Haber

Basın Kartı Yönetmeliği: ‘Kabul edilemez, hukuka aykırı, iptal edilmesi kesin’

Basın Kartı Yönetmeliği’nde yapılan son değişikliği, gazetecilik meslek örgütü temsilcilerine sorduk. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, “İktidar kimin gazeteci olacağına kendi karar vermek istemektedir” dedi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, düzenlemeyi, “kabul edilemez, hukuka aykırı, iptal edilmesi kesin” diye niteledi. Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf  Kanlı ise Basın Kartı adaletsizliğini sona erdirmek üzere 11 meslek örgütünün bir araya geldiğini vurguladı.

Basın Kartı Yönetmeliği’ndeki değişikliklerin basın özgürlüğüne aykırı olduğu yönündeki Danıştay kararına rağmen 22 Mayıs 2021 tarihinde Basın Kartı Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Gazeteci örgütleri Danıştay kararına rağmen yapılan bu değişikliğe tepki gösterdi.

‘Basın Kartı gazeteciliğin ruhsatı değildir’

TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Basın Kartı Yönetmeliği’nde iktidarlar baz alınarak yapılan değişikliklerin hukukun güvenilirliği ilkesi ile bağdaşmadığını vurguladı.

İktidarın kamu yararına olmayan faaliyetlerini haberleştiren gazetecilerin kartlarının iptal edildiğini, yüzlerce başvurunun İletişim Başkanlığı’nca “incelemede” denilerek askıya alındığını belirten Güneş, iktidarın Basın Kartı’nı, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünü denetlemek amacıyla bir sansür aygıtı olarak kullandığının altını çizdi: “İktidar kimin gazeteci olacağına kendi karar vermek istemektedir. Ama bugün Basın Kartı sahibi olanlardan daha fazla gazeteci sahada görev yapmaktadır.

Yönetmelikteki 25. Madde değişikliği ile Sürekli Basın Kartı taşıyan gazetecilerin kartlarının iptalinin tek taraflı bir komisyon incelemesi ile mümkün hâle geleceğini vurgulayan Güneş, “Bağımsız medya kuruluşlarındaki gazeteciler üzerinde baskıyı artırmak için bu maddeyle hukuksuz bir uygulama devreye girecektir. Basın Kartı gazetecilik mesleğinin ruhsatı değildir. Basın Kartı gazetecilerin denetlenmesi amacıyla kullanılamaz” dedi.

Gazetecilikte “yıpranma payı” için Basın Kartı şartının kaldırılması konusunda Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerine katılarak itirazlarını dile getirdiklerini ifade eden Güneş, iktidarın Basın Kartı vermeyerek baskı uyguladığı gazetecinin bir de yıpranma hakkı almasına engel olarak yeni bir hukuksuzluğa kapı açtığının altını çizdi. Güneş iktidara seslenerek, “İktidar Basın Kartı Yönetmeliği ile ilgili hukuka aykırı değişiklik yapmaktan vazgeçmeli, evrensel gazetecilik ilkelerine uygun davranmalıdır” diye konuştu.

‘Kartı almak için açtığınız davayı kazanmanız da yeterli olmayacak’

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un gazetecilik mesleğine ilişkin keyfi uygulamalarının devam ettiğini söyleyen TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, gazetecilerin basın kartına ulaşımını kolaylaştırması gereken İletişim Başkanlığı’nın, gazeteciler ile kart arasındaki mesafeyi açtığını, ulaşılmaz noktaya getirdiğini söyledi.

Yeni Basın Kartı Yönetmeliği ile keyfiliğin daha da artacağına, İletişim Başkanı’nın uygun görmediği hiç kimsenin basın kartı alamayacağına, hatta var olan kartın da istenildiğinde iptal edilebileceğine dikkat çeken Durmuş, şöyle devam etti: “Düzenlemeye göre kartı almak için açtığınız davayı kazanmanız da yeterli olmayacak. Temiz bir adli sicil kaydı götürmeniz gerekecek. İletişim Başkanlığı, Danıştay yürütmeyi durdurma kararının arkasından dolanmış ve böylece mevcut siyasi iktidar yüksek yargı organı kararlarını yok sayan düzenlemelerine bir yenisini eklemiştir.”

“Milli güvenliğe ve kamu düzenine açıkça aykırı faaliyetlerde bulunması veya bu faaliyetlere açıkça destek vermesi; şiddet ve terörü özendirecek, her türlü örgüt suçları ile mücadeleyi etkisiz kılacak içerik oluşturması” düzenlemesiyle İletişim Başkanlığı’nın kendisini, Terörle Mücadele Savcısı ve Özel Yetkili Mahkeme ilan ettiğinin altını çizen Durmuş, “Bu değerlendirmeleri de İletişim Başkanlığı kendisi yapacaktır. İletişim Başkanlığı, ülkenin, yasaması-yargısı, her şeyi olmaya adaydır. Kabul edilemez, hukuka aykırı, iptal edilmesi kesin olan bir hukuka aykırı metin ortaya çıkarılmıştır” dedi.

Yönetmeliğin iptali için hukuki girişimler başladı

Durmuş, Türkiye’de çok sayıda gazetecinin haberlerine terör örgütlerine yardım ettiği suçlaması ile dava açıldığını; yönetmelikteki bu maddenin haberleri nedeniyle yargılanan tüm gazetecilerin kartlarının iptal edilmesi anlamını taşıdığını ve basın özgürlüğüne engel koyan bir değişiklik olduğunu kaydetti.

Yeni düzenlemede bir diğer kritik nokta, Danıştay kararı ile yürütmesi durdurulan sigorta primleri konusu. “Sigorta primlerinin çalışma mevzuatı esaslarına uygun olarak yatırılmış olması” ibaresinin “mücbir haller dışında 1 aydan fazla olmamak üzere ara vermeden çalışması” şeklinde değiştirildiğini vurgulayan Durmuş bunu şöyle açıkladı: “Böylece, sigorta primlerinin yatırılmış olması şartı aynen korunduğu gibi düzenleme daha da ağırlaştırılarak, gazetecinin işsiz kaldığı sürenin 1 ayı geçmesi halinde, Basın Kartı’nın elinden alınacağı düzenlemesi getirilmiştir. İşsiz kalan gazeteciye iş bulabilmesi için sadece 1 ay süre verilmiştir.”

İnternet haber sitelerinde çalışan gazeteciler için düzenleme gerekiyor

Durmuş’a göre bu yönetmelik, iktidarın, “Benim uygun gördüğüm kişiler gazetecidir ve onlar sadece bu kartı alabilir” anlayışında olduğunu gösteriyor. Basın Kartı’nın adil bir biçimde gazetecilere ulaştırılabilmesi için meslek örgütleri temsilcileri tarafından oluşturulacak bir komisyon tarafından verilmesi gerektiğini söyleyen Durmuş, hukuk dışı yönetmeliğin iptali için girişimlerde bulunacaklarını da belirtti.

Anayasa Mahkemesi fiili hizmet zammından (yıpranma payı) yararlanma koşulunda aranan Basın Kartı taşıma zorunluluğunu iptal ettiğini ve yeni bir düzenleme yapılmasını istediğini aktaran Durmuş, tüm girişimlere rağmen iktidar oyları ile Meclis’ten eskisi gibi bir düzenleme çıktığına dikkat çekti:

  • Bizler de diğer meslek örgütleri ile birlikte bu düzenlemenin iptali için gereken adımları attık. Biz sendika olarak fiili hizmet zammından matbaa çalışanlarının yararlanması gerektiğini düşünüyoruz ve teklifimizde bunu da yazmıştık. İnternet haber siteleri açısında durum biraz daha karışık. Onları kapsayacak kanuni bir düzenleme yok. Öncelikle internet haber sitelerinde çalışan gazetecilerin gazeteci olarak tanımlayacak bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır.

‘Önüne gelene basın kartı veriliyor, bir tek gazeteciye verilmiyor’

Son düzenleme ile keyfi uygulamanın genişleyeceğini söyleyen Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı da Danıştay kararının idarece yok sayılmasına dikkat çekti. Kanlı, gazetecilere Basın Kartı’nın eskiden olduğu gibi gazetecilik örgütleri, yani bu işin erbabı tarafından oluşturulan bir kuruluşça verilmesi gerektiğini vurgulayarak şunu söyledi:

  • Yıpranma payı da basın kartına bağlanmamalı. Biz basın örgütleri kararın Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi için konuyu muhalefete götürdük. Türkiye’de çok sayıda gazetecinin Basın Kartı yok. Bu da ayrı bir utançtır. Her önüne gelene basın kartı veriliyor bir tek gazeteciye verilmiyor. Biz 11 basın örgütü bir araya gelip bir metin taslak hazırlıyoruz. Siyasi iktidar belki bu metni dikkate almayacak ama biz yine de sözümüzü söyleyeceğiz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – BASIN KARTI’NI HANGİ ÜLKEDE KİM VERİYOR?

Burcu Özkaya Günaydın

Mustafa Kemal Üniversitesi Görsel-İşitsel medya bölümü mezunu. Gazeteciliğe Evrensel gazetesi ve Hayat TV haber merkezinde muhabir olarak başladı. Evrensel’in Çukurova bölge muhabirliğini yaptı. Ardından Dicle Haber Ajansı için Diyarbakır ve İstanbul’da muhabirlik yaptı. Dört yıl Özgür Gündem gazetesinde redaktör ve editör olarak çalıştı. 2018'den beri Hatay’da serbest gazeteci olarak mesleğini sürdürüyor.

Journo E-Bülten