İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin (İGC) girişimleri; İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ege Üniversitesi ve TRT’nin destekleri ile hayata geçirilen İzmir Basın Müzesi, Türkiye gazetecilik tarihine dair bir hafıza merkezi.
Müze, 19. yüzyılın ikinci yarısında yapılan ve şu anda kültür merkezi olarak hizmet veren Aziz Vukolos (Ayavukla) Kilisesi’nin müştemilatında bulunuyor. İzmir’in ilk yerleşim yerlerinden Basmane ilçesinde yer alan müze, gazetecilik tarihinde bir zaman yolculuğu yapıldığı hissini uyandırıyor.
İzmir Basın Müzesi’nde sergilenen eserlerin tarihi 1870 yılına kadar uzanıyor. Öldürülen gazetecilerin anıldığı bölümde; Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Ümit Kaftancıoğlu ve Metin Göktepe gibi Türkiye basın tarihinde derin izler bırakmış isimlerin özel eşyaları var.
Mumcu’nun daktilosu ve ilk bilgisayarı, Emeç’in aldığı son tehdit mektubu ve öldürüldüğü sırada giydiği kazak, Kışlalı’nın bilgisayarı ile basın kartı, İpekçi’nin dolmakalemi ve Kaftancıoğlu’nun çantası bu eşyalar arasında.
‘Gençlerin ilgisi çok fazla’
Müzede Hasan Tahsin, Attila İlhan ve uzun süre İGC başkanlığı yapan İsmail Sivri adına da özel sergi odaları bulunuyor.
Hasan Tahsin Odası’nda dünya, Türkiye ve İzmir basın tarihine dair eserler sergileniyor. Türkiye’de yayımlanan ilk gazeteler ve genel basın tarihi örnekleri bu odada görülebiliyor. Daktilolardan kameralara dek farklı medya araçlarının tarih içindeki gelişimini örnek cihazlar üzerinden izlemek de mümkün.
Müzenin en ilgi çekici bölümlerinden olan Attila İlhan Odası, tarihi bir televizyon stüdyosunu da barındırıyor. İzmir Basın Müzesi’nden sorumlu, İGC üyesi ve emekli bir gazeteci olan Oğuz Matoğlu, İlhan’ın masası ve kitapları ile televizyon programlarından kesitlerin de görülebileceği bu oda için “Gençlerin ilgisi çok fazla” diyor.
Eski İGC başkanlarına ait eşyaların sergilendiği İsmail Sivri Odası’nda özellikle İzmir basınının tarihine dair dikkat çekici eserler görülüyor.
Tipo matbaa, pikaj odası ve karanlık oda
Müzenin alt katında, 1870 yılında üretilmiş ve hâlâ mekanik olarak çalışır durumdaki bir tipo baskı makinesinin yer aldığı matbaa odası var. Bu odanın yanında, fotoğrafların geleneksel yöntemlerle banyo edilip basılabilmesini sağlayan tüm aletlerle birlikte bir karanlık oda bulunuyor.
Pikaj odasında ise bilgisayarlardan önceki dönemde, gazetelerin nasıl hazırlandığını gösteren pikaj kartonları ve eskiden gazetecilerin haber ve fotoğrafları tek tek elle kesip yerleştirerek pikaj yaptıklarını gösteren fotoğraflar var.
1988’de İstanbul’da kapılarını açan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi, bu alanda ülkemizde bir ilkti. 2012’de kurulan İzmir Basın Müzesi’ni 2014’te Kocaeli Basın Müzesi izledi.
Matoğlu’na göre İzmir’deki müzenin ayırt edici özelliği, öldürülen gazetecilerin aileleri tarafından bağışlanan kişisel eşyaları. Matoğlu bu eşyaları itinayla muhafaza edip olabildiğince çok vatandaşa sergilemeye çalıştıklarını vurguluyor.