Haber

YouTuberlık meslek oldu, peki ya ‘çocuk işçiler’?

Artık bir "iş yeri" sayılan YouTube'da birçok içerik üreticisi ayda 10-30 bin TL kazanıyor. Kağıt üstünde 13 yaşından küçüklere izin verilmese de binlerce çocuk bu platformda çalışıyor. YouTuberlık "mesleği" çocuklara trollerle başa çıkmayı öğretmenin bir yolu da olabilir.

YouTuberlık dijital çağın yeni meslek gruplarından biri olarak adlandırılıyor. Aylık 1 buçuk milyar aktif kullanıcısı olan YouTube dünyada milyonlarca kişinin “iş yeri” oldu. Takipçi sayısı 2 milyona ulaşan, görüntülenme oranı yüksek YouTuberlar kanallarından aylık 10-30 bin TL arası kazanabiliyor. Hatta, Türkiye İş Kurumu, Google ile işbirliği yaparak YouTuberlık eğitimi de veriyor. YouTuberlık artık bir meslek, desek yanlış olmaz.

Her dört çocuktan üçü YouTuber olmak istiyor

Dünyada milyonlarca YouTuber çocuk var. İngiltere’de yayımlanan The Sun gazetesinde yer alan bir araştırma haberine göre, 6 ile 17 yaş arası çocukların yüzde 75’i YouTuber olmak istiyor. Z ve Y kuşağını temsil eden bu araştırmadaki verilerin bazıları şunlar:

  • Çocukların 4’te 3’ü YouTuber olmak, 4’te 1’i blogger, 6’da 1’i pop/film yıldızı, 9’da 1’i doktor/hemşire, 15’te 1’i avukat olmak istediğini belirtiyor.
  • 10 çocuktan 4 çocuk en sevdiği YouTuber’ların, onları aileleri ve arkadaşlarından daha iyi anladığını söylüyor.

Özellikle dijital okuryazarlık, siber taciz/zorbalık gibi konularda ve sosyal medya alanında uzman öğretim görevlileriyle “Çocuklar YouTube’u nasıl görüyor Neden YouTuber olmak istiyorlar? Ebeveynler ne yapmalı? YouTube’un çocuk politikası nasıl?” gibi birçok soruyu yanıtlamaya çalıştık.

Hazcılık, çevreye özenme, para kazanma…

Bahçeşehir Üniversitesi’nden Dr. Sinan Aşçı, öncelikle çocukların neden YouTuber olmayı hedeflendiğinin üzerinde duruyor:

“Birçok çocuğun, takip ettikleri YouTube kanallarının sahiplerinin yaşadıkları hayata ulaşmak, hazcılık ve çevreye özenme gibi amaçlarla YouTuber olmak istedikleri araştırmalarda görülüyor. Kendi YouTube kanallarını açmak, orada içerik üretmek ve bu içerikler sayesinde bilinir/tanınır olmak istiyorlar. Bunlar dışındaki bir neden de, işin maddi boyutu. Hatta, çocuk yaştaki bireyler özelinde, etik ve istismar üzerinden tartışabileceğimiz bir şekilde ailelerin de bu maddi boyuttan etkilenerek konuyu bir kazanç kapısı görmesi durumunu da her daim göz önünde bulundurmak gerekiyor.”

Yaş sınırı 13 ama küçük çocuklar yine de giriyor

Aşçı şunları ekliyor: “13 yaşından büyük olan çocukların yasal olarak profil oluşturmasına müsaade eden YouTube, üye profillerinden elde ettiği verinin tamamını bulunduğu pazar içerisinde reklam vb. amaçlar için kullanıyor. Yaş sınırının 13 olarak belirlenmesindeki en önemli etkenlerden biri de verinin kullanımını Google ile yapıyor olması ve Çocuk Koruma Programı kapsamında alınan şirket kararı. Fakat, yaş sınırına bakılmaksızın daha küçük yaştaki çocukların ebeveynleri adına ya da doğru olmayan bilgiler ile profil oluşturduğunu görüyoruz. Bu ebeveynlerin o kanalı kontrol etmesini sağlıyor ama yine de süreci hantallaştırdığını açıkça söyleyebiliriz.”

Anne-babalar ne yapmalı?

YouTube’u tüketici veya üretici olarak kullanan çocuklar, siber zorbalık ve taciz gibi tehditlerle her zaman karşıya karşıya… Aşçı anne-babalara şu tavsiyeyi veriyor:

“Öncelikle çocuğun yaşı küçüldükçe, negatif durumlara karşı ebeveynlerin çocuklarına sağlıklı bir dijital kimlik oluşturarak, sürece dahil olması gerekiyor. Bu noktada, ebeveyn kontrolü ve yardımı, iletişim sürecinde önemli olanın ilgi çekmek, beğenilmek ve izlenmek olmadığından söz edilmesi ve bu anlamda üretim aşamasında ‘her yol mübahtır’ algısının oluşmaması için dikkatle davranılması gerekmektedir.”

Dijital okuryazarlık sorunu çözebilir

Aşçı son olarak, tüm olumsuzluklara karşı bir çocuğun YouTuber olmasının ön koşulunun medya ve dijital okuryazarlıktan geçtiğini vurguluyor ve ekliyor:

“Medya ve dijital okuryazarlık ile edinilen eleştirel bakış açısı önce gündelik hayat içinde önem taşıyan, ardından profil oluşturulan sosyal medya platformunda önemli olmaya başlayan güvenli ve etik katılım, bir yandan da üreticisi olmanın verdiği bilgi ile platformun imkânları üzerine geniş bilgi sağlamaktadır. Ebeveynin ve herhangi bir sosyal medya platformunda profil oluşturmak isteyen çocuğun, teknolojinin kullanımı ve dijital platformlardaki üretim konusunda rol model olabilecek iyi örnekleri baz alarak hareket etmelerini öneriyoruz.”

İkinci bir yaşam alanı olarak internet

Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Seda Gökçe Turan ise öncelikle “YouTuberlık bir meslek midir?” tartışmalarına değinerek başlıyor:

“Direkt olarak anladığımız anlamda ‘meslek’ demek yerine ikinci bir yaşam yeri olan internette kendisinden bir şeyler paylaşmak, merak ettiği bir konuya emek vermek demek daha doğru sanki. Aslında bu biraz şuna benziyor; hobiniz olan bir konu bir süre sonra profesyonel kariyeriniz haline gelirse sizi daha çok tatmin etmez mi?”

‘Sen bilmezsin ben yapayım’ demeyin

Turan, çocukların YouTuber olma sürecinde dikkat edilmesi gereken iki noktanın olduğunu söylüyor:

“İlk olarak yetişkinler açısından bakarsak; çocuğun bu yaratım sürecini baltalamamak, üreteceği malzemeye destek vermek, hatta ‘sınırlar dahilinde,’ yani “sen bilmezsin ben yardım edeyim” demeden video üretim sürecine dahil olmak. Olur da çocuk hatalı bir bilgiye yönelik bir video hazırlarsa internet ortamında karşılaşacağı hoş olmayan tepkilere karşı çocuğun yanında olduğunu belirtmek ve çocuğa bunu hissettirmek çok önemli.”

‘Ciddiye alınması, vakit harcanması gereken bir iş’

İkinci noktayı ise çocuklar açısından değerlendiren Turan şu ifadeleri kullanıyor: “Küçükken annemiz evde yokken oyuncak bebekleri karşımıza dizip öğretmencilik oyunu oynardık. Fakat bu iş oyuna başlamadan çok kolay gelirdi. YouTube videosu hazırlarken de çocuğun ‘emek verme’ sürecinin farkında olması gerekiyor. Hazırlanacak videonun içeriği ile ilgili tabii ki yaşına uygun düzeyde araştırma yapılmalı, ‘komik’ olan videoların da kimsenin özel hayatına ya da kişilik haklarına saldırı içermeyecek videolar olmasına dikkat etmeli. Video hazırlamak ister bilgi, ister eğlence amaçlı olsun, eğer devamlılığı olacaksa çok ciddiye alınması, vakit harcanması gereken bir iştir.”

‘Trollerle başa çıkmayı öğrenebilirler’

Turan da son olarak Aşçı gibi medya ve dijital okuryazarlığının üzerinde duruyor: “Tüm bunlar tabii ki ‘hap’ gibi yöntemlerle çocuğa verilemez, bu mümkün değil. Bu yüzden çocukların dijital okuryazarlık becerileri desteklenmeli ve dijital okuryazarlığın bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Artık çocuklar interneti hibrit bir şekilde kullanıyorlar. Mutlaka zararlı durumlar ortaya çıkabilir, fakat bunlardan kaçmak değil, uygun bir şekilde başa çıkmak gerekli. Örneğin trollerin yazdığı olumsuz yorumlarla başa çıkmayı belki de YouTuberlık mesleği ile daha kolay öğrenecekler.”

Zeynep Yüncüler

Lisans eğitimini İzmir Ekonomi Üniversitesi Medya ve İletişim bölümünde tamamlandı. Gazeteciliğe Milliyet gazetesi haber istihbarat bölümünde başladı. Ardından Artı 1 TV ve BirGün gazetesinde çalıştı. Gündem ve politika alanında altı belgesel hazırladı. Çağdaş Gazeteciler Derneği 2016 yılı Başarı Ödülleri'nde röportaj dalında ödüle layık görüldü. Artı TV'de 'odak' adında haber programını hazırlayıp, sundu. Şu anda serbest gazetecilik yapan Zeynep, medyapod ağında 'arabaşlık' adında podcast haber programını hazırlıyor.

Journo E-Bülten