Görüş

2021 tahminleri: Entübe habercilik, açık veri ve gazeteciliğin tükenmeyen umudu

Özgün fotoğraf: İsa Terli / AA

Deneyimli gazeteciler Faruk Bildirici ve Rıdvan Akar ile iletişim bilimciler İdil Engindeniz ve Pınar Dağ’ın yanı sıra, gazeteci-akademisyen Can Ertuna’ya 2021’de medyaya ve gazeteciliğe dair öngörülerini sorduk. Hepsinin ortak görüşü, “zorlu bir yıl” olacağı yönünde. Ancak karamsar ve umutsuz değiller. İşte sorunlar ve çözüm önerileri…

Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik yargılamalar ve yayınlara getirilen engellemeler tüm ağırlığıyla gündemimizdeki yerini koruyor. 2020 yılında da yargılanan, tutuklanan gazetecilere yenileri eklenmeye, yayınlar engellenmeye son hız devam edildi. Gazeteciler bir yandan da COVID-19 salgıyla mücadele etmek, karantina koşullarında haber üretmeyi sürdürmek, değişen çalışma koşullarının oluşturduğu zorluklarla savaşmak zorunda kaldılar.

Alternatif haber alanlarının, haber kaynaklarına ulaşma biçimleri geçen yıl da değişmeyi sürdürdü. İnsanların televizyon dışında en çok haber alabildiği alan sosyal medya, internet oldu. Buna bağlı olarak hükûmet yeni bir sosyal medya yasal düzenlemesini uygulamaya koydu. 1 milyondan fazla kullanıcıya sahip platformlara, Türkiye’de temsilcilik açmadıkları sürece artan oranda cezalar kesilmeye başladı.

Özetle, felaketlerle kapattığımız 2020 yılının ardından, basın özgürlüğüne yeni sınırlamaların getirileceği endişelerinin merkezinde, 2021 yılında gazeteciliği bekleyen gelişmeleri mercek altına aldık. Önce risklerin, karşı karşıya kalabileceğimiz olası sorunların ne olabileceğiyle başlayalım. Çıkış ve çözümlerle bitirelim.

Faruk Bildirici: Zorlu bir yıl olacak

Faruk Bildirici, “Zorlu bir yıl olacak” diyerek başlıyor söze. Olay TV’nin kapatılmasına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sözcü gazetesine yönelik ifadelerine ve sosyal medya düzenlemesine dikkat çekiyor:

  • YouTube dışında diğer sosyal medya kuruluşlarından Türkiye’de temsilcilik açacaklarına ilişkin bir beyan yok. Nisan, mayıs gibi yasal düzenleme uygulandığında, burada temsilcilik açmadıkları takdirde Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal medya devleri kapatılabilir, biz erişemeyebiliriz. Bunun dışında bağımsız ve eleştirel kanallara hem [Radyo ve Televizyon Üst Kurulu] RTÜK’ün cezaları giderek artıyor, hem de Basın İlan Kurumu sopayı daha fazla kullanmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın sürekli açıklamaları oluyor ki Olay TV’nin kapatılmasında parmağı var. Bütün bunlar bağımsız ve eleştirel medya açısından 2021 yılının zorlu geçeceğini, baskıların daha da artacağını gösteriyor.

‘Bağımsız medya genişliyor, yaygın medya eriyor’

Tüm bu olumsuzlara rağmen Bildirici gazeteciliğin kazanacağından emin:

  • Bir yandan da yeni olanakların açılacağını düşünüyorum. Siyasi iktidar basının büyük bir bölümünü kontrol ediyor, ama bir yandan da bağımsız medya genişliyor. Bu genişleme arttıkça baskı da artıyor. Çünkü yaygın medyayı ne kadar kontrol ederlerse etsinler, orada bilgi verilmediği, propaganda yapıldığı için orası giderek eriyor. İzleyicisi, okuru azaldıkça bunun bağımsız medya için umut yolu olduğunu düşünüyorum.
  • Öyle yöntemler bulunuyor ki doğrusu çok ümitleniyorum. Örneğin, Basın İlan Kurumu, BirGün’e, Evrensel’e ceza veriyor. Buna karşı dayanışma ilanları ortaya çıkıyor. Bu da onlara maddi destek sağlıyor. İktidarın istemediği gazeteci arkadaşlar, dijital mecralarda bir şekilde yollarına devam edebiliyorlar. Hem dijital dönüşüm, hem de gazetecilerin bu şekilde haber vermekte direnmesi yeni ufuklar doğuruyor.
  • Baskı ne kadar artarsa artsın gazeteciliğin kazanacağına inanıyorum. Berat Albayrak’ın istifa ettiği bilgisi, bir tek muhalif olanların ihtiyacı olan bir bilgi miydi? İktidarı destekleyenlerin de o bilgiyi almaya ihtiyacı vardı. Dolayısıyla herkesin bilgiye ihtiyacı olduğu için gazetecilik eninde sonunda kazanacak.

İdil Engindeniz: ‘Okur desteğiyle bu işi yapabiliriz’ güveni oluştukça olması gereken haberciliğe de yaklaşabiliriz

Galatasaray Üniversitesi’nden iletişim bilimci Dr. İdil Engindeniz’le devam ediyoruz. Engindeniz, 2021’de okurun rolünün artacağı görüşünde:

  • Özellikle de çevrimiçi habercilik açısından düşünürsek, haberciliğin bozulmasına, kötüleşmesine neden olan sistemin yeni yılda ve tabii ki bundan sonrasında, bu sefer de iyileşmesi konusunda destek olacağını söyleyebiliriz. Reklam kaygısıyla “tık haberciliği” yapan siteler, Google’ın değişen kriterleri karşısında sitede geçirilen zamana önem vermeye başladı. Okurun bir içerikte zaman geçirmesi, yazının bilgi açısından tatmin edici, aynı zamanda ilgi çekici, iyi yazılmış olmasınıü yani bir haberde zaten olması gereken unsurları gerektiriyor.
  • Ama haberciliği, reklam sektörünün, buna bağlı olarak güçlü arama motorlarının inisiyatifine bırakmak istemiyorsak yapmamız gereken şey okur olarak haberimize sahip çıkmak. Henüz oturmuş olmasa da haber için para ödeme alışkanlığımız arttıkça, düzenli hâle geldikçe, yayınlarda “okur desteğiyle bu işi yapabiliriz” güveni oluştukça, olması gereken haberciliğe de yaklaşabiliriz umudunu taşıyorum.

Pınar Dağ: Açık verinin veri gazeteciliği yaparken üstleneceği rol hatırlanacak

Akademisyen Pınar Dağ, pandeminin doğurduğu olumsuzlukların etkilerine dikkat çekiyor:

  • COVID-19 pandemisi dünya gündeminin en önemli konusu olduğunda, hepimiz büyük bir ciddiyetle bu konuyu takip etmenin yollarını aradık. Bu süreçte resmi kurumların açıkladığı veriler çok önemli bir rol üstlendi ve o verilerin doğru şekilde sunulması,  kamuoyu ile şeffaf şekilde paylaşılması da hayatımızı etkiledi.
  • Pandeminin ilk üç ayında özellikle veri gazeteciliği yapan ProPublica, FiveThirtyEight, New York Times’ın Upshot’ı, Los Angeles Times Data, La Nacion Data, Rappler, Guardian Data, Financial Times Data, India Spend gibi haber merkezleri mevcut tecrübeleri ile iyi çalışmalar yürüttüler. Ancak verilerin eksik olması, her ülkede farklılık göstermesi, veri girişlerinde hataların artması yapılan işin niteliğini zedeledi.
  • Bu örnekler çerçevesinde söylemek gerekirse, haber merkezleri özellikle pandemi verisi ile çalışma becerilerinin güçlü olmadığını bizzat yaşayarak tecrübe edindiler. Yıllardır veri görselleştirme yapan editörler, “neden veri görselleştirme yapmamalıyız” şeklinde yazılar yazmaya başladılar. Günün sonunda veri kalitesinde sorun olmasına rağmen bu işi en titiz şekilde Financial Times’ın veri gazeteciliği bölümü yapabildi.
  • Ancak kasım ayında düzenlenen “Data Journalism: Build Trust in Media” oturumlarında, 2021 yılında iyi veri gazeteciliği için sadece pandemi verisine değil; sağlıkla birlikte, eğitim, bütçe, ulaşım, tarım ve daha nice kategoride daha zengin verinin düzenli olarak paylaşılmasına ihtiyaç olduğu tartışıldı. Ne kadar çok açık veri, o kadar çok yönlü ve zengin haber… 2021 yılında açık verinin, veri gazeteciliğinde üstlendiği rol tekrar hatırlanacak ve açık veri daha fazla gündeme taşınacaktır.

‘Veri görselleştirme ana akımlaşmayı sürdürecek’

Peki, pandemiyle önemi daha iyi anlaşılan veri gazeteciliğinde bu yıl neler ön plana çıkar? Bu alanın uzman isimlerden olan Dağ, veri görselleştirmenin ana akımlaşmayı sürdüreceğini söylüyor:

  • Veri görselleştirme yöntemlerinde çeşitlilik son 10 yılda arttı. Özellikle haber merkezlerinin interaktif bölümleri için önemli bir rol üstlendi ancak hiçbir döneminde 2020 kadar etkili bir iletişim aracına dönüşmedi diyebiliriz. Veri görselleştirme COVID-19 pandemisini anlamada hayati bir rol üstlendi ancak kötü bir sınav da verdi. Bir taraftan çok önemli, iyi veri görselleştirmeler gördük; bir taraftan ise hatalarla dolu kötü veri görselleştirmeler. Tüm bunlar ışığında veri görselleştirme uzmanları, veri görselleştirme araçları geliştiren kurumlar; haber merkezlerine iyi veri görselleştirme yapmaları için destek oldular. Data Visualization Society, 15 binden fazla üyesine durmadan en doğru yöntemleri çalışmaları yönünde açık destek sundu.
  • Bu süreçte haber merkezleri salgının etkisini okuyucuya bazı haberlerde simülasyon görsellerle, bazı çalışmalarda interaktif haritalar üzerinden, bazı çalışmalarda ise güncellenen görüntü panelleriyle sundu. Sadece bununla da kalmadılar. Çalışma yöntemlerini, kullanılan verileri aşama aşama tekrar kullanılabilsin diye açan, kullanıma izin veren veri görselleştirme çalışmaları da gördük.  Bunlar, “infodemi” ile mücadelede de önemli bir rol üstlendi. Nihayetinde yanlış verinin dışında, sahte veri oluşturmanın da yaygınlığını gördük. 2021 yılında Türkiye de dâhil dünyada veri görselleştirme yöntemlerini daha etkili şekilde kullanmanın önemi artacağı gibi, bu yöntemler ana akım olmayı da sürdürecek.

Can Ertuna: 2021’de olamayacak olan, kapsayıcı ve iyi bir habercilik platformunun tesisidir

Televizyon haberciliğinde Olay TV’nin kapatılmasıyla tamamladığımız 2020 yılının ardından, “2021 yılında gazeteciliği ve gazetecileri neler bekliyor” sorusunu bu kez deneyimli bir televizyon gazetecisi olan akademisyen Can Ertuna’ya yöneltiyorum:

  • Olay TV’nin ortaya çıkışı ve iddiası kapsayıcıydı. Farklı görüşlerden birçok kişinin haber ihtiyacını karşılayabilmekti. 26 gün yayında kalması, bu iddianın en azından uzun bir süre daha gerçekleştirilemeyeceğini ortaya koydu. Bu, Türkiye’de habercilik yapılamadığı anlamına gelmemeli. Haber yapılıyor, çok iyi habercilik örnekleri sergileniyor. Lakin herkes kendi yankı odasında ve herkes yönünü kendi algısına, kendi görmek ve duymak istediği haber mecralarına çevirmiş durumda. Dolayısıyla 2021’de olamayacak olan, kapsayıcı ve iyi bir habercilik platformunun tesisidir. Ama haberciliği görmeye devam edeceğiz, haberciler direniyor. Ancak bu haberlerin geniş kitlelerle buluşamama problemi bu yıl da sürecek.
  • Sosyal medya tarafında ise bir başka kaygı verici süreç işler hâlde. Türkiye’de temsilci bulundurma zorunluluğu nedeniyle cezalar kesilmeye başladı. Bundan sonraki süreçte [bu platformlar] işlemez hâle getirilecektir. YouTube temsilci bulunduracağını açıkladı. Ancak bu da kaygıyla izlediğimiz bir süreç. Temsilci atandığında her türlü erişim engeli talebi de karşılanacak mı? İktidarla nasıl bir pazarlık masası kurulacak? Neyin karşılığında YouTube Türkiye’deki varlığını para cezası ödemeden ya da bant genişliği daralmadan sürdürecek? Bağımsız haber yapmak isteyen çok sayıda gazetecinin ağırlıklı olarak kullandığı bir platform bu. Burada gerçekleşebilecek bir sansür, basın ve ifade özgürlüğü konusundaki kaygıları arttırıyor. Kedi fare mücadelesi devam edecektir. Haberciler gerçeği duyurmaya, haberlerini yapmaya, sesi duyulmayanın sesini duyurmaya çalışmaya devam edecekler. Diğer yandan onların bu çabaları iktidar sahipleri tarafından görünmez kılınmaya, ortadan kaldırılmaya devam edecek gibi gözüküyor.

‘Entübe bir şekilde de olsa habercilik devam edecek’

Sosyal medya platformlarının olmadığı noktada alternatif haber mecralarının okurlarla buluşması nasıl sağlanabilir, ne gibi alternatifler oluşabilir diye soruyorum:

  • Birkaç sebepten ötürü bu mecraların kısa vadede erişilmez olacağı gözükmüyor. Birincisi bu, Türkiye’nin gelişmiş dünyada izolasyonunu farklı bir biçimde haykırmak anlamına gelecektir. Bu platformları kapatmış Çin’e baktığımızda kendi mesajlaşma uygulamalarının da, kendi sosyal medya platformlarının da sahibi olduklarını görüyoruz. Ancak Türkiye’de böyle bir şey yok ve geliştirilmesi de kısa vadede söz konusu olamaz. Twitter, Facebook, Instagram gibi platformları sadece muhalif bir kesim kullanmıyor. Özellikle pandemiyle birlikte toplumun bu platformlara olan ilgisi arttı. Dolayısıyla bu mecraların kapatılması söz konusu olduğunda karşılaşılacak tepki, tahmin edilenin üzerinde olabilir.
  • İkincisi, internet kesilmediği müddetçe bilginin serbest dolaşımı engellenemez. Bazı bilgilerin geniş kitlerle buluşması engellenebiliyor ama bir süre sonra o bilgi mutlaka kitleselleşiyor. Dolayısıyla internet demek sadece sosyal medya platformları demek değil. Elbette sosyal medyaya getirilecek bir kısıtlama basın ve ifade özgürlüğünü önemli ölçüde daraltılır. Ama su akar, yolunu bulur. Türkiye’de entübe bir şekilde de olsa habercilik devam edecek.

Rıdvan Akar: Ortadan kaldırılan haber verme özgürlüğü 2021’de de değişmeyecektir

Son sözü bir ustaya, Rıdvan Akar’a veriyoruz. Uzun zamandır gazetecilik yapmayan Akar, önce karamsar bir tablo çiziyor. Ancak söz alternatif medyaya, haberde ısrarcı olan gazetecilere gelince, “İçimde umudu yaşatanlardır” diyor:

  • 2021’in 2020’den çok farklı bir yıl olacağını öngörmüyorum. 2020 de 2019’dan farklı değildi. Türkiye’de iki temel problem var. Bunlardan bir tanesi medyanın bir toplum mühendisliğiyle yeniden yapılandırılmış olması. Bu yeniden yapılandırma, tiraj ve reyting bağlamında Türkiye’deki medyanın yüzde 90’ına yakınında iktidarla özdeşleşen bir yayın politikasını hâkim kıldı. Dolayısıyla medyanın eleştirel; toplumsal sorunlara, krizlere ve hukuk dışı uygulamalara dikkat çekecek haber verme özgürlüğünün ortadan kaldırıldığını düşünüyorum. Bir gazetecinin asli işlevini icra etmesi için gerekli olan atmosfer ve ortama sahip değiliz. Bu ortamın 2021 yılı içerisinde değişebileceğine yönelik herhangi bir beklentiye sahip değilim.
  • Yurttaş gazeteciliğinin, tam olarak gazetecilik niteliklerini taşımasa da ülke genelinde oluşturduğu son derece nitelikli, eleştirel bir kamuoyu yaratma gücü var. Bu eleştirel kamuoyu oluşturma gücü, kimi zaman hukukun, kimi zaman kanunların sınırlarının bu kamuoyu tarafından sorgulanması gibi anlamlı bir sonuca yol açıyor. Bu anlamlı ve önemli sonucun en belirgin ifadesi ise yaptırım oluyor. Örneğin, bir kişi hukuk dışı bir uygulamayla karşılaştığında bu kadına şiddet de olabilir, bir yöneticinin zorbalığı da olabilirbunu belgelerle gündeme getiriyor ve birtakım şeylerin değişmesini sağlayabiliyor.

‘Gazeteciliğe büyük bir özveriyle devam eden meslektaşlarım, içimde umudu yaşatanlardır’

  • Ancak 2021’in bu çerçevede oluşmuş kampanyalarından bir tanesi, [kazanan çeyrek biletlerin üçü satılmadığı için Varlık Fonu’na devredilen] Milli Piyango büyük ikramiyesinin SMA hastası çocuklar için kullanılması yönündeydi. Burada oluşmuş kamuoyu ne yazık ki duvara tosladı. Bu aslında bir gösterge olabilir. Bu gösterge de sosyal medyada oluşturulan her kamuoyunun dikkate alınmayacağı mesajı olabilir.
  • Mevcut sosyal medya yasal düzenlemesinin yanı sıra kendi alternatif sosyal medya platformlarının oluşturulması gibi seçeneklerin, tıpkı Çin otoriter rejiminin gerçekleştirdiği türden tasarrufların, Türkiye’de konuşulduğundan haberdarım. Şu anda bütün engellere, açılan davalara, tutuklamalara, soruşturmalara ve yasal mevzuatta yapılan düzenlemelere karşı, ifade özgürlüğünün en çok geçerli olduğu alanın sosyal medya olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bu alanın ne kadar muhafaza edileceği hiç kuşkusuz nefes borusu önemindedir. Bu bir özgürlük alanına dönüşebilir. 2021 yılı bildiğimiz konvansiyonel medyada çok önemli ve yapısal birtakım gelişmeleri öngörmese de, sosyal medyadaki kısıtlamayla ifade özgürlüğünün azaltılması ve yeni engeller yaratılması, daha da olumsuz bir atmosferi önümüze getirebilir.
  • Ama ben sosyal medya konusunda son derece umutluyum. Yurttaş gazetecilerin, demokratik dönüşümde son derece önemli bir rolü ve işlevi olacağına inanıyorum. Sonuç itibariyle bahsettiklerimiz bir “bant genişliği.” Bu bant genişliğini elinde tutan irade, ne kadar kısaltır ve küçültürse ifade özgürlüğünüz o derece sınırlanabiliyor. Karamsar bir tablo oldu ama içimden bir pembe tablo çizmek de gelmiyor. En son “Gazetecilikte ısrarcıyız” diye bir kampanya vardı. Bütün zorluklara, tehditlere, engellemelere rağmen gazetecilik faaliyetine büyük bir özveriyle devam eden meslektaşlarımı buradan selamlıyorum. Onlara çok büyük saygı duyuyorum. Onlar benim içimde umudu yaşatan kişilerdir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – DÜNYA MEDYASINA DAİR 2021 TAHMİNLERİ J RAPORU’NDA

Eylem Yılmaz

Agos, Radikal ve T24 gibi kurumlarda editör ve muhabir olarak çalıştı. 2016’de Objective'den kazandığı bursla Cizre, Nusaybin, Yüksekova'dan İstanbul'a göç etmek zorunda kalan ailelerle görüşerek hendek çatışmaları ve göçe ilişkin bir yazı dizisi yayımladı. P24'ün Barış Portreleri kitap çalışmasına bir portre yazdı. Prof. Dr. Fuat Keyman ve Ayşe Köse Badur'un Kürt Sorunu: Yerel Dinamikler ve Çatışma Çözümü kitap çalışmasında araştırmacı olarak yer aldı. Euronews Türkçe, Independent Türkçe gibi kurumlara serbest gazeteci olarak yazıyor. Kendi kitabını tamamlıyor.

Journo E-Bülten