Er Osman Özçalımlı’nın şüpheli ölüm haberi, habercilikte neden “şehit” kelimesinin kullanılmaması gerektiğinin somut bir örneği ya da böyle bir tavır alındığında ulaşılacak sonucu göstermesi açısından önemli.
“İzmir’de hayatını kaybeden asker Kars’ta son yolculuğuna uğurlandı”
Haberin başlığı bu.
Mesela bir medya okuryazarlığı dersinde “Bu haberi servise veren yayın kuruluşu hakkında yorum yapın” diye sorulsa; dersleri hakkıyla dinlemiş katılımcılar, muhalif bir yayın organında çıkmış olacağını söyleyecektir büyük ihtimalle.
Ellerinde çok net bir ipucu vardır: Askerin ölümünü duyururken “şehit” değil “hayatını kaybeden” kelimeleri tercih edilmiştir.
Oysa bu haber Anadolu Ajansı’nda (AA) 2 Ağustos 2020 günü yayımlandı. Bu ülkede az çok haber okuyan herkes bilir ki AA, herhangi bir asker ölümünü “şehit” kelimesini kullanmadan geçmez.
Peki Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın ölüm haberi neden böyle verildi?
Bu haber, habercilikte neden “şehit” kelimesinin kullanılmaması gerektiğinin somut bir örneği ya da böyle bir tavır alındığında ulaşılacak sonucu göstermesi açısından önemli.
Özetle habercilikte tarafsızlık, bağımsızlık, haberin taraflarına eşit mesafede durmak veya dengeli olmak gibi genel ilkelerin uygulanması gerekiyor.
Haberci soru sorar
Üstelik bir haberci önüne getirilen “yüksekten düşme” bilgisi için şu soruları sormaz mı? Yüksekten nasıl düşmüş? Yüksek denilen yer neresi? Oraya nasıl çıkmış? Askeriye gibi disiplinli ve kimin nerede, ne yaptığı azami düzeyde kontrol edilen bir kurumda bu olay nasıl olmuş? İntihar mı? İtilmiş olabilir mi? Şahit olan var mı? Otopsi yapıldı mı? Sorular uzar gider.
Bir haberci ölüm olayı askeriyede meydana gelmişse habere olabildiğince dikkat etmeli; çünkü bu ülkede “şüpheli asker ölümleri” diye bir gerçek var. İyi bir haberci bu bilgiye sahip olmalı. (Kaynak önerisi: vicdaniret.org)
Hakikatin üzerini kapatmak?
Haberciler bu ilkeleri neden uygulamalı sorusunun yanıtı da çok zor değil: Haberci kelimeleri ulaşabildiği hakikati aktarmak için kullanmalı; hakikatin üzerini bir takım toplumsal, dinsel, cinsel, türsel hassasiyetlerle kapatmamalı.
Gelelim Anadolu Ajansı’nda 2 Ağustos 2020 günü yayımlanan habere.
AA muhabiri Cüneyt Çelik’in imzası var haberde. Çok muhtemelen Cüneyt Çelik haberi yazarken “şehit” kelimesini kullanmıştır; eğer yöneticileri tarafından önceden uyarılmamışsa tabii. Çünkü herhangi bir medya kuruluşunda çalışan bir haberci o kurumun dilini, yaklaşımını bilir ve ona göre yazar.
Haber, editör masasından itibaren yayımlanma aşamasına kadar yeniden şekillendirilmiş olmalı.
AA haberindeki küçük ipuçları?
Haber şöyle verilmiş:
“İzmir’de görev yaptığı cezaevinde yüksekten düşme sonucu yaşamını yitiren jandarma er Osman Özçalımlı’nın cenazesi memleketi Kars’ta toprağa verildi.” Haber daha uzun ama aslında özü bu.
Haberin geri kalanından bir iki ayrıntı öğrenebiliyoruz sadece ama onlar da önemli:
1. İzmir’de otopsi yapılmış. (Tabii sonuçlar bilinmiyor.)
2. Özçalımlı, Digor ilçesine bağlı Kocaköy’ünde toprağa verilmiş.
3. Naaşı ‘Türk bayrağına sarılı’ymış.
Osman Özçalımlı’nın ölüm haberini sadece AA’dan ve haberlerinde sadece AA kaynağını kullanan medya kuruluşlarından okumuş olsanız; bu ayrıntılar sizi işkillendirmeyebilir. Belki neden “şehit” yazılmadı diye aklınızdan şöyle bir geçer.
Haberi bir de başka bir kaynaktan okuduğunuzda yukarıdaki ayrıntılar anlam kazanıyor. Sonuçta Er Osman Özçalımlı’nın şüpheli ölüm haberi, “şüpheli bir haber” kategorisine geçiyor.
Farklı kaynakların önemi?
Bakın diğer kaynaklar nasıl vermiş haberi:
“Ailesine tehdit edildiğini söyleyen asker ölü bulundu” (Artıgerçek – 1 Ağustos 2020)
“İzmir’de Jandarma Er Osman Özçalımlı şüpheli şekilde hayatını kaybetti” (Evrensel – 1 Ağustos 2020)
“Bir Gün Önce Babasına ‘Tehdit Edildiğini’ Söylemiş: Er Osman Özçalımlı Ölü Bulundu” (onedio.com – 2 Ağustos 2020)
Özetle bu haberlerde Özçalımlı’nın babası, oğlunun 30 ve 31 Temmuz tarihlerinde kendisini arayarak “Baba beni sıkıştırıyorlar ve bana vatan haini diyorlar. Bana tuzak kuruyorlar, benimle uğraşıyorlar” dediği ve ölümle tehdit edildiği bilgisini veriyor. Tabii olayın bu kısmı AA haberinde yok.
Sonraki günlerde HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm konu hakkında soru önergesi verdi. Ve ardından Osman Özçalımlı’nın anne ve babasının, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunduğu haberi basına yansıdı.
AA haberi neden böyle vermiş olabilir?
Bu soru kritik. Medya okuryazarlığı açısından önemli bir haberle karşı karşıyayız. Devletin olanaklarıyla habercilik yapan; tüm taraflara eşit mesafede olmasının elzemliği herhangi özel medya organından çok çok daha öncelikli olarak sağlanması gereken bir yapı var karşımızda. Ve Osman Özçalımlı’ya “şehit” demeyerek diğer kaynakların haberini dolaylı olarak doğruluyor. Ancak AA haberi böyle yaparken Özçalımlı’nın babasına telefonda söylediği “bana vatan haini diyorlar” diyerek işaret ettiği kişilerle aynı yerde konumlanmış oluyor.
Sonuçta AA’nın tarafgirliği bir kez daha ayağına dolaşmış oluyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – ANADOLU AJANSI GERÇEĞİ: YÜZDE 54.9 İKTİDAR, YÜZDE 0.4 MUHALEFET