Sunucu Melih Şendil’in, “Kadınlar futbolda olmamalı, basketbol da erkek sporu. Başkan olsam pembe forma yaptırmam” gibi cinsiyetçi ifadelerini, spor medyasının önde gelen kadın gazetecilerine sorduk. Socrates Yayın Koordinatörü Banu Yelkovan, kadınların “her gün bu anlayış yüzünden öldürüldüğünü” söyledi.
Cinsiyetçilik ve mobbinge uğradığını açıklayarak Şendil’in de görev yaptığı beIN Sports’tan mart ayında istifa eden sunucu Nihan Cabbaroğlu, “Bu ifadeleri yayında kullanmak ‘nasılsa bir şey olmaz, tepki toplarım geçer, önemli değil’ demek, zaten sistemin kişinin kendisine hizmet ettiğine inanmasının bir göstergesi” diye konuştu.
Radyo Gol yorumcusu Burcu Eken ise şu ifadeyi kullandı: “Her gün kadın cinayetlerine uyandığımız bir ülkede nasıl böyle bir şey söylenebilir? Kadına şiddetin arttığı, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışıldığı şu günlerde Melih Şendil, kim ya da kimlerden emir alarak bu açıklamaları yapmıştır, merak ediyorum.”
“Futbol o kadar ataerkil bir oyun ki mesela kadınlara voleybol oynamak çok yakışıyor ama benim şahsi düşüncem, kadınlar futbolda olmamalı. Basketbol da bence erkek oyunu. Böyle bir ayrımcılık yapıyor gibi olmayalım ama…”
Bu cinsiyetçi sözleri, dünyadaki pek çok spor organizasyonunun Türkiye’deki yayıncı kuruluşu olan beIN Sports’ta sunuculuk ve spikerlik yapan Melih Şendil, 7 Ağustos gecesi Manchester City – Real Madrid Şampiyonlar Ligi karşılaşmasını yorumlarken canlı yayında söyledi.
Tepkiler üzerine önce beIN Sports kendi sunucusunun yorumlarını kınadı, ardından Şendil “niyetini aşan yorumları” nedeniyle kadınlardan özür diledi.
Futbol medyasındaki cinsiyetçilik yeniden gündeme gelmişken biz de üç kadın spor gazetecisine, 15 yılı aşkın bir süredir eski adıyla Lig TV, şimdiki adıyla beIN Sports’ta görev yapan Şendil’in bu sözlerini nasıl yorumladıklarını sorduk.
Banu Yelkovan: Bu sözler de şiddetin bir türü
Spor gazetecisi deyince akla gelen ilk isimlerden olan, geçmişte pek çok ana akım medya kuruluşunda önemli görevlerde bulunan ve şu an Socrates Dergi’de Yayın Koordinatörlüğü yapan Banu Yelkovan, durumun zannedilenden daha ciddi olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Videoyu sabah Twitter’da gördüm ve görür görmez bir reaksiyon vermek gerektiğini düşündüm çünkü insanlar karşı cinse yapılan ayrımcılık ve şiddeti sadece fiziksel şiddet olarak algılıyorlar ama öyle değil. Fiziksel şiddete gelene kadar arada birçok aşama var… Birisi kadınların futbol oynayamayacağını, futboldan anlamadığını, bu işte hiç olmamaları gerektiğini söylüyor; diğeri kadınların belli meslekleri yapamayacağına inanıyor, başka birisi kadınların sokağa bile çıkamayacağını düşünüyor. İşin temelindeki düşünce hep aynı, çok farklı gibi görünseler de hepsi aynı şeyler aslında. Ortada bir ayrımcılık var ve farklı düzeylerde de olsa arkasındaki fikir, ‘kadınların birtakım şeyleri yapamayacağı’ olarak özetlenebilir.”
‘Kadınların her gün üçer beşer öldüğü bir ülkede bu konular zannettiğinizden daha önemli’
Bu ifadelerin fiziksel şiddete dönüşebilecek bir duygusal şiddet türü olduğunun erken fark edilip toplum olarak tepki gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Yelkovan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kadınların her gün üçer beşer öldüğü bir ülkede bu konular zannettiğinizden daha önemli. Kız arkadaşlarınızla görüşmenizi istemeyen erkek arkadaşını ‘beni kıskanıyor, demek ki seviyor’ diye hoş görüyor genç kızlar. Karısını ailesiyle görüştürmeyen kocalar var; kendi anne-babasıyla gizli gizli görüşen, ailesinden kopan kadınlar var. ‘Onu yapamaz, bunu giyemez, bunu sevemez, orada çalışamaz, bununla görüşemez, oraya gidemez, o saatte çıkamaz’ derken bu işin sonunda büyük bir sosyal ötelenme var. Sonra bir bakıyorsunuz etrafınızda kimse yok, hiçbir şey yapmanıza izin yok. Duygusal şiddetin, fiziksel şiddete dönmesi de mahkemelerde sık sık duyduğumuz ‘bir an kendini kaybetme’ zaten. Yani o ilk adımları doğru saptamak çok önemli.”
Geçmişte de kadınların pilot, mühendis olamayacakları söylenirdi
“Melih Şendil’in sözlerinden yola çıkarak abarttığımı, onun sadece kişisel fikirlerini söylediğini ve herkesin kendi fikirlerini söylemekte özgür olduğunu düşünebilirsiniz ama değil. ‘Bence’ denerek bir fikir ortaya konmuş gibi görülse de bu bir linç değil, bir toplumsal tartışma. Sadece birkaç zaman önce kadınların maraton koşamayacağı düşünülüyordu. Mühendis olamayacakları, pilot olamayacakları, futbol oynayamayacakları… Bunlar hep adım adım kazanılan haklar. İşte bu yüzden, hayatın içinde en kanıksadığımız, en normal gelen, farkında bile olmadığımız şeylere dikkat etmeli ve o konularda tepki göstermeye başlamalıyız.“
‘En tehlikelisi, hiç beklemediğimiz insanların bu gibi davranışlarda bulunması’
Böyle bir ifadenin, Türkiye’nin en büyük ve en çok izlenen, hatta pek çok futbol organizasyonunun Türkiye’deki yayıncısı olan bir kanalda kullanılmasının, medyadaki cinsiyetçiliğin boyutunun tahmin edilenden daha büyük olduğunu gösterdiğini söyleyen Yelkovan, “Zaten en tehlikelisi de aslında bizim hiç beklemediğimiz, birlikte çalıştığımız, bu konularda örnek pozisyonda olacağını düşündüğümüz insanların davranışları. O yüzden daha şaşırıyor ve kırılıyoruz” dedi.
Kadınların oynadığı futbolun, erkeklerinkinden bir farkı yok
Kadınların oynadığı futbolun, erkeklerin oynadığı futboldan farklı olmadığını söyleyen Yelkovan, şöyle devam etti:
“Melih Şendil, ‘Ben kadın futbolunu sevmiyorum’ dese, bunu bile halka açık bir ekrandan söylemesini yadırgardım ama en azından benim için ‘güreşi sevmiyorum, beyzbolu sevmiyorum, kriketi sevmiyorum’ kategorisinde bir şey olacaktı. O zaman bile başında ‘kadın’ koyduğu için bir tepki gösterirdim muhakkak çünkü cinsiyetçi bir söylem bu. Yani kadınların oynadığı futbol farklı değil ki, kadınlar farklı futbol kurallarına göre oynamıyorlar ki… Sonuçta aynı oyunu oynuyorlar. Kadın futboluna insanların gözünün alışmamış olması, kadınların futbol oynamadığını göstermez. Oynayamayacağını hiç göstermez. Birçok ülkede futbol erkekler Amerikan futbolu, buz hokeyi vs. sporları tercih ettiği için kadın sporu. Bunu ne yapacağız?”
‘Kadınlar her gün bu anlayış yüzünden öldürülüyor’
“Melih Şendil’in futbolda kadınların olmaması gerektiğine dair açıklaması en kibarca deyişle ayrımcılık. Kadınlara ‘yakışan’ ve ‘yakışmayan’ sporlar meselesine gelince… Pek çok kişi sıklıkla dile getirdiği için ne kadar anormal bir cümle olduğunu göremiyoruz. Spor insanların kendilerine yakıştığı için yaptığı bir şey değil.”
“Ben bizim ülkedeki linç kültürüne, bir insanın üzerine cümleten çullanılmasına da karşıyım ama bu o konulardan biri değil. Her gün yeni kadın cinayetlerine uyandığımız bir ortamda, kadınların okumak istediği, çalışmak istediği, boşanmak istediği ya da giydikleri kıyafetler yüzünden öldürüldüğü bir ülkede, en yumuşak ve önemsiz görülebilecek cinsiyetçi ifadeler karşısında bile ekstra bir hassasiyet göstermek gerekiyor. Çünkü kadınlar her gün bu anlayış yüzünden öldürülüyor.”
“Tüm meslektaşlarım zaten gereken tepkiyi gösterdiler. Melih Şendil, benim de aralarında bulunduğum meslektaşlarına çok büyük haksızlık etti. Kadın-erkek meslektaş diye ayırmak istemiyorum. Hepimiz aynı işi yapıyoruz, sporu aynı şekilde seviyoruz. Bir sporu sevmek veya o spordan anlamak kimsenin tekelinde değil. Bir cinsiyetin, hiç değil.”
Nihan Cabbaroğlu: Sektörde, kadınlara, ‘siz buraya ait değilsiniz’ diye bakılıyor
Daha önce Anadolu Ajansı, TRT Spor ve beIN Sports’ta çalışan tecrübeli sunucu Nihan Cabbaroğlu da sektördeki bu cinsiyetçi yaklaşımların mağdur ettiği kadınlardan biri.
Ekim 2017 itibarıyla beIN Sports’ta çalışmaya başlayan Cabbaroğlu, Mart 2020’de bir açıklama yaparak, maruz kaldığı cinsiyetçilik ve mobbing sebebiyle kanaldaki işinden istifa ettiğini duyurmuştu.
Cabbaroğlu, son olayın “buzdağının görünen kısmı” olduğunu söyledi. Sektördeki kadın gazeteciler olarak bu tip yaklaşımlara sürekli maruz kaldıklarını belirten Cabbaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tarz söylemlere çok alışkın olduğumu, o yüzden çok da şaşırmadığımı belirtmek istiyorum. Bu yüzden Şendil’in sözlerinin bu kadar çok tepki alması bunu görünür kıldı ve bu beni mutlu etti. En azından, birçok yerden, özellikle meslektaşlarımdan ve spor izleyicilerinden bu kadar tepki alması, böyle büyük bir sorunu yeniden gözler önüne serdi ve bu benim hoşuma gitti. Çünkü bu yorumlar sektör içerisinde sıkça dile getirilen ve sektör içerisinde çalışan kadınların sıklıkla maruz kaldığı cinsiyetçiliğin sadece bir kısmı. Zaten bu alanda çalışan insanların çalıştığı yerlerde ve çalışma esnasında bile kadınların sürekli ‘kadınlar futbolda olmamalı’ gibi sözlerle dışlandığı da bir gerçek. ‘Siz buraya ait değilsiniz, hiçbir zaman da olmayacaksınız, bize ayrılan bu alanı işgal ediyorsunuz’ gibi bir bakış açısı var.”
Sorun sadece bir kişi veya bir kurumla ilgili değil
Cabbaroğlu, mart ayında beIN Sports’taki görevinden ayrılmasının altında yatan sebebin, maruz kaldığı cinsiyetçilik ve mobbing olduğunu ifade etse de, bu durumu sadece bir kurum özelinde değerlendirmenin yanlış olacağını ve bunun sektörün genel bir problemi olduğunu ekledi. Cabbaroğlu, beIN Sports ile arasındaki hukuki sürecin devam ettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dışarıdan çok fazla duyulmuyor bu tabii. İnsanlar haklı olarak çalıştıkları kuruma tepki göstermekten çekiniyorlar çünkü farklı yaptırımlarla karşı karşıya kalabiliyorlar. Sektörün genel bir problemi bu, o yüzden kurum olarak ayırmanın pek doğru olduğunu düşünmüyorum. Bir kişi veya bir kurum üzerinden şekillenen bir durum değil. Bunun çok fazla izlenen ve Türkiye’de futbolun en fazla yayınlandığı kuruluşta yer alması bir tesadüf değil aslında çünkü hemen hemen tüm dünyada buna hizmet eden bir sistem var.”
Ataerkil sistemin hayatın her köşesindeki yansıması
“Kadınların bazı sporlarda yer almaması gerektiği görüşünün ‘marjinal’ bir görüş olduğunun yansıtılması gerekiyor” diyen Cabbaroğlu, bu gibi durumlarda kurumların, bu ifadelerin herkesin düşüncesi olmadığını belirttiği bir açıklama yapmaları ve özür dilemeleri gerektiğini söyledi. Kişilerin, tüm sistemin kendilerine hizmet ettiğini düşünerek bu gibi açıklamalar yaptığını söyleyen Cabbaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Kadınlara sporda belli sınırlar çiziliyor ve bu, sporcular için de spor medyasında yer alan kadınlar için de geçerli. Bu, ataerkil sistemin aslında hayatımızın her köşesinde olan yansımasının sadece bir boyutu.”
‘Bunlar sürekli kullanılan, sadece kamera önünde söylenmekten kaçınılan sözler’
“Bugün yaşadığımız, çocukken futbol oynayan kadınlara da söylenen ‘Futbol oynama, futbol erkek sporudur, vücudunun şekli’ bozulur gibi veya farklı bahanelerin bir sonraki aşaması. Şimdiki boyutta da bir gazeteci veya spiker olarak futbolun içinde yer alan kadınları hedef alıyor. Bu ifadeler sürekli kullanılan, sadece kamera önünde söylenmeyen sözler.”
“Bu ifadeleri yayında kullanmak ‘nasılsa bir şey olmaz, tepki toplarım geçer, önemli değil’ demek, zaten sistemin kişinin kendisine hizmet ettiğine inanmasının bir göstergesi. Sanki marjinal olan görüş, kadınların futbolda yer almasıymış gibi yansıtılıyor ama aslında kadınlar zaten futbolun, bütün sporların her alanında yer alıyorlar. Spor takımlarına baktığınız zaman Türkiye’nin takım düzeyinde başarı kazanmış oluşumlarının, kadın basketbol ve voleybol takımları olduğunu görebiliyoruz. Eğer kıstas başarı kazanmaksa, çoğunlukla bunu en iyi şekilde yapanlar da kadın takımları.”
Burcu Eken: İstanbul Sözleşmesi’nin tartışıldığı günlerde böyle bir açıklama yapılması manidar
Konuya dair görüşlerini aldığımız bir diğer isim de On4 Tv bünyesinde spor sunucusu ve Radyo Gol’de yorumcu olarak görev yapan, aynı radyoda “Fiesta” programını da hazırlayıp sunan Burcu Eken.
Eken, toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan ve bunun için mücadele eden herkes gibi, bu cinsiyetçi açıklamalara tepki gösterse de bu açıklamanın zamanının tesadüf olmadığını söylüyor.
Sporun dini, dili, ırkı, mezhebi ve cinsiyetinin olmadığını; renklere cinsiyet atamanın “saçmalıktan öte artık komik” olduğunu vurgulayan Eken, Şendil’in İstanbul Sözleşmesi’nin tartışıldığı günlerde böyle bir açıklama yapmasını “manidar” buluyor:
‘Biz varız ve var olmaya devam edeceğiz’
“Her gün kadın cinayetlerine uyandığımız bir ülkede nasıl böyle bir şey söylenebilir? Kadına şiddetin arttığı, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışıldığı şu günlerde Melih Şendil, kim ya da kimlerden emir alarak bu açıklamaları yapmıştır, merak ediyorum. Ben futbol oynadım, futbol sektörü içerisindeyim; hem yöneticilik, hem de televizyon ve radyoda program yapıyorum. Biz varız ve var olmaya devam edeceğiz. Bizim örf ve adetlerimizde kadın değerlidir ve kutsaldır. Kadın, bir kusur değildir ve asla ve asla kusur olarak görülmemelidir… Bazı insanlar kadının olduğu her yerden rahatsızdır. Melih Şendil’in açıklaması da bu rahatsızlıktandır.”
“Şendil’in, yayıncı kuruluşun Katarlı sahiplerine şirin görünmek için böyle bir açıklama yaptığını düşünüyorum” diyen Eken, aralarında meslektaşlarının da bulunduğu kişilerin cinsiyetçi sözlerine sektör içinde hemen her gün maruz kaldığını şu sözlerle ifade etti:
‘Birlikte çalıştığımız meslektaşlarımız, ‘sen git evinde çocuk büyüt’ diyor’
“‘Git evde çocuk büyüt, elinin hamuruyla erkek işine karışma, senin buraya nasıl geldiğini çok iyi biliriz, burası Süper Lig, sen git 2. Lig topçularıyla takıl, Ümit Özat cinsiyetçi sözlerinde çok haklıydı’ gibi sözleri hemen hemen her gün duyuyorum. Bunu söyleyenlerin bir kısmı ne yazık ki bir şekilde sektörde yüz yüze geldiğimiz, selam verip çay kahve içtiğimiz insanlar. İstiyorlar ki biz çalışmayalım. Neden? Kadın olarak onlar kadar düşünmemizi, güçlü olmamızı istemiyorlar.”
‘Güney Amerika’da, maçtan çıkıp doğuma giden kadın yöneticiler gördüm’
Eken’e göre kadınlar için spor medyasında koşullar, özellikle Orta Doğu coğrafyasında çok daha ağır:
“Bu tamamen Orta Doğu zihniyetidir. Güney Amerika’da yaşadığım süre boyunca şunu gözlemledim: Kadınlar, erkeklerden sayıca çok daha fazla ve oldukça başarılılar. Tribünde çocuğunu almış hamile bir kadın ile San Lorenzo – Velez maçını kale arkasında beraber izlediğimi biliyorum. Yine Deportivo Armenio takımının yöneticisinin maçtan çıkıp doğuma gittiğini biliyorum. Televizyon ve radyolarda çalışan yüzlerce kadın var. Giyimleri oldukça rahat, bizim gibi bir kısıtlamaları yok. 2014 Dünya Kupası’nda yüzlerce kadın muhabir gördüm. Bu tarz açıklamalar tamamen Avrupa ve dünyadan bihaber olmanın sonucudur.”
“Şimdi buna biz tepki veriyoruz fakat beIN Sports spikerlerinin de tepki vermesi gerek. O kurum içindeki kadınların tepkileri de burada belirleyici olacak. Bu, çok önemli ve kıymetli. Sadece onlar değil tabii ki. Bu duruma tepki göstermek için sporun ya da medya sektörünün içerisinde olmak gerekmiyor, herkesin tepki göstermesi gerek. Buradaki söylem cinsiyetçi ve ayrıştırıcıdır. Bekleyip göreceğiz.”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – ‘LGBT OLDUĞUNUZU BİLMİYORDUM, SÖZLERİMİ SAKIN YAZMAYIN’