Haber

Yayıncılar fuarları yorumluyor: Kadıköy aktivist, Diyarbakır bilgili, Bursa sönük

Türkiye’de küçük büyük onlarca kitap fuarı gerçekleşiyor. Kimisi bulunduğu şehirden kimisi de temasından dolayı bir adım öne çıkarken kitap fuarlarının hâl-i ahvalini yayınevlerine sorduk. İletişim Yayınları, Kırmızı Kedi Yayınevi ve Yordam Kitap kendilerine özgü yayın çizgileriyle Türkiye’de gerçekleşen kitap fuarlarını yorumladı.

İletişim Yayınları Halkla İlişkiler Müdürü Merin Sever, “Fuara katılma amacımız yayımladığımız tüm kitapları okurlara ulaştırmak” diye söze başlıyor ve ekliyor: “Çok fazla kitabımız var, 2 bin 500 kitaba yaklaştık. Okurlar herhangi bir kitapçıya gittiğinde bu kadar kitabı bir arada bulamıyor. Hiçbir kitapçıdan bu kadar kitabımızı sergilemesini bekleyemeyiz. Fuarlara katılırken öncelikli amacımız indirimli kitap satmak değil, kitaplarımızı okurla buluşturmak. Türkiye’de fuarlar ucuz kitaba ulaşma yeri olarak algılanıyor. Okuyucu senede bir kez fuarda tüm kitapları aldığı zaman kitapçılar nasıl yaşayacak, biz bunu da düşünüyoruz. Kitapçıların da yaşamasını istiyoruz. Ayrıca fuarda okurla yüz yüze iletişim kurma fırsatımız oluyor. Okurla diyaloğa geçiyor, kitaplar hakkında yorumlarını dinliyoruz. Böylelikle okurların taleplerine daha sağlıklı yanıtlar verme şansımız oluyor.”

‘Okur fedakârlığı göze alıyor’

Yordam Kitap Yayın Yönetmeni Hayri Erdoğan da, “Bizim için fuarlar her şeyden önce okurla yüz yüze gelme vesilesi. Okurların takdirlerini, eleştirilerini, önerilerini alma, beğenilerini ve sevgilerini ölçme fırsatı” diyor. Erdoğan’a göre yayınlanan kitap çeşidi çok, sergileme alanı yetersiz. Bu durumda kitapçıların rafları büyük ölçüde popüler kitaplarla doluyor. “Okurun bizim gibi popüler yayın yapmayan yayınevlerinin kitaplarına fiziki olarak dokunma olanağı zayıf. Fuarlar, okurlara kitaplarımızın çoğunu görme ve karıştırma imkanı sunmakta” diyen Hayri Erdoğan,
kitap fuarlarında bekledikleri ilgiyi gördüklerini aktarıyor: “Popüler yayın yapmıyoruz. Sosyalist anlayışla kitap yayınlıyoruz. Bu alanın okuyucuları, gerekli ilgi ve takdiri gösteriyor. Kitaplarımıza ulaşmak için pek çok fedakârlığı göze alıyorlar, memnunuz.”

Yayınevlerinin gözdesi: Diyarbakır, Ankara, Çanakkale

İstanbul dışındaki fuarların neredeyse tümüne katıldıklarını belirten Kırmızı Kedi Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni İlknur Özdemir, “Şaşırtıcı bir şekilde tüm fuarlar iyi geçiyor. Yazarların imza günlerine okur büyük ilgi gösteriyor. Bir şehirde kitap fuarı ilk kez düzenlendiğinde bazen ilk yıl umulan olmuyor ama hemen ertesi yıl ilgi artıyor, büyüyor” diyor.

Türkiye’deki her fuara yetişemediklerini belirten Merin Sever (İletişim Yayınları) ise, “İstanbul dışında katıldığımız fuarlardan en çok ilgi göreni Diyarbakır Kitap Fuarı. Çok ilgili ve bilgili bir okur kitlesi var. Ne okumak istediğini biliyor. Diğer illerde ise durum biraz farklı. Çanakkale Kitap Fuarında da benzer bir okur kitlesi var ancak Bursa büyük bir şehir olmasına rağmen Bursa Kitap Fuarı diğerlerine göre daha sönük geçiyor. Fuarın hareketliliği ve okurun ilgisi büyük bir şehir olmasıyla ve nüfusuyla alakalı değil. Ankara’da da İstanbul’a göre çok daha ilgili bir okur kitlesi var” diyor.

Olmazsa olmaz Yazar-okur buluşmaları

Kitap fuarı denince akla ilk gelen etkinlik olan yazar-okur buluşması tüm yayınevlerinin gözde etkinliği olmayı sürdürüyor. Merin Sever (İletişim Yayınları) bu buluşmaların mesafeyi ve iletişim kopukluğunu ortadan kaldırdığını anlatıyor: “Toplum tarafında yazarın cam fanus içinde yaşadığı düşünülüyor oysa gerçek böyle değil. Fuar ya da başka etkinliklerde yazar ve okur arasında gelişen iletişim sadece okuru değil yazarı da oldukça motive eden bir şey. Biz nasıl yayımladığımız kitaplar hakkında bir şey duymak istiyorsak yazar da kendi kitapları hakkında olumlu ya da olumsuz yorumlar duymak istiyor. Bu durum bence çok kıymetli.”

Fuarda etkinlik yapmaya önem verdiklerini dile getiren Hayri Erdoğan (Yordam Kitap), “Düzenlediğimiz etkinlikler imza gününe yönelik olmuyor. Önemli tarihsel-aktüel konuların hatırlatılmasına yönelik etkinlikler düzenliyoruz. Bu etkinlikler okurun belleğini tazelerken araştırmaya sevk ediyor” diye sözlerini sürdürüyor.

Okurların kitap fuarlarındaki yazar-okur buluşmasına ilgi gösterdiğini belirten İlknur Özdemir’e (Kırmızı Kedi Yayınevi) göre TÜYAP kitap fuarını özel bir durumu var: “İstanbul’da gerçekleşen büyük kitap fuarlarında biri olan TÜYAP Beylikdüzü’nde olduğu için okurların fuarı ziyaret edebilmesi uzun bir yol ve çokça zaman demek. Bu sebeple çoğu okur bir kez gelebiliyor, dolayısıyla fuarda kalış süresinde de söyleşilere katılmak yerine istediği kitapları almaya yöneliyor. Bazı söyleşiler az katılımla gerçekleşebiliyor. Okuru ile yüz yüze iletişim kuran yazar ise kendini besleme fırsatı buluyor.”

Garda kitap: Dokuz günde 2 milyon satış

Haziran ayında tarihi Haydarpaşa Garında gerçekleşen ‘Garda Kitap – Kadıköy Kitap Günleri’ni Kadıköy Belediyesinin açıklamasına göre 325 bin kişi ziyaret etti ve ve 2 milyondan fazla kitap satıldı. Dokuz günlük bu dönemi değerlendiren Hayri Erdoğan’a (Yordam Kitap) göre Haydarpaşa kentine mücadelesinin simgesi: “Bu fuarın en özgün yanı kentin, kent mücadelelerinin simgesi ve kent düşmanlığının ve rantçılığın hedefi haline gelmiş olan bir mekânda, kentin tam merkezinde yer alan Haydarpaşa Garı’nda gerçekleşmiş olması. Organizasyon çok da başarılı olmadığı halde büyük bir ilgi vardı. Kentine sahip çıkan, ranta, yağmaya tavır alan, aydınlanmadan yana olan okurlar için bir soluklanma, temiz nefes alma durağı oldu. Bu, umutlu olmamız için bir sebep aynı zamanda.”

Kitaplara sığınmak, biraz nefes almak

Türkiye’nin köklü bir yayıncılık geleneğine sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan ‘ilerici edebiyat’a gösterilen ilgiye özellikle dikkat çekiyor: “Edebiyatımıza ve çeviri literatürüne asıl rengini veren ilerici edebiyat ve kültürel kitaplar. Bu kitapların önemli bir kısmı belki tekelci burjuvazinin yayınevleri eliyle okura ulaşıyor ama bu eserlerin değerini azaltmaz. Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal… Usta yazarlar on binlerce, yüz binlerce satılıyorsa, bu, karanlığın gerçekçi edebiyatı, özgür düşünceyi ve kültürü boğamadığının bir göstergesi. Okur kimi zaman bu kitapları bir sığınak olarak da görebilir, ama o aydınlatıcı içerik okurların dünyaya bakışına, günlük tutumuna ve eylemine etki etmeden duramaz.”

Zor dönemlerde okuma eğilimin artığını ifade eden Merin Sever (İletişim Yayınları) sadece satışlara bakılarak bu konu hakkında yorum yapılamayacağını söylüyor: “Çünkü insanlar birbirleri arasında kitap alışverişi yapar, kütüphanelere gider. Genellikle edebiyat alanında okuma artar. Bir yandan da bir kaçıştır. İnsanı rahatlatır, gerçek dünyadan koparır. Ruh hâlini değiştirme imkânı sunar. İster distopya okur ister mizah ama bir şekilde gerçek dünyadan kaçış sağlar. Okumak kesinlikle iyi geliyor. İyi gelmesi bir yana mutsuz eder ama gerçeklikten kopmak için bir fırsattır.”

İlknur Özdemir (Kırmızı Kedi Yayınevi) ise toplumun içinden geçtiği dönemlere göre okuma alışkanlıklarının değiştiğini belirtiyor: “Şu an ülkemizdeki siyasi ve toplumsal olayları, gelişmeleri odağına alan kitaplar çok ilgi görüyor. Bunlar hep tarihe düşülen notlar. Öte yandan mevcut çalkantılı ortamın dışına çıkıp ferah bir nefes almak, biraz da başka dünyalarda gezinmek isteyen okurlar da kurmaca kitaplara yöneliyor. Bu gerçeklerden kaçmak değil, biraz nefes almak bence. Okuyarak iyileşmek diye bir şey olduğunu düşünmüyorum, okuyarak kendini geliştirmek, olaylara farklı gözle bakmak demek daha doğru.”

Seda Karatabanoğlu

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe Cumhuriyet gazetesinde muhabir olarak başladı. 2016 yılından beri bağımsız gazeteci olarak çalışıyor. Ulusal ve uluslararası basın kurumları için yazı ve video haberler hazırladı. Dış haber odaklı Dünya Podcast’in kurucusu.

Journo E-Bülten