Türkiye’de son dönemde en çok tartışılan konulardan biri, adalet. Toplumun adalet duygusunu en çok zedeleyen hususlardan biri ise cezasızlık.
Cezasızlık ile karşı karşıya kalan dosyalardan biri, Medeni Yıldırım’a ait. Diyarbakır Lice ilçesine bağlı Hêzan-Kayacık’ta kalekol yapımını protesto eden ve “Barış İstiyoruz” pankartıyla yürüyen kalabalığa açılan ateş sonucu, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım hayatını kaybetti. Olayla ilgili Lice’de soruşturma açıldı. Dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Yıldırım’la ilgili dosyanın görevsizlik kararıyla Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğini, dosyaya gizlilik kararı konulduğunu belirtti. Olaydan yaklaşık bir yıl sonra Yıldırım’ın vurulduğu ana ait görüntüler ortaya çıktı. Olay yerinde ise iki sene sonra keşif yapıldı. Dava, Eylül 2015’te açıldı. Davanın tek sanığı er Adem Çiftçi oldu. Çiftçi, 8 Kasım 2016 tarihinde görülen karar duruşmasında beraat etti.
Para cezasına çevrildi
İstanbul Okmeydanı’nda 22 Mayıs 2014’te cemevi bahçesinde polis kurşunuyla yaşamını yitiren Uğur Kurt’un ölümüyle ilgili açılan davada geçtiğimiz Nisan ayında karar çıktı. Davada sanık polise “taksiren ölüme sebebiyet vermek” suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Bu hapis cezası ise 12 bin 10 TL adli para cezasına çevrildi. Uğur Kurt’un annesi hakkında ise bir duruşmada polisin saatini kopardığı gerekçesiyle dava açıldı.
Cezada tahrik indirimi
Benzer bir cezasızlık örneği, Şırnaķ’ın Cizre ilçesinde 14 Ocak 2015 günü evinin önünde oyun oynarken polis saldırısında hayatını kaybeden 12 yaşındaki Nihat Kazanhan davasında da yaşandı. 11 Kasım 2016 tarihinde sonuçlanan yargılamada, tutuklu özel harekat polisi M.N.G.’ye “kasten adam öldürme” suçundan müebbet hapis cezası verildi. Ancak sanığın suçu ‘tahrik’ altında işlediğine kanaat getirilerek ceza 16 yıla indirildi. Öte yandan, sanığın yargılama süresi boyunca olumlu davrandığına kanaat getiren heyet, verilen cezada 1/6 oranında indirime giderek, hapis cezasını 13 yıl 4 aya düşürdü.
Cezasız kalacaklarını biliyorlar
Cezasızlıkla mücadele eden bazı insan hakları kuruluşları, OHÂL ile birlikte hedef alınmaya başlandı. Sokağa çıkma yasakları sürecinde yaşanan ölümleri raporlaştıran kuruluşlar hakkında soruşturma açıldı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), bu kuruluşlardan sadece biri… TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, cezasızlığın 1990’lı yıllarda da olduğunu ancak bugün bu durumun yasal bir hâle büründüğünü düşünüyor. Fincancı, yaşanan ölümlerin polis ve askere verilen yetkilerden kaynaklandığını savunarak, “Yargılama yapılsa bile cezasız kalacaklarını biliyorlar” diyor. Fincancı, cezasızlık ile mücadele konusunda inatçı olunması gerektiğini ifade ederek, “Cezasızlığı daha görünür kılmak gerekiyor. Bunun için de bütün insan hakları kuruluşlarının birlikte çalışması ve kamuoyu oluşturması gerekiyor. İnsanlığa karşı işlenen suçları ulusal mercilere taşımak ve yargılamanın önünü açmak gerekir” diye konuşuyor.