Bilim Söyleşi

Evrim Ağacı gümbür gümbür: Bu yaşam görüşünde ihtişam var!

Türkiye’de iyi şeyler de oluyor: Sekiz yıl önce ülkemizde bilimsel aydınlanmaya katkı sağlamak için kurulan ve ürettiği içeriklerle yüz binlerce kişiye ulaşan Evrim Ağacı, Avrupa Yılın Bilim Yazarı Ödülü adaylığına layık görüldü. ‘Halkın sadece bir kesiminin faydalandığı bir aydınlanma hayal edilemez’ diyen Evrim Ağacı’nın kurucusu Bakırcı’dan hikâyelerini dinledik.

Kasım 2010’da 3-4 kişiyle yola çıkan Evrim Ağacı, yüzlerce gönüllü içerik üreticisine ve milyonlarca okura ulaşmış durumda. Platforma katkı koyanlar arasında 13 yaşında bir öğrenci de var, dünyanın en iyi üniversitelerinden akademisyenlerde de. Bilim yazıları, makaleler ve videolar, en ileri yazılımlar ve yüzde 100 güvenilir kaynaklar kullanılarak okura ulaşıyor. Facebook, YouTube, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya platformlarını da iyi kullanan Evrim Ağacı, Patreon üzerinden kitlesel fonlamanın da güzel bir örneğini sergiliyor. Türkiye’den çıkan amatör bir bilim oluşumu tüm dünyada ses getiren işlere imza atıyor. Başta Türkiye olmak üzere dünyada bilimsel farkındalığı ve modern bilimin halka etkin bir şekilde ulaştırılabilmeyi hedefleyen Evrim Ağacı’nın kurucusu ve başyazarı Çağrı Mert Bakırcı ile hem 8 yıllık hikayelerini hem de gelecek hedeflerini konuştuk.

Evrim Ağacı’nın kurucusu Dr. Çağrı Mert Bakırcı.

Evrim Ağacı fikri nasıl ortaya çıktı? Başlangıçta ekip kaç kişiydi, şimdi kaç kişi?
Evrim Ağacı 2010 yılında benim ODTÜ Biyoloji Bölümü’nde yan dal yapma kararı almamla başladı. Orada ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu’ndan Babür Erdem ve Güngör Budak ile tanışmam sonrasında kısa sürede organize olduk. 5 Kasım 2010’da da küçük bir öğrenci grubu olarak yola başladık. Başta 3-4 kişi kadardık ve hedefimiz kendi kendimizi evrimsel biyoloji konusunda eğitmek, sunumlar hazırlamaktı. Kısa sürede biyolojiden birçok arkadaş aramıza katıldı ve eğitimlerimiz kimi zaman 50 kişiyi bulan toplantılar hâlinde geçti. Şimdiyse ulusal ve uluslararası düzeyde yüzlerce katılımcılı bir organizasyona dönüştük; sitemize üye olan on binlerce kişi bulunuyor. Dünya’nın dört bir yanındaki üniversitelerden akademisyenler ve lisansüstü düzeyde eğitim gören öğrencilerden oluşan bir yazar kadromuz var. Kimi düzenli yazıyor, kimi arada sırada yazı gönderiyor. Tam bir sayı veremiyorum; ancak sitemizde yazar yetkisi olan 191 kişi (ki bunların 129’u 2018 yılında aktif olarak yazan yazarlarımız), editör yetkisi olan da 27 kişi bulunuyor. Evrim Ağacı’nın internet sitesinde sıfırdan geliştirdiğimiz yepyeni bir içerik üretme sistemi çerçevesinde ise bilimin her dalını kapsayan bir editör ve yazar ağı kurmaya başladık. Dolayısıyla kısa sürede bu sayıların daha da artmasını bekliyorum.

‘Muhafazakâr öğrenciler din hocasını protesto etti’

Evrimin müfredattan kaldırıldığı bir ülkede sekiz yıldır evrim anlatıyorsunuz. Herhangi bir baskı, tehdit ya da engellemeyle karşılaştınız mı? Dava açılan bir içeriğiniz oldu mu?
Hayır, bugüne kadar hiçbir dikkate değer baskı, tehdit, engelleme veya dava ile karşılaşmadık. Ülkenin normal standartları çerçevesinde “beklendik” diyebileceğimiz durumlar oldu elbette; ancak detayları dikkate değer olan şeyler değil, daha ziyade “anı” olarak anlatılacak şeyler. Örneğin Ankara’nın Mamak bölgesindeki bir eğitimimizi din hocasının başbakanlığı arayıp şikayet etmesi sonucu, muhafazakâr öğrencilerin din hocasını protesto edip derslere girmeme tehdidine rağmen yarıda kesmek zorunda kalmıştık. Gittiğimiz her yerde müthiş bir sevgi ve ilgiyle karşılanıyoruz; çünkü amacımız birilerinin dinine, inançlarına, düşüncelerine saldırmak değil. Biz bir bilim ve eğitim oluşumuyuz, bilim insanlarıyız, bilimle uğraşan gençleriz; işimiz modern bilimin gerçeklerini halkımıza aktarmak. Dolayısıyla en muhafazakar olan yerlere bile gittiğimizde herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmıyoruz. Zaten bilimi öğretmek söz konusu olduğunda insanlarımızı muhafazakâr, liberal, bilmem ne diye ayırmamız mümkün değil. Bizim amacımız Türkiye’nin bilimsel bir aydınlanma sürecini yaşatmak, daha çok insanımıza ücretsiz olarak bilimsel gerçekleri ve modern bilimin bulgularını taşıyabilmek. Halkın sadece bir kesiminin faydalandığı bir aydınlanma hayal edilemez. Buna rağmen elbette Evrim Ağacı’nı sevmeyen, hatta bizden nefret edip, aralıklarla adımızı ve işlerimizi karalamaya çalışan birçok site, kişi ve oluşum var; bunlar yok değil. Ancak hedefleri büyük olanların bu yolda öğrendiği ilk şey, bu tip başarısızlığa mahkûm çabaları görmezden gelmeyi öğrenip, doğru olduğunu bildiğin yolda sonuna kadar yürümek oluyor. Biz de okurlarımızdan gelen yapıcı eleştirilere odaklanıp, Evrim Ağacı’nın ayağını kaydırmak isteyen art niyetli kişilerin çabalarına kulak asmadan sekiz yıldır yolumuza devam ediyoruz.

-Evrim Ağacı’nın Facebook sayfası 520 bin, Twitter hesabı 320 bin, Instagram hesabı 83 bin takipçiye; YouTube kanalı 158 bin aboneye sahip.

‘Tanrı inancı dünyanın her yerinde azalıyor’

Toplumda, özellikle de muhafazakâr gençler arasında deizmin yaygınlaştığı yönünde bir tez var. Sizin gözleminiz ne bu konuda?
Doğrudur. Ama ben şaşırmıyorum, veri bilimi, istatistik ve sosyolojik çalışmalar bunu zaten gösteriyordu. Dünya’nın her yerinde hem Tanrı hem dinlere inanç olarak tanımlanabilecek olan teizm güç kaybediyor. Ama bu kötüye işaret değil; insanların tanrı inancının bireyselleştiğinin, sürü mantığından çıkarak bireysel kanallar yoluyla inancın yaşanmaya başlandığını gösteriyor. Bu da insan aklının ve kültürünün asırlardır gitmekte olduğu bir yön. Bize günümüz çok karanlık, çok muğlak, çok kötücül geliyor; ancak ben de dâhil birçoklarını şaşırtan bir şekilde bilimsel veriler, insanlığın tarihinin en iyi yıllarını yaşadığını gösteriyor. Biz bilimde önsezilerimize değil, veriye ve kanıta güveniriz. Dolayısıyla bu konuda da veriye bakacak olursak, insanların neden daha modern ve aydın inanç sistemlerine kaydığını görebiliriz. Our World In Data verilerine ve sinirbilimci Steven Pinker’ın aktardığına göre, 2017 yılında devam eden 12 savaş, 60 otokratik hükümet vardı. Dünya’nın toplam popülasyonunun %10’u aşırı fakirlik içinde yaşıyordu. Gezegenimizde 10.000’den fazla nükleer silah vardı. Bunlar berbat sayılar, adeta insan aklına, yetkinliğine, teknolojisine, gücüne ve bir tür olarak yapabileceklerimizin potansiyeline hakaret eden sayılar! Ancak bundan sadece 30 sene önce 23 savaş, 86 otokratik hükümet vardı. Aşırı fakirlik içinde yaşayan insanların oranı %37 idi. Gezegenimiz 60.000’den fazla nükleer silaha ev sahipliği yapıyordu. Her ne kadar berbat günlerden geçiyoruz gibi gelse de, insanlık uzun vadede geçen her yıl küresel olarak daha da ileriye gidiyor

Dinlere ve tanrılara inanç bu nedenle mi azalıyor?
Genellikle teizm ile ilişkilendirilen daha köktenci, daha tutucu din görüşünün muhafazakârlar arasında zayıflamasının nedeni bu küresel iyileşme süreci bana kalırsa. Eğitime, maddi güce, internet gibi iletişim teknolojilerine daha fazla maruz kaldıkça, daha fazla görüş ile tanışıp, ailemizin ve kültürümüzün şekillendirdiği kalıpların dışına çıkıp, bize daha uygun ve makûl gelen sistemlerle kendimizi tanımlamaya başlayabiliyoruz. Yani deizmin yükselişe geçmesi, deistlerin özel bir çabasının ürünü değil. İnsanlar bundan birkaç on yıl önce “deist” veya “agnostik” gibi felsefi tutumların varlığından bihaberdi. Ateizm ile satanizm eş anlamlı olarak görülüyordu. Ancak iletişim teknolojilerinin gelişmesi sonucu bu basit hatalardan arındık, insanlar da kendilerini bu etiketlerle daha rahat tanımlamaya başladılar.

Türkiye halkının %98’i Müslüman deniyor…
Türkiye’den sonra evrimin halk arasında en çok reddedildiği ABD’de kendisini “inançsız” olarak tanımlayanların oranı sadece 10 senede %8 civarında artarak %24 seviyelerini gördü. Ben Türkiye’de de nüfus sayımına dayandırılan “%98 Müslüman” gibi açıklamaları tamamen hatalı buluyorum. Eğer ki Türkiye’deki insanlara dini görüşleri anonim olarak sorulacak olsaydı, her türlü aile ve toplum baskısından izole bir cevap vermeleri mümkün olsaydı, deizm, ateizm, agnostisizm, panteizm gibi sayısız farklı inancın çok daha yaygın olarak yaşandığı, çok daha geniş bir mozaik görürdük. Umarım bu veriler yakında daha çok toplanıp açıklanır ve ben de bu düşüncemin doğruluğunu sınayabilirim. Ama ne olursa olsun bu çeşitlilik güzel; korkulacak, “Din elden gidiyor.” denerek ortalığı velveleye vermenin bir anlamı yok. Birincisi, eğer ki dinin temeli sağlamsa, iddia edildiği gibi gerçek bir argümanlar bütünüyse, korkulacak bir şey olmamalı; zira gerçek olan bir şeyin “elden gitmesii” mümkün değildir. Gerçek, gerçektir – bizim inancımızdan bağımsız olarak vardır. İkincisi, her ne kadar din milenyumlardır insan hayatının önemli bir parçası olduysa da, artık Evren’e dair açıklamalar için başvurduğumuz kaynak din değil, bilimdir. Tarihi sadece birkaç yüzyılı bulan sistematik bilimsel uğraşın hayatlarımızdaki doğrudan etkisini daha yeni yeni yaşamaya başladık. İnsanlar bilimi, mantığı, özgür düşünceyi merak ediyorlar; kalıplaşmış öğretilerin ötesine geçiyorlar ve bu alanlara daha çok ilgi duyuyorlar. Ancak teizmden bu diğer inanç sistemlerine kayan kişiler üzerinde baskı unsurları yaratmak yerine, bu kişileri bilime, sanata, felsefeye yönlendirerek daha önceden dinin doldurduğu boşlukları, icra etmeye değer diğer insani değerlerle doldurmaya teşvik etmek gerekiyor diye düşünüyorum. İnsanları bizim gibi düşünmeye zorlamamalıyız. İnsanlara özgür, mantıklı, sistemli bir şekilde düşünmeyi öğretmeliyiz. Onlar sonra kendi yollarını zaten bulurlar. Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır derler. Bu da onun bir sonucu kısaca…

‘7500 Türkçe içerik ürettik’

Sekiz yılda nasıl bir evrim geçirdiniz? İlk kurulduğundaki hedefler daha sonra nasıl değişti ve gelişti?
Evrim Ağacı zaman içinde diğer her şey gibi durmaksızın değişti. İlk kurulduğumuzda kafamda birçok yenilikçi proje vardı; ancak ortada herhangi bir ürün bulunmadığı için kaçınılmaz olarak önceliğimiz “güvenilir bilim içeriği’ üretmek oldu. Çünkü Türkiye’de güvenilir, modern bilimin değerlerini yansıtan, güncel içerikleri her yaştan insana aktarmayı başaran bir bilimsel arşiv yoktu. Dolayısıyla ilk 8 yılımızın önemli bir bölümünü sıfırdan bir Türkçe bilim veritabanı yaratmaya ve Türkiye’deki bilimseverlerin gözünde özel bir yer edinmeye ayırdık. Bunda büyük oranda başarılı olduk da diyebilirim: %90’ı özgün ve bize ait olan 7500 civarı Türkçe içerik ürettik; ülkede “bilim” denince akla gelen ilk oluşumlardan biri haline geldik. Güvenilirlik, dürüstlük, şeffaflık ve isabetlilikten hiç ödün vermedik. Bu süreçte Avrupa Evrimsel Biyoloji Cemiyeti bize 2 defa destek oldu, bu yıl da Avrupa Yılın Bilim Yazarı Ödülü adaylığına layık görüldük. Bunlar güzel başarılar; ama bizi rehavete sokmasına izin vermiyoruz. Türkiye’de bilimsel aydınlanma için almamız gereken daha çok yol var. Ülkemiz genel olarak bilim okuryazarlığı konusunda çok geride. Bunu yenmemiz şart, hedeflerimizi de ona göre belirliyor, adımlarımızı bu bilim okuryazarlığı seviyesini arttıracak projeler çerçevesinde atıyoruz. Öte yandan artık sadece bilim okuryazarlığına yönelik değil, bilimin bir olgu olarak halk arasında yer etmesine yönelik de projelerimizi hayata geçirmeye başladık. Ülkemizdeki bilimseverleri tek bir çatı altında toplayacak, onlara çok güçlü bilimsel araçlar sağlayacak, ülkemizdeki akademik ağı birbirine daha sıkı bir şekilde bağlayacak, bilimsel araştırmaların ve araştırmaya yönelik işbirliğinin önünü açacak, gençlerimizin bilime ve bilimsel dallara çok daha rahat erişebilmesini mümkün kılacak sistemler geliştiriyoruz. Bunun için bilim yazarlığının yanısıra, dijital teknolojiler, eğitim teknolojileri ve bilgisayar programcılığı gibi alanlardan faydalanarak, yeni ve Türkiye’de hiç denenmemiş veya hiçbir zaman başarıya ulaşamamış projeler için kolları sıvadık. Hayallerimiz ve hedeflerimiz çok büyük; ancak Türkiye’nin ve insanlarımızın buna sonuna kadar layık olduğunu, hatta bugüne kadar bu fırsatlara erişememiş olmasının kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz.

‘Ülkemizin bilim-odaklı bir yapıya bürünmesini istiyoruz’

İnternet gibi spekülatif ve yanlış içeriğin bol olduğu bir mecrada neredeyse %100 güvenilir bir kaynak olmayı nasıl başardınız?
Bunun çok basit ve temel bir nedeni var ve tek kelime ile özetlemek mümkün: Niyet. Türkiye’de bu kelimenin önemi üzerinde yeterince durulmadığını düşünüyorum. Bir kişi, ekip veya kurum bir işe imza atarken ne niyetle bunu yapıyorlar? Üretilen işin/ürünün ardında yatan niyet ne? Para kazanmak mı? Meşhur olmak mı? Boş zamanı iyi geçirmek mi? İnsanlara faydalı olmak mı? Bir boşluğu kapatmak mı? Bunların hepsinden birazcık mı? Birazcıksa ne kadar? Bir kişi veya grubu eleştirmeden ya da onlara karşı bir fikir bellemeden önce bu soruları kendilerine sormalıyız diye düşünüyorum.
Biz Evrim Ağacı olarak yola çıktığımızda tek bir niyetimiz vardı: Türkiye’de bilimsel aydınlanmaya katkı sağlamak. Doğup büyüdüğümüz ülkeye ve insanlarına faydalı olmak. Bunu da herhangi bir beklentide bulunmadan yapmak. Sekiz yıldır bu niyetle yola devam ediyoruz. Gerçekten samimiyetle bu ülkenin daha aydın, daha bilim-odaklı, daha özgür düşünen bir yapıya bürünmesini istiyoruz. Dolayısıyla niyet birileriyle yarışmak, rekabet etmek, öne geçmek, başkalarının altını oymak, başkalarını karalamak gibi ikincil ve daha düşük seviyeli yaklaşımlar olmayınca, insanımız da son derece olumlu geri dönüşlerde bulunuyor. Sanıyorum bizim en büyük başarımız, okurlarımızla bir aile ortamı yaratabilmek, onları Evrim Ağacı’nın bir parçası olduklarını hissettirebilmek oldu. Bana gelen e-postalardan anlıyorum ki, bize daha önceden önyargıyla yaklaşan birçok kişi, Evrim Ağacı’nı takip edip de, gerçekten iyi niyetle katkı sağlamaya başladıklarında, yaratmaya çalıştığımız ortamın ne kadar güzel, eğlenceli ve öğretici olduğunu gördü. Ben her zaman, yaptığınız iş her neyse onu en iyi şekilde yapmanız gerektiğine inandım. Bizim işimiz Türkiye’de bilim okuryazarlığına katkı sağlamak. Ve bunu en iyi, en dürüst, en şeffaf, en güvenilir şekilde yaptığımızdan emin olmak istiyoruz, hepsi bu.

‘Evrim Ağacı’nı Patreon üzerinden ortaklaşa büyütüyoruz’

Patreon’da mali destek kampanyası yapıyorsunuz…
Biz bu işe başladığımızda çocuktuk, lisans öğrencileriydik. Şimdi ise doktorasını, yüksek lisansını bitirmiş, yuva kurmaya başlayan, iş hayatına atılmakta olan koca koca insanlarız. Yani zaman içinde şartlar değiştikçe, biz de buna göre pozisyon almak durumunda kalıyoruz. Bu değişimlere cevap vermek durumundasınız, hayal dünyasında yaşayarak bilim üretemez, bilime katkı sağlayamazsınız. Ama işte, niyet kavramı burada da devreye giriyor. Eğer niyet büyüttüğünüz kitle sırtından para kazanmak olsaydı, bir dolu ürün reklamı alıp, hatta siteyi daha büyük oluşumlara satmak yoluyla kolayca zengin olabilirdik. Ancak amaç samimi bir şekilde Türkiye’nin ilerlemesi olunca, biz de dayanışma yoluyla bunu çözmeye karar verdik. Okurlarımızın gönüllü desteğine başvurduk. İşte Patreon, burada devreye girdi. Patreon’un mantığı, çok kısaca şu: 1 kişiden binlerce dolar destek alıp o kişinin yönlendirmesini takip etmeye muhtaç kalmak yerine, binlerce kişiden az miktarda destek alıp, Evrim Ağacı’nı ortaklaşa büyütmek, kimseye muhtaç kalmamak ve kimsenin de maddi durumunu zora sokmamak. Yani bizim okurlarımıza dediğimiz şu: Bize maddi destek olursanız harika olur, bizim yola devam etmemizi sağlarsınız; ancak destek olamazsanız da size içeriklerimizi göstermemek, para karşılığı göstermek falan gibi şeyleri asla yapmayacağız, içiniz rahat olsun. Sanıyorum bu oldukça adil bir yaklaşım.

Destekler istediğiniz düzeyde mi?
Henüz bize gereken miktarın sadece %50’si düzeyine erişebildik; yani daha desteğe ihtiyacımız var. Ancak zaman içinde insanlarımızın bu aracın ne kadar güçlü bir kaynak olduğunu fark edip, bizlere daha da çok destek olacaklarını düşünüyoruz.

’13 yaşındaki Efe içerik üretiyor’

En genç ve en yaşlı içerik üreticinizi anlatabilir misiniz?
Hmm bu oldukça ilginç bir soru… (Gülüyor) İçerik üreticilerimizin yaşlarını doğrudan takip etmiyoruz; her ne kadar Evrim Ağacı üyeleri profillerine yaşlarını girebiliyor olsalar da… Ancak yakın zamanda olan bir olayı anlatayım: 13 yaşındaki bir öğrenci olan Efe Çetin, Evrim Ağacı’nı ve benim kitaplarımı okuduktan sonra bilime daha da çok ilgi duymaya başlamış ve YouTube üzerinden bilim videoları çekmeye başlamış. Geçenlerde de Rotifera şubesinden bir canlıyı mikroskobuyla çekebilmek için çamurlu su bulmuş ve çekimlerini harika bir video olarak derlemiş. Biz de onun bu çalışmasını, yeni projelerimizden biri olan ve Türkiye’de gözlenebilecek bütün türleri evrimsel akrabalık ilişkileri çerçevesinde kataloglayıp insanlarımıza göstereceğimiz Yaşam Ağacı isimli projemize dahil ettik. Böylece sanıyorum en genç içerik üreticimiz o oldu. En yaşlısını tam olarak bilemiyorum; ancak aramızda mühendislikten emekli olanlar veya üniversitede eğitim veren akademisyenler bulunuyor.

Bu süreçte en çok okunan ve en çok izlenen içerikleriniz neler oldu?
Kapsamlı istatistiki analizlere sitemizin zeta sürümünde başladık; dolayısıyla çok yeni. Ancak en çok okunan içeriklerimizin arasında çocuklara cinsellikten nasıl bahsedilmesi gerektiğine yönelik hazırladığımız kılavuz bulunuyor. Özellikle son dönemde ülkemizde gündeme yeniden gelen cinsel taciz, çocuk istismarı ve tecavüz gibi suçların bu içeriklerimizin daha çok okunmasında etkisi olduğunu düşünüyoruz. Sebep elbette üzücü; ancak insanların stres, öfke ve korku altında bile bilime yöneliyor olmaları, ülkemizdeki potansiyeli yansıtıyor. Ayrıca büyük deha Stephen Hawking’in ölüm haberini de Türkiye’de ilk biz duyurmuştuk; o da çok paylaşılmıştı ancak bu içerikleri pek saymıyoruz. Biz bilim haberciliğine pek ilgi duymuyoruz. Bir diğer çok okunan içeriğimiz, oruç ile kalori sınırlandırma diyetlerini anlatan içeriğimiz. Bu da her Ramazan Bayramı’nda gündeme gelen bir içerik; insanlar bu konuların farklarını ve hayatlarına ne gibi etkileri olduğunu öğrenmeyi seviyorlar. İçerik çok olunca, konuşacak da çok şey çıkıyor, daha birçok ilginç içerik sayabilirim; ama videolara bakacak olursak… En çok izlenen özgün videomuz Celal Şengör ile yaptığımız canlı yayın ve o yayından yayınladığımız birkaç kesit. Bu yayın epey ses getirmiş, televizyonda da haber olmuştu. Bir sonraki en çok izlenen, evrimin kanıtlarının ne olduğuna dair bir dublaj videosu. Sevgili Umut Efe’nin enfes sesiyle, Stated Clearly isimli bir kanala ait olan bir videoyu seslendirdik. Onun dışında evrimsel biyologları küçük düşürmeye çalışan birkaç videoya verdiğimiz yanıt ve genel olarak bilimle ilgili videolarımız izleniyor.

‘Evrim Ağacı yazılımı kullanıcı katılımını teşvik edecek’

Bir bilim bloğundan dijital bir bilim portalına dönüşmek istediğinizi yazmıştınız. Bunu biraz açar mısınız? Şu anda geliştirmekte olduğunuz zeta sürümü nasıl olacak? Neler değişecek?
Evet, bu Evrim Ağacı’nın değişiminin en önemli basamaklarından birisi. Biz Evrim Ağacı’nın sitesini 2011’in başında ilk açtığımızda, bilimsel bir geleneği takip ederek Yunan alfabesini kullanmış ve sürüm adına “alfa sürümü” demiştik. Daha sonradan beta, gama ve delta sürümlerini geliştirdik. Bunların her biri siteyi kökten değiştiren, önemli adımlardı. Şu anda zeta sürümü içindeyiz. Bu, şu demek: Bunu okurlarımız muhtemelen pek fark edemedi; ancak Evrim Ağacı’nın site altyapısı sıfırdan elden geçirildi ve geleceğe hazırlandı. Özellikle de okurların şu anda pek etkileşemediği yönetici panelinde, sıfırdan bir içerik üretme sistemi geliştirdik. Bu ilk etapta kulağa önemsiz gelebilir; ancak geliştirdiğimiz sistem, hem ülkemizdeki hem de Dünyadaki gazete ve dergiler tarafından, örneğin The Guardian, National Geographic veya The New York Times gibi editöryal içerik üreten kurumlarda kullanılabilecek, çok kapsamlı, yazar-editör ilişkilerini düzenleyen, içerik üretim akışını hızlandıran, çok kapsamlı bir ürün. Yani biz Evrim Ağacı’nı sadece bir bilim blogu olarak görmüyoruz; aktif bir yazılım projesi olarak da görüyoruz. Bu altyapı bizim için çok önemliydi, çünkü bu sistem sayesinde Evrim Ağacı artık daha çok katılımcılı, daha güvenilir, editöryal denetimden geçmiş çok daha fazla içerik barındıran, kendi kendini sürdüren ve kendi kendine yeten bir sistem haline geldi. Çok uğraştık, ama buna değdi. Aslında zeta sürümünün de tam sonuna yetiştiniz; çünkü bu içerik üretim sistemini büyük oranda tamamladık. Şimdi ise bu altyapıyı kullanarak, yakın bir gelecekte “eta sürümü” dediğimiz bir sonraki basamağa geçeceğiz. Bu basamaktaki amacımız da, okurların Evrim Ağacı ile etkileşimini baştan yaratmak olacak. Hedefimiz, Türkiye’deki bilimseverleri tek bir çatı altında toplarken, aynı zamanda bu kişilere kendilerini ifade edebilecekleri; bilimsel tartışmaları kuru gürültü şeklinde değil, akademik münazara şeklinde yapabilecekleri, içeriklerimize doğrudan önerilerde bulunup, kolektif bir şekilde geliştirmemizi sağlayabilecekleri, bunu yaparken çeşitli puanlar toplayarak sitedeki statülerini geliştirip, daha kaliteli içerikler üretebilecekleri bir ekosistem inşa etmek. Bunun için kolları sıvadık, önümüzdeki haftalarda bunun etkilerini de görmeye başlayacaksınız.

Evrim Ağacı Bilim Merkezi ve bir eğitim vakfı kurmak gibi uzun dönemli büyük hedefleriniz var. Bu hedeflerinizin neresindesiniz, ne kadar zamanda bu hedeflere ulaşmayı planlıyorsunuz?
Evet, bunlar “Evrim Ağacı Projesi” diyebileceğim bir ömürlük, belki ondan da uzun sürece bir çabanın basamakları. Türkiye’de bilimsel anlamda eksik olan her açığı kapatmak istiyoruz. Çünkü bir başkasının yapmasını beklemek, insan aklına ve potansiyeline çok büyük bir hakaret. Biz yapabiliyorsak, neden bir başkasını bekleyelim? Bunun uzantısı olarak, Evrim Ağacı için kısa, orta ve uzun vadeli planlar yaptık. Patreon ana sayfamızda bunların kısa ve orta vadeli olanlarının çoğunu ilan ettik, uzun vadeli planlarımızın da ufak bir kısmını, Patreon destekçilerimizi “hayal ortaklarımız” olarak gördüğümüz için ekledik. Çünkü biz dayanışmanın gücüne inanan bir ekibiz. Türkiye’deki bilimseverlerin tek bir çatı altında toplanıp, ama çok sesliliklerini yitirmeden çalışarak, Türkiye’de çok büyük bir bilimsel aydınlanma rüzgârı yaşatabileceklerine inanıyoruz. Bu nedenle hedeflerimizi de küçük tutmuyoruz. En çok ziyaret edilen, en çok okunan, en çok o, en çok bu tarzındaki “en”ler ile kendimizi sınırlandırmıyoruz. Bunlar elbette bir itici güç; ancak Evrim Ağacı için bunlar asla hedef olamazlar; sadece birer araç olabilirler. Bilim Merkezi projemizi, öncelikle Evrim Ağacı için bir ofis açıp, bu ofisin bir kısmını halka açık hale getirmekle başlatmak istiyoruz. Burada çeşitli mini deneyler yapılan, bilim soru-cevap masaları olan ve bu gibi yollarla halkın bilimle ve bilim insanlarıyla etkileşebilecekleri bir alan açmak istiyoruz. Bu tabii ki daha orta vadeli bir proje; öncelikle ayakları yere basan, okurlarının desteğiyle her türlü projenin altına girebilen bir oluşum haline gelmemiz şart. O nedenle bu hedefleri abartarak, o hedeflerin altında da kalmak istemiyoruz. Her şeyi adım adım, planlı ve programlı bir şekilde yapacağız. Bugüne kadar çok büyük işlere imza atarak geldik; bundan sonra da durmak gibi bir niyetimiz yok. O hedefleri koyduk, bir gün hepsini başaracağız.


Çağrı Mert Bakırcı kimdir?

Evrim Ağacı’nın kurucusu ve idari sorumlusu. Popüler bilim yazarı ve anlatıcısı. Doktorasını Texas Tech Üniversitesi’nden aldı. Araştırma konuları evrimsel robotik, yapay zeka ve teorik/matematiksel evrim. Kor Kitap’ın çok çatanları arasındaki Evrim Kuramı ve Mekanizmaları kitabının yazarı, Evrenin Karanlığında Evrimin Işığı kitabının yazar ve editörü.

Etiketler

Deniz Ali Gür

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun oldu. Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. Bilim ve Gelecek, Genç Gazete, İleri Haber, Sol gazetesi ve Yön dergisine haber ve yazılarıyla katkıda bulundu. Yüksek lisansını tamamladığı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışırken 689 sayılı KHK ile ihraç edildi.

Journo E-Bülten