Arabesk ile pop müziğin kesiştiği bir şeyler var sesinde, şarkılarında. Daha az ekran, daha fazla müzik formülüyle Oğuzhan Koç için her şey çok daha iyi olabilir.
Türkiye’de popüler müzik tarihine ve müzik sosyolojisine yakından bakıldığında, Cumhuriyet’in ilânının ardından 1930’lu, 40’lı, 50’li yıllarda Batı müziğiyle klasik Türk müziği arasında gelgitler yaşanırken; radyo yayınları ve Türk halk müziğinin seyri, toplumca taş plakla olan ilişkimiz, müzik algımızı oldukça etkilemişti. Daha sonralarıysa Mısır sineması ile Arap müziğinin bu toprakların sosyo-kültürel atmosferine nüfuz edişini, başlı başına apayrı bir evren olan “gazino”ları ve bir tür sosyal sınıf değiş-tokuş tezahürü gibi davranan arabesk müziğin her yere yayılmasını görüyoruz. 1960’lı yıllara kadar birikerek setlerin önünde duran tüm siyasi-ekonomik-kültürel tansiyon, 60’lı yıllardan itibaren akıyor, akıyor ve köyden kente göçün de had bırakmadığı 80’li yıllarda yaşamın tüm şekillerine saçılıyor.
Aynanın diğer tarafında popüler Batı müziği, aranjman (yabancı müziklerin üzerine Türkçe söz yazılması), Anadolu-pop filizlenirken, aynanın iki yüzünün birbirine karışmaması mümkün değildi elbette. Özellikle 80li yıllardan itibaren arabesk fena hâlde pop müziğe sızarken; giderek hızlanan pop müzik ritimleri de arabeske ilişecekti. Gün geçtikçe kıymetini daha fazla anladığımız 90lı yılların “patlayan” pop müziğinde normalde birbirine çok uzak duran alt-türlerin akla gelmedik şekillerde birleştiğine tanık olduk.
Bana tüm bu arabesk ve pop müziği geçmişini düşündüren, Oğuzhan Koç’un yeni şarkısı Sükût-u Hayal. Çok Güzel Hareketler Bunlar isimli eğlence programında Aduket şarkısıyla Koç’u dinlemeye başlayalı 10 yıl olmuş bile. Eğlenceli skeç şarkıları devam etti, başka şarkıcılara verdiği tutma garantili şarkıları, şarkıların neredeyse yarısının hit olduğu Ben Hâlâ Rüyada (2013) albümü, bu albümü kapatan samimi, içli Erzincan türküsü…
Arabesk ile popüler müzik kesiştiğinde…
Oğuzhan Koç’un müzik kariyerini düşününce, deniz kenarında taşlı yollarda bisiklet süren biri geliyor aklıma. Uçurtmalarla rüzgârlara karşı durmaya çalışıyor gibi. Uçurtmayı nereye doğru süreceği buradan sonra Oğuzhan Koç’un elinde. “Ailenin iyi, güvenilir çocuğu” hâlleri, çok efendi çok ağırbaşlı, mütevazı duruşu, gözlem ve taklit yeteneği, söz ve beste yazma yeteneği, bu hususlarda kesinlikle hemfikirim. Sesinde de fazladan bir şeyler, garip bir arabesk türü taşıdığını düşünüyorum. Kim bilir belki de Erzincan’dan, depremden (1992 Erzincan Depremi), haritadan silinen mahallesinden kalan, fazladan hisler var şarkı söyleyişinde. Sadece nağmeli, yanık bir vokalden söz etmiyorum. Aşk, ayrılık acılarına neşe eklemek gibi (2013’te çıkardığı Neşeli Ayrılık Şarkısı tüm müzik kariyerinin özeti gibi de duruyor esasında) arabesk ile popüler müziğin kesiştiği bir şeyler var Oğuzhan Koç’un sesinde, şarkılarında.
Vakit hakikaten çok hızlı geçiyor, bir 10 yıl geçmiş bile. Bundan sonraki 10 yılda daha az ekran işi, daha fazla müzik bileşimiyle Oğuzhan Koç için her şey çok daha iyi olabilir sanki. Hissi sesinde taşıyan bu genç adam şarkı sözlerinde aşk, ayrılık, gitme, gitmeme vb. kalp hâllerinden başka bir seviyeye doğru derinleşmeyi tercih edebilir, ses tonunu daha da rahat hissedebileceği müzik janrlarında zorlayabilir. Bakalım bir 10 yıl içinde neler olacak, Oğuzhan Koç yeteneklerini hangi yönde kullanmayı tercih edecek, hep birlikte göreceğiz.
Oğuzhan Koç / Sükût-u hayal
Söz-Müzik: Oğuzhan Koç
Düzenleme: Çağrı Telkıvıran
Klip Yönetmeni: Bedran Güzel
Format: Tekli
Şirket: DMC