Edebiyatın ve gazeteciliğin dev ismi Yaşar Kemal’in ailesi, Van’ın Muradiye ilçesine bağlı Ünseli köyündendi. İl merkezindeki Beşyol Meydanı’na Yaşar Kemal isminin verilmesi için sosyal medyada kampanya başlatan Vanlılar, ailenin Ünseli’deki köy evinin de müzeye veya kütüphaneye dönüştürülmesini istiyor. Van Gölü’ndeki kirliliğe ve çevresindeki betonlaşmaya karşı sesini yükselten bölge halkı, “Yaşar Kemal’in betimlediği manzaraya ihanet ediliyor” diyor. Journo, Yaşar Kemal’in “ilk memleketi” Ünseli’deki son durumu araştırdı.
Yaşar Kemal denince akla önce, 1923’te doğduğu, o zamanlar Adana’nın bir ilçesi olan Osmaniye geliyor. Oysa onun hem edebi, hem de gazetecilik eserlerine damga vuran bir il daha var: Van. Annesi ve babası, Rus ordusu 1915’te Van’ı işgal edince Muradiye ilçesine bağlı Ünseli (Arnes/Ernis) köyünden Çukurova’ya göç etmiş ve Yaşar Kemal orada doğmuştu.
Sırtını Esruk Dağı yamacına dayamış, Van Gölü kıyısında, tarihi oldukça eskiye uzanan, yeşilin ve mavinin buluştuğu Ünseli, 20. yüzyıl başında birkaç haneli bir köydü. Şimdi ise büyük bir mahalle…
Doğum adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal, “Kimsecik” üçlemesinin ilk romanı Yağmurcuk Kuşu’nda ailesinin uzun ve ızdıraplı bir göçle bu köyden ayrılışını anlatır. Van Gölü ve çevresi, Yaşar Kemal’in gazetecilik eserlerinde de unutulmaz sahnelerdendir. Örneğin 1950’li yıllarda Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan röportajlarında bunu görürüz.
”Van Gölü değil, Van Denizi. Öylesine geniş ki, denizden başkası yakışmaz. Zaten Vanlılar da deniz diyorlar; gümüş tasta bir sudur. Kenarları oya oya işlenmiş bir gümüş tas” der Yaşar Kemal: “Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su Van Gölü’nün maviliğinde olamaz. Masmavi… deli eden bir mavilik. Ne gökyüzünde vardır öyle bir mavi, ne de başka bir yerde. Bir tek mavi uyar bu maviye: Diyarbakır ovasındaki çiçeklerin mavisi. Bir de bir camı kırıp kesitine bakın, işte o mavi.”
Ailesinin, “Ağrı Dağı’ndan sonra Türkiye’nin ikinci yüksek dağı olan Süphan Dağı’nın yakınlarında” bulunan Ünseli’den geldiğini söyleşilerinde de belirten Yaşar Kemal’in böylesine övdüğü Van Gölü son yıllarda hızla kirleniyor ve kıyıları betonlaşıyor. Hidroelektrik santrali (HES) projeleri ve kuraklık, Ünseli’nin yanı başından Van Gölü’ne dökülen ve havzayı besleyen Bendi Mahi çayını kurutmak üzere. Kanalizasyon ve evsel atıklar, arıtılmadan göle boşaltılıyor.
Konuştuğumuz Vanlılar, bir yandan bu çevre ve mimari felaketine dikkat çekerken bir yandan da Yaşar Kemal’in adının bu ilde ve ailesinin köyünde yaşatılmasını talep ediyor. Vatandaşlar, Yaşar Kemal’in betimlediği nefes kesici doğa manzaralarının ve özgün tarihi mimarinin korunup gelecek kuşaklara aktarılmasını istiyor.
‘Göl bir balçık çukuruna dönüşecek’
Van Çev-der Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kalçık, Van Gölü’nde yaşanan kirliliğe karşı acil tedbirlerin alınması çağrısında bulunuyor. 1,5 milyona yakın bir nüfusun atıklarının dolaylı yollarla göle döküldüğünü belirten Kalçık, şu ifadeleri kullanıyor:
“Bir il ve 8 ilçe merkezinde tam olarak çalışan bir atık arıtma tesisi bulunmamaktadır. Yani Van Belediyesi’nin bile tam kapasiteli çalışan bir arıtma tesisi yok. Kanalizasyon ve evsel atıkların hepsi hiçbir ayrıştırma olmadan Van Gölü’ne akıtılıyor. Her ekolojik ortamın bir taşıma kapasitesi olduğu gibi, Van Gölü’nün de bir kapasitesi vardır… Van Gölü bu şekilde kirletilmeye devam ederse yakın bir zamanda bir balçık çukuruna dönüşecek.”
“Van kötü çirkin bir yer değil, gördüğüm yerler arasında Van kadar bir yeri sevemedim” diye yazmıştı Yaşar Kemal. Ne yazık ki onun gördüğü Van’dan sadece doğal çevre olarak değil, mimari olarak da hızla uzaklaşıyoruz. Kötüye, çirkine doğru bir gidiş var. Van’ın bereketli topraklarında bugün plansız bir kentleşme doludizgin yol alıyor. Verimli tarlalar, bahçeler hızla yok oluyor. Gazeteci-yazarın hayranlıkla bahsettiği toprak damlı, tarihi Van evlerinin sayısı azaldıkça azalıyor.
Salgınla birlikte Ünseli köyüne dönüş başladı
Ünseli köyü de geçmişe ait ne varsa çıkarıp atmış üzerinden. Köy sakinlerinden ve aynı zamanda Yaşar Kemal’in anne tarafından akrabası olan Çetin Bayram, 60-70 yıl önce birkaç kerpiç ve taş evden oluşan köylerinin 600 haneyi aştığını söylüyor.
Bayram’a göre Yaşar Kemal köye bir kez gelmiş ve geldiğinde göl kıyısında bulunan taşlıkta saatlerce oturup bir şeyler yazmış. Bugün kerpiç evlerin, yerlerini betonarme yapılara bıraktığını belirten Bayram; yine kerpiçten yapılan, Yaşar Kemal’in babasına ve amcalarına ait evlerin de köylüler ve diğer akrabaları tarafından onarılmasına rağmen yıkıldığını veya yıkılmak üzere olduğunu kaydediyor. Yakın akrabalarının Yaşar Kemal’in köydeki arazilerinin çoğunu son yıllarda sattığını, kalanları ise işlettiklerini ekliyor.
Göç vermesine rağmen Ünseli’nin nüfusunun 4.000’i aştığını aktaran Bayram, koronavirüs salgını nedeniyle Batı illerine giden sakinlerin yeniden köye döndüğünü ve buraya yerleştiğini kaydediyor. Eskiden var olan iskele ve üzüm bağlarının tarihe karıştığını belirten Bayram, köyde meyve bahçelerinin yoğunlukta olduğunu, ancak toprağın eski bereketini kaybettiğini ifade ediyor. İşsizliğin etkisini arttırdığını da belirten Bayram, köy gençlerinin genelde inşaatlarda çalıştığını, yaşça büyük olanların ise hayvancılıkla ve fırıncılıkla uğraştığını ekliyor.
İnternet etkisi: Gençler Yaşar Kemal’i sahipleniyor
Vanlılar, son dönemde Yaşar Kemal’i daha çok sahipleniyor ve bunda internetin de etkisi var gibi görünüyor. Bayram bu durumu şöyle anlatıyor:
- Daha önce iletişim ve ulaşım sıkıntılıydı. Eskiden okuyamıyordu kimse. Okuryazarlık yoktu. Bu yönden şanssız bir nesildik. Ancak şimdi eğitim arttı, neredeyse her genç kitaplarını okumuştur. Yine televizyonlar, telefonlar çıktı. Artık küçük bir çocuk bile elindeki telefondan bakarak dünyada ne olup bittiğini öğrenebiliyor.
- Köydeki birçok evde Yaşar Kemal kitapları bulunuyor. Yaşlılar bilmese bile gençler internet aracılığıyla onu araştırıyor, hatta idol olarak görülüyor. Ancak maalesef bir kısmı da bilinçli olarak üretilen “komünist,” “dinsiz” gibi yalanlara inanarak Kemal’e mesafeli yaklaştı uzun yıllar. Çünkü gerçeği öğrenecekleri başka bir alternatif yoktu. Ancak şimdi iletişim çağındayız ve insanlar dünyayı takip ettikçe ve öğrendikçe Yaşar Kemal’e hak ettiği değeri vermeye başladı.
- Ünseli köylüleri uzun yıllar politik baskılardan dolayı da yeterince sahiplenemedi Yaşar Kemal’i. Onu bilerek halktan kaçırmaya çalıştılar, güzel anlatmadılar. Mahallenin ismini Yaşar Kemal bırakalım dedik, imza topladık, ancak kabul edilmedi. Köyde bulunan okula ismini vermek için başvuruda bulunduk, yine reddedildi.
Yetkililer halkın taleplerini iki yıldır yanıtsız bırakıyor
Ünseli köyünden olan ancak Erciş’e yerleşen Erkan Kalkan da son yıllara kadar bölgedeki hemen hemen hiç kimsenin Yaşar Kemal’in yazarlığından veya başarısından haberdar olmadığını söylüyor ve şöyle ekliyor: “Ailesi köyümüzden göç etmiş Yaşar Kemal’in ne yaptığını, nasıl başarılara imza attığını insanlarımız yeni yeni öğreniyor. İletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla herkes Yaşar Kemal’in edebiyata nasıl katkılar sunduğunu, Türkiye’de ve dünyada ona nasıl değer verildiğini öğrenmeye başladı. Bunları öğrenince kendileri de daha çok sahiplenmeye başladı.”
İlk televizyonun 1981’de, ilk telefonun ise 1984’te geldiği Ünseli’de yaşayan köylüleri, Kemal ailesinin evinin müzeye veya kütüphaneye dönüştürülmesini istiyor. Son yıllarda kendisine daha çok ilgi duyan Vanlılar da kentin uğrak noktalarından Beşyol Meydanı’na Yaşar Kemal isminin verilmesi için sosyal medyada 2019’dan beri #beşyolyaşarkemalmeydanı etiketiyle kampanya yapıyor. Ama yetkililer, halkın bu taleplerini yaklaşık iki yıldır yanıtsız bırakıyor.
‘Van’ı otlu peynir ile tanıtanlar, Yaşar Kemal’den daha iyi bir figür bulamaz’
Kampanyaya ön ayak olan gazeteci Oktay Candemir şunları söylüyor: “İnce Memed ve Akçasazın Ağaları, aslında Van’ı anlatır. Van onun romanlarının ilham kaynağıydı. Van’a böylesi önem atfetmiş ve Van’ı dünyaya tanıtmış bir yazarın Van’da isminin bir yere verilmemesini ben üzüntüyle karşıladım. O yüzden Twitter’da bir kampanya başlatttık. Beşyol Ferit Melen Meydanı’nın ismi Yaşar Kemal Meydanı olsun dedik. Van Valisi ise bunu kabul etmedi. Ancak mücadelemiz sürüyor. Van’ı otlu peynirle tanıtmaya çalışanlara sesleniyorum: Yaşar Kemal’den daha iyi bir figür bulamazsınız. Yaşar Kemal bir değerdir, sahip çıkalım.”
28 Şubat 2015 tarihinde hayata gözlerini yuman Yaşar Kemal üzerine yazılan kitaplar, çekilen belgeseller son dönemde arttı. Yönetmenliğini Aydın Orak’ın yaptığı, büyük yazarın kendi ağzından ve dostları tarafından anlatıldığı “Yaşar Kemal Efsanesi” 2018 yılında yayımlandı. Vanlı gazeteci Adnan Deniz’in yönettiği “Mavi Ülkenin İnsanları” isimli belgesel de tamamlandı. Kısa süre sonra yayımlanması beklenen bu belgeselden cümlelerle bitirelim:
“Yaşar Kemal, Çukurova’ya göç ederken ruhunu Van’ın engin denizinde, Van Gölü’nün derinliklerinde bırakıyor. Her şeyi, herkesi unutuyor. Bir şey müstesna: Van!”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – YAŞAR KEMAL’DEN RÖPORTAJ ÜSTÜNE