Haber

Salgında 5 gazeteciye daha veda ettik: ‘Haber peşinde koşarken can verdi’

Soldan sağa: Berna Nuri Süer, Gürkan Cengiz, Garo Hamamciyan, Şehmuz Temiz, Nejat Berkmen

COVID-19 salgınında bugüne dek Türkiye’de en az 39 gazeteci yaşamını yitirdi. Yeni tip koronavirüs nedeniyle aramızdan ayrılan gazetecileri andığımız “Veda” yazı dizisinin dördüncü bölümünde, kaybettiğimiz 5 meslektaşımızı daha yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına sorduk. Son nefesine kadar görevini yapan bu gazetecilerden 3’ünün “turkuaz” basın kartı yoktu.

Gürkan Cengiz: Çok sağlıklıydı, yıllardır gazeteci olmasına rağmen sarı basın kartı yoktu

İzmirli gazeteci Gürkan Cengiz, arkadaşlarının anlatımına göre haber peşinde koşarken 19 Mayıs tarihinde COVID-19’a yakalanarak yaşamını yitirdi. Yardımsever bir insan olarak bilinen Cengiz için meslektaşı Ayhan Erderoğlu şunları söyledi:

  • Ölümü hepimizi şoke etti. 8 yılık gazeteciydi, evli ve bir çocuğu vardı. Bildiğimiz herhangi bir hastalığı yoktu. Çok sağlıklı bir insandı. Haber peşinde koşarken öldü. Yılların gazetecisi olmasına rağmen sarı basın kartı yoktu. Hem Cengiz, hem de biz gazeteciler maalesef güvencesiz hayat yaşıyoruz. Tek amacı, yaptığı haberlerle halkı aydınlatmaktı. Çok genç bir arkadaşımızdı. Onun ölümü bizleri derinden etkiledi.

Garo Hamamciyan: Çifte risk grubundaydı, son nefesine kadar gazetecilik yaptı

43 yıllık gazeteci Garo Hamamciyan, 22 Temmuz tarihinde COVID-19 nedeniyle aramızdan ayrıldı. 1940 yılında İstanbul’da kurulan Nor Marmara gazetesinde mesleğe başlayan Hamamciyan, son nefesine kadar yine aynı gazetede çalıştı. Nor Marmara’nın yayın yönetmeni Ari Haddeler, hem yaş hem de şeker hastalığı nedeniyle risk grubunda yer alan ve 65 yaşında hayata gözlerini yuman Garo Hamamciyan’ı şu sözlerle anlattı:

  • Arkasında kendisini seven ve sayan çok büyük sayıda dost ve arkadaş bıraktı. Evliydi ve bir kızı vardı. İyi yürekli ve herkese yardıma koşan bir insandı… Kendisinden bir şey isteyen hiç kimseye hayır demezdi. Bu yüzden de herkes tarafından sevilir ve sayılırdı. Çekirdekten yetişmişti, gazetecilik mesleğine işin mutfağından başlamıştı. 20’li yaşların başında çalışmaya başladığı Nor Marmara gazetesinde önce makinist, kalıpçı, dizgici olarak çalıştı. Foto muhabiri, haber muhabiri olarak görev yaptı. Bu kadar uzun yıllar bu mesleğe gönül verip çalışmış olmasına rağmen sarı basın kartı yoktu.
  • Koronavirüs salgınının başladığı andan itibaren son derece tedbirli davranıyordu. İki Sinovac aşısını da olmuştu, ancak yine de virüse yakalandı. 2 hafta içinde her şey bitti. Diyabet hastasıydı, o yüzden hastalığa yenik düştüğü söylendi. [Editörün notu: Hem yerli, hem de yabancı uzmanlar iki doz Sinovac aşısı olanların, üçüncü dozu da yaptırmasını tavsiye ediyor. Çünkü Sinovac’ın hem etkinlik oranı BioNTech’ten daha düşük, hem de Türkiye’de ilk olarak Sinovac aşısı yapılmaya başlandı ve aylar geçtikçe tüm aşıların etkinliği azalıyor. Ayrıca inaktif virüsle yapılan Sinovac gibi aşıların, BioNTech gibi mRNA aşılarına kıyasla “Delta” gibi yeni varyantlara karşı daha az etkili olduğu vurgulanıyor.]

Şehmus Temiz: Gazetecilik ilkelerinden hiçbir zaman taviz vermedi

Batmanlı gazeteci Şehmus Temiz, 23 Ağustos’ta COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Arkadaşı ve meslektaşı Ercan Tay, Temiz’in 25 yıllık bir gazeteci ve bölgede sevilen, saygı duyulan bir insan olduğunu söyledi. Yılların gazetecisi olmasına rağmen onun da sarı basın kartı yoktu. Tay, Temiz’in bilinen herhangi bir hastalığının da olmadığını belirterek şöyle devam etti:

  • İnancından ve duruşundan hiçbir zaman taviz vermedi. Meslek ilkelerinden taviz vermeden yıllarca gazetecilik yaptı. Mesleğinin yanında birçok sivil toplum kuruluşunda görev yaparak halkın yararı için çaba gösterdi. En zor zamanlarda en tehlikeli konuları bile korkusuzca yazan bir gazeteci arkadaşımızdı.

Nejat Berkmen: Yaşamı boyunca birçok genç gazeteci yetiştirdi

40 yıllık gazeteci Nejat Bekmen, 61 yaşında COVID-19’a yakalanarak yaşamını yitirdi.

Gazeteciliğe 1982 yılında İzmir’deki Yeni Asır gazetesinde başlamış, İstanbul’da Sabah ve Rapor  gazetelerinde görev yapan Bekmen, 1990 yılında Hürriyet gazetesinde görev aldı. 6 Haziran’da hayata gözlerini yumana dek bu gazetenin Ege Bölge Temsilciliği’nde yazı işleri müdürü olarak görev yapıyordu.

Meslektaşı Mehmet Akyar, Bekmen’in başta İzmir olmak üzere Ege bölgesinde birçok genç gazeteci yetiştirdiğini belirterek onu şu sözlerle anlattı:

  • 1985 yılında Sabah gazetesinin kuruluşunda yer aldı. Daha sonra İzmir’e geri döndü. İzmir’de çok bilinen, takdir edilen bir insandı. Çok önemli çalışmalar yaptı. Bilgi ve birikimlerini yeni nesillere aktarırdı. Bundan dolayı bölge çok sevilen ve saygı duyulan bir meslektaşımızdı.

Berna Nuri Süer: ‘Aşının emperyalistlerin oyunu olduğuna inanmıştı’ 

Uzun yıllar siyaset ve ekonomi gazeteciliği yapan Berna Nuri Süer, bir dönem Doğan Medya Grubu’nda yayın yönetmenliği ve reklam müdürlüğünü yürütmüş, son dönemde ise spor ve pazarlama iletişimi alanında çalışmıştı.

57 yaşındaki Süer, bu ay yaşama göz yummadan günler önce hastanede yatarken sosyal medyadan paylaştığı mesajlarda oğluna hitaben “Geçecek bu günler, az kaldı inşallah” demişti. Basına yansıyan haberlerde gazeteci Bülent Denli’nin Süer’i anlatırken şu ifadeleri kullandığı belirtilmişti:

  • Olmadı çocuk olmadı. İnadına yenildin. Beni, çocuklarını ve eşini ve seni sevenleri gözü yaşlı bıraktın. Çok üzgünüm. Gazetecilikte uzun yıllar birlikte çalıştık. Abi kardeş gibiydik. Aradan uzun yıllar geçti. Çok iyi bir gazeteci oldu. Harika bir yuva kurdu. Dünya güzeli iki yavrusu ve harika bir eşi vardı. Sosyal medyada mutluluğunu sık sık dile getirirdi. Aşı karşıtı idi. Bir gün dayanamadım. Müdahale ettim. Aşının emperyalistlerin oyunu olduğuna inanmıştı.

Görüş almak için başvurduğumuz Süer’in yakınlarından yanıt alamadık. Süer’in Kurumsal İletişim Direktörü olarak görev yaptığı İstanbul Arel Üniversitesi ilk olarak görüş bildireceğini belirtti, ancak bu haberin yayımlanmasına dek bu kurumdan da cevap gelmedi. İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sorumlusu Güllü Düzgün Köse, Sabah gazetesinin haberine göre, “Acımız büyük, kıymetli abimizi kaybettik. Aşımızı olalım, keşke demeyelim. Sevenlerimizi gözü yaşlı bırakmayalım” diyerek Süer’i andı.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – ‘VEDA’ YAZI DİZİSİNDE DİĞER BÖLÜMLER

Hamdiye Çiftçi Öksüz

1986 yılında Hakkâri'de doğdu. Yerel basında muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptıktan sonra Anadolu Ajansı ve Dicle Haber Ajansı'nda çalıştı. 2010 yılında 14 yaşındaki C.E'nin kameralar karşısında polis tarafından kolunun kırılmasını gazeteci olarak görüntülemesinin ardından tutuklandı. İki yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldu. "Kadın ve Zindan" adlı bir kitabı var. Serbest gazetecilik yapıyor.

Journo E-Bülten