Haber

Elizabeth Warren kimdir? Medyayı kökten değiştirebilecek başkan adayı

ABD’nin en iddialı başkan adaylarından Elizabeth Warren, Facebook’a açtığı savaşta cepheyi genişletti. Demokrat aday adayları arasında yapılan anketlerde öne geçen ve 2020 başkanlık seçimlerinde Trump’ın rakibi olacağı konuşulan Warren, sadece Facebook’u değil, yeni medyayı kontrol edenler de dâhil tüm büyük şirketleri ürkütüyor.

Son aylarda ABD’de yapılan “Who is Elizabeth Warren?” (Elizabeth Warren kim) araması sık sık Google trend listelerine giriyor. Demokratların başkan aday adayları arasında Joe Biden’ı geride bırakarak liderliğe oturan Warren, gelecek sene yapılacak seçimlerde, halk desteği düşen Başkan Donald Trump’ın rakibi olabilir.

1949’da Oklahoma’da doğan Elizabeth Ann Herring, 1968’de evlenip 10 yıl sonra boşandığı ilk eşi Jim Warren’ın soyadını taşımayı sürdürüyor. Orta sınıf bir aileden gelen Warren, önce konuşma ve işitme bozuklukları alanında üniversiteyi bitirip öğretmenlik yaptı, ardından hukuk fakültesinden mezun oldu. Avukatlık yıllarında iflas davalarına da bakınca ekonomi hukuku konularında üniversitelerde ders vermeye başladı. 1990’ların ortasından beri kamu kurumlarında iflas mevzuatı ve tüketici hakları gibi konularda görevler aldı.

Warren: Eski Cumhuriyetçi, şimdi Demokrat

Gençlik yıllarından arkadaşları Warren’ı “sıkı bir muhafazakar” diye hatırlasa ve 1990’lara kadar Cumhuriyetçi Parti’ye oy vermiş olsa da, son dönemde görüşlerinin değiştiğini söylüyor. Tüketici hakları savunucularının desteğiyle ABD’de bu alanda vatandaş lehine önemli iyileştirmeler yapılmasını sağladı. Kendi çabalarıyla kurulan bir devlet kurumu olan Tüketicinin Mali Açıdan Korunması Dairesi’nde dönemin başkanı Barack Obama’nın özel danışmanı olarak yer aldı. 1995’ten sonra, yani Bill Clinton’ın seçiminden beri Demokrat başkan adaylarına oy verdiğini itiraf etti.

Elizabeth Warren, piyasa ekonomisini daha iyi desteklediklerini için eskiden Cumhuriyetçilere oy verdiğini söylüyor. Ancak bugün Cumhuriyetçilerin, orta sınıf vatandaşları destekleyen adil bir piyasa ekonomisi yerine, büyük mali kurumlara iltimas geçen yerleşik düzene hizmet ettiklerini savunuyor.

ABD siyasetini yakından izleyenler Warren ile viral olan bir konuşması sayesinde tanıştı. Warren, 2012 seçimleri için Massachusetts’ten ABD Senatosu’na adaylığını açıkladıktan sonra Andover’da yaptığı o konuşmada, zenginlere ek vergi getirmenin bir “sınıf savaşı” olup olmadığı sorusuna şu yanıtı vermişti:

‘Kimse kendi kendisine zengin olmuş değil’

“Bu ülkede kimse kendi kendisine zengin olmuş değil. Hiç kimse… Satacağınız malları hepimizin parasıyla yapılan yollarda taşıyorsunuz. Hepimizin parasıyla eğitilen çalışanlar işe alıyorsunuz. Hepimizin parasıyla maaşı ödenen polis ve itfaiye sayesinde fabrikanızda güvenle oturuyorsunuz… Şimdi bakın, bir fabrikanız veya harika bir fikriniz mi var? Ne güzel. En büyük kısmı sizde kalsın. Ama yaptığımız toplumsal sözleşmeye göre onun bir parçasını da, sizden sonra gelecek küçük çocuğa vermelisiniz.”

Warren’ın bu videosu sosyal medyada o kadar sevildi ki Başkan Obama 2012 seçimini benzer bir söylem kullanarak kazandı. Warren’ın yükselişi ise sürdü. Massachusetts’ten seçilen ilk kadın senatör oldu. Ardından Senato’da Demokratların iki numaralı liderliğine yükseldi. 2016 seçimlerinde taraftarlarının ısrarlı çağrılarına rağmen aday olmayıp Cumhuriyetçi Trump’a karşı Demokrat Hillary Clinton’ı destekledi.

Elizabeth Warren ve Mark Zuckerberg savaşı

Senato’daki oturumlarda bankalar başta olmak üzere büyük şirketlerin kâbusu olan Warren, 2020 seçimleri için başkan adaylığı kampanyası yürüttüğü son dönemde gözünü sosyal medya devlerine çevirmiş durumda. Hem anketlerde öne geçen, hem de kampanyasına giderek daha fazla bağış toplayan Warren, New York Times’taki ifadeyle “ABD’de Wall Street’e rağmen seçim kazanılabileceğini” bir kez daha ispatlamaya çalışıyor.

Warren, aynı zamanda Instagram ve Whatsapp’ın da sahibi olan ve küresel iletişimin önemli bir bölümünü kontrol eden Facebook’u “parçalamayı” bir süredir öneriyor. Bu fikrinde, tekelleşme karşıtı görüşlerinin yanı sıra, Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’in “sorumsuz” yaklaşımlarının da payı olduğunu söylüyor.

Zuckerberg’in Facebook çalışanlarına geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmanın kaydı basına sızmıştı. Facebook kurucusu o konuşmada, Warren’ın adaylığını şirketi için “varoluşsal bir tehdit” diye nitelemiş ve kadın siyasetçinin başkan seçilmesi halinde başlayacak “hukuk mücadelesini” kazanacaklarını savunmuştu.

Bu arada Zuckerberg, Facebook üzerinde yayımlanan siyasi reklamları, içeriğin yalan olduğu tespit edilse bile engellemeyeceklerini kamuoyuna açıklamaktan çekinmemişti. Bu açıklamaya son olarak Zuckerberg’in kendi çalışanları bile bir mektupla tepki gösterdi.

Warren’a göre Facebook “para karşılığı dezenformasyon” yayımlıyor ve Zuckerberg bu düzenin devamı için Trump’a hizmet edecek kararlar alıyor.

‘Kamu görevlileri dört yıl büyük şirketlerde çalışamasın’

Elizabeth Warren başkan seçilmesi durumunda bu düzene son vermek için önerdiği planı bugünkü açıklamasıyla bir adım daha ileri götürdü. Başkanlığı döneminde George W. Bush’un genel sekreter yardımcılığını yapan Joel Kaplan’ın, kamu görevi biter bitmez Facebook’un başkan yardımcısı olarak atandığını vurgulayan Warren, bu konuda yeni bir yasa önerdi. Ona göre Zuckerberg’i son dönemde Washington’a getirip Cumhuriyetçi Kongre üyeleriyle görüştüren ve lobi yapan da Kaplan.

Warren’ın önerisi gerçekleşirse, ABD’deki üst düzey devlet görevlileri, kamu hizmetinin ardından dört yıl boyunca sadece Facebook’ta değil, değeri 150 milyar doları aşan hiçbir büyük şirkette çalışamayacaklar.

Warren’ın yükselişiyle birlikte, 2020 başkanlık seçim öncesinde; Facebook, Google ve Amazon başta olmak üzere ABD’nin teknoloji devlerinin yarattığı sorunlar kamuoyu gündemine daha fazla geliyor. Elizabeth Warren seçilemese bile ABD’de daha önce Microsoft’u parçalanmanın eşiğine getiren anti-tröst yasaları uygulanır veya daha fazla federal regülasyon kabul edilirse, tüm dünyayı kapsayan yeni medya düzeni kökten değişebilir.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – ZUCKERBERG 21. YÜZYILDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ANLAMINI KAVRAYAMIYOR

Seda Arıgül

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. 2019'dan beri serbest yazar olarak yeni medya ve kadın odaklı içerikler hazırlıyor.

Journo E-Bülten