Bundan iki-üç sene evvel online mecralarda video çağının başladığını söylüyorduk. Herkes video yapımının nasıl olduğunu merak ediyor ve bunu gündemlerinde tutuyordu. Artık video içeriklerin en revaçta olduğu günleri yaşıyoruz. Hatta artırılmış gerçeklik ile bir sonraki döneme de yavaş yavaş giriyoruz.
Youtube ile video, sosyal medyada en önemli ifade şekillerinden biri haline geldi. Bu furyaya Facebook ve Twitter da katılınca video adeta sosyal medyadaki ayak izimizde bir vazgeçilmez oldu. Vine, 140 karakterlik Twitter iletilerinin video versiyonlarıyla bize bambaşka bir ifade şekli sundu.
Ardından Ustream ve Livestream ile başlamış olan canlı yayın yapma özelliği, Hangouts ve Periscope ile anlık paylaşımları canlı olarak yapmamızı sağladı.
Ve son zamanlarda konuşulan Snapchat, oyunun kurallarını tamamen değiştirerek belli bir süre sonra kaybolan içerikleri hayatımıza soktu. Otoritelerin diğer platformlarla karşılaştırmasıyla birlikte Snapchat de bir video platformu haline gelmiş oldu. Yapılan son güncellemeyle Instagram da artık benzer bir özelliğe sahip ve kaybolan video içerikler de sosyal medyada kabul gören bir ifade şeklini aldı.
Pek çok yerde, pek çok kişiden artık kaybolan, geçici içeriklerin geleceğin geçerli paylaşım yöntemi olduğunu duyuyoruz. Çoğu artık bir YouTube videosu yapmanın çok etkili olmayacağını, Periscope ve Facebook’tan canlı yayın yapmanın, Snapchat ve Instagram’dan geçici anlık paylaşımlarda bulunmanın yegane etkileşim yöntemi olacağını belirtiyor. Peki bu gerçekten böyle mi? Yoksa hızla değişen teknoloji ve mecralar gibi bizler de ilerde değişebilen fikirlere mi sahibiz?
Bu sorulara verebileceğimiz birden fazla cevap var. Fakat şu an video mecralarında olanları şöyle açıklayabiliriz; Bir mecra yükselirken diğerleri unutulmuyor, tam tersi video içerik mecralarını bir bütün olarak düşündüğümüzde kullanım şekillerine göre belli kollara ve alt kategorilere ayrılıyorlar.
Kalıcı içerikler için YouTube
YouTube ve benzeri video paylaşım sitelerinin eski popülaritesini kaybettiği yönünde görüşleri bu aralar sıklıkla duyuyoruz. YouTube, belli bir süre önce kullanıcıların ürettiği içeriklerin izleme ve popülerlik oranlarına göre reklam gelirlerini paylaşmaya başladığından beri özgün içerik üretimi bir hayli arttı ve bu özgün içerik üreten kullanıcılar kendi kitleleri içinde belli popülariteye ulaşma şanslarına da sahip. YouTube, geçmişteki TV kanallarının yerini alırken ve her geçtiğimiz yıl online videoların tüm dünyada izlenme oranı giderek artıyor. YouTube’un dünyanın en büyük ikinci arama motoru durumunda olması da bu popülarite azalmasının çok da doğru olmadığını bize gösteriyor.
Ayrıca zaman içerisinde tercih edilen ‘on-demand’ yani ‘isteğe bağlı’ olarak izlenen içeriklerle YouTube, evlerimizdeki uydu veya kablo bazlı televizyonun yerini yavaş yavaş alıyor. Komik bir videoyu Facebook’ta anında izleyip tüketebilirken, Youtube’da takip ettiğiniz kanalları akşam evinizde TV izler gibi izleyebiliyorsunuz. Gerek pazarlama, gerek habercilik, gerekse eğlence için YouTube çokça kullanılan bir mecra. Episodik içeriklerle birlikte canlı yayın yapan TV kanallarının yerine tercih edilmeye başlandı.
Anlık paylaşımlar için canlı yayınlar
Çoğumuz bir TV kanalına sahip olmak ya da bu kanallardan birinde çalışmak istemişizdir. Rejide çalıştığımızı, kameraman ya da sunucu olduğumuzu düşünmüşüzdür. Onun kadar teferruatlı olmasa da canlı yayın yapabilmek için artık bir akıllı cihaza ya da bilgisayara sahip olmak yeterli. Zaten var olan ama hayatımıza daha çok Gezi olayları ile giren sosyal medya üzerinden canlı yayın, Periscope ve Facebook Live ile birlikte bunu çok daha kolay kıldı. Canlı yayınlar kalıcı olmasa da o an olan bir şeyin yine o an paylaşımı için önemli olabilir. Örneğin, bir etkinlik, bir seminer ya da konferans o anda orada olamayanlar için canlı yayınla paylaşılabilir. Önemli olaylara canlı olarak tanıklık edilebilir.
Huffington Post, Buzzfeed, BBC, Daily Mail gibi mecralar canlı yayınları çok etkin şekilde kullanıyor. Huffington Post, bir TV kanalı gibi programlar yaparken Buzzfeed, videolarında olduğu gibi ilginç konseptleri canlı olarak sunuyor. Çoğu bağımsız gazeteci ve haber mecrasının Suriyeli mültecilerin Avrupa ülkelerindeki sınır geçişlerini internetten canlı olarak yayınlaması da olayın boyutlarını bize tarafsız bir şekilde iletilmesini sağladı.
Canlı yayın, anlık etkileşim için gayet önemli. Böylece o anda içerik, yayını yapan tarafından olduğu kadar, katılımcılar tarafından da yönlendirilebiliyor. Yapılan yorumlar, sorulan sorular yayının gidişatına katkıda bulunduğundan interaktif bir içerik oluşmuş oluyor.
En önemlisi, canlı yayında konu belli olsa da yazılı bir metne ya da bir senaryoya sadık kalmaya gerek yok. Zaten bunu yapmanın sebebi o an yayını yapanın bile tahmin edemeyeceği bir akış oluşturabilmek, insanların merak ettiği ya da ilgi gösterdiği şeyleri canlı olarak onlara göstermek.
Ve kaybolan içerikler…
Kısa bir süre önce kuralları neredeyse tamamen değiştiren Snapchat sosyal medyanın geleceği olarak görülürken paylaşılan ve izlenen video oranlarıyla bir video mecrası olarak da anılmaya başladı. Kullanıcılarının yaş ortalamasının düşük olması onu geleceğin mecrası olarak adlandırmada etkili olurken Instagram’ın da ani bir hamleyle benzer bir özellik sunması bu yaş ortalamasının üzerindeki kullanıcıların da kaybolan içerikleri anlaması ve paylaşım yapmasında etkili oldu. Artık bu özellik sadece Snapchat’e has bir özellik değil, bir paylaşım yöntemi haline geldi.
Vine, Twitter’daki 140 karakterlik iletilerin video versiyonu olarak girmişti hayatımıza. Ama asıl 140 karakterlik iletilerin video ya da görsel karşılığının Snapchat paylaşımları olduğunu söylesek yanlış olmaz.
Sosyal medyanın artık eskisi gibi ‘içini dökme’ ortamı olmadığını ve işe alımlarda bile sosyal medyada yapılan paylaşımların dikkate alındığını düşünürsek artık herkesin bir ‘dijital kimliği’ olduğunu söyleyebiliriz. Gerçek hayatımızdan kaçarak geldiğimiz sosyal medyada da artık ‘kendi markamız’ı yaratma zorunluluğu bizi başka mecralara sürüklüyor.
Sonuç olarak, mecralar popülarite kazanıp kaybetmiyor tam tersi kendi aralarında alt kategorilere ayrılıyor.
Kalıcı içerikler
- İzleme oranı zamana yayılmak isteniyorsa, izlenmesi için belli bir zaman ayırmak gerekiyor ve bize bir bilgi veriyor ya da eğlenceli bir içerik sunuyorsa, sürekli içerik üretiliyor ve belli bir takipçi kitlesi oluşturmak hedefleniyorsa YouTube ve diğer video paylaşım platformlarında yer almalı.
- Böylece izleyiciler istedikleri zaman bu içeriğe ulaşabilir ve başkalarının da izleyebilmesi için sosyal medyada paylaşabilirler, araştırmalarında, sunumlarında vb. yerlerde kaynak olarak gösterebilirler.
- Bu içeriklerin etkileşimleri, zamana yayılmış olarak daha fazla olacaktır.
Canlı yayınlar
- Takipçi kitlesi ile anlık bir etkileşime girilmek isteniyorsa, merak ettikleri konular hakkında anlık bilgilendirme yapılmak isteniyorsa, yerinde katılım gösteremeyecekleri sunum, konuşma, panel, konferans ya da benzer bir etkinlik gerçekleşiyorsa canlı yayın tercih edilmeli.
- Canlı yayında anlık etkileşim de çok önemli. İçerik izleyicilere verildikten sonra anlık tepkiler değerlendirilmeli, yorumlar dikkate alınmalı, sorular cevaplanmalı.
- Kalıcı olabilecek içeriklere canlı yayınlarda yer verilmemeli. Bilgi verilecekse daha çok webinar/sunum şeklinde olmalı. Anlık tepkiler, oluşacak genel kanıya dair fikir verebilir.
Geçici içerikler
- Canlı yayın gibi anlık içerikler burada da yer alabilir. Ancak sürelerinin kısa olması içeriklerin de daha net olmasını gerektiriyor.
- Anlık güncellemeler buradan yapılabilir. O an bulunulan yere dair kısa bir bilgi, orada oluşan fikirler -örneğin bir restoranda yenilen yemek- anlık olarak buradan aktarılabilir. Fakat kapsamlı bir değerlendirme yapılacaksa yine kalıcı içerik tercih edilmeli.
- Mecranın ve içeriğin kaybolmasından gelen rahatlık ile daha samimi içerikler buradan paylaşılabilir.
- Snapchat, kullanıcılarını yatay değil dikey görseller paylaşmaya yönlendiriyor. Bu sebeple oluşturulacak görseller de dikey kadraja uygun olmalı.
İyi içerik…
Paylaşım yaptığınız mecra ne olursa olsun, en önemli unsur içeriğiniz. Kaliteli içerikler sunmalısınız ki takipçileriniz ve etkileşiminiz giderek artsın. Paylaşım yapmadan önce belli bir hazırlık ve araştırma yaparak, içeriğinizi ilgi çekici ve tatmin edici hale getirmelisiniz.