Dosya

Müge Anlı’nın anlamadığı dil: Türkiye’de Zazaca habercilik

“Müge Anlı ile Tatlı Sert” programına Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinden telefonla bağlanan bir kadın Zazaca konuşunca yayından alınmıştı. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz da Anlı’ya tepki gösterenlere katılmış ve ünlü televizyoncunun Zazalardan özür dilemesi gerektiğini söylemişti. Türkiye’de habercilikte de kullanılan, ancak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Zazacayı ve onun Kürtçe ile bağlantısını araştırdık. Bu alanda uzman akademisyen Hatip Erdoğmuş ve Zazaca haberler yapan gazeteci Mir İshak Güngör ile konuştuk.

ATV’de 21 Ekim’de yayımlanan Müge Anlı ile Tatlı Sert programında 34 yaşındaki Tümer İldemir biyolojik ailesini arıyordu. Teyzesi Türkan Hanım canlı yayına bağlanmış ve yer yer Zazaca konuşmuştu. Anlı “Anlamadığımız bir şey olursa yayına vermemizin anlamı yok yani” derken Türkan Hanım’ın sesi kesildi.

Hemen ardından #ZazalardanÖzürDile etiketi Twitter’da trend listesine girdi. Kanalın tepkiler üzerine yaptığı açıklamada, RTÜK kuralları gereği yayında sarf edilen her sözcükten yayıncının sorumlu olduğu vurgulandı. Anlı da 28 Ekim’deki programda “Ben yanlış bir şey demedim ki özür dileyim” dedi. Uygulamanın Zazaca ile bir ilgisi olmadığını belirterek “Teyzem Arnavut, yayında birden Arnavutça konuşmaya başlasa o da reji tarafından yayından alınırdı” diye ekledi.

Anlı’nın “Burası Birleşmiş Milletler değil. Burada her dilden tercüman yok yani” sözlerine de tepki gösterenler oldu. BM’ye bağlı UNESCO’ya göre Türkiye’de yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan diller arasında Zazaca da var. Zazaca basılan ilk gazete Newepel, aylık yaptığı yayınını Haziran 2017’de durdurmuştu.

Newepel bu sayıyla yayın hayatına veda etti

Zazaca bir dil mi, Kürtçenin lehçesi mi?

Newepel’in yanı sıra, Türkiye’de bu dilde faaliyet göstermek üzere kurulan ilk yayınevi ve çalışma grubu olan Vate de Zazacayı ayrı bir dil değil, Kürtçenin bir lehçesi olarak kabul ediyor. İlk Zazaca kitap olan Ehmedê Xasî’nin Mewlîdê Kurdî kitabı, “Kürtçe Mevlit” anlamına gelen ismiyle bile Zazacayı (Zazakî) Kürtçenin bir kolu olarak tanımlıyor.

Zazaki.net’te yayınlanan Nodar Mosakiye ait araştırma makalesinde “Zaza, onların Kürt olmadıklarının altını çizmek için yapılan bir tanımlama (…) Genel olarak kendilerini Kirmac veya Kird şeklinde tanımlarlar, Zaza dış gözlemcilerin onlara yönelik adlandırma şeklidir” diyor.

Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde Zazaca dersler veren öğretim görevlisi Hatip Erdoğmuş ve bölgede Zazaca habercilik yapan Mir İshak Güngör ile bu konuyu konuştuk.

Akademisyen Erdoğmuş: 4-5 milyon vatandaşın anadili

Bingöl’ün Genç ilçesine bağlı Doğanca köyünde doğan ve anadili Zazaca olan Hatip Erdoğmuş, Türkçeyi ilkokulda öğrenmiş. Dicle Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü lisans bölümünü bitiren Erdoğmuş, Bingöl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Zaza Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalında yüksek lisansını tamamlamış. 2013 yılından beri MŞÜ’de görev yapan Erdoğmuş’un Zazaca masal, hikâye, atasözü, yer adları ve fıkraları derlediği bir kitabı da var. Erdoğmuş, Zazacayı tanıtırken şunları söylüyor:

“Kimilerine göre Kürtçenin bir lehçesi, kimilerine göre müstakil bir dil olan Zazacanın yazılı tarihi yakın zamanda başlamışsa da Zazaca çok güçlü, yüz yıllar öncesine dayanan sözlü bir geleneğe sahiptir. Zazaca; bugün özellikle Türkiye’de, yoğun olarak kuzeyde Erzincan’dan başlayıp güneyde Şanlıurfa, doğuda Bitlis (Mutki), batıda Elazığ sınırları içerisinde konuşuluyor. Göç edip farklı yerlere yerleşenlerle birlikte tahmini 4-5 milyon kişinin anadili olarak varlığını sürdürmeye çalışıyor.”

Hatip Erdoğmuş

‘1990’lı yıllardan itibaren Zazaca yazın güçlendi’

“Bugün çoğunlukla Zazaca ismi kullanılıyorsa da farklı bölgelerde bu dil için Kirdkî, Kirmanckî, Dımılki adlandırmaları da yapılmakta. Zazaca ile ilgili ilk bilimsel çalışma 1856 yılında Peter İvanoviç Lerch tarafından yapılmış, ilk telif eser de Ehmedê Xasî tarafından 1899 yılında yazılmıştır. Cumhuriyetin kurulmasından sonra Zazaca ile ilgili çalışmalarda bir duraksama yaşansa da özellikle 1970’lerden sonra çıkan Kürtçe dergi ve gazetelerde Zazaca yeniden yazın hayatında yer edinmeye başladı.”

“1990’lı yıllar ve sonrası Zazaca yazınının güçlendiği yıllar. Özellikle bu yıllardan itibaren hem çok dilli hem de sadece Zazaca birçok dergi çıkmaya başladı, 2000’lerden sonra Zazaca onlarca eser çıktı; Zazaca yazılmış yeni dergiler, gazeteler yayımlandı. 2010 yılından sonra üniversitelerdeki enstitülerin bünyelerinde Kürt Dili ve Edebiyatı/Kültürü, Zaza Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalları açıldı. Hemen sonrasında bunların lisans programları açılmaya başlandı. Alanla ilgili yapılan çalışmaların sayısında ciddi artışlar oldu. İlkokullarda seçmeli ders olarak da okutulmaya başlandı.”

‘Torunlarıyla konuşabilmek için Türkçe öğreniyorlar’

Zazacaya seçmeli derslerde gösterilen ilginin beklentinin altında kaldığını da hatırlatan Erdoğmuş,  bu dilde/lehçede çıkan eserlerin de dar bir kitleden ilgi gördüğünü söylüyor:

“Gazete ve dergiler de aynı sıkıntıyı yaşıyordu. Bunların birçoğu maddi yetersizliklerden dolayı kapandı. Çünkü bunları okuyacak, okutacak kitle artık anadillerini konuşamayacak konuma gelmişti. Zazacayı çok iyi bilen ebeveynlerin çocuklarının, torunlarının Zazaca ile bağları kopmaya başlamıştı.”

“Bizim çok ilginç bir hayat hikâyemiz var. Biz, hiç Türkçe bilmeyen annelerin sonradan Türkçe öğrenmiş çocuklarıyken, şu an o annelerin torunları (bizim çocuklarımız) maalesef hiç Zazaca bilmemekte ve o anneler torunlarıyla konuşabilmek için ahir ömürlerinde Türkçe öğrenmeye çalışmaktalar. Okullarda Türkçeyi öğrenir öğrenmez sokakta, evde sosyal hayatın her alanında Türkçe konuşmaya başlayan bu nesil bir müddet sonra artık Türkçe okuyup Türkçe düşünüp Türkçe yazmaya başlayınca anadilleri olan Zazaca ile bağları yavaş yavaş kopmaya başladı.”

Zazaca bölümleri öğrenci almaya devam ediyor

Milli Eğitim Bakanlığı 2012 yılında yayımladığı Seçmeli Dersler Genelgesi ile 12 yıllık zorunlu eğitimin ikinci kademesinden itibaren (5, 6, 7 ve 8. sınıflar)  isteyen öğrencilere, “Yaşayan Diller ve Lehçeler” adı altında kendi Zazaca ve Kurmançca seçmeli derslerinin önünü açtı. Böylece ilk defa Zazaca resmi olarak devlet okullarında kendine yer buldu. Bu durumu yeterli olmasa da takdire şayan bulan Erdoğmuş şunları kaydediyor:

“Bingöl başta olmak üzere binlerce öğrenci seçmeli Zazaca dersini almakta, bu ders için de bugüne kadar 14 öğretmen atandı. Milli Eğitim Bakanlığı Zazaca dersi için 5, 6, 7 ve 8. sınıfların kitaplarını onaylayarak ve bu yıl 5 ve 6. sınıf kitaplarının baskısını yaparak bu dersi seçen öğrencilere gönderdi. Bingöl ve Munzur üniversitelerinde Zaza Dili ve Edebiyatı lisans programı öğrenci almaya ve mezun etmeye devam ediyor. Aynı zamanda Muş Alparslan, Bingöl ve Mardin Artuklu üniversitelerinde de Kürt Dili ve Edebiyatı lisans programı içerisinde Zazaca dersler de yer alıyor. Bu üniversitelerimizde ayrıca Zazaca yüksek lisans öğrencileri var. Bingöl Üniversitesi’nde Zaza Dili ve Edebiyatı alanında doktora programı açıldı. Zazaca ile ilgili, bazı STK’larda kurslar açıldı ancak yetersiz ilgiden dolayı maalesef kapanmak zorunda kaldılar.”

‘Zazacanın en zayıf olduğu alanlardan biri medya’

“Maalesef etkili bir araç olan medyada Zazaca yeteri kadar temsil edilmiyor” diyen akademisyen Hatip Erdoğmuş bunu şöyle açıklıyor:

“Zazacanın en zayıf olduğu alanlardan biri medyadır. Kürtçe yayın yapan bazı kanallar birkaç saatlik programlarla Zazacaya yer veriyor ama bu çok yetersiz. Zazaca müstakil bir kanal yok maalesef. Tamamen Zazacaya yer veren internet sayfaları çok az, sadece bir iki sayfa bu alanda hizmet veriyor.”

“Bununla birlikte teknolojinin gelişimiyle birlikte özellikle sosyal medyada son zamanlarda çok sayıda Zazaca sayfa açıldı, video yayını yapan kanallar kuruldu. Özellikle Zazacaya ilgi duyan gençlerin sosyal medyayı çok iyi kullandıklarını söyleyebilirim.  Kendi sayfalarında sadece Zazaca paylaşım yapan ve birbirini takip eden, insanları Zazaca yazmaya teşvik eden gençlerin sayısında epey bir artış var, bu oldukça sevindirici. Zazaca çıkan dergilere de değinmek gerek. Bugün zor şartlarda çıkmaya devam eden, tamamen Zazaca olan en az üç dört dergi var. Bu dergiler, Zazaca’ya ilgi gösterenler için, özellikle genç yazarlar için, adeta bir okul görevini görüyor.”

Zazacayı anadil olarak bilenlerin çocuklarıyla Zazaca konuşması tavsiyesinde bulunan Erdoğmuş, “Diller birer zenginliktir, devletimiz bu zenginliklerden biri olan ve kaybolma tehlikesi altında olan Zazacaya pozitif ayrım göstermeli. Zazaların yoğun olarak yaşadığı yerlere öğretmenler atamalı, dersi seçmek isteyen öğrenciler ‘öğretmen yok’ engeliyle karşılaşmamalı” diyor. Erdoğmuş, iş insanlarına da Zazaca üniversite bölümlerindeki gençlere burs ve iş imkânı sağlaması çağrısı yapıyor.

Gazeteci Güngör: Kendi dilinde yayın görmek insanı mutlu ediyor

MŞÜ Halkla İlişkiler Tanıtım ve Reklamcılık bölümü mezunu olan Mir İshak Güngör ise bölgede Zazaca habercilik yapıyor. TRT Kurdî Zazaca servisinde bir süre staj gören Güngör, yerel bir gazetede muhabir ve A Haber bölge temsilciliğinde kameraman olarak çalıştı. Şu an yerel bir gazetedeki görevinin yanı sıra serbest habercilik yapan Güngör, Zazaları “demografik yapı açısından Türkiye’de yaşayan en kalabalık üçüncü halk” diye tanımlıyor. “Zazaların kendi dillerinde haberleri okumasını ve izlemesine vesile olmak bir Zaza için gurur verici” diyen Güngör şu ifadeleri kullanıyor:

‘Zazaca haberciliğin yaygınlaşması için destek gerekli’

“Lehçe mi, ayrı bir dil mi tartışmasından ziyade mesleki olarak bakmaya çalışıyorum Zazacaya. Gelişen teknoloji ile insanlar dillerini daha rahat konuşabiliyor. Sosyal medya gibi ücretsiz uygulama ve kitle iletişim araçlarıyla kurulan sayfa, grup ya da platformlarla dile dair pek çok paylaşımlar yapılabiliyor. Ayrıca radyo, TV ve gazeteler aracılığıyla da haberler Zazaca dinleniliyor, izleniyor ve okunabiliyor. Bölgede halkın içinde bize gelen en büyük olumlu tepki günlük bir yaşantının, Zaza kültürünün kendi dillerinde sunulmasının kendilerini mutlu ettiği.”

“Zazacaya ilginin olduğunu görüyorum ama asıl büyük görev yeni nesle ailelerin bu dili öğretmesi ve aile içinde bir nebze konuşulmasıdır. İnsanların kendi dillerinde haber okuması, radyo dinlemesi ve TV izlemesi gerçekten paha biçilmez bir şey. Zazaca haberciliğin yaygınlaşması için çeşitli fon ve desteklere de ihtiyaç var. Ayrıca iletişim fakültelerinden mezun olan ya da konuya ilgili kişilerin web siteleri üzerinden kültürel yayın yapmalarını önemli bir değer olarak görüyorum.”

Özgür Bülbül

Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Yerel-ulusal gazete, TV ve haber ajanslarında muhabir-editör olarak görev yaptı. İnternet haberciliği ve yerel medya üzerine çalışıyor. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Medya Ekonomisi ve İşletmeciliği Anabilim Dalı'nda Tezli Yüksek Lisans yaptı. "Doğu’da Gazeteci Olmak" ve "Haberin Yerel Hâli" adlarında yayımlanmış iki kitabı bulunuyor.

Journo E-Bülten