Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde yer alan yazar öğretmenler, sadece muhalif kimliklerinden dolayı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yoluyla yalnızca işlerinden olmuyor. Öğretmenliğin yanı sıra yazar olan kişiler, eserlerinden ötürü de çeşitli zorluklar yaşıyor. Hem yazar hem de öğretmen olanların yaşadıkları sorunlar sadece işlerinin ellerinden alınmasıyla sonlanmıyor. Asıl mağduriyeti eserlerine yönelik uygulanan yaptırım ve kovuşturmalarla yaşıyorlar. Bu yaptırımların başında da, yapıtlarının en önemli okuyucu kitlesi olan öğrencilerle buluşturulmaması geliyor.
Atalay Girgin ve Mazlum Çetinkaya, söz konusu uygulamalarla karşı karşıya kalan öğretmen yazarlardan sadece ikisi. Birinin KHK ile işine son verilmiş, diğeri ise sürüldüğü okulda savcılığın kararını bekliyor. Olayların nasıl geliştiğine gelince, genelde yaşananlar birbirine çok benziyor. Bazen bir şikayet, bazen de sarf edilen bir sözcük…
Savcılık kararı bekliyor
Felsefe öğretmeni Atalay Girgin, bunlardan biri. Girgin, ‘Lağımpaşalı’ ve ‘Aşk Mavidir Öğretmenim’ adlı eserlerinin içeriğinde yer alan bazı sözcükler nedeniyle kovuşturmaya uğradıktan sonra çalıştığı Haymana Lisesi’nden başka bir okula sürülmüş. Kitaplarından dolayı tehditler aldığını dile getiren Girgin’in, bulunduğu okuldan sürülmesinin işaretleri ise soruşturma için gelen müfettişlerle başlıyor. Gerekçe olarak, Lağımpaşalı adlı kitabı, ‘Cumhurbaşkanı, başbakan ve hükümete hakaret’ ettiği iddiası başta olmak üzere, gazetede yayımlanan yazı ve söyleşileri, kişisel Facebook sayfasınaki paylaşımları gösteriliyor.
‘Aşk Mavidir Öğretmenim’ adlı eseri hakkında soruşturma açılan Girgin, soruşturmayla ilgili şöyle diyor: “Soruşturmanın, 240 sayfalık romanın yalnızca iki sayfasına odaklandığı ortaya çıktı. Şikayetçilerin iddiasına göre söz konusu sayfalardan birinde, ‘terör’, ‘teröristle ilgili ifadeler’le ve ‘dağa gitmek’ sözüyle ‘terörün’ övüldüğü ve özendirildiği kanaatine varılıyor ve ‘gereğinin yapılması’ talebiyle de cezalandırılmam gerektiği belirtiliyor.”
Girgin şimdilerde savcılıktan gelecek kararı bekliyor.
‘Kitaplık listesine alınmıyoruz’
Öğretmen yazarlardan biri olan Mazlum Çetinkaya’nın sorunu ise kitaplarına uygulanan yaptırımlar. Emekliliğine 1,5 yıl kala KHK ile işi elinden alınan Çetinkaya, çocuklara yönelik yazdığı kitaplarının asıl okuyucu kitlesinin bulunduğu okullara ve kütüphanelere gitmemesinden dertli. Niye böyle olduğuna dair resmi bir tebliğ yok. Bir gerekçe de gösterilmiyor. Çetinkaya, “Yazara direkt olarak senin kitaplarını kütüphanelere almıyoruz demiyorlar” diyor.
Çetinkaya, Kültür Bakanlığı her yayınevinden 300 adet kitap ister ve bu kitapların parasını da yayınevine öder diyerek şöyle devam ediyor; “Bakanlık yayınevinden kitapları istediği kitap listesine adınızı eklemeyerek eserlerinizin kütüphanelerde yer almamasını –bu yolla- sağlamış olur. Ben bu durumu bizzat yaşadım. Ama sadece ben değil, onlarca yazar ve meslektaşım bu yüzden mağdur olmuş durumda. Çok değerli eserlerin okunmasının yaygınlaşması –ne yazık ki- bu yolla engelleniyor.”
Talim Terbiye Kurulu’ndan başka kurullara
AKP iktidara geldiğinde bakanlık bünyesinde ‘Talim Terbiye’ adıyla bir kurul bulunuyor. İşlevi ismiyle müsemma. AKP bu kurulu kaldırıyor. Tabii, bu uygulama ‘çok olumlu’ bir başlangıç olarak görülüyor. Ancak kısa zaman sonra işler tersine dönüyor ve yerine ‘daha beteri’ geliyor. Çetinkaya, “şimdi iktidar kendine yakın yayınevleriyle bu işleri kotarıyor. Milyonlarca ders kitabını bile bunlar üzerinden bir rant alanına, bir sektöre dönüştürdüler” diyor.
Batılı eserlerin, Rus klasiklerinin müslümanlaştırılmış retorikle çevirisinin yapılmasını da tehlikeli bulduğunu belirten Çetinkaya, binlerce meslektaşı gibi KHK’yla işinden men edilmesinin sorunsal karşılığını sadece ekonomik olarak görmüyor. Resmi tebligata bağlanmayan fiili uygulamaların gücünü OHAL’den aldığını söylemeye ise gerek yok. Tabii bir de KHK’lar var… Sorun oldukça kapsamlı ve içinden çıkılamaz gözüküyor.