Görüş

Ahmet Hakan ‘süper rakamlar’ dedi ama Hürriyet 3 yıl öncesinden bile az tıklanıyormuş

Hürriyet’in internet sitesinin tıklanma sayısı, üç yıl önce bile bugün Ahmet Hakan’ın övündüğü miktarın 100 milyon üstündeydi. Ama asıl mesele bu değil…

Ahmet Hakan, Türkiye medyasında tanıdığım en zeki birkaç isimden biri.

“Dijitalde de öncüyüz: İşte süper rakamlar” başlığıyla bugün yayımlanan yazısında da “siyasi zekâsını” göstermiş.

Hürriyet.com.tr’nin “tarihi zirveyi” yakaladığını yazan Hakan’ın iddialarını ben bir bağlama oturtmaya çalışayım. Rakamlar sahiden “süper” mi, siz takdir edin.

Siyaset: Demirören dönemini, Demirören dönemiyle kıyaslamak

“Zirve,” “yükseliş,” “rekor” gibi ifadelerin geçtiği sayısal bir analizde kritik noktalardan biri, çizgiyi nereden çektiğiniz. Yani neyi, ne zaman, neyle karşılaştırıyorsunuz?

Ahmet Hakan, “hürriyet.com.tr’de ayda 1.7 milyar sayfa görüntüleniyor. Geçen yılın son aylarına göre tam yüzde 70’lik bir büyüme demek bu” diyor.

Kritik ifade: “Geçen yılın son aylarına göre…”

Demirören’in gazeteyi satın almasından sonra kâğıtta tirajların nasıl dibe vurduğu, “şişirilmiş” olmakla suçlanan resmi verilerde bile kabak gibi ortada.

Bu süreçte dijitalde de erişimin hızla düştüğü, üçüncü parti platformlardan görülebiliyor. “Geçen yılın son ayları” dâhil…

Hürriyet’in dijital performansına dair detaylı sayıları ise bilmiyoruz.

Çünkü satın almadan sonra Demirören yönetiminin ilk icraatlarından biri, dijital verileri bağımsız olarak denetleyen Gemius* platformundan çıkmak olmuştu.

Öncüyüz” diyorsanız verilerinizi tarafsız bir denetçinin izleyip açıklaması gerekir, yoksa kendi kendine yaptığınız sayımı işi bilen kimse ciddiye almaz.

*Gemius nedir?

Birçok ülkede medyanın, ajansların ve reklamverenlerin dijital ölçüm hizmeti aldığı Polonya merkezli bir şirket. Türkiye’de medya, ajanslar ve reklamverenler 2007’de IAB Türkiye’yi ortak bir platform olarak kurmuştu. İlk yıllarda ölçüm işini ABD merkezli Comscore’a yaptıran IAB Türkiye, daha sonra Gemius’a geçti.

Demirören’in Doğan Medya Grubu’nu satın almasından kısa süre sonra bu grubun medya şirketleri Gemius platformundan ayrıldı. Artık toplamdaki gerçek dijital erişimlerini sadece kendileri görebiliyorlar. Şeffaflık ortadan kalktı.

Bir sitenin ziyaretçi sayısı gibi verileri doğru ölçebilmek için bağımsız denetçilerin takip kodlarının o siteye eklenerek ölçüm yapması gerekiyor. Uzaktan yapılan “üçüncü parti” tahminler genel trafik trendleri hakkında bir fikir verse de, gerçek sayıları tam olarak yansıtamıyor.

Ahmet Hakan’ın bahsettiği 1.7 milyar sayfa görüntülenmesi ise -şişirilmiş bile olsa- bir başarı değil, başarısızlık.

Bunu anlamak için güncel sayılara dahi gerek yok.

Bakın, 2017’de yazmıştım: O günlerde hürriyet.com.tr’nin sayfa görüntülenme sayısı 1.8 milyardı.

Türkiye’de internete erişen insan sayısının her ay artmaya devam ettiği, üstelik koronavirüs başta olmak üzere bir dizi sıcak gündem maddesi nedeniyle habere ilginin birkaç kat arttığı bir dönemde, üç yıl öncesinin sayfa görüntülenme sayısına bile ulaşamamak aslında felaket.

Elbette, Ahmet Hakan muhtemelen işin aslını gayet iyi biliyordur (kandırılmadıysa!) ama sözlerini bir siyasetçi gibi zekice seçip “algı yönetimi” yapıyor olsa gerek.

Hakan geçenlerde tirajlar konusunda da aynı taktiğe başvurmuştu. “Sokağa çıkma yasaklarının olumsuz etkisine rağmen Hürriyet tirajını arttırmayı başardı” diye yazmıştı.

Evet, birkaç ay öncesiyle kıyaslayınca bu doğru, çünkü büyük bir gazetenin tirajı böyle kısa bir sürede ancak bu kadar dibe vurabilirdi. Dibe vurduktan sonra bir miktar yukarı “sekmesi” normal.

Henüz birkaç yıl önce 500 bin satan, bugün ise 82 milyonluk bir ülkede 200 bin alıcı bile bulamayan bir gazeteden bahsediyoruz.

Ticaret: “Tık” sayısının uzun süredir pek anlamı yok

2017 tarihli o yazıda da vurguladığım gibi, “tık” sayısı uzun süredir dijital medya için bir “kutup yıldızı metriği” değil.

Dünyanın önde gelen medya şirketleri, epeydir hedeflerini sayfa görüntüleme (PV) adedine göre koymuyor. Öncelikle okurla ne kadar etkileşim kurduklarına bakıyorlar.

Hürriyet’te 2016’dan itibaren tıklanma sayılarının zamanla tamamen sözlüğümüzden silineceği bir dönüşüm süreci başlatmış ve etkileşim metriklerini esas alan yeni anahtar performans kriterleri geliştirip uygulamaya koymuştuk.

Çünkü tık sayısı, bir medya şirketinin ticari başarısına dair sağlam bir öngörü sunmaz; güvenilir bir “predictor” değildir.

Bu yüzden Ahmet Hakan keşke 1.7 milyar tıklanma ile ne kadar gelir elde edildiğini de açıklasa…

Bu tıklamaların ezici çoğunluğunun Google’dan gelen trafik ile foto galerilere dayandığı düşünülürse, dijital gelir konusunda da kutlamak yerine ağlanacak bir manzara olmalı.

Birkaç yıl önce her tıkta birkaç TL kazanabilen medya şirketleri artık 0.001 TL gibi komik gelirler görebiliyor. Özellikle de foto galeri gibi “kalitesiz” tıklamalarda…

Sadık kitlesini kaybetmiş, ancak “gelip geçici” kullanıcıları çekebilen dijital medya kuruluşları, her tıklamada kuruşa tâlim eder; sonunda da meteliğe kurşun atar.

Bu gidişat belki Hürriyet’te daha belirgindir ama tüm dünyayı etkileyen bir durum da söz konusu.

Dijital medya kuruluşlarının tık başına elde ettiği reklam geliri özellikle koronavirüs salgınıyla beraber hızla geriledi.

Google ve Facebook gibi dijital platformların yaygınlaşmasıyla zaten yıllardır medya kuruluşları aleyhine işleyen bir gerileme söz konusuydu.

Dünyanın önde gelen neredeyse tüm medya şirketlerinin özellikle son 10 yıldır reklam geliri yerine okur gelirini merkeze alan iş modellerine geçişi de bu yüzden. Burada etraflıca anlatmaya çalışmıştım.

Gelecek: Okurla güvene dayalı sağlam bir ilişki

Tıklanma sayılarıyla “siyaset” yapabilirsiniz.

Ticari başarı için etkileşime odaklanabilirsiniz.

Ama bugün dijital medyada “sürdürülebilir gazetecilik” yapmak istiyorsanız tek yol var: Size güvenen, sadık bir topluluğu haberciliğinizin çevresinde toplayabilmek.

Journo Talks’da yarın yine 100’ü aşkın üniversite öğrencisiyle buluşup Türkiye’de medyanın geleceğini konuşacağız.

Bu buluşma öncesinde yaptığımız ankette “Türkiye’de en az güvendiğiniz yayıncı” sorusu da vardı.

Gelen 78 cevap, çoğunluğu iletişim fakültelerinde okuyan bu öğrencilerin, ana akım medyanın geneline karşı derin bir güvensizlik duyduğunu gösteriyor.

Güven duymadıkları yayıncılar arasında en çok iktidarı destekleyen medya kuruluşlarının olması sürpriz değil.

Ama en sık gelen yanıtlardan birinin bir şirket değil, kişi ismi olması beni biraz şaşırttı. Bu kişi, Ahmet Hakan.

Doğrusu Ahmet Hakan benim en güvenmediğim yayıncı değil. Zaten kişilerin ötesinde, sistemik ve çok katmanlı bir medya sorunumuz olduğunu düşünüyorum.

Ama geleceğin haber üreticileri ve tüketicileri olan iletişim öğrencileri “güvenilmez yayıncı” sorulunca beni veya gazetemi zikretse durup bir düşünürdüm.

Ahmet Hakan yarınki Journo Talks’a katılıp öğrencilere bunun nedenini sormak isterse bize bir mesaj atması yeterli.

Öğrenciler izin verirse Ahmet Hakan da katılabilir 😉

Emre Kızılkaya

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Uluslararası İlişkiler lisansının ardından Marmara Üniversitesi'nde Gazetecilik yüksek lisansını tamamladı. 2003-2019 yılları arasında Hürriyet gazetesinde editör, dış haberler şefi ve dijital içerik koordinatörü; Hürriyet Daily News'da idari editör görevlerinde bulundu. İstifasının ardından 2019'da Harvard Üniversitesi'nde Knight Vakfı ve Nieman Vakfı'nın ortak bursuyla misafir araştırmacı olarak medyada sürdürülebilirlik konusunda çalıştı. Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) Başkan Yardımcılığını ve IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkanlığını yaptı. Journo'da proje editörü ve Harvard Kennedy School bünyesindeki Carr Center'da misafir araştırmacı olarak görevini sürdürüyor.

Journo E-Bülten