Gimballar akıllı telefonunuzla çekim yaparken sarsıntıyı azaltarak profesyonel kameralara yakın kalitede görüntü almanızı sağlıyor. 2020’nin en iyi gimbal modellerini ve fiyatlarını derledik, habercilere de en uygun tercihleri sorduk. Ama öncelikle gimbal nedir, nasıl kullanılır ve hangi aksesuarlar gazetecilerin işini kolaylaştırır sorularını yanıtlamak üzere, Emily Kummerfeld’in Missouri Gazetecilik Okulu’nun internet sitesinde yer alan yazısını özetleyerek aktaralım:
Gimbal, hareket hâlindeki bir gazetecinin iPhone gibi mobil cihazlarla pürüzsüz görüntüler kaydetmesine yardımcı olan, kullanımı kolay bir araçtır. Elbette özelliklerine ve eklentilerine bağlı olarak bütçe açısında farklılıklar gösteren birçok gimbal var. Örneğin bir miktar daha para harcayıp ek bir mikrofon veya lens takarak gimbalınızı sinemacılara layık bir kameraya dönüştürebilirsiniz.
Çoğu gimbal, görüntü sarsıntısını azaltmak için üç eksenli bir stabilizasyon sistemi kullanıyor. Ancak en popüler gimballar basit bir stabilizasyonun ötesine geçen özelliklere sahip. Bir gimbal seçerken en çok, bu özelliklerin ürettiğiniz hikâyeler için “ne kadar ve nasıl yararlı olduğu” sorusuna dikkat etmeniz gerekir. 2020 itibariyle piyasadaki en popüler gimbal modelleri, fiyatları ve temel aksesuarları şöyle sıralanabilir:
DJI Osmo Mobile
Çoğu gimbal gibi DJI Osmo Mobile serisi de iPhone’a bluetooth kullanarak bağlanıyor. DJI Go adlı kendine özgü bir uygulaması var. Tutamaçtaki kontrol tuşları sade ve pratik. Bu düğmeler, aracın yakınlaştırma, ileri-geri veya aşağı-yukarı doğru hareket etmesini sağlıyor. DJI Go uygulamasının bir diğer kullanışlı özelliği de, hareketli bir konuyu takip ederken, görüntüyü belirleyeceğiniz çerçevenin içerisinde tutan “Active Track” modu.
Osmo Mobile 2’nin yaklaşık 15 saat kullanım süresi sağlan bir pil ömrü var. Ancak iPhone kablonuz ile gimbalınızı şarj ederken de çekim yapabilirsiniz. Türkiye’de döviz kurlarındaki değişkenlik nedeniyle ABD fiyatlarını aktaralım. Serinin son modeli olan DJI Osmo Mobile 3 bugünlerde Amazon gibi sitelerde 119 dolar seviyelerinde seyrediyor.
Zhiyun Smooth 4
Bu model de bluetooth üzerinden ZY Play uygulamasına bağlanıyor ve kolay kontrollere sahip. Tutamacın yanında zoom ve odak arasında geçiş yapmayı sağlayan bir tekerlek var. Ön tarafında ise kare hızı ve beyaz dengesi gibi ayarların yapılmasını sağlayan, DSLR fotoğraf makinelerindekine benzer bir menü bulunuyor.
Pratik bir düğme ile “spor modu” seçilerek gimbalın tepki süresi ayarlanabiliyor. İkinci bir düğme ise gimbalınızı hızlı bir şekilde merkeze geri döndürüyor. Biraz daha yaratıcı olmak isten kullanıcılar için süre ve istenen başlangıç-bitiş noktalarını seçmelerini sağlayan bir “timelapse” modu da mevcut. Bu marka ve modelin en güçlü yanı uygun fiyatı. Bugünlerde 99 dolara satışta.
Freefly Movi Cinema Robot
Freefly Movi Cinema Robot, çekimlerine biraz daha sinematografik bir hava katmak isteyenler için en ideal gimbal. Bu model, bir gazeteciyi ileri seviyede bir görsel anlatıcıya dönüştürebilir. Çünkü inanılmaz derecede pürüzsüz çekimler yapmanın ötesine geçip birçok programlanabilir çekim modu sayesinde sinematik görüntüler sağlayabiliyor.
Etkileyici özelliklerinden biri “Echo” modu. Başlat düğmesiyle bu moda geçip A ve B noktalarını (yukarı-aşağı veya ileri-geri) ayarlıyor ve süreyi seçiyorsunuz. Düğmeye bir kez daha bastığınızda, gimbal açıyı ayarlayarak ideal bir hızla iki nokta arasında hareket ediyor.
“Movilapse” modu sayesinde hareketli bir timelapse ile büyük mesafeleri ve zaman aralıklarını kat etmenizi ve dünyayı bambaşka bir şekilde izleyiciye göstermenizi sağlıyor. “Orbit” modu, cihazınızı belirlediğiniz nesneye sabitliyor. “Majestic” modu ise inişli çıkışlı hareketleri yumuşak sinematik çekimlere dönüştürüyor.
Kullanımı çok kolay. Kullanıcı, hızlı bir şekilde ön ayarlar arasında geçiş yapabiliyor ve örneğin tek bir tıklamayla ufuk seviyesini açıp kapatabiliyor. Dezavantajı ise 229 dolarlık fiyatıyla piyasadaki en pahalı gimballardan biri olması.
Ekler, eklentiler: Işık, mikrofon ve lensler
Gimbal tercih eden bir mobil gazeteci, özellikle tripod kullanmadığı ortamlarda yapacağı video içeriğin kalitesini artırmak istiyor demektir. Böyle ortamlarda çoğu kez akıllı telefonları gimbalın yanı sıra harici mikrofonlar, lensler, yazılımlar ve diğer ek araçlarla desteklemek gerekir. Neyse ki bu konuda farklı ihtiyaçlara cevap veren, çeşitli seviyelerdeki bütçelere uygun bir dizi imkân var.
Tüm gimballarda, tutamacın altında 0,6 cm ebatında ayarlanabilir bir bilye bulunuyor. Genelde aldığınız aparatın bir ucunu buraya, diğerini de telefonunuza takarak kullanırsınız. Örneğin envai çeşit ışık ekipmanı bu şekilde kontrol edilebilir. Her halükârda aydınlatma adaptörünüze bağlı kablonuzun TRS ve TRRS uyumlu olduğuna dikkat etmeniz gerekiyor.
Ses konusunda da çok fazla alternatif var. Örneğin bazı gazeteciler Zoom kayıt cihazı gibi bağımsız bir cihaz ile ses kaydetmeyi tercih edebilir. Ancak birkaç bağlantı ile gimbalınıza Rode Video Mic gibi bir mikrofon takmak da mümkün. VideoMic serisindeki Rode mikrofonlar 0,95 cm gibi bir kablo kullanıyor. Bu nedenle böyle bir mikrofonu gimbalınıza takarken sıkıca oturmasını içim 0,95 cm ile 0,6 cm ebatında bir adaptöre ihtiyacınız olacak.
Lenslere gelince, örneğin iPhone için en popüler markalardan biri Moment. Bu tür harici lensler çekim kalitesini artırabilse de, gimbal ile birlikte kullandığınızda getireceği ek ağırlığa da dikkat etmeniz gerekiyor. Gimbalınızı dengede tutmak için, yedek bir parça olarak ağırlık aparatının eklenmesi de gerekebilir. Elbette gimbalı telefon yerine, üzerinde kendi lensi olan bir fotoğraf makinesi takarak da kullanabilirsiniz.
Habercilerin önerileri: Gimbal nerede, nasıl kullanılır?
Gimbal kullanan iki haberciye bu aracın avantajlarını ve dezavantajlarını sorduk. Belgesel yönetmeni Kazım Kızıl ve GZT Sorumlu Editörü Nazif Menteş’in tavsiyeleri şöyle:
Kazım Kızıl: İki sene önce gimbal kullanmaya başladım. Zhiyun Crane 2 Plus marka bir cihaz almıştım. 3.2 kg taşıma kapasiteli ve üzerinde netlik için tekeri bulunan bir model. Daha önce kullandığım kamera Canon 6D idi. Ağır bir makineydi, bir de üzerindeki lensi düşününce… Bu ağır makineyi kaldırabilecek bir gimbal lazımdı. Araştırmalarım sonucunda da bu modelde karar kıldım. O zaman aldığımda üzerinde “follow focus” kiti yoktu. O kiti ekstra aldım. O zamanki fiyat ile toplamda 4500 TL gibi fiyata mâl olmuştu. Şimdi muhtemelen daha ucuzdur.
Gimbalı “Emel Anne” belgeselinde kullandım. Emel Anne, maratonda koşuyordu ve motorlu araçların maratona katılması yasak olduğu için, geriye kalan tek yöntem olarak gimbal tercih ettim.
Gimbal seçimimdeki temel amaç elbette çekimlerde sarsıntıyı önlemek ve belgesellerde kullanmak… Yoksa sokak eylemlerinde veya basın açıklamaları gibi yerlerde kullanmıyorum. Çünkü makineyi gimbala takmak, onu ayarlamak biraz zaman alıyor. Aynı zamanda ekipman büyüdüğünden taşınabilirliği daha da zorlaştığı için özellikle benim gibi tek çalışıyorsan, yanında götürebileceğin bir ekipman değil her zaman. O yüzden daha çok, ayarları vb. yapabilecek kadar zamanımın olduğu, yanımda taşırken zorlanmayacağım işlerde gimbal kullanabiliyorum.
‘Story’ çekimlerinde profesyonel kalite getiriyor
Nazif Menteş: İçerik üretim süreçlerinin büyük bölümünde farklı kamera açılarına ve profesyonel kameralar dışında çözümlere ihtiyaç duyduğumuzdan gimbal benim için ciddi bir kurtarıcı oldu diyebilirim. Çok sayıda çekimde akıllı telefonla özellikle de “story” boyutunda çekimler yapmak zorunda kaldığımızda, profesyonellik algısını da kaybetmemek adına gimbal kullanmaya başladık.
İlk etapta yalnızca “titremeyi önler” bakış açısıyla yorumladığım ve bu yolla çekilmiş sinema filmleri olduğunu öğrenmemle birlikte artan hevesle satın aldığım gimbal, birkaç kullanımdan sonra gerçek ve gerekli bir gereç hâline gelmiş oldu.
Akıllı telefon ile çekimler yapan bir yayıncının birinci önceliğinin pratik kullanım olduğu düşünüldüğünde gimbal eklentisinin ne kadar faydalı olduğunu anlamak güç değil. Konu kaçmadan yahut herhangi bir aksilik ortaya çıkmadan anında görüntü almanız gerektiği anlarda gimbal kullanmanın oluşturduğu fayda net biçimde ortaya çıkıyor.
Gimbalın avantajları ve dezavantajları
Kazım Kızıl: Avantajları, en başta görevini yapması, yani sarsıntıyı önlüyor. Diğer avantajı da, zor dedim ama neticede taşınabilir bir sistem. Yani bir çanta ile rahat bir şekilde taşıyorsun. Ama mesela en son gittiğim Edirne’de (sınıra göçmen akını haberi) gimbal kullanmadım. Çünkü orada gimbal kullanmak çok da mantıklı değil. Ama orada da kullanan birini gördüm. Elinde gimbal ile dolaşıyordu. Benim çekmek istediğim görüntü ise daha çok handycam tarzıydı. Daha hareketli, sarsıntı da olabilir, titreme de olabilir… O yüzden gimbal yanımda olsa da orada kullanmadım.
Dezavantajları, az önce söylediğim gibi makineyi takmak, o üç eksende de ayar yapmak biraz zaman alıyor. Ayrıca taşımak için bir güç de gerekiyor. Gimbala taktığın zaman direkt yağ gibi görüntüler çekemiyorsun. Vücudun ile bütünleşik bir hâlde elinden geldiğince sabit tutman lazım ki gerçekten sarsıntı olmayan görüntüler elde edesin. Yoksa öbür türlü dalgalanma yapıyor. O dalgalanma da sonra tabii ki Adobe Premier’de “warp stabilizer” ile yüzde sıfıra çekilebiliyor. Ama bu durumda da görüntü ve keskinlik kaybı oluyor. O yüzden eğer uzun bir çekim yapılacaksa, Emel Anne’yi maratonda çektiğim gibi mesela, gimbal ile çalışmak inanılmaz yorucu oluyor ve bir süre sonra kasların iyice kasılıyor. İnsanı zorluyor.
Körlemesine çekmek gerekebiliyor
İkinci dezavantajı, kullandığın makineye göre değişir ama her zaman monitörü göremiyorsun. Mesela gimbalı tuttun ve kafanın üzerinden biraz yüksekten çekince, işin biraz şansa kalmış oluyor. Çünkü, doğal olarak ne vizörden görebiliyorsun, ne de ekranı kullanabiliyorsun… Güneşli havalardaysa ekran 90 derece aşağı dönebilse bile, parlamasından dolayı ekranı görme şansın çok olmuyor. Bunun için harici bir monitör alman lazım. Harici monitörü de kablo ile bağlıyorsun, bu sefer makinenin hareket kabiliyetini kısıtlıyorsun. Sadece yukarı aşağı hareket ettirmek mümkün olabiliyor. Sağa sola kablodan dolayı hareket ettiremiyorsun. Başka bir çözüm var mı bunun için de, emin değilim. Geniş açı kullanıyorsundur, o zaman çok sorun olmaz, aşağı yukarı açıları tahmin edebilirsin.
Diğer dezavantajı da zoom yapamıyorsun. Yani benim aldığım modelde yapamıyorsun. Bunu sonrasında bir güncelleme yaptılar mı, bilmiyorum. Mesela, 28/75 objektif kullanıyorum ben, genelde gimbal olunca bir açıda sabit tutman lazım. Çünkü zoom yapınca makinenin dengesi değişiyor. Makinenin dengesi değişince de bu sefer ayarlar bozuluyor ve ‘kafa atma’ dediğimiz o hareketi yapıyor. Tak tak tak diye motorun beyni yanıyor gibi bir şey. Sabit görüntü elde edemiyorsun. Ama monopod kullandığında tabii ki rahatça zoom kullanabiliyorsun.
Sabit odak, hareketi kısıtlayabiliyor
Diğeri, mikrofon ve ses kayıt olayı. Ben stabilzer kullanmadığım zaman monopod kullanıyorum. Monopod ile tabii ki shotgun mikrofon kullanabiliyorsun rahatlıkla. Ama burada shotgun mikrofon kullanamıyorsun, çünkü makinenin üzerine mikrofonu taktığında yükseklik de arttığı için o alan yetmiyor ve bu sefer de sağa sola çevirebiliyorsun sadece. Yukarı aşağı yapamıyorsun. O da yine bir hareketini kısıtlıyor.
Ama ne yapabilirsin? Stabilizerin kafa kısmı haricinde gövde kısmına bir aparat bağlayıp (mesela Zoom H1 ses kaydı cihazı) ona bağlı bir shotcam, yani harici gimbalı yukarısı ile ilgisi olmayan bir şekilde monte edebilirsin. Ama bu da gimbalın hacmini büyütüyor. O sırada yine kısmi de olsa senin hareketini kısıtlıyor ve ağırlığı artıyor. O zaman senin kullandığın güç de artıyor, daha da yorucu oluyor vs.
Ayrı bir sıkıntı da mikrofon konusu. Kablosuz bir mikrofon kullandın diyelim, bir karakteri takip ediyorsun. Onda mikrofon var, kablosuz, sende de alıcı var. Onu da benzer şekilde yukarı takınca aynı hareket kısıtlılığı oluşuyor. Başka yere takman lazım.
Netlik de ayrı bir sorun… Ben açık diyaframlarda çalışmayı seviyorum. O yüzden netlik çok önemli oluyor. Geniş açı ve kısık diyaframlarda bu çok önemli değil. İki metreye ayarlıyorsun, o videonun geneli, derinliği çok abartı olmadığı sürece net ve keskin çıkıyor. Ama hem zoom bir objektifte çalışıp hem de açık diyafram istediğinde gimbal seni bayağı bir kısıtlıyor. Çünkü netliği takip edemiyorsun.
‘Dezavantajı çok, ama kullanmak gerekli’
Benimkinde manuel bir tekerlek var, gimbalın gövdesinde de fazladan bir “flofocus” aparatı var. Yani tekeri çevirdiğin zaman odağı ayarlayabiliyorsun ama her zaman ekranı görmediğin için bu da mümkün değil. O yüzden takibe “autofocus” hızı çok iyi olan bir kamera lazım. Onda da başka handikaplar doğuyor. Autofocus genelde zaten yüz algılamaya veya belirli bir noktayı seçersen oraya odaklanmaya devam eder. Yüzü seçersen de hep yüze odaklanır. Ama mesela bazen kamera kalabalıktaki yüzü seçemez. Ekranı her zaman göremediğinden manuel focus da kullanamazsın. O yüzden focus sistemi çok iyi olan bir alet lazım ama o da tek çözüm değil.
Bence gimbalın dezavantajları, avantajlarından daha çok ama sonuçta o sarsıntıyı ortadan kaldırmak şart olduğu için gimbal gerekiyor. Ben Canon 6D’den sonra Sonny A7 III’e geçtim, makine kısmen hafifledi belki ama hafifledikçe sarsıntı da daha fazla oluyor. Sarsıntı fazla olunca gimbal sistemine ihtiyacın oluyor.
Gimbal fiyatları bence aslında makul… Ben o zamanlar 4.500 TL’ye almıştım ama şimdi 2.500-3.000 TL civarında. Mesela Sonny 6500 gibi böyle daha küçük makineler kullanıyorsanız daha küçük gimballar alabilirsiniz. Onda da çok değişik modeller var. İşte, en sonra Vibe gibi bir model çıkarmıştı Zhiyun… Daha ufak ve pratik çözümler var. O yüzden fiyatı çok büyük bir dezavantaj diyemeyiz verdiği sinematografik görüntü ve videoya kattığı değer düşünüldüğünde. Herkesin kamera, mikrofon ve tripodtan sonra ekipman listesine katmasını tavsiye ettiğim bir şey gimbal…
‘Alışkanlık yaratan, güçlü bir çekim silahı’
Nazif Menteş: Ben gimbal satın alma sürecinde de ciddi şekilde zorlandığımı söylemeliyim. Birçok arkadaşım DJI Osmo Pocket önerdiği hâlde benim tercihim Zhiyun Smooth Q2 olmuştu. Smooth Q2, görece daha mütevazı ve daha az kullanışlı olsa da benim öncelik olarak belirlediğim birçok farklı sorunu halletmeyi başardı. Öncelikle Smooth Q2, fazlasıyla kompakt bir cihaz. 15 saate ulaşan kullanım süresi prize bağımlı teknolojiden biraz uzaklaşmamızı sağlıyor diyebilirim. Hareketli, zaman atlamalı, çok modlu ve nesne izleme modlarında yapılabilen çekimler de “çekim süreçlerinde” hem alternatif oluşturmayı başarıyor, hem de daha kaliteli işler için de imkân sağlamış oluyor.
Gimbal kullanımının oluşturduğu çok sayıda avantaj olmakla birlikte birtakım dezavantajlarla da karşı karşıya kalabiliyoruz elbette. Benim için en belirgin dezavantajı, ekipman götürülmesi gerekli işlere dahi “kolaya kaçarak” gimbal ile gitme isteği oluşturması. Zaman zaman hareketli çekimlerde istenen hıza ulaşılamaması da büyük bir sorun oluşturabiliyor. Özellikle aktüel çekimlerde bu dezavantajla karşılaşmak çok olası. Sonuç itibariyle özellikle bir yayıncı olarak gimbalın “güçlü bir çekim silahı” olduğunu söylemem şart. Birçok açıdan kolaylık sağladığı gibi iyi bir çekim alışkanlığına da dönüşebiliyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – KAMERASI EN İYİ TELEFONLAR