Televizyon

Teletekst: İnternetin gölgesinde hayatta kalabilen bir bilgi hizmeti

Teletekst (özgün yazımıyla Teletext), kullanıcıların bir ihtiyacını karşıladığı sürece çok eski bir teknolojinin bile kolay kolay yok olmayacağının güzel bir örneği. Türkiye’de de TRT’nin 1990 yılında devreye giren Teletekst yayını TELEGÜN, internet çağında bile varlığını sürdürüyor.

Son dakika haberlerini, maç sonuçlarını, hava durumunu, döviz kuru ve borsa verilerini özellikle cezaevlerinde, internet erişiminin düşük olduğu kırsal kesimde ve yurtdışında yaşayan çok sayıda kullanıcı Teletekst’ten izlemeye devam ediyor.

Bir TRT yetkilisinden aldığımız bilgiye göre, yaklaşık 800 adet TELEGÜN sayfasını 5 kişilik bir birim güncelliyor. İletişim akademisyenleri, medya uzmanları ve TELEGÜN kullanıcılarıyla; Teletekst’in dününü, bugününü, avantajlarını ve dezavantajlarını konuştuk.

Medya tarihinde, son kullanıcıya yönelik bilgi sisteminin ilk uygulamalarından birine “Teletext” adı verilmişti. Televizyon yayınının taşındığı sinyalde, istenen metin ve ve basit grafiklerin verileri de gönderilip uygun alıcısı olan TV’lerde bunlar görüntülenebilirdi.

1970’lerin başında İngiltere’de Philips’in görüntü biriminin baş tasarımcısı John Adams, TV programlarına işitme engelliler için altyazı eklemeye çalışırken Teletext’i geliştirdi. Birleşik Krallık’ın kamu yayıncısı BBC 1974’te “Ceefax ” ismiyle ilk yaygın Teletext yayınına başladı. Avrupa’da diğer birçok yayıncı kısa süre sonra kendi Teletext yayınlarını geliştirdi.

Tek taraflı (hizmet sağlayıcıdan kullanıcıya) bir bilgi sistemi olan Teletext’in kardeşi ise “Videotex” adıyla anılıyor. Bu uygulamada modemler çift taraflı çalışabildiğinden, kullanıcı da hizmet sağlayıcıya veri gönderebiliyordu. 1980’lerin başında Fransa bu yoldan gitti ve Minitel (resmî adı TELETEL) adı verilen Videotex sistemi bir dönem 25 milyon aboneye ulaştı.

Teletekst Avrupa’da hızla yayıldı, ABD’de gelişemedi

2012’ye kadar hizmette kalan ve kapatılmasına yakın günlerde bile milyonlarca kullanıcısı olan Minitel’den, ülkenin dört bir yanındaki özel terminalleri kullanılarak çevrimiçi alışveriş yapmak, diğer kullanıcılarla sohbet etmek ve çeşitli bilgi ve eğlence servislerine erişmek mümkündü. Eski proje müdürü Jean-Paul Maury, “Bence günümüze ait birçok teknolojik gelişimin temelini Minitel ile attık. Minitel terminalinden dünyanın bir başka noktasına bağlanabiliyordunuz. Bunların hepsi Minitel tarafından sağlanmıştı. Yani internet ağı ve bütün çevrimiçi ağlar” demişti.

1970’lerde ve 1980’lerde Avrupa’da hızla yayılan Teletext ve Videotex, ABD’de ise gelişmedi. Joseph Roizen, “Teletext in the USA” başlıklı makalesinde, bunun nedeninin ekonomik olduğunu vurguluyor.

Avrupa’da güçlü bir kamu yayıncılığı vardı ve bu kanallar öncelikle kullanıcıları düşünerek adım atıyordu. ABD’de ise özel kanallar öncelikle bu yeni teknolojinin gelirleri nasıl etkileyeceğine odaklanıyordu. Roizen’a göre izleyicilerin, görüntülü reklamların yer aldığı daha kârlı TV yayınından, metin tabanlı reklamların yer aldığı Teletext’e geçmesi, ABD’deki kanalların işine gelmezdi. Bu ülkedeki kamu yayıncısı PBS ise sınırlı bir altyazı hizmeti dışında Teletext yayını geliştirecek malî kaynaklara sahip değildi.

Türkiye’nin ilk Teletekst hizmeti TRT TELEGÜN ve ikincisi Showtext

1990’ların başında ABD’de internet, daha doğrusu “World Wide Web” doğarken Türkiye oldukça geç de olsa Teletext ile tanıştı. Soğuk Savaş bitiyor, yeni bir dünya kuruluyordu. Türkiye’nin ilk özel televizyon kanalı olarak Star 1, 1990 yılında test yayına başlamıştı.

Bu konjonktürde, kamu yayıncısı TRT de kendisini yenileme ihtiyacı hissediyordu. 1989’da TRT 3’ün, 1990’da TRT 4’ün kurulmasının hemen ardından kanal, Türkiye’nin ilk Teletext yayını olarak TELEGÜN’ü hizmete aldı. Birkaç yıl içinde, özel televizyonların da çoğalmasıyla birçok farklı Teletext hizmeti sunuldu. Show TV’nin Teletekst hizmeti Showtext, TRT TELEGÜN’ün ilk ve en önemli rakibi olacaktı.

Sonraki yıllarda internetin yükselişiyle Türkiye’deki özel kanalların Teletekst hizmetleri bir bir sonlandırılırken TRT’nin TELEGÜN’ü direnmeyi sürdürüyor. Kanalın web sitesinde, “Kaliteli yayıncılık anlayışından ödün vermeden, Avrupa Yayın Birliği EBU’nun Teletekst yayıncılığı konusundaki teknik ve içerik biçim ölçütlerini dikkate alarak yayın yapıyor. Türkiye’de sadece TRT tarafından verilen bu hizmet, yurtdışından da rahatlıkla takip edilebiliyor” ifadeleri yer alıyor.

Bugün de TRT’nin TELEGÜN sayfalarına, TV kumandası aracılığıyla istenen sayfa numaraları tuşlanarak çok rahat ulaşılabiliyor. İnternetin çöktüğü durumlarda da TELEGÜN, televizyon yayınına erişebilen herkesin gelişmelerden haberdar olmasını sağlıyor. Bu arada dünyada da birçok ülkede Teletekst hizmeti sürüyor. Fransa, Almanya ve Rusya gibi çok sayıda ülkede birden fazla kanal bu hizmeti hâlâ veriyor.

Bilgi kirliliği yok, tıklama tuzağı yok

Sosyal medyadaki mesajlara baktığımızda, Türkiye’de Teletekst’i özellikle orta yaş üstü çok sayıda insanın kullanmaya devam ettiğini, çeşitli gruplarca farklı nedenlerle hâlâ kullanışlı bulunduğunu, örneğin bu uygulamanın bir yandan “cezaevi interneti” diye tanımlandığını görüyoruz. Ekşi Sözlük’te bir kullanıcı geçen martta Teletekst sayfasına şöyle yazmış:

– bilgi kirliliği yoktur.
– tıklama tuzağı yoktur.
– kısa ve özet bilgiler vardır.
– yazım ve dil bilgisi iyidir.
– anlık gündem takibi imkânı sağlar.
– saatlerce vakit kaybettirmez.

ne güzel platformmuş be, hey gidi gençlik…

En çok okunan TELEGÜN sayfası borsa, ikinci sırada spor var

Gerçek zamanlı Borsa İstanbul bilgilerinin yer aldığı sayfalar hâlen “en çok izlenen borsa ekranı olma iddiasını sürdürüyor.” Günlük olarak açıklanan Merkez Bankası gösterge verileri ve serbest piyasa döviz kurları da yine Teletekst yayınının TELEGÜN sayfalarında yer alıyor.

TRT’nin Teletekst birimindeki bir yetkili, en çok okunan sayfalarının borsa, ikincisinin ise spor olduğunu aktardı. 2024 itibarıyla bu birimde 5 çalışanın görev yaptığını paylaşan yetkili, son dakika haberlerini hızlı bir şekilde girdiklerini ve büyüklüğü 3,0’ün üstündeki depremlerin Teletekst sayfalarında yer aldığı bilgisini vererek şöyle dedi:

  • Özellikle internet erişiminin olmadığı ve sistemlerin kilitlendiği zamanlarda birçok kişi yine güncel deprem bilgisini TELEGÜN üzerinden alıyor. Erişimin olmadığı yerde Teletekst devreye giriyor. Anlık bağlı borsa entegre sistemiyle de ortalama 40 saniye içinde en güncel bilgilere Teletekst sistemiyle ulaşılabiliyor.

300’ü düzenli güncellenen, reklamsız yaklaşık 800 sayfaya sahip

Güncel olarak ortalama 300 güncel sayfanın olduğunu söyleyen yetkili şu ifadeleri kullandı:

  • Toplamda ortalama ise 700-800 sayfamız var. Bazı sayfalar günlük, bazıları anlık, bazıları birkaç günde bir güncelleniyor. Kısa, net ve anlaşılır bir dil kullanıyoruz. Kullanıcılarımız, takip ettikleri sayfaların numaralarını ezbere bilirler. Özellikle cezaevleri ve yurtdışındaki Türkler tarafından yoğun takip edildiğimizi biliyoruz. Ayrıca internetin olmadığı ve zayıf olduğu kırsal kesim sâkinleri ile askerler de önemli bir kitlemizi oluşturuyor.
  • E-posta ve TRT İletişim Merkezi aracılığıyla geri dönütler almamız bizleri daha da mutlu ediyor. Askerlik bilgileri, Milli Eğitim Bakanlığı’yla ilgili güncel gelişmeler, Açıköğretim Fakültesi (AÖF) bilgileri gibi önem arz eden birçok bilgiye güncel olarak ulaşabiliyorlar.

Teletekst sayesinde reklamsız içeriklere erişmeye de vurgu yapan yetkili, internetteki reklamlardan sıkılan ve beklemek istemeyen kişilerin Teletekst’e yöneldiğine dikkat çekiyor. Haber kaynaklarının TRT Haber Merkezi olduğunu paylaşan yetkili, doğru ve güvenir bilgileri aktardıklarını belirterek sözlerini tamamlıyor.

TRT’nin 1990’da devreye aldığı TELEGÜN, dünyanın ilk Teletekst hizmeti olarak BBC’nin 1974’te başlattığı Ceefax’a içerik ve görsel olarak çok benziyor. Dünyadaki birkaç Teletekst hizmeti bugün hâlâ şu sayfa üstünden de çevrimiçi ortamda kullanılabiliyor.

TELEGÜN, kullanımı oldukça basit ve anlaşılır bir arayüze sahip. Erişim için özel bir abonelik veya ekipman gerektirmemesi de bir başka avantajı. Ancak sınırlı içerik, basit grafikler ve tek yönlü iletişim gibi dezavantajları da var.

Bir zamanlar son dakika haberlerinin ana mecrasıydı

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aslı Yapar Gönenç, internetin yaygınlaşmasından önce Teletekst’in önemli bir yer tuttuğuna vurgu yapıyor:

  • Teletekst yayınları internetin bu denli yaygınlaşıp yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olmadığı bir dönemde, televizyonlar aracılığıyla son dakika haberlerini takip etmek için kullanılan bir sistemdi. Kumandanın bir tuşuyla nerede deprem olduğunu, hava durumunu, spor karşılaşmalarının sonuçlarını görmek mümkündü. Ülkemizde ilk Teletekst yayını 3 Aralık 1990’da TRT tarafından gerçekleştirilmiştir. Ben TRT’nin Teletekst yayınlarını görmüş bir kişi olarak o dönem için çok önemli bir gelişme olduğunu hatırlıyorum. Babamın oradan maç sonuçlarına, nerede kaç şiddetinde deprem olduğuna hızlıca bakabildiğine tanık olmuştum.
  • Küçük ekranlar yerine televizyon aracılığıyla büyük ekranlara yansıyan görüntülerin izlerkitlenin ilgisini çekeceğini öngörmek mümkün. Ayrıca internet ortamını kullanma olanağı bulamayan kişiler için de bir olanak olduğunu söyleyebiliriz. Aslında Teletekst yayınları olsun, internet ortamı olsun her iki mecrada da amaç hızla bilgiye ulaşmak. Bu nedenle amaç bakımından birbirlerine benzediklerini söylemek mümkün.
  • Belli bir yaşın üzerindeki kesim için küçük telefon ekranlarından ziyade geleneksel televizyonun güvenilir ortamı daha rahat görülmektedir. Bu noktada da gençlerin televizyon ekranı yerine cep telefonlarını ya da interneti tercih ettiklerini söyleyebiliriz belki. Televizyonla büyümüş bir nesil içinse televizyon ekranları kullanım kolaylığı açısından daha konforlu diyebiliriz. Modem, bağlantı, kota, kesinti, kısıtlama gibi sınırlılıklar olmadan bilgiye ulaşmak daha kolay olmaktadır.

Gönenç, Teletekst’in yeni iletişim teknolojileriyle çağı yakalayabilmesi hâlinde çok daha başarılı olabileceğini düşünüyor.

Alparslan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamilla Aliyeva da kulanım kolaylığına dikkat çekiyor:

  • Teletekst, televizyon sinyalinin görünmez bir kısmında kodlanmış metin ve grafikler gönderirdi. Kullanıcılar, uzaktan kumandalarındaki özel düğmeler aracılığıyla, sayfa numaralarını girerek veya içerik kategorilerine göz atarak istedikleri bilgilere erişebilirlerdi. Teletekst sayfaları, güncel haberler, hava durumu, spor sonuçları, borsa bilgileri, program rehberleri, film özetleri ve daha birçok konuda bilgi içerirdi. Bazı kanallar, özel ilgi alanlarına yönelik içerikler de sunmaktaydı.

“Hayatlarını Teletekst’e göre kuran ve planlayanlar vardı”

Medya Akademisi Derneği (MAKDER) Başkanı Selçuk Taşdemir ise geçmiş yıllarda Teletekst sayesinde ilk bilgiye ulaşmanın heyecanını paylaşıyor:

  • Dikkat çekilecek önemli nokta, son dakika bilgilerin hızlı olarak ulaşılabildiği bir yer olmasıydı. Ortalama 40 yaşın üzerinde belirli sayıda da olsa hâlen kullananları var. Hayatlarını Teletekst’e göre kuran ve planlayanlar vardı. Yani belirli saatlerde girip çıkıp aktif kullandığını söyleyebiliriz. Son derece popüler olan bir uygulamadan bahsediyoruz. Teletekstle ilgili 90’lı yıllarda renkli televizyona geçerken kumanda tuşunu büyük merakla tuşlayıp, elimizden kumandayı düşürmeden, son dakika bilgileri takip etmek için anlık ulaşıp o heyecanla ailelerimizle de paylaşırdık.

Kışın Mersin’de, yazları Malatya’da yaşayan 80 yaşındaki Mehmet Ali Gündüz, Teletekst’i aktif kullanmaya devam edenlerden. Gündüz, Teletekst’i son zamanlarda daha çok futbolda puan durumlarını takip etmek için kullandığını belirterek şöyle diyor: “TRT 1’i açıyorum. Kumandanın bir tuşuyla maçların puan durumu için bakıyorum. Genellikle maçların oynandığı hafta sonları bakıyorum.”

Özetle Teletekst, günümüzde nostaljik bir anı olarak hafızalarda yer etse de, medya ve iletişim tarihinde önemli bir yere sahip olan bu televizyonculuk hizmeti Türkiye’de TRT’nin TELEGÜN’ü vasıtasıyla bugün de çok sayıda vatandaş tarafından kullanılıyor. Teletekst’in sunduğu anında bilgi erişimi, güncel haberleri takip etme ve farklı içeriklere kolayca göz atma gibi imkânlar, internet gazeteciliğinin de temelini oluşturdu.

Özgür Bülbül

Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Yerel-ulusal gazete, TV ve haber ajanslarında muhabir-editör olarak görev yaptı. İnternet haberciliği ve yerel medya üzerine çalışıyor. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Medya Ekonomisi ve İşletmeciliği Anabilim Dalı'nda Tezli Yüksek Lisans yaptı. "Doğu’da Gazeteci Olmak" ve "Haberin Yerel Hâli" adlarında yayımlanmış iki kitabı bulunuyor.

Journo E-Bülten