Dosya

Türkiye medyasına güvenmeyen Antakyalılar gündemi Arap medyasından takip ediyor

(Soldan sağa) Kemal Görgülü, Delile Daplan, Bereket Kar ve Gülay Yüksek
Türkiye’de habere talep var. Sorun, gazetecilik yaparak halkın güvenini kazanamayan ana akım medyamızda… Uluslararası medya kuruluşlarının Türkçe yayınlarına ilgi de bu yüzden, yabancı dil bilen vatandaşların son dönemde o dildeki kaynaklara yönelmesi de… İngilizce bilenlerin örneğin New York Times ve The Guardian’ı gibi takip etmeleri gibi, Arapça bilenler de artık Arap ülkelerinin medya kuruluşlarını tercih ediyor. Bu eğilimin en net gözlenebildiği şehirlerimizden Antakya’da okurlar ve izleyicilerle buluştuk, haber tüketim alışkanlıklarını sorduk. Türkiye medyasının güven kaybettiği bir ortamda Antakyalılar bir uçta Katar merkezli Al Jazeera’yı, ötekisinde Suriye rejiminin resmi yayın organlarını takip ediyor. Orta Doğu ve özellikle de Suriye Savaşı hakkında bilgi alabilmek için haberleri “kaynağından veren” medya kuruluşlarını tercih ettiklerini söylüyorlar. Televizyonun yanı sıra haberleri internetten takip edenlerin sayısı da fazla…

Dinlerin, kültürlerin başkenti olarak bilinen Antakya’nın bulunduğu Hatay ilimiz, Türkiye’ye son katılan toprak parçası. Osmanlı döneminde Suriye vilayetine bağlı olan Antakya, bir dönem Fransız himayesinde kaldıktan sonra 1938’de bağımsız oldu ve ertesi yıl Türkiye’ye katıldı. Türkiye’nin en güneyinde yer alan bu kadim kentin Suriye ile bağı her daim kuvvetli oldu. Savaştan önce, yemek yemek için Antalya’dan taksiyle Halep’e, Şam’a gidiliyordu. Suriyeliler ise alışveriş için Hatay’a geliyordu.

Bu bağın bu kadar kuvvetli olmasında kültür ve dil faktörünün yeri büyük ve savaş da bunu değiştirmedi. Suriye’de sekiz yılı geride bırakan savaş süreci, binlerce insanın ölümüne neden olurken, milyonlarcasını yerinden yurdundan etti. Suriye’nin ardından savaştan en çok etkilenenler, Türkiye ve özellikle Türkiye’nin sınır kentleri oldu. Antakya da bu kentlerden biri. Bir saatlik otomobil yolculuğuyla Suriye kentlerinde alışveriş yapma kolaylığı artık var olmasa da, Antakyalıların Arap âlemiyle kültürel alışverişi sürüyor. Bu durum izledikleri televizyonları, dinledikleri müzikleri de etkiliyor.

Antakyalılar daha çok Suriye, Lübnan, Ürdün TV kanallarında yayımlanan haberleri izliyor. Özellikle Antakya merkezde yaşayan Arap Aleviler (Nusayri), Suriye savaşı ve Gezi Parkı eylemleri sürecinden sonra Türkiye medyasına güvenleri kalmadığını, “Türkiye kanallarının doğru bilgi vermediğini” söylüyorlar. Dillerini anlamakta sorun yaşamadıkları için Arap ülkelerinin kanallarına yöneliyorlar.

‘Al Jazeera’yı güvenilir buluyorum’

Çocukluğundan beri Arap televizyon kanallarını izlediklerini belirten Gülay Yüksek şunları söylüyor: “Evde annem babam Suriye, Lübnan TV kanallarını izlerdi. Ben de izlemeye alıştım. Onların Arapçası’nı rahat anlıyorduk. Bir de Orta Doğu haberleri, Arap coğrafyasına dair haberleri o kanalların daha doğru vereceğini düşünüyorduk. Haberin yanı sıra programlarını seviyorduk. TV’de tiyatro dahi veriyorlardı. Arapça müzik dinlemeyi seviyoruz. Dolayısıyla Türk kanallarını izlemeyi az tercih ederdik.”

Bugüne bakıldığında Antakya’yı kökten etkileyen ve Türkiye’deki medyadan koparan iki sürecin görüldüğünü kaydeden Yüksek bunu şöyle açıklıyor: “Suriye savaşı Antakya’yı hem ekonomik hem de sosyal olarak etkilemekle kalmadı, bildiğiniz sarstı. Burada ekonomi sınır ticareti ile dönüyor. Kapı kapandığında Antakya ekonomisi çöktü. Üstüne çok sayıda mülteci geldi. Her yerde yaşanan işsizlik sorunu Antakya’da da ciddi krize dönüştü. Bu süreçte biz savaş süreci olsun, dünya gündemi olsun bulabildiğimiz Arap TV kanallarından dinlemeye devam ettik. Ben Al Jazeera’nin haberlerini, programlarını izliyorum. Daha doğru ve güvenilir buluyorum. İkinci kırılma süreci de Gezi Parkı süreci. Antakya özellikle Arap Aleviler, Gezi Parkı eylemlerine çok destek verdi. Bu süreçte haberlerin medyada doğru verilmediğini görünce, Türkiye medyasına güvensizlik büyüdü. Ben de ailem de Suriye ya da Lübnan kanallarını tercih ediyoruz.”

‘Haberleri internetten takip ediyorum’

Antakya’da bakla ve humus dükkânı işleten Kemal Görgülü de “anlayabildiği kadar” Arap medyasını tercih edenlerden. Dil olarak her Arap kanalını anlayamadığını vurgulayan Görgülü,  “Anladığım zaman tercihim Arap kanalları oluyor. Suriye ve Orta Doğu gündemini Arap kanalları daha doğru yansıtıyor. Türkiye kanallarının haberleri doğru vermediğini düşünüyorum. Bir de internet yaygınlaştığından beri herkes iletişimi internetle sağlıyor. Habere bilgiye ulaşmak çok daha kolay ve çeşitli. Epey süredir gerek Türkiye gündemi olsun, gerek Orta Doğu gündemi olsun, internet üzerinden takip ediyorum.

Ölü sayılarını bile yanlış veriyorlar

Ahmet Seven

Antakya’daki Görgülü Aşevi’ne gelen bir müşteriyle de sohbet ettik. Suriye-Türkiye ilişkilerinin iyi olduğu dönemde Antakya’da herkesin Suriye kanallarını izlediğini vurgulayan Ahmet Seven şunları söylüyor: “Şimdi haberler için yine bakıyoruz. Ama ben diğer Arap  ülkelerinin Arapçasını çok anlamıyorum. Daha ağır bir Arapça. Ama bazen anladığım kanallar olunca izliyorum. Türkiye medyasına güvenim yok çünkü bildiğimiz konuları bile yalan yanlış veriyorlar. Örneğin; Suriye’de patlama oldu, 500 kişi öldü, 100 kişi diyorlar. Suriye’yi bırakın, Reyhanlı’da medyanın 53 kişi diye verdiği patlamada 100’den fazla kişi öldü. Tanıdıklarımız vardı, canlı şahit oldular. Medya ’53’ dedi. Şimdi nasıl güvenelim medyaya.”

‘Savaşa dair sağlıklı bilgi almak istiyoruz’

Antakya’da kadın terziliği yapan Delile Daplan da dil bilgisi yettiği kadar Arapça program ve haberlerden gündemi takip ediyor. Haberleri kimi zaman internetten izlediğini belirten Daplan şunları söylüyor: “Antakya tam sınırın dibinde. Savaşın  dibinde yaşıyoruz. Dolayısıyla savaşa, Orta Doğu’ya dair sağlıklı bilgi almayı istiyoruz. Bu nedenle tercihimiz Arap kanalları olabiliyor. Türkiye kanallarından daha sağlam bilgi verdiğini düşünüyorum. Bir de Antakya’nın yaşamsal olarak Suriye ile bağı her daim kuvvetli olmuştur. Savaş öncesi ticaret, alışveriş, turizm… Buradan İstanbul’a gitmekten daha kolaydı Şam’a, Halep’e gitmek. Dolayısıyla oranın medyasını da izliyorduk. Savaş sonrası da özellikle o bölgede ne olup bittiğine dair zaman zaman bakıyoruz. Türkiye medyasında verilen bir habere direkt güvenemediğim için Arap medyasını tercih ettiğim oluyor.”

Suriye kanalı izlemek kimisinde alışkanlık

Şimdilerde kırtasiye işi yapan Evren Günaydın, birkaç sene evvel yaptığı işten dolayı Altınözü ve Reyhanlı’nın en ücra köylerini  dolaşmış. Günaydın, o döneme ait bir anısını şu sözlerle anlattı: “Altınözü’nde Sarılar adında Arap Hristiyan bir köy var. Bu köyde çalışma yaparken girdiğim bir şey dikkatimi çekmişti. Yaşlı bir teyze televizyon başındaydı. İngilizce yayın yapan bir TV kanalı açıktı. Suriye’deki bir kilise ayinini dinliyordu. Ve Hz. İsa’nın adı söylendiğinde Arapça dua ediyordu. Yani İngilizce dahi anlayanlar var. Arapça ve İngilizce kanallar burada izlenir. Suriye ile savaştan önceki bağının da önemi var bunda. Kimisinde alışkanlık Suriye kanalı izlemek ki sınırda oturanların hemen hepsinin evinde Suriye kanalı çeker. Ben TV izlemediğim için haber alma ihtiyacımı internetten sağlıyorum.”

Haberleri kaynağından dinlemeyi tercih ediyorlar

Hem Orta Doğu coğrafyasını hem de Hatay’ı iyi tanıyan gazeteci Bereket Kar, Türkiye kanallarının haberleri kaynağından aktarmadığını belirterek şu ifadeleri kullanıyor: “Türkiye halkları haberleri ikinci elden dinliyor, ilk ağızdan değil. Dolayısıyla Arapça bilen Hatay halkı, haberleri kaynağından dinlemeyi tercih ediyor. Türkiye medyasında Suriye savaşıyla ilgili her haber verilmedi. Haberlere ambargo konulmaya başlandı. Hatay halkı da bu ambargonun farkında. Ve farklı yerlerden haberleri izlemeye şansı da olduğu için bu hakkını kullanıyor. Arap ülkelerinin haberlerini dinliyor, medyasını, tartışma programlarını takip ediyor. Özellikle Reyhanlı, Altınözü, Samandağ Arap medyasını sıkı takip ediyor. Bunu da şuradan anladım. Arap ülkelerinin programlarına zaman zaman konuk oluyorum. Bana geri dönüşler oluyor programla ilgili. ‘Şu TV’ye çıkmıştın, iyi konuştun, sizi izledik’ gibi dönüşler oluyor.”

Suriye kanalları eskiden yasaktı

En çok takip edilen Arap TV kanallarının El-Ahrariye, Suriye resmi televizyonu, El-Meyadin ve El-Arem olduğunu belirten Kar, “Bu kanallar güvenilerek takip edilenler. Al Jazeera eskiden çok takip edilirdi. Taraf tuttuğu için artık kimse takip etmiyor. Ürdün kanalları da çok tercih edilmez. Yeni bir kanal kuruldu Ürdün’de, El Memleke adında. Habercilik konusunda biraz daha iyi bir kanal. İzlenirse o izlenir” diyor.

Türkiye’de Suriye kanallarını izlemenin geçmişte yasak olduğunu belirten Kar sözlerini şöyle noktalıyor: “Suriye ve Türkiye ilişkilerinin iyi bir döneme girdiği süreçte yasak kaldırıldı. 2007-2010 arası Hatay’da Suriye kanalları çok izleniyordu. Arap baharı ve Suriye süreciyle birlikte BBC Russia ve Arapça kanallar izlenmeye başlandı. Bunun da nedeni savaş ve Orta Doğu gündemine dair doğru bilgi alabilmek. Türkiye kanallarında ise Can Tv, Yol Tv gibi kanallar burada izleniyor. Bu kanalların diğerlerine nazaran daha doğru bir habercilik yaptığını düşünüyorlar.”


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – DW, BBC, F24 VE VOA TÜRKİYE’DE ORTAK KANAL AÇTI

Burcu Özkaya Günaydın

Mustafa Kemal Üniversitesi Görsel-İşitsel medya bölümü mezunu. Gazeteciliğe Evrensel gazetesi ve Hayat TV haber merkezinde muhabir olarak başladı. Evrensel’in Çukurova bölge muhabirliğini yaptı. Ardından Dicle Haber Ajansı için Diyarbakır ve İstanbul’da muhabirlik yaptı. Dört yıl Özgür Gündem gazetesinde redaktör ve editör olarak çalıştı. 2018'den beri Hatay’da serbest gazeteci olarak mesleğini sürdürüyor.

Journo E-Bülten