Dosya

Yayıncılar dertli: Türkiye’de e-kitap neden yaygınlaşmıyor?

Umberto Eco’nun da hınzırca belirttiği gibi elinizden düşmeyen telefonlara, tabletlere bakıp da kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın. Basılı kitaplar, kitap piyasasındaki hâkimiyetini sürdürüyor. İlk çıktığında ‘geleceğin teknolojisi’ olarak görülen e-kitap okuyucuylar, başat hale gelmek için biraz daha beklemek durumunda…

Tıpkı sinema çıktığında tiyatronun, televizyon çıktığında radyonun öleceğinin konuşulması gibi e-kitaplar ilk sahneye çıktığında herkes artık basılı kitapların tarihin tozlu sayfalarında yerini alacağını konuşmaya başlamıştı. Öncesinde birkaç deneme yapılmış olsa da e-kitapların ortaya çıkışını 90’lara tarihlersek, oradan bugüne elektronik kitap piyasasındaki gelişimin beklendiği gibi bir ‘devrim’ yaratmadığı görülüyor. Altı yayınevinin dâhil olduğu soruşturmamızda çıkan sonuç, e-kitabın gerek okuyucu gerekse yayıncı tarafında tam olarak yerini bulamamış olduğu… Bunun da kanuni boşluklardan yazılım ücretlerine uzanan birçok sebebi var. Yayıncılar gelecek için umutsuz olmasa da güncel durumda e-kitapların pazarda kayda değer bir payı olmadığında hemfikir.

‘E-kitap kültür yaşamının önemli bir aracı olacak’

Hande Demirtaş – Günışığı Yayınları Genel Müdür Yardımcısı.

Hande Demirtaş sözlerine e-kitabın dünya sahnesine çıktığı ilk günlerden ve o zamanki öngörülerden başlıyor: “İlk uygulamanın yapıldığı ve az sayıda örneğini gördüğümüz 1990’dan bu yana, e-kitap dünya yayıncılık sektörünün ana konularından biri oldu. Teknolojinin gelişmesi ve dijitalleşmenin hızla yaygınlaşmasına paralel olarak 2000’lerde dünyada ve ülkemizde e-kitabın, yayıncılık sektörünün yüzde ellisinden fazlasını kapsayacağı öngörülüyordu.” Ancak, sonraki veriler bu beklentiyi doğrulamamış: “Dijitalleşmenin hız kesmeden yaygınlaştığı bür sürece rağmen e-kitabın basılı kitaba oranı %3 – %5’lerde kaldı. E-kitap pazarının oluşması ve sağlıklı/verimli işleyerek büyümesi, ancak yeterli nitelikte ve sayıda e-kitap satış platformlarının oluşması ve gelişmesi ile mümkün. Bu platformlar bir tarafta hak yönetimi, güvenlik ve şeffaf raporlama sistemleriyle yayınevlerinin/hak sahiplerinin ihtiyaçlarına karşılık verirken, diğer tarafta da okurun e-kitaba ilgi duymasını ve ulaşmasını kolaylaştıracak tanıtım ve satış adımlarını atmalı. Aksi takdirde ürettiğimiz e-kitapları okurlarla buluşturabilmemiz olanaksız. Bugün e-kitabın kullanımına ve tüketimine yönelik yorumlayabileceğimiz daha fazla veriye sahibiz ve bu veriler, e-kitabın yakın gelecekte kültür yaşamının önemli bir aracı olacağını işaret ediyor. Yine de, gelişme düşünülenden yavaş ilerliyor ve görünen o ki, e-kitabın yaygınlaşması biraz daha zaman alacak.”

Demirtaş, e-kitaplardaki düşük fiyat beklentisine destek verse de işin içine girdikçe gerçeklerin farklı olduğunun deneyimlendiğini söylüyor: “Teknolojik altyapınızı sürekli güncellemeniz ve genişletmeniz şart. Güvenlik sistemlerine ve server ağına yatırım yapmak zorundasınız. Aynı durum e-kitap satış platformları için de geçerli. Kısacası, ortadan kalktığını düşündüğümüz maliyetlerin yerini başka başka maliyetler alıyor. Dolayısıyla e-kitabın satış fiyatı basılı kitabın yarısı oranında ucuzlayamadı. Gelecekte de ucuzlayamayacağı açık görünüyor. Genel eğilim, e-kitabın basılı kitaba göre %20 – %30 daha düşük fiyatlandırılması yönünde.“

Günışığı Kitaplığı’nın ağırlıklı okur kitlesini çocuklar ve gençler oluşturuyor. Hande Demirtaş: “Dijital kuşağın ihtiyaçlarını gözettiğimiz için, başından beri e-kitap sürecini ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Kitaplarımızın büyük çoğunluğunun e-kitap dönüşümünü tamamladık. Son yıllarda yeni kitaplarımızın üretim planlamasını yaparken artık e-kitap dönüşümünü de birlikte planlıyoruz” diyor.

‘Türkiye’de e-kitap piyasası göstermelik’

Sanem Sirer – Siren Yayınları Genel Yayın Yönetmeni.

Sanem Sirer e-kitaba gösterilen ilginin düşük olduğunu söyleyerek başlıyor sözlerine: “E-kitaplara, daha doğrusu yasalara uygun biçimde temin edilen e-kitaplara yönelik ilgi düşük. Mağazada ayda yüz adet satan bir kitap, e-kitap formatıyla ayda on kişiye bile ulaşmıyor. Tabii durum, bedava içerik söz konusu olunca farklılaşıyor. Yazar, çevirmen ve editörün emeğini yok sayan, dijital ortamda paylaşımı hak gören zihniyetle savaşmadan resmi kanalların e-kitaplar hususunda yayıncıyı tatmin edebilecek bir aktivite sağlayacağından kuşkuluyuz. Türkiye’de e-kitap piyasası zayıf; hatta göstermelik olduğu bile söylenebilir.”

E-kitaplar hakkındaki genel beklentinin basılı versiyonundan daha ucuz olması olduğunu söylediğimizde bize hak veriyor Sirer: “Kâğıt ve matbaa maliyetleri bertaraf ediliyor e-kitapta, bu doğrultuda daha düşük satış fiyatları beklenir. Öte yandan yurtdışı tarafından dayatılan bir “taban fiyat” da oluyor çoğu zaman, onun altına inilemiyor; pahalı oldukları yönündeki şikayetlerin bir kısmı bundan kaynaklanıyor. 9-10 TL’lik bir e-kitap’ta dağıtımcının aldığı pay epey yüksek, buna yazar ve çevirmen paydalarını ekleyin, KDV vs. de işin içine girince arzulanan fiyatlara inilemiyor.” Böyle düşünse de işin okur tarafına da bakmak gerektiğini söylüyor: “Okurun makul bulacağı satış fiyatı nedir? Dijital ortamda bedavaya temin edebildiğiniz bir eser için diyelim 3 ya da 5 TL vermeye razı gelir misiniz? Spotify ya da Netflix gibi, abonelik dahilinde kütüphane benzeri bir platforma üye olmaya razı gelir misiniz, bedavasını kolayca temin edebiliyorsanız eğer?”

“Yazarın ya da yayıncının, etkinliğine sürdürülebilir şartlarda devam etmesi gerektiği gerçeği, içeriğe dönüşmüş kitaba en kısa ve en ucuz -tercihen bedava- ulaşma arzusunun yanında aciliyetini yitiriyor.”

Sanem Sirer’e göre e-kitap yayıncılığının artması önündeki en büyük engel esnek yasalar: ”Yurtdışı, korsana yönelik önlemlerin gevşek olduğunu düşündüğü Türkiye pazarından büyük oranda çekiniyor, dolayısıyla e-kitap sözleşmelerinde fazla esnek davranmıyor, yayıncılara alan tanımıyor.” Sirer bu düşünceyi haksız bulmadığını, Türkiye’de yayıncının korsana karşı tamamen kendi imkânlarıyla savaşmak durumunda kaldığını söylüyor.

Son olarak kendi yayınevlerinin e-kitap macerasını soruyoruz: “Biz e-kitabı büyük bir heyecanla karşıladık ve hayal kırıklığına uğradık” diyor Sanem Sirer ve ekliyor: “Cihazlar pahalı ve çeşit açısından kısıtlı; korsan içerik bunca yaygınken manzaranın daha iç açıcı bir hâl alacağı günleri beklemekten başka bir şey kalmıyor bize. E-kitap olarak satışa sunduğumuz pek çok kitabı, korsanla boğuşmaktan da yılarak geri çektik.”

‘İş basılmış kitabın PDF’sini okura ulaştırmak değil’

Emre Bayın – İletişim Yayınları.

E-kitabın Türkiye’de nasıl karşılandığına dair sorumuza, dünyada teknolojik yeniliklere bakışa dair izlenimleriyle yanıt veriyor Emre Bayın: “Teknolojide yaşanan her yenilik önce bir devrim olarak görülüyor ve ilgi görüyor, sonra bu ilgi yavaş yavaş azalıyor. E-kitaplarda da bu geçerli. En çok Amerika’da ilgi görüyor, fakat orada da son iki yılda bir düşüş söz konusu. Zaman içerisinde bu ilginin nasıl ve neye dönüşeceğini göreceğiz.”

Bayın e-kitabın yayıncılar açısından artı ve eksilerini şöyle sıralıyor: “E-kitap’ın baskı ve depolama maliyeti yok. Bu yüzden basılı kitap ile arasında bir fiyat farkı olmalı. Fakat, e-kitap da kendine has bazı ek editoryal işlemler doğuruyor. Yani iş sadece zaten basılmış kitabın, zaten var olan PDF’sini okura ulaştırmaktan ibaret değil. Tüm kitaplar, korsana ‘düşmesini’ engelleyecek bir sistemle e-kitap formatına tek tek dönüştürülüyor.”

E-kitap yayıncılığında işin içine multimedya da girdiği zaman mevcut kanunların yetersiz kalacağını belirten Emre Bayın, e-kitaplar konusunda henüz aktif olmayan İletişim Yayınları’nın kitapseverleri heyecanlandıracak planları olduğunu müjdeliyor: “Hâlihazırda satışta olan çoğu kitabımızı yakında e-kitap olarak da okurlarımızla buluşturmayı planlıyoruz”

‘Her kitap zamanla e-kitap olarak yayımlanacaktır’

Mehmet Ali Uçar – Say Yayınları Yayın Sorumlusu.

Mehmet Ali Uçar, “Şu an e-kitaplara yönelik önemli bir talep yok veya biz görmüyoruz” diyor ve bu soruyu e-kitap satıcılarının daha iyi yanıtlayacağını belirtiyor. E-kitapta fiyatların basılı fiyatların çok altında olması gerektiğini söyleyen Uçar; “Biz yayınevi olarak 20 TL’ye sattığımı basılı kitabı, e-kitap olarak 10 TL’den satıyoruz” diyor.

E-kitap yayınlamanın telif yasası, korsandan korunma gibi sorunlarına değinen Mehmet Ali Uçar; “E-kitap yayımlamada telif sorun değildir, zira basılı kitapta hangi telif veriliyorsa e-kitap satışında da aynı telif uygulanabilir. Esas sorun e-kitabın yasal alt yapısının olmaması, bir yasasının olmaması, PDF veya e-kitap içeriklerinin değişik sitelerde şu an korsan olarak yayımlanması, bunlara karşı yasal takiplerin çok uzun sürmesi ve yayıncıların mağdur olması” diyor.

“E-kitaba en çok yakışan kitap türü” diye bir ayrım olamayacağını söyleyen Mehmet Ali Uçar, zaman içerisinde tüm kitapların elektronik olarak da  yayınlanacağına inandığını belirtiyor: “Teknolojik gelişmelere kayıtsız kalamayız. Süreç içinde e-kitap yaygınlaşacak. Bunun için dijital yayıncılık yasasının çıkması, yayıncıların bu işe yatırım yapmasının önünü açacaktır. Her tür kitap zamanla e-kitap ve basılı olarak yayımlanacaktır.”


Türkiye’de yayıncılık: Her şeye rağmen


Say Yayınları, e-kitap konusuna çekingen bakanlardan… Bunun sebebini şu ana dek korsan paylaşımlar yüzünden ettikleri zararla açıklıyor Uçar: “Sadece yapmış olmak için 125 kitabımız e-kitap olarak satılıyor. Yasası olmayan dijital yayıncılığın gelişmesi mümkün değil.”

‘Yeni anlatı biçimleri ortaya çıkacak’

Murat Gülsoy – Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni.

Murat Gülsoy hem yazar hem de yayıncı kimliğiyle katıldı soruşturmamıza. “Kağıt-kitaba duygusal nedenlerle bağımlı olanlar dışında herkesin zaman içinde e-kitaba geçeceğini” belirten Gülsoy en önemli sorunun korsan çoğaltma olduğunu vurguluyor: “Şu an e-kitap fiyatlarının bu kadar pahalı olmasının en büyük nedeni üzerlerindeki şifreleme programları. Üstelik hiçbir işe yaramıyor tüm bu şifreleme çabası. Kitap bir kez sayısal ortamda yayımlandığında mutlaka çoğaltılıyor ve yasaların uzanamadığı ülkelerin bilgisayarları üzerinden kullanıcılara açılıyor. Bu da yayıncılığı tehdit eden çok ciddi bir durum yaratıyor. Bir kitabın yayına hazırlanması, yazarının, çevirmenin, editörün, düzeltmenin emeği telif gelirleriyle ödenir. Eğer kitap ücretsiz bir şekilde dolaşıma girerse bildiğimiz anlamda yayıncılık biter.”

Son olarak, e-kitapla birlikte yayın dünyasında nelerin değişeceğini sorduğumuz Gülsoy görsel-işitsel zenginleşme olanaklarına vurgu yapıyor: “E-kitapların bize sunduğu yeni mecranın yazı ile ses ve videonun birleştirilebilme imkânları gelecekte elbette yeni anlatı biçimleri ortaya çıkaracaktır. Bunların özellikle ders kitapları ile başlayacağını tahmin ediyorum. Bu yeni okuma biçimi yeni yazma biçimlerine ve belki yeni bir edebiyata da yol açacaktır ama bildiğimiz anlamda edebiyatın yok olacağını düşünmüyorum. Gelecek her şeyin daha fazla çeşitlendiği bir ortam sunacak bize.”

Emel Altay

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Televizyon bölümü mezunu. Bir süre dizi setlerinde sanat yönetmeni asistanlığı yaptı. Dergi sektöründe 6 yıl muhabirlik ve editörlük alanlarında dirsek çürüttü. Mart ayında karşılaştırmalı edebiyat yüksek lisansı sevdası ile işinden ayrıldı. O günden beri çeşitli mecralara kültür sanat odaklı içerikler üretiyor.

Journo E-Bülten