13 Mart Ankara saldırısından sonra olduğu gibi, özellikle toplumsal duygu patlamalarının yaşandığı dönemlerde yurttaşlar (kullanıcılar) da en az haberciler kadar sadece doğru olan bilgiyi yayma sorumluluğu altında.
Çoğumuz çok takipçisi olan ünlülere, bilindik gazetecilere ve neredeyse bütün arkadaşlarımızın paylaştığı şeylere (e bu kadar kişi paylaştıysa) inanma eğilimindeyiz. Ancak doğru bilgi hangi şartlarda ve nasıl yayılıyorsa, yanlış bilgi de öyle yayılıyor. Pek çok yanlış bilgi de olaylara verdiğimiz duygusal tepkiler nedeniyle yaygınlaşıyor.
1) Her şeyden şüphe duyun
İnternetteki bir bilgiyi paylaşmadan onun doğruluğundan emin olun. Her şeyden şüphelenin. Kuşku bir çeşit refleks. Bu refleksi ne kadar çok çalıştırırsanız, yanlış bilgiyi tespit etme şansınız o kadar kuvvetlenir, örümcek hisleriniz güçlenir. Bir araç kullanmadan bile neyin doğru neyin yanlış olduğunu tahmin edebilir hale gelirsiniz. Ayrıca internette paylaştığınız, yaydığınız bilgi insan hayatını etkileyecek (bunu yalnızca fiziksel bütünlük olarak düşünmemek, psikolojik hasarı da dikkate almak gerekiyor) önemdeyse yüzde 100 emin olmadığınız şeyleri görmezden gelin. Çok yakın bir arkadaşınız söylemiş, paylaşmış bile olsa gözünüzle görmediğinize inanmayın.
2) Okuduğunuz haberin tarihini kontrol edin
Haber sitelerinin stratejilerini haber vermekten ziyade tık çekmek üzerine kurguladığını unutmayın. Okuduğunuz haberlerin tarihlerini mutlaka kontrol edin. Gündemle ilgili olabilecek ancak eski tarihli bir haber tık çeksin diye dolaşıma sokulmuş olabilir. Eski tarihli bir haberi yeniymiş gibi yaygınlaştırmak da internette yanlış bilginin dolaşıma girmesine sebep olur. Bir olayın “daha önceden yaşanmış olması” ve “gerçek olması” onun tarihinin eski olduğu ve başka bir olaya ait olduğu gerçeğini değiştirmeyecek.
3) Fotoğrafları Google’da aratın
Her gün kullandığımız bu aracı iyi bildiğimizi düşünürüz. Ancak Google’ın çok fazla bilinmeyen bazı özellikleri internette arama yapma ve aradığımızı bulma yeteneğimizi güçlendirebilir. Bunlardan en önemlisi belki de Google Görsel Araması’dır. Google anasayfasının sağ üst kısmında Görseller yazar. Bu linkten Google’da görsel aratabilirsiniz. Arama çubuğundaki fotoğraf makinası ikonuna tıklarsanız, elinizdeki bir görseli de Google’a sorabilirsiniz. Böylece Google elinizdeki görsele en yakın sonuçları internette arayarak bir fotoğrafın daha önce kullanılıp kullanılmadığına dair size en sağlam bilgiyi vermiş olur. Eğer tarayıcı olarak Google Chrome kullanıyorsanız sosyal medyada gördüğünüz bir fotoğrafa sağ tık yapıp, “Görsellerde ara” seçeneğine tıklayarak, tek tıkla görseli Google’da aratabilirsiniz.
4) Fotoğrafların EXIF bilgisini kontrol edin
Her fotoğraf arkasında bir iz bırakır. EXIF ile dijital fotoğrafların arkasında yazan verileri kastediyoruz. Photoforensics gibi araçlar ile bir fotoğrafın ne zaman, hangi cihazla, hangi açıyla, hangi ışıkla ve -eğer cihaz cep telefonuysa ve kamerası konum servislerini kullanıyorsa- hangi koordinatlarda çekildiğini bulabilirsiniz. Ancak Facebook, Twitter’a yüklenen fotoğrafların EXIF bilgisinin bu araçlar tarafından silindiğini unutmayın. Ayrıca EXIF kolayca manüpile edilebilen, değiştirilebilen bir bilgi. Bu yüzden yalnızca EXIF bilgisiyle bir fotoğrafı yüzde 100 doğrulamak imkansız.
5) Bilginin kaynağını bulmaya çalışın
Edindiğiniz bir bilgi, gözünüzle görmediğiniz, kulağınızla duymadığınız sürece hiçbir zaman güvenilir değildir. Özellikle internette. Yanlış olduğunu düşündüğünüz bir bilgiyi bilinçli bir şekilde yayan kişiyi bulup onu soru yağmuruna tutarsanız, verdiği bilgi yanlışsa, çelişkili cevaplar vermeye başlayacak ve tedirgin olup sorularınızdan kaçmaya çalışacaktır.
6) Tweet screenshotlarına güvenmeyin
Bir tweet ekran görüntüsü yaratmak için Paint bilgisine bile gerek yok. Bu yüzden atıldığı varsayılan bir tweetin ekran görüntüsünü gördüğünüzde ilk yapacağınız şey bu tweeti attığı varsayılan kişinin profilinde tweet var mı diye bakmak olmalı. Eğer varsa, iddia edilen tarih ve saatte mi atılmış, kontrol edilmeli. Bu aşamadan önce lütfen kendi Twitter ayarlarınızda da bulunduğunuz ülkenin zaman dilimini kullandığınızdan emin olun.
7) Siyasetçilerin silinmiş tweetlerine göz atın
Bir tweet silindiğinde çoğumuz onun tamamen ortadan kalktığını düşünür. Ancak eğer tweeti atıp silen kişi milletvekiliyse bu süreç öyle kolayca sonlanmaz. Politwoops ve Genel İzleyici gibi araçlar sayesinde milletvekillerinin sildikleri tweetlere, tweetledikleri ve sildikleri tarih bilgisiyle birlikte ulaşabilirsiniz.
8) Tık tuzaklarına gelmeyin
Tık tuzağı olarak yaratılmış haber görsellerindeki bilgilere güvenmeyin. Bir haberin başlığını veya görselini sosyal medyada daha çok tıklansın diye paylaşan editörün aymazlığı sizin kafanızda olmayan bir bilgi yaratabilir. Örneğin, başlığı “SON DAKİKA! Sınırda düşen 3. uçak” gibi bir linkin içinde ne tarz bir haber olduğuna ve tarihine bakmadan Türkiye’nin Suriye sınırında savaş riski olduğu izlenimine kapılmanız yanlışlıklara sebep olabilir. Bu örnekte, muhtemelen haberi başka kaynaklarda da okuduğunuzda, bahsedilen sınırın Türkiye’den kilometrelerce uzakta bir ülkenin sınırı olduğunu ve son 10 yılda 3. uçağın kaza sonucu düştüğünü okuyacaksınız.
9) Parodi haberlere dikkat edin
Zaytung ve benzeri sitelerdeki mizahi unsurlar taşıyan haberlere dikkat edin. Bazı mizah zekası düşük siteler, gerçekle şakanın dozunu ayarlayamadığında haberin gerçek olduğu izlenimi daha çok uyanıyor. Bu yüzden mümkünse haberi okuduğunuz sitenin diğer haberlerine göz atın. Eğer hala emin değilseniz who.is gibi bir araçla websitesinin kime ait olduğunu ve hangi tarihte yayına girdiğini bulmaya çalışın.
10) Güvendiğiniz kaynakları listeleyin
Hata yapmak yadırganacak ya da aşağılanacak bir durum değil. Herkes hata yapar. Ancak bunu sistematik hale getiren, provokasyon veya hedef gösterme için yanlış bilgi yayanları kara listenize alın, takipten çıkarın. Güvendiğiniz haber sitelerinden, gazetecilerden ve siyasetçilerden bir liste oluşturun. Listeniz 10 kişiyi geçmesin. Her kriz anında bu listeyi güncellemeye çalışın.