Görüş

Sanal ortam gazeteciliği: Twitter, haberciliği dönüştürebiliyor mu?

#BarışPınarıHarekatı, #10EkimAnkaraKatliamı ve #TrumpGenocide… Bugün Twitter’da trend olan başlıklardan bazıları bunlar. Özellikle gündemin yoğunlaştığı, sıcak haberler konusunda karşıt görüşlerin çatıştığı bugünkü gibi dönemlerde bir “hiper ağ” olarak Twitter öne çıkıyor. Alternatif haber kaynaklarına, seslere ve fikirlere ulaşma olanağı sunan, gazetecilerin politikacılarla, yurttaş gazetecilerle ve çevrimiçi topluluklarla iletişim kurmalarını mümkün hale getiren Twitter, profesyonel bilgiyle amatör sezginin bir araya gelmesini sağlayarak yeni bir gazetecilik anlayışı da ortaya çıkartıyor. Alfred Hermida, bu gazetecilik türünü “sanal ortam gazeteciliği” (ambient journalism) olarak tanımlarken, Noguera-Vivo ise “son kullanıcı gazeteciliği” (end-user journalism) diyor. Peki, haberciler böyle bir gazetecilik türüne ne kadar yatkın ya da Twitter’ın sunduğu olanaklardan ne kadar faydalanıyorlar? Araştırmalardan çıkan sonuçlar pek de parlak değil.

Kanada merkezli dijital medya akademisyeni ve gazeteci Hermida’ya göre, Twitter gibi geniş ve açık iletişim sistemleri, vatandaşların çevresindeki haberler ve olaylar hakkında zihinsel bir model oluşturabilmelerini sağlayarak bir farkındalık sistemi yaratıyor. Hermida, Twitter gibi platformlarda ortaya çıkan değerin, her bir haber ve bilgi parçasında değil, daha ziyade belirli bir zaman zarfında çeşitli mesajlar tarafından yaratılan zihinsel bütünde olduğunu söylüyor. Bu kapsamda sanal ortam gazeteciliği, vatandaşlar ve gazeteciler tarafından üretilen, haberlerin bir üründen ziyade dinamik ve kolektif bir süreç haline geldiği yeni bir gazetecilik ortamı olarak tanımlanıyor.

Hermida’nın sanal ortam gazeteciliği kavramından yola çıkan Noguera-Vivo ise “son kullanıcı gazeteciliği” kavramına yoğunlaşıyor. Sosyal medyadaki yeniliğin profesyoneller ve amatörlerin işbirliği sonucunda ortaya çıktığını savunan Noguera-Vivo’ya göre Twitter’da gazetecilik bilgiyi bulma, düzenleme ve sunmanın ötesinde, bütünsel anlamda oluşan değerin peşine düşen, oradaki kolektif zekâ sistemini analiz edebilen ve bir bağlam içinde sunabilen araçları, uygulamaları tasarlayabilen bir pratik olarak ortaya çıkıyor.

Gazetecilerin Twitter’daki etkileşim düzeyi düşük

Ancak Twitter’ın sunduğu etkileşim ortamının gazeteciler tarafından nasıl kullanıldığı hâlâ tartışmalı. Bu konuda yapılan çalışmalara bakıldığında, etkileşim düzeyinin oldukça düşük olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin Singer, blog yazarlığının gazetecilik uygulamalarını nasıl etkilediğini araştırdığı çalışmasında, çoğu gazetecinin bu son derece etkileşimli ve katılımcı formatta bile daha ziyade diğer ana akım medya sitelerine bağlantılar verdiğini saptamış.

Broersma ve Graham, Hollanda ve İngiliz gazetelerinin Twitter kullanma pratiklerini araştırdığı çalışmasında, gazetecilerin tweetlerinin daha çok haber hikâyesini destekler nitelikte olduğunu bulgulamışlar. Lasorsa ve arkadaşları en popüler (takipçi sayısı en yüksek) siyasi gazetecilerin (çoğunluğu ABD’li gazetecilerden oluşan) tweetlerini analiz ettikleri araştırmalarında, gazetecilerin, hem Twitter’ın özelliklerini benimsediklerini hem de bu özellikleri mevcut gazetecilik uygulamalarına uyarlayarak standartlaştırdıklarını saptamışlar.

Ana akımda olanlar geleneksel rollerini sürdürüyorlar

Araştırmalarda en çok da büyük ulusal gazetelerde ya da yayın ağlarında çalışan gazetecilerle serbest gazeteciler ya da alternatif medyada çalışan gazeteciler arasındaki farklılık dikkat çekiyor. Ana akımda çalışan gazeteciler, Twitter’da geleneksel medyadaki rollerini sürdürürken, serbest gazeteciler bu platformu, etkileşimli ve kişisel olarak çok daha fazla kullanıyor.

Örneğin Hedman ve Djerf-Pierre “Sosyal Gazetecilik” (Social Journalist) adlı çalışmalarında, sosyal medya kullanımında gazeteci grupları arasındaki farkları incelemişler ve Twitter’ı etkin kullanan grubun daha ziyade genç gazeteciler olduğunu saptamışlar. Çalışmalarında kullanıcıların üç ana kategoriye bölündüğü -şüpheci çekingenler, pragmatik konformistler ve hevesli aktivistler- öne süren araştırmacılar, basılı medyada çalışan eski gazetecilerin oluşturduğu şüpheci çekingenlerin, sosyal medyada aktif olmaktan kaçındıklarını; pragmatik konformistlerin, düzenli olarak sosyal medyayı kullandıklarını ancak temel kullanım biçimlerinin bilgi toplama ve çevrimiçi ortam taramasıyla ilgili olduğunu; daha çok genç gazeteciler arasından çıkan hevesli aktivistlerin ise sürekli tweeet attıklarını saptamışlar.

En yüksek etkileşimde bulunan grup, serbest gazeteciler

Farklı medya kuruluşlarında çalışan 21 gazetecinin tweetlerini analiz ederek etkileşim düzeylerini ölçen, ayrıca üç gazeteci grubu -eşik bekçileri, muhabirler ve serbest gazeteciler- arasındaki farklılaşmaya odaklanan bir başka çalışmaya göre ise gazetecilerin hem takipçi etkileşimi bağlamında hem de içerik etkileşimi bağlamında düşük yoğunluklu bir etkinlik gösterdikleri saptanmış.

Örneğin yeni bilgi ve kaynak arama, iletisine mention ekleyerek başka bir kullanıcıyla sosyal ilişki geliştirme ve retweet konusunda en yüksek etkileşim serbest gazetecilerde, en düşük etkileşim ise eşik bekçilerinde ortaya çıkmış. Aynı şekilde bağlantı içeren tweetlerde kendi medyası dışındaki profesyonel medyayla en az etkileşimde olan gazeteci grubu eşik bekçileriyken, en yüksek etkileşimde bulunan grup serbest gazeteciler. Yeni iletişim ortamında eşik bekçiliği (gatekeeping) kavramının yerine eşik gözcülüğü (gatewatching) kavramının geçtiği göz önüne alındığında, Twitter’da serbest gazetecilerin eşik gözcüsü olarak daha güçlü bir varlıkları olduğu öne sürülebilir.

Sonuç olarak çoğu gazeteci, geleneksel medya rutinlerinin ötesine geçen ve katılımcı bir ekosistem yaratan sosyal ağ ortamlarının olanaklarını benimsemek yerine, dijital medyayı mevcut normlarına uyduruyor. Teknoloji katılımcılığı teşvik etse de, kurumsal ve yapısal sorunlar o olanakların önüne set çekiyor. Bu bağlamda gazeteciler Twitter’da benzer içerikleri yeniden üretmenin ötesine geçemiyor ve yeni habercilik uygulamaları geliştiremiyorlar. Oysa sosyal medyanın mesleki anlamda bir inovasyon yarattığını iddia ederken, gazetecilere de pek çok görev düşüyor. Sadece bilgiyi seçme ve sunma değil, Twitter’ın ürettiği toplam değeri analiz edip yeni bir gazetecilik pratiği ortaya çıkartmaları gerekiyor.

Deniz Çaba

1979, İzmir doğumlu. Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Doktorası nefret söylemi üzerineydi; doktora sonrası yeni medya üzerine çalışmalar yaptı. Uzun süre İzmir Life dergisi editörlüğü görevini yürüttü, sektör dergilerinin içerik editörlüğünü yaptı.

Journo E-Bülten