Bir yılın daha sonuna geldik. Bu yıl aynı zamanda bir on yılı da geride bırakıyor, 2010’lu yılları tamamlıyoruz. Journo’da son 10 yılın muhasebesine teknoloji ile başlıyoruz. İlk olarak akla gelen sekiz teknoloji skandalının çoğu medyayı doğrudan ilgilendiriyor.
Foxconn intiharları (2010)
Başta Apple olmak üzere birçok teknoloji markasının üretimlerini yapan Çin’deki Foxconn’da 2010 yılı boyunca toplamda 15 işçi, şirketin yüksek binalarından atlayarak hayatına son verdi. İntiharlardan önce Foxconn’un başı, işçilerin üzerinde yarattığı baskıdan dolayı dertteydi. İntiharlar sonrasında Çin’deki 20 üniversite Foxconn’u “çalışma kampı” olarak tanımladıkları 38 sayfalık bir rapor kaleme aldı. 12 fabrikada 1.800 Foxconn çalışanıyla yapılan görüşmelerde, yasadışı fazla mesailerin ve fabrikada yaşanan iş kazalarının yetkililere bildirilmediğine dair kanıtlar bulundu. Foxconn ise çözümü işe başlamadan önce çalışanlarına intihar etmeyeceklerine ve herhangi bir beklenmedik ölüm sebebiyle şirketin sorumlu tutulamayacağına dair yazılı bir sözleşme imzalattırmakta buldu.
Snowden sızıntıları (2013)
“Gazeteciler işlerini yapmaya başladığında, yapmaya çalıştığım her şey doğrulandı. Ben toplumu değiştirmeye çalışmadım, toplumun değişip değişmemeye karar vermesi için onlara bir şans vermek istedim. Tüm istediğim halkın nasıl yönetildiğimizle ilgili bir söz hakkı olmasıydı.”
Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) çalışanı Edward Snowden, ABD’nin Prizma adlı bir sistem ile devlet başkanları ve Avrupa Birliği yöneticileri dâhil birçok internet kullanıcısının gerçek zamanlı faaliyet ve verilerini izleyip depoladığını ortaya çıkaran belgeleri internete sızdırdı. Dünya çapında büyük bir şok dalgası yaratan bu belgelerden sonra Snowden casusluk suçlamasıyla karşı karşıya kaldı ve Rusya’ya sığındı. Başta savunmasını “Terör faaliyetleri için izledik” diyerek veren ABD yetkililerine karşı ise mahkeme, toplanan bilgiler ile terör saldırılarının önlendiğine dair çok az kanıt olduğunu ortaya koydu. Sızıntı halen tarihin en büyük veri skandalı olarak kabul ediliyor.
Volkswagen ve emisyon aldatmacası (2015)
Uluslararası Çevre Vakfı’ndan Peter Mock’un Volkswagen’in açıkladığı zehirli madde emisyonlarının gerçeği yansıtmadığına dair şüphelenmesi ile başlayan süreç, otomotiv tarihinin kara lekelerinden biri olan büyük bir skandala dönüştü. Olayın üzerine gidildikten sonra, yapılan araştırmalar sonucunda Volkswagen’in zehirli madde değerlerini, gerçekte olandan 40 kat daha az gösterdiği anlaşıldı. Otomotiv devi ise iddiaları kabul etti. 11 milyon dizel araçta emisyon değerlerini düşük gösteren bir cihaz bulunduğu belirtildi.
Geri çağrılan bu araçların içerisinde Türkiye’den 324.000 araç bulunuyordu. Skandaldan sonra Volkswagen ve ABD federal mahkemelerinin uzlaşı çabası sonuç vermedi. Ağır para cezalarından Volkswagen mühendis ve üst düzey yöneticilerine verilen hapis cezalarına kadar uzanan bir süreç yaşandı. Volkswagen’in adının karıştığı skandallar ise bununla sınırlı kalmadı ve bunda kısa bir süre sonra emisyon testlerinin hayvanlar üzerinde uygulandığı da ortaya çıktı. Davalar hâlâ sürüyor.
Samsung Galaxy Note 7 patlamaları (2016)
2016 yılında piyasaya sürüldüğünde büyük bir satış başarısı yakalayan Samsung Galaxy Note 7, birkaç ay sonra müşterilerinden ardı ardına gelen patlama haberleri ile sarsıldı. Bu gelişmeden sonra tüm dünyada telefonları toplatıp üretim süreçlerini gözden geçiren Samsung, yine aynı sonuçla karşılaştı ve patlama haberleri sürdü. Telefon modelinin dünya çapında satışının kesin olarak durdurulmasından sonra Samsung tarafından yapılan açıklamada, patlamanın sebebinin kusurlu olarak üretilen piller olduğu belirtildi. Olaydan sonra Samsung’un hisseleri çakıldı, marka değeri büyük zarar gördü. Yetkililer 2,7 milyar dolarlık bir kayıp beklendiğini açıkladı. Olayın ardından 3,5 yıl geçmiş olmasına rağmen Samsung’un bu skandal nedeniyle imajına düşen gölge bugün bile kaldırılabilmiş değil.
Rusya’nın sosyal medya üzerinden ABD seçimlerine müdahalesi (2017)
Facebook, 2017 yılında Rusya ile bağlantılı bir şirketin ABD başkanlık seçimlerini manipüle etmek amacıyla 100 bin $ değerinde reklam satın aldığını ve bu reklamların yaklaşık 10 milyon kişiye ulaştığını duyurdu. Bu reklamlar sadece başkanlık seçimleri için değil, Donald Trump’ın iktidara gelmesiyle tekrar alevlenen LGBTI+ politikalar ve ırkçılık gibi konularda da insanları etkilemeye yönelikti. Reklamların dağıtımı için yaklaşık 470 sahte hesabın kullanıldığı süreçte, hesapların birbiriyle bağlantılı olduğu ve Rusya dışından yönetildiği kesinleşti. Reklamların seçimi ne kadar etkilediği tartışma konusu olurken, Facebook ise buna karşılık reklamların daha iyi incelenebilmesi için 1000 kişiyi işe alacağını duyurdu.
Facebook ve Cambridge Analytica skandalı (2018)
Amerikalı veri bilimcisi Aleksandr Kogan, Cambridge Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olduğu 2014’te ABD seçmeninin siyasi profiline yönelik bir mobil anket uygulaması geliştirdi. Ankete katılmak için Facebook bilgilerinize erişim izni vermeniz gerekiyordu. Ankete 270 bin kişi katıldı ama bu kişilerin tanıdıkları üzerinden Kogan 80 milyonu aşkın kişinin kişisel verilerini izinsiz kaydetti. Kogan daha sonra bu verileri Londra merkezli veri analiz şirketi Cambridge Analytica’ya sattı.
ABD başkanlık seçimlerinde verilen siyasal reklamlarda da milyonlarca seçmenin bu veriler sayesinde hedeflendiği biliniyor. 2018’de bu gerçeğin ortaya çıkmasının ardından Cambridge Analytica faaliyetlerine son verirken, Facebook üzerindeki kamuoyu baskısı da hiç olmadığı kadar arttı. Sosyal medya devinin kurucusu Mark Zuckerberg, 44 ABD senatörünün karşısında ifade vermek zorunda kaldı. Tüm sosyal medya platformları kişisel veri güvenliğini artırdıklarını açıkladılar. Bu arada Facebook algoritmasını da değiştirerek medya şirketlerine gönderdiği trafiği kıstı.
Google’da cinsel istismar vakası (2018)
Dünyaca ünlü arama motoru Google’ın Android’in mucidi olarak bilinen yöneticisi Andy Rubin hakkında ortaya çıkan cinsel taciz iddialarından sonra dünyanın birçok yerinde şirket çalışanları kitlesel iş bırakma eylemleri yaparak seslerini duyurmaya çalıştılar. Sürecin sonunda Google, yöneticiler dâhil 45 kişiyi taciz iddiaları sebebiyle işten çıkardığını duyurdu. Google’ın protesto edilme nedenlerinden biri de cinsiyet eşitsizliğiydi. Küresel çalışanlarının yüzde 31’i, yönetici kadrosunun ise sadece yüzde 26’sı kadınlardan oluşan Google, ücret eşitsizliği sebebi ile daha önce de ABD Çalışma Bakanlığı tarafından dava edilmişti.
Boeing 737 Max’ın ölümcül sorunu (2019)
Endonezya ve Etiyopya’da geçtiğimiz yıl meydana gelen iki uçak kazasında toplam 346 öldü. Her iki olayda da düşen Boeing’in 737 Max modeli için yılın son günlerinde yeni bir iddia ortaya atıldı. 2016 yılına ait test pilotları SMS yazışmalarında, uçağın kontrolünü zorlaştıran otomatik sistemdeki arızanın bilindiği, ancak mühendislere durumun bildirilmediği ortaya çıktı. Son olarak Boeing CEO’su Dennis Muilenburg işten çıkarıldı. Ayrıca geçen hafta 737 Max model uçakların üretiminin durdurulduğu ve güvenlik ile sertifikanın tekrar verilmesi için kurumlardan rapor beklendiği açıklandı.
2020’YE DAMGA VURMASI BEKLENEN TEKNOLOJİ: DEEPFAKE
BU DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: TÜRKİYE’DE 2010’LU YILLARIN MEDYA MUHASEBESİ