülkenin en kısıtlayıcı kanunu, Indiana’dan Pence Valiliği döneminde çıktı. Yasa, anne karnındaki çocukların herhangi bir engel durumunda aldırılmasının önüne geçti. Bir diğer deyişle, annelerin ‘çocuk engelliyse, doğurmama’ hakkını elinden aldı. Pence bu konu hakkında bir adım daha ileri giderek tecavüze uğrayan kadının annelik görevi gereği çocuğu doğurması gerektiğini söyledi. Bu durumu “Tecavüz bir kader olarak algılanabilir ancak kürtaj değil” yorumuyla savundu.
Aynı zamanda, kadınların askeri okulda Amerika’nın sahip olduğu kaliteyi düşürebileceğini ve çalışan annelerin, çocuklarının duygusal gelişimlerine ket vurduğunu iddia etti.
Eşcinsellerden hiç hoşlanmıyor
Mike Pence, başkan yardımcılığının açıklandığı gün Trump’a kendisini öptürmeyecek kadar sıkı bir eşcinsellik karşıtı olarak biliniyor ve eşcinsel evliliğe tamamıyla karşı çıkıyor. Amerikan basınında sıkı bir ‘eşcinsel karşıtı’ olarak biliniyor ve eşcinsel evliliğe ise ‘tamamen’ karşı çıkıyor. Öyle ki, yaşayacağı evin netleşmesinin ardından bölgedeki eşcinsel dernekleri ardı ardına evinin önünde ‘Hoş geldin Partisi’ düzenliyor.
Dini özgürlük yasasının açıkça eşcinsellerin toplumdan dışlanmasına katkı sağlayacağı iddialarına kulak tıkayan Pence, Indiana’da bir fırının bir çifte ‘eşcinsel oldukları gerekçesiyle’ ekmek vermeyi reddetmesine, “Burada konuşulacak bir şey yok” demişti. Barack Obama, Mike Pence’in tasarısını “Başkan Yardımcısı Joe Biden ile neredeyse her gün birlikteyiz, o kadar yakınız ki Indiana’da yaşasak, bize pizza getirmezlerdi” sözleriyle eleştirmişti.
Ayrıca, Pence eşcinseller için dönüşüm tedavisi adı verilen toplantıların devlet tarafından finanse edilmesi gerektiğini düşünüyor. Bu toplantılar eşcinsellerin heteroseksüelliğe geri dönmesini amaçlıyor.
Eşcinsellerin AIDS/HIV tedavisi araştırmalarıyla değil, daha iyi değerlerle sağlıklarına yeniden kavuşabileceklerine inanıyor.