Dosya

Pülümür’ün sırrı: Özgür düşünce, özgün haberciliği besliyor

Seyrantepe'den Pülümür manzarası. Özgün görsel: Aydın Polat/YouTube

Journo’nun “Haber Çölleri” dosyasında ortaya çıkan verilerin ardındaki sebepleri, Türkiye’nin dört bir yanında araştırmaya devam ediyoruz.

Neden Çöl, Niye Vaha?” yazı dizimizin yeni bölümünde konu, Türkiye’de kişi başına en çok haberin üretildiği ilçe olan Tunceli Pülümür.

Şenol Balı; yerel gazetecilere, akademisyenlere ve sanatçılara, şair Cemal Süreya’nın memleketi Pülümür’ün özgün habercilik sırrını sordu.

Journo’da şubatta yayımlanan araştırmada 1,1 milyon haber analiz edilmiş, nüfusa oranla en çok özgün haberin Pülümür kaynaklı olduğu ortaya çıkmış ve sonuçlar medyada tartışılmıştı. Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, “Pülümür ve Fatih’te neler oluyor” başlığını kullanmıştı.

Doğu Anadolu’nun coğrafi açıdan zengin, ama yaklaşık 90 binlik nüfusuyla nüfus yoğunluğu en düşük ili olan Dersim, siyasi ve kültürel yapısı bakımından farklılıklarıyla öne çıkıyor. Merkezin dışında Çemişgezek, Hozat, Mazgirt, Nazımiye, Ovacık, Pertek ve Pülümür ilçelerine sahip olan il, aynı zamanda bir doğa ve inanç turizmi merkezi.

Entelektüel düzeyin Türkiye ortalamasından yüksek ve yaşam biçiminin çoğulcu olması tüm ilde özgün haberciliğin gelişiminde muhtemel nedenler arasında sayılıyor. Türkiye dışına göç edenlerin Dersim ile ilişkilerinin hâlâ canlı olması da özgün haberciliğe talebi arttırıyor. Ayrıca festivaller, bölgeye özgü doğal güzellikler, bitki ve hayvan türleri gibi sık sık haber malzemesi olan birçok unsur var il genelinde…

Anadolu Ajansı (AA), Demirören Haber Ajansı (DHA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Mezopotamya Ajansı (MA) ve Evrensel gazetesi kentte muhabir bulunduruyor. Üç yerel gazeteye ve iki haber sitesine sahip Dersim’de, sosyal medya da etkin olarak kullanılıyor.

4 bin nüfusuyla, iki hafta boyunca 2.817 adet habere konu olarak Türkiye’de nüfusuna oranla en çok haberde adı geçen ilçe olan Pülümür özelinde baktığımızda durum biraz daha farklı. Küçük olsa da, stratejik konuma sahip, hatta bir geçiş güzergâhı sayılabilecek bu ilçe, nasıl oldu da Dersim’in merkezini ve komşu olduğu Bingöl ile Erzincan’ı özgün habercilikte geri bıraktı?

Karaman: Tarımda bile yaratıcılık var, bunlar haber konusu

Pülümürlü sanatçı Metin Karaman’a göre, ilçeden çıkan özgün içerik sayısının fazlalığı, bu coğrafyadaki özgür düşünme kültürünün bir sonucu. Dayatmacı olmayan, demokratik kent kültürünün önemini vurgulayan Karaman bunu şöyle açıklıyor:

  • Dersim’de rızaya dayalı bir yaşam var. Bu Alevilik kültüründen geliyor. Ve kentte bu yönüyle bir yaratıcılık söz konusu. Sadece entelektüelizm açısından değil, tarımda da bu böyle. Örneğin birçok tarım modeli denendi ve başarılı olundu. Bunlar hâliyle birer haber konusu oluyor.
  • Politik ve sağduyulu bir toplum mevcut. Halkın bilinç düzeyi yüksek ve angaje değiller. Farklı dil ve mezheplere ait olmasına rağmen insanlar saygı çerçevesinde ve çoğulcu bir şekilde yaşayabiliyorlar.
  • Dersim zengin ve yaratıcı bir coğrafya. Gençler bilimsel düşünebiliyorlar. Kentte bin yıllardan gelen bir muhaliflik geleneği var. Ocakların, doğanın ve tarihin de bu özgün haberler konusunda etkisi olabilir.

İldeki inanç sisteminin bölgedeki birçok dağ, su veya hayvanı da kutsal saydığını söyleyen Karaman, doğanın da sürekli olarak güncel bir konu şeklinde işlenebildiğini sözlerine ekliyor.

Dr. Demir: 10 değişik insan varsa 10 değişik hikâye vardır

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Fethi Demir ise konunun başka bir boyutuna dikkat çekiyor. Dersimli olan ve uzun yıllar bu ilde yaşayan Demir şöyle diyor:

  • Pülümür, Tunceli sosyolojisinin biraz kıyısında bir yer. Erzincan havzasına daha yakın. Kültürel, ekonomik veya sosyal ilişkiler daha çok Erzincan ile. Aynı zamanda en çok göç veren ve nüfusun en az olduğu ilçe. Kent genelinde aşiret bağları zaten zayıf ama Pülümür bireyselleşmenin en çok olduğu yer. 1960’lardan gelen siyasi alışkanlıklar veya sosyal bağlar bugüne etki ediyor.
  • Pülümürlüler önce 1938 olayları ve devamında 1970’li yıllardaki ekonomik göçle beraber Avrupa’da, İstanbul veya Erzincan gibi kentlerde hayat kurmuşlar. Pandemiyle beraber bu özel hikâyelerin ilçeye dönmesi burada bir sosyolojik hareketliliğe ve sonucunda özgün içeriklerin üretilmesine etki etmiş olabilir. Bireyselliğini erken kazanan bir yerden bahsediyoruz. Burada 10 değişik insan varsa 10 değişik hikâye vardır. İnsan prototipi ve göçün yoğunluğu da bölgedeki haber üretimine katkı sağlamış olabilir.

Çatışmaların azalmasıyla doğa yeniden keşfediliyor

Pülümür ilçesiyle kent merkezini karşılaştıran Demir, çatışmaların azalmasıyla beraber doğanın yeniden keşfedildiğini de belirterek şunları ekliyor:

  • Siyasi gelenek de etkili olmuş olabilir. Politik angajman belirlidir kent merkezinde ama Pülümür de öyle bir durum söz konusu değil. Coğrafi koşullar da etkili. Muhalif geleneği barındıran seküler bir coğrafya. Bölgenin bir özgünlüğü var. Birkaç kimliğin beraber yaşadığı bir sentezdir aslında.
  • Yaylacı ve koçerlerin burayı seçmesi veya doğanın nispeten bakir olmasını haber üretimi için bir etken olarak sayabiliriz. Bir diğer etken de doğanın yeni yeni keşfedilmesi. Yıllarca çatışmalardan dolayı [görülemeyen] yaylalar, dağlar, fauna merak ediliyor, devamında keşfediliyor ve bunlar hâliyle birer haber konusu olabiliyor.

Cemal Süreya’nın Pülümür’den göç etmeye zorlanan bir ailenin çocuğu olarak Erzincan’da doğduğunu hatırlatan Demir, büyük şairin bu sürgüne dair yazdığı mısraları hatırlatıyor:

Bir yük vagonunda açtım gözlerimi,

Bizi kamyona doldurdular,

Tüfekli iki erin nezaretinde,

Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular,

Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar,

Tarih öncesi köpekler havlıyordu

Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler

Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki.

Annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü.

Rudaw temsilcisi Gözlü: Basın açıklamalarının bolluğu ve inanç turizmi de etkili

Ali Haydar Gözlü

Erbil merkezli Rudaw TV’nin Dersim bölge muhabiri Ali Haydar Gözlü, bölgedeki protesto kültüründen beslenen basın açıklamalarının bolluğunun ve inanç turizminin de özgün haberciliği desteklediğini düşünüyor. Şöyle diyor Gözlü:

  • Siyasi ve kültürel yapısı bakımından Dersim, Türkiye’de ve Kürt illeri arasında farklılıkları ile ön plana çıkıyor. Dersim’in nüfusunun büyük bölümünün Kürt Alevi olması, sol düşünceye sahip olması ve çoğu zaman muhalif çizgisini ortaya koyması bu ili önemli kılan ve medyada fazla görünür kılmasını sağlayan nedenler arasında yer alıyor.
  • Kendi coğrafyasında yaşanan hak ihlallerine basın açıklamaları ve sokağa çıkarak hızlı bir şekilde tepki vermesi ile ön plana çıkan Dersim’de, basın açıklamalarının sayısının yüksek olması da haberciliğin önemini ortaya koyuyor.
  • 1938’de yaşanan Dersim katliamı trajedisinin hafızalardan silinmediği bölgede her meslek grubu kendini önce mağdur olarak tanımlıyor ve mağduriyetin nedeni olarak “muhalif duruşunu” gösteriyor.
  • Dersim coğrafyasının doğal güzellikleri, Munzur ve Pülümür vadilerinin bulunması ve her yıl yaz mevsiminde çevre illerden yüzbinlerce kişinin bu kenti ziyaret etmesi de haber sayısının artışında önemli unsurlardan.

Gazeteci Sezgin; 40 bin nüfuslu kentin 2 milyon takipçisi var

Gözlü’ye göre bölgede okuma yazma oranının yanı sıra, sosyal medya kullanım oranının da yüksek olması özgün habere talebe artırdığı gibi, üretimi körüklüyor olabilir. “Toplumun bilinçli olmasından ötürü haberciler de nitelikli ve doğru haber üretme kaygısı güdüyor” diyor Gözlü.

Kentteki yerel bir gazetede çalışan Hüseyin Yaşar Sezgin de, ”1938 süreci ve özellikle 1993-94 sürecinden sonra diasporanın gözünün, kulağının olduğu Dersim coğrafyasında aslında her şey haberdir” ifadesini kullanıyor. Sezgin’e göre kent merkezi 30-40 bin nüfuslu olsa da, bu ilden gelen haberleri yaklaşık 2 milyon sosyal medya kullanıcısı kesintisiz olarak takip ediyor.

Bir yanda doğal güzellikleri, bir yandan siyasi-kültürel yapı ve gelişmelerden etkilenen “muhalif” haberleriyle Pülümür bu sayede gazetecilere bolca malzeme sunuyor. Sezgin, bu nedenle yerel gazetecilerin de sıkı rekabet hâlinde olduğunu vurguluyor.

Eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in 1969 yılında yayımlanan “Pülümür’ün Yaşsız Kadını” adlı şiiriyle noktalayalım:

 

Pülümür’ün bir dağ köyünde gördüm onu

yaşını sordum bir giz gibi güldü

kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz.

Yüzüne baktım bir giz gibi güldü.

 

Bir asa vardı elinde,

bir solmuş krallığın

kadifeden harmanisi üzerinde

bir Hititliydi o bir Selçukluydu

bir Ermeniydi bir Kürttü

bir Türk.

 

Yaşını sordum bir giz gibi güldü

koluma girdi bir soylu kadınca

tozlu köy yolunda sürüyerek eteğini

beni tek gözlü sarayına götürdü

köy yapısı kulübesinin.

 

Zamanı onda yitirdim ben,

yitik zamanlara onda eriştim

en soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında

bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim.

BU DİZİDE ÖNCEKİ BÖLÜM – VAN-HAKKÂRİ NEDEN HABER VAHASI? 

Şenol Balı

1988 yılında Van'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Birçok dergi ve gazeteye köşe yazıları yazdı, uzun yıllar tiyatro ve sinema oyunculuğu yaptı. 2016 yılında Van Erciş Belediyesi'ne atanan kayyum tarafından Belediye Basın Birimi'ndeki işinden atıldı. Şimdi Van'da serbest gazetecilik yapıyor.

Journo E-Bülten