Journo’nun “Haber Çölleri” dosyasında ortaya çıkan verilerin ardındaki sebepleri, Türkiye’nin dört bir yanında araştırmaya devam ediyoruz.
“Neden Çöl, Niye Vaha?” yazı dizimizin yeni bölümünde konu, komşu olmalarına rağmen kişi başına düşen özgün haber sayısında aralarında bir uçurum bulunan iki Ankara ilçesi…
Türkiye’nin en bol özgün haber üretilen ilçelerinden biri Evren, en az üretilenlerden biri ise komşusu Şereflikoçhisar. Peki neden? Yerel gazetecilere ve iletişim uzmanlarına bunu sorduk.
Ankara ilinin güneydoğu köşesinde, merkeze en uzak iki ilçedeyiz.
1980 darbesinden önceki adı Çıkınağıl olan Evren, 1990 yılında çıkarılan bir yasa ile Şereflikoçhisar’dan ayrılıp ilçe statüsüne kavuşmuştu. Bugünkü nüfusu 3.606.
Geçmişte önce Konya’ya, sonra Aksaray’a ve son olarak Ankara’ya bağlanan 34.202 nüfuslu Şereflikoçhisar’ın (eski adı Koçhisar) ilçe olarak tarihi ise 1891 yılına dek uzanıyor.
Her iki ilçede de yerel yönetimde Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda.
Evren’in bir tane bile yerel gazetesi yok. Şereflikoçhisar ise üç aktif gazeteye sahip. Bu durum, Journo araştırmasında ortaya çıkan verileri daha da ilginç kılıyor.
6.500’den fazla haber sitesinde 973 ilçenin adlarının geçtiği toplam 1.116.916 adet içeriğin tarandığı iki hafta boyunca Şereflikoçhisar haberlerde 274 kez, Evren ilçesi ise 636 kez geçmişti. Nüfuslarına oranlandığında bu durum, bu haber çölü ve vahası arasındaki devasa uçurumu daha da çarpıcı kılıyor.
Gazetecilik alanında uzmanlaşan bir iletişim akademisyenine “Bu uçurumun nedeni ne olabilir” diye sorduk. Doç. Dr. Tezcan Durna şu yanıtı verdi:
- Sosyal medya platformları yaygınlaşmadan önce olsaydı, Ankara’nın bu iki çok da bilinmeyen ilçesindeki kişi başına düşen özgün haber farkını açıklamak bir hayli kolay olurdu. Şöyle açıklardık muhtemelen: Evren ilçesinde inceleme yapıldığı zaman zarfında muhtemelen bir doğa olayı, olağanüstü bir sağlık olayı olmuş olabilir ya da ilçede yaşayan birisi ile ilgili olarak büyük bir başarı göstermiş olabilir.
- Zira iletişim fakültelerindeki gazetecilik derslerinde de ilk öğretilen şey “haber değeri” kavramıdır ve buna göre, gerçekleşen olayın en başta geniş kitleleri ilgilendiriyor olması, sıradışı olması gerekir. Hatta klişeleşmiş bir ifade kullanılır sıradışılık ile ilgili olarak da: Köpek insanı ısırırsa haber değil, insan köpeği ısırırsa haber olur. Ticari haber medyasının haber yapacağı olay her şeyden önce geniş kitleler tarafından okunması, dinlenmesi ya da izlenmesi gerekir. Zira örneğin televizyon için ne kadar çok kişi izlerse o kadar fazla reyting kazanır, dolayısıyla reklam gelirleri de o kadar yüksek olur. Bu değerlendirme, geleneksel medya kuruluşlarının ekonomi politik olarak açıklamasıdır.
Doç. Dr. Tezcan Durna: Viral haberler geçici patlamalar yaratabilir
Durna, geçmişte haberlerin çerçevelemesini büyük ölçüde “elitlerin” yaptığını, buna karşın günümüzün sosyal medya platformlarının da gerek “haber değeri” gerekse bu “çerçeveleme” sürecini devam ettiren mekanizmalar içerdiğini düşünüyor. Bu nedenle örneğin o dönemde Evren ilçesiyle ilgili bir haber “viral” olmuş ve Şereflikoçhisar ile arasındaki bu uçurumu yaratmış olabilir diyor Durna:
- Sosyal medya ağları, geçmişte nadir rastlanan viral içerik üretme açısından ya da herhangi bir içeriğin viral olma ihtimali yönünden daha zengin imkanlar sunuyor. Tam da bu nedenle, hiç umulmadık bir aktör ya da bölge, hızlıca haber konusu ve ilgi odağı olabiliyor. Bence her ikisi de neredeyse eşit derecede az bilinen iki ilçeden birisinden daha çok diğerinden daha az haber çıkmasının bir ihtimal bu konuyla ilgisi olabilir. Elbette böylesi bir ‘başarı’yı o yörenin sakinleri fırsat olarak değerlendirip eğer devamını getirebilirlerse, o yöre ilgi odağı olmaya devam edebiliyor.
Ancak o dönemde Evren ilçesinden gelen haberlere baktığımızda çoğunun sıradışı viral haberler değil, rutin haberler olduğunu görüyoruz. Bu tür olağan haberler (trafik kazaları, adli vakalar vs.) o dönemde özgün biçimde Şereflikoçhisar’dan ziyade, çok daha küçük bir ilçe olan Evren’de haberleştirilmiş. Yerel gazetelere sahip olan Şereflikoçhisar’ı konu edinen haberler daha fazla kopyalanmış. Ajanslar Evren mahreçli az ama özgün içerikler yapmış gibi görünüyor.
Halkın gerçek gündemi ve ‘omnibüs olaylar’
Durna da bu gerçeğin üzerinde duruyor: Sayılar resmin tamamını göstermiyor olabilir. Gazeteciliğin niteliğini ve kamusal yararını ancak haberleri tek tek irdeleyerek anlamak mümkün. Şöyle ekliyor Durna:
- Mevzuyu haberlere konu olmanın niteliği açısından da değerlendirmek gerekiyor. Haber konuları o bölgenin ya da konumuz bağlamında düşünülecek olursa ilçenin yerel sorunlarına çözüm olacak bir perspektifle mi sunuluyor? Yoksa sıradışı, olağandışı bazı acayipliklerin sansasyonel bir üslupla sunulması şeklinde mi karşımıza çıkıyor? Eğer sansasyona dayalı popüler içeriklerse haber konuları, mevzu sadece ilçenin duyulması, bilinmesi ötesinde bir anlam ifade etmez. Haber, her şeyden önce sadece acayipliklerin sansasyonel biçimde geniş kitlelerin ilgisini kazanmaya odaklanıyorsa, ilçenin gerçek sorunlarının üstü de örtülmüş olur, hatta o ilçenin insanları gerçek sorunlarını duyurmak için çaba sarf etmek yerine, geniş halk kitlelerinin ilgisini çekecek acayiplikler yapmaya doğru meyletmeye ve dolayısıyla gerçek sorunlarını gözardı etmeye yönelebilir.
- Geleneksel medyada yıllardan beri var olan popüler içeriklerin, hakiki gündemin gözardı edilmesine yol açmasına benzer bir sonuçtur bu. Özellikle ticari televizyonların yaygınlaştığı sıralarda, toplumun gerçek gündemi dururken haber bültenlerinde “ağzında cam çiğneyebilen” garip insanların boy göstermeye başlamıştı. Fransız sosyolog Pierre Bourdieu bu tür “omnibüs olaylar” üzerinde durur. Bu olaylar hiçbir şey söylemez ve hiçbir anlam ifade etmez. Sadece izleyende geçici bir ferahlama ve rahatlama yaratırlar. Ama zaman alırlar ve yakıcı gündem maddelerinin gözardı edilmesine ve gündemden uzak tutulmasına yol açarlar. İşte eğer sosyal medya platformlarında hızlıca fenomen olan kişiler, çabucak “trending topic” olan konular Bourdieu’nun deyimiyle “omnibüs” olaylarsa, bunlar çoğunlukla kullanıcı-izleyici kitlesinde geçici bir ferahlama yaratır ve gerçek sorunların gözardı edilmesine yol açar.
Gazeteci İbrahim Keskin: Ankara merkezde iki ilçeyi de ajanslardan takip ediyoruz
Şereflikoçhisar ve Evren özelinde sahadaki durumu anlamak için şimdi bir yerel gazeteciye kulak verelim. Bu iki ilçeye gitmeden önce Ankara merkezinden “taşraya” doğru bakalım. Ankara’da 22 yıldır yayımlanan Flaş gazetesinin yazı işleri müdürü İbrahim Keskin, il merkezine uzak bu iki ilçeden de kendilerine yeterince haber gelmediğini vurguluyor:
- Ankara ve ilçeleriyle ilgili yayın yapan bir gazete olarak Şereflikoçhisar ve Evren ile ilgili gerek yerel yönetimlerin ve gerekse siyasilerin haber paylaşımlarının tarafımıza ulaşmadığını belirterek başlamak isterim. Belediye, kaymakamlık ve diğer kuruluşların çalışmaları veya haber bültenleri ne yazık ki elimize geçmiyor. Her iki ilçemizde de ya yeterli kapasitede basın-tanıtım alanında görevli, çalışan arkadaşlar demek ki yok ya da bu ilçelerin sesini ve sorunlarını duyurma, yapılan çalışmaları kamuoyuna aktarma gibi bir sorunları bulunmuyor. Biz bu ilçeleri ajanslardan takip etmek zorunda kalıyoruz. Gördüğümüz kadarıyla Evren ilçemizde haber akışı daha yoğun. Bunu da o ilçemizde görev yapan basın çalışanlarına, muhabirlere bağlıyorum.
‘Özgün haber sayısındaki fazlalık o ilçedeki gazeteci arkadaşların başarısı’
Basın konusunda Şereflikoçhisar’ın bugün 30 yıl öncesinin de gerisinde olduğunu savunan Keskin, iki ilçe arasındaki özgün haber farkına ilişkin kendi yaşamından bir örnek vererek şunları ekliyor:
- Şereflikoçhisar, askerliğimi yaptığım bir ilçe. Askerlik görevi esnasında, bulunduğumuz askeri birliğe her gün günlük bir yerel gazete geliyordu. Bunu olumlu bir şekilde değerlendirmiştim. Nüfusu az olan bir ilçede demek oluyor ki yerel basın iyi ve etkili idi. Bu bahsettiğim olay bundan yaklaşık 30 yıl öncesiydi. Bugüne dönüp baktığımızda ise 30 yıl öncesinin daha da gerisine gittiğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
- Şereflikoçhisar, başkent Ankara’ya en uzak ilçelerin başında geliyor. Ama bu bir bahane olmasa gerek. Nüfusun az olduğu bir yerde haber çıkaramamak, haber bulamamak gibi bir şeyi de düşünemiyorum. Gazetecinin görevi, olan her şeyi kamuoyuna aktarmaktır. Şereflikoçhisar gibi bir ilçede basın-medya çok gerilere gittiyse bunun sebeplerini araştırmakta fayda var. Hemen yanı başında bulunan Evren ilçesinde, nüfus daha az olmasına rağmen özgün haber sayısında fazlalık, o ilçede görev yapan gazeteci arkadaşların ve basın görevlilerinin bir başarısıdır.
Gazeteci Yusuf Çetin: Şereflikoçhisar’da medya içe dönük, Evren’de belediye basın birimi etkili
Şereflikoçhisar’da bir yıldır yayın hayatını sürdüren Çetin Gazete’nin sahibi Yusuf Çetin ise bu görüşe katılmıyor. Ona göre aradaki farkı yaratan, haber üretimi değil, dağıtım tercihleri:
- Şereflikoçhisar’da basın, haberleri ulusal medyaya servis etmekten çok, yerelden aldığını yerele geri veriyor. En azından ben öyle yapıyorum. Bu da çoğu haberin içeride kalmasına sebep oluyor. Bununla beraber ilçemiz 30 bin küsur nüfusa sahip, sakin ve rutin işlerin yürüdüğü bir yer. Böyle olunca hâliyle çok yoğun haber akışının olmasını beklemeyiz. Ayrıca emniyet ve jandarma yetkilileri, adli vakaları bizden çok Ankara’ya [il merkezi] bildirdiğinden, Şereflikoçhisar’da olan bir olayı Ankara’daki basın da, halk da bizden önce duyabiliyor.
Aynı zamanda İhlas Haber Ajansı’nın temsilcisi olan Çetin, Evren ilçesindeki özgün haber bolluğu konusunda ise şunlara dikkati çekiyor:
- Evren Belediyesi kendi haberlerini servis ediyor. Yani bütün basın bildirilerini ve belediye çalışmalarını sürekli ulusal medyaya bir şekilde yansıtıyorlar. Bunun dışında Evren ilçesinin küçük bir yer olması gelişen olayların hızlı bir şekilde yayılmasını sağlıyor. 3 bin küsur nüfuslu bir ilçede olumlu da olsa, olumsuz da olsa bir olayı gizleyemezsiniz. Çünkü neredeyse herkes birbirini tanıyor. Bundan dolayı olup bitenden haberdar olmak Şereflikoçhisar’dan daha kolay.
Gazeteci Zeynep Görgülü: 4 yerel gazete 3’e düştü, 2’si resmi ilan alıyor
Resmi ilanlar yerel medyanın önemli gelir kalemlerinden biri. Tuzgölü Haber Gazetesi muhabiri Zeynep Görgülü, 52 yıllık Çengel gazetesinin, sahibi Mustafa Yücel’in 25 Ekim 2020’deki vefatından sonra yayınına son verdiğini hatırlatarak bugün Şereflikoçhisar’da kalan üç yerel gazeteden Tuzgölü Haber ile Hisar’ın resmi ilan aldığını, Çetin Gazete’nin ise resmi ilan almadığını belirtiyor.
Görgülü, “Bu araştırma gösteriyor ki Evren ilçesi Şereflikoçhisar’dan daha görünür bir hâlde. Belki de ulusal medyada Evren ilçesi daha önemseniyor” diye serzenişte bulunuyor.
Hisar gazetesinin sahibi Yunus Emre Işılak da sonuçların, kendileri açısından da bir araştırma konusu olduğunu söyleyerek şöyle diyor:
- Kişi başına düşen özgün haber farkını, herhangi bir ajansa bağlı olan buradaki gazeteci arkadaşların dışarıya haber göndermemelerine bağlayabilirim. Yine de ilçemizde üç yerel gazete ile ilçenin mevcut sorun ve sıkıntılarını dile getirmeye çalışıyoruz. Bütün teknik aksaklılara rağmen… Bizim gazete babama dedemden kalmış, ondan bana kaldı. Az da olsa bir geleneği ayakta tutmaya çalışıyoruz…
Gazeteci Yunus Emre Işılak: Yerel haberciliği çölleştiren 4 etken
Yerel medyanın karşılaştığı sorunlar, sosyal medyanın varlığı, resmi kurumların yerel medya yerine ulusal medyaya bilgi akışı sağlaması ve yerelde kurumlar aleyhine haber yapmanın zorlukları Işılak’a göre ilçenin “haber çölü” hâline gelmesindeki en önemli etkenler:
- Şereflikoçhisar’daki yerel basının elbette ciddi sıkıntıları var. Bunlar da ister istemez haber akışında aksamalara sebep oluyor. İlçe nüfusunun oldukça az oluşundan (Evren nüfusuna göre çok olan bu nüfus, diğer ilçelere göre çok az) dolayı haber azlığı yaşanıyor.
- Bununla beraber günümüz dijital çağında ilçede yaşayan insanlarımızın sosyal medya üzerinden paylaşımları haberlerde çürüme yapabiliyor. Kimi anlık paylaşımlar o haberi tekrar yapmamızı anlamsızlaştırıyor. Bin küsur kişinin takip ettiği bir sosyal medya hesabı bir olayı paylaşıyor, kısa bir bilgi şeklinde. Siz bu haberi o paylaşımdan sonra yapınca nasıl bir etki yaratır?
- Resmi kurumlardan bilgi akışı konusunda da göz ardı edilebiliyoruz. Bundan dolayı çoğu haberi ulusal medya bizden önce yayınlıyor. Örneğin belediyeden bize gelen basın bildirisi ancak iki ayda bir iki haber…
- Bir diğer konu ise küçük bir ilçede olduğumuz için özellikle kurumların konusunda yaptığımız haberlerde ciddi sorunlar ile karşılaşıyoruz, hatta tehditlere bile maruz kalabiliyoruz. Bu da ciddi engel ve sıkıntılarımızdan.
Gazeteci Merih Uzun: En büyük etken yeni medya araçları
VTV Türk program yapımcısı, Ankaralı gazeteci Merih Uzun’a göre iki ilçe arasındaki özgün haber sayısı farkı üzerinde en çok rol oynayan etken, yeni medya araçlarının aktif kullanımı. Şöyle diyor Uzun:
- Bildiğiniz gibi Evren ilçesi daha önce köy ve beldeye olarak Şereflikoçhisar ilçesine bağlıydı. 1990’da ayrılarak ilçe statüsüne kavuştu. Malum, yeni oluşumlar hep yeni ataklar peşinde olur. Bir nevi “rüşdünü ispatlama” refleksi olur. Bu siyasette de böyle, ekonomide de böyle, medyada da böyle. Aslında Evren’de yaşanan da biraz bu. Şereflikoçhisar’dan ayrıldıktan sonra ondan daha küçük bir yapı olarak ses getirecek güncel haberleri yeni medya araçları kurarak daha aktif duyurması, okuyan kitlenin daha çok olması ve gündemi takip eden kitlenin haber kanallarının medya ve kurulan yerel gazetelerle desteklenmesi ile Evren’den gelen haberlerin özgünlüğü belli bir süre sonra ciddi birikim oluşturdu. Yeni medya araçlarını aktif kullanma (sosyal medya grupları kurmak gibi) ve bununla beraber gelişen hemşehrilik ağı bu içerikleri daha görünür kıldı. Bu elbette haber aktarımında büyük katkılar sunuyor.
Gazetesi olmayan ilçenin gazetecisi: Ali Rıza Yıldırım
Uzun’un “yeni medya araçlarının aktif kullanımı” derken andığı isim olan, Evren ilçesinden haber akışını sağlayan yerel gazeteci Ali Rıza Yıldırım’ın kendi ağzından hikâyesiyle noktalayalım:
- Gazeteciliğe başlamadan önce TBMM’de çalışıyordum. Emekli olduktan sonra, haber niteliği taşıyan olay ve gelişmeleri gündeme taşıyacak kişi veya kişiler olmadığından bunu yapmayı düşündüm. Çünkü ilçemizde bir gazete yoktu. Hâlâ da yok. İşe Facebook üzerinde bir grup kurarak başladım. “Evren İlçesi Medya Haber” isimli Facebook grubunu kurdum. Şu an 3.200 küsur üyeye sahip olan grubumuz kısa sürede dikkat çekti. Evren’den anlık canlı yayın ve haberler yaptım. Bu da insanların hoşuna gitti. Bilhassa gurbetteki Evrenliler’in… Memleketlerinden haberdar olmak onları sevindirdiği gibi, bize destek olmalarını da sağladı. Bu güzel tepki ve geri dönüşler ile halkla daha iç içe oldum. Onun sonrasında da Anadolu Ajansı serbest muhabirliğini üstlendim.
- Öncelikle yaptığım işin ciddi bir iş olduğunun bilincine vardım. Halk ile samimi ve dürüst dostluklar kurdum. [Devlet kurumlarından da] destek aldım. Haber anlamında bir olay veya haber niteliği taşıyan gelişmeler ile ilgili durumlarda iletişime geçiliyor. Aynı iletişim 112 Acil ile de var. Ben o anda Evren’de olmasam da Evrenli hemşehrilerimiz hemen beni haberdar ediyor olaylardan. Haber ile ilgili resim, görüntü ve haberin içeriği hakkındaki bilgiler de anında bana geliyor. Örneğin sorularınızı cevaplarken Antalya’daydım. Hemşehrilerimiz o sırada meydana gelen bir kazanın bütün ayrıntılarını görüntüleri ile beraber bana gönderdiler.
- Buradaki en önemli şey halk ile diyaloğun çok iyi olması. Resmi kuruluşlardan, örneğin belediye veya diğer resmi kuruluşlardan bize basın bildirisi benzeri haber içerikleri gelmez. Evren’den haberlerin gelmesi tamamen kendi bireysel ilişkilerim ve Evren Medya Haber grubunun etrafında gelişen hemşehrilik dayanışması ile oluyor. Çünkü Facebook’taki haber grubumuz insanlarla diyaloğumu çok iyi güçlendirdi. Haber değeri olan her şey anında bana bildiriliyor. Şimdilerde Evren’de bir gazete çıkarılması talebi hemşehrilerimizden her fırsatta geliyor. İnşallah en kısa zamanda “Evren’in Sesi” isimli gazeteyi çıkaracağız. Başarı tek başına olmaz, kendinizi topluma kabul ettirince başarı toplum ile beraber geliyor. Biz Evren’de bunu sağladık.
BU DİZİDE ÖNCEKİ BÖLÜM – PÜLÜMÜR’ÜN SIRRI