Gazetecilerin bir günü nasıl geçiyor? Ne zaman uyanıyor, kaçta işe başlıyor, ne kadar mesai yapıyorlar? Habercinin gündelik yaşamındaki rutinleri öğrenmek için bu soruları ve daha fazlasını; ulusal, uluslararası ve yerel medya kuruluşlarında çalışan, farklı yaş gruplarından kadın ve erkek 100 gazeteciye sorduk.
Yanıtlara göre gazetecilerin %43’ü mesaiye 09.00-10.00 aralığında başlıyor ve %41’lik kesim her gün 9-10 saat çalışıyor. Gazetecilerin %70’i kişisel bakım ve hobileri için kendisine günde bir saat bile ayıramadığını söylüyor. Yaklaşık dörtte biri kahvaltı etmeden güne başlayan habercilerin %63’ü saat 00.00’dan sonra yatağa gidebiliyor.
Gazetecilik, belirli bir rutini olan pek çok meslekten farklı. Bu cümleyi, yolu iletişim fakültesi sıralarından geçmiş olup da işitmeyen yoktur. Henüz yolun başındayken bile “normal” şartlarda çalışmayacağınızın mesajını alırsınız. Hatta çoğu vakit gazetecilik bir meslek olmaktan ziyade yaşam biçimiyle eş tutulur ve sizden de bu “doğal” tempoya ayak uydurmanız beklenir.
Gazetecilik gerçekten diğer mesleklerden farklı mıdır? Gazetecilerin, rutinleri nelerdir? Günleri haberle başlayıp haberle biten bu insanlar, aslında nasıl bir yaşama sahipler?
Bu soruları yanıtlamak için 100 gazeteciyle 11-27 Ağustos tarihleri arasında bir anket yaptık. Bu araştırma, sadece meraklısına bir fikir vermeyi amaçlasa ve bilimsel bir iddiası olmasa bile ankete katılan gazetecilerin çeşitliliğini olabildiğince gözetmeye çalıştık. %54’ü erkek olan katılımcıların %26’sı 18-24, %58’i 25-35, %15’i 36-50, %1’i ise 51 yaş üstü gazetecilerden oluşuyor.
Ankete katılan gazeteciler
Bu gazetecilerin %36’sı İstanbul’da, kalanları ise İzmir’den Diyarbakır’a 20 şehirde yaşıyor. %41’i yerel, %40’ı ulusal ve %19’u uluslararası ölçekte yayın yapan kurumda çalıştıklarını ifade ediyorlar. Gazeteler %29, haber siteleri %23, televizyon %15, haber ajansları %14 oranında temsil ediliyor. Katılımcıların %12’si ise serbest gazeteci.
Anket yanıtlarından oluşan ham veri kümesini şu sayfada bulabilirsiniz. Öne çıkan bulgular ise şöyle:
Gazeteciler saat kaçta uyanıyor?
Gazetecilerin, saat kaçta uyandıkları sorusuna verdikleri yanıtlar 06.00-09.00 aralığında yoğunlaşıyor. Habercilerin %38’i 07.00-08.00’de, %32’si 06.00-07.00’de, %20’si 08.00-09.00’da uyandığını belirtiyor. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha erken güne başlıyor. Sabit bir saatte uyanmadığını söyleyenler de var.
Gazeteciler saat kaçta kahvaltı ediyor?
Gazetecilerin %35’i saat 09.00-10.00, %22’si 08.00-09.00, %9’u 07.00-08.00 aralığında kahvaltı ettiğini ifade ediyor. Ancak grafikte dikkat çekici bir oran söz konusu. Araştırmaya katılan gazetecilerin %23’ü “kahvaltı etmiyorum” yanıtını işaretledi.
Bu, yaklaşık olarak her 4 gazeteciden birinin kahvaltı etmediği anlamına geliyor. “Düzensiz” kahvaltı ettiğini veya öğle yemeğiyle kahvaltıyı birleştirdiğini söyleyenler de mevcut.
Gazeteciler saat kaçta işbaşı yapıyor?
Gazetecilerin %43’ü 09.00-10.00 aralığında çalışmaya başlıyor. %34 ile 08.00-09.00’da, %12 ile 07.00-08.00‘de işbaşı yapanlar da var. Yani 10 gazeteciden 9’u her gün 07.00 ile 10.00 arasında işe koyuluyor. Gerisi, her gün çalışmaya farklı saatlerde başlayan gazeteciler. Ankete serbest çalışan gazetecilerin de katıldığını göz önünde bulundurursak bu sonucun doğal olduğunu söyleyebiliriz.
Gazeteciler öğle yemeğini ne zaman yiyor?
Gazetecilerin %35’i öğle yemeğini 12.00-13.00, %30’u ise 13.00-14.00 aralığında yediğini ifade ediyor. 14.00-15.00 aralığında öğle yemeğini yiyen gazetecilerin oranı ise %19.
Her ne kadar kahvaltı etmeyenlerin oranı düzeyinde değilse de öğle yemeği yemediğini söyleyen gazetecilerin oranı da yadsınamayacak yükseklikte. Doğrudan “öğle yemeği yemiyorum” yanıtını işaretleyenlerin oranı %11 fakat “bazen yiyip bazen yemediğini” ve “kahvaltıyla öğle yemeğini birleştirdiğini” vurgulayanlarla bu oran artıyor.
Gazeteciler günde kaç saat çalışıyor?
Ankete katılanların verdikleri yanıtlarda, gazetecilerin günlük mesai sürelerinde de değişkenlik olduğu görülüyor. Bir iş gününde ortalama 9-10 saat çalıştığını belirten gazetecilerin oranı %41 ile en yüksek kısmı oluşturuyor. Bunu %29’luk oranla 7-8 saat çalıştığını söyleyen gazeteciler takip ediyor.
Günde 5-6 saat çalışan gazetecilerin yanı sıra (%11) 12 saatten fazla çalışanlar (%10) da var. Yani gazetecilerin günlük ortalama mesai süresinde fark 2 katına ulaşabiliyor.
Gazeteciler akşam yemeğini saat kaçta yiyor?
Kahvaltı ve öğle yemeği sorularına verilen yanıtlarda olduğu gibi akşam yemeği ile ilgili soruya da gazetecilerden yekpare olmayan, çok çeşitli cevaplar geldi. Gazetecilerin %36’sı akşam yemeğini saat 20.00-21.00 aralığında yediğini söyledi. 19.00-20.00 aralığı %32 ile bu grubu takip ediyor. %13’lük kesim akşam yemeğini saat 18.00-19.00 aralığında yediğini belirtiyor.
Gazetecilerin %6’sı akşam yemeği yemediğini söylüyor. Geriye kalan az sayıdaki gazeteci, seçeneklerde yer almayan vakitlerde akşam yemeği yediğini ifade ediyor.
Gazeteciler saat kaçta yatağa gidiyor?
Gazetecilerin %63’ü geceyarısından sonra uyuyor. 23.00-00.00 aralığında yatağa gidenlerin oranı %25.
Gazetecilerin büyük bölümünün geç vakitlerde uykuya dalmasını uzun çalışma saatlerine ve boş zaman faaliyetleri için işten arta kalan vaktin azlığına bağlamak mümkün.
Gazeteciler iş dışı medya tüketimine, kendilerine ve yakınlarına ne kadar zaman ayırabiliyor?
Gazetecilerin önemli bir bölümü film izlemek, müzik dinlemek, kitap/makale okumak gibi boş zaman faaliyetlerine vakit ayır(a)mıyor.
Katılımcıların %46’sı iş dışında medya tüketimine 1 saatten daha az vakit ayırdığını, %32’si ise 1-2 saat ayırdığını dile getiriyor.
Gazetecilerin %70’i kişisel bakım ve hobilerine de günde 1 saatten daha az vakit ayırabildiğini söylüyor. %21’lik bir kesim bu soruya “1-2 saat” yanıtını, %8’lik bir kesim “2-3 saat” yanıtını, 100 katılımcının sadece 1’i ise “3 saatten fazla” yanıtını veriyor.
Gazeteciler, aileleri ve arkadaşları başta olmak üzere yakınlarıyla geçirecek zamanı bulmakta da zorlanıyor. Ankete katılan gazetecilerin yarısı, yakınlarına günde ortalama 1 saatten daha az vakit ayırdığını söylüyor. “1-2 saat” diyenlerin oranı %33, “2-3 saat” diyenlerin %13, “3 saatten fazla” diyenlerin ise %4.
Ulusal gazete editörünün bir günü: “Bazen yemek yemeyi unutuyorum”
Gazetecilerin gündelik rutinlerini daha detaylı öğrenmek için habercilerle görüştük. Gazeteci Didem Ernez’e bir gününün nasıl geçtiğini sorduğumuzda şu yanıtları aldık.
- Normal şartlarda 09.00’da mesaim başlıyor. Fakat ben genelde daha erken ofiste olmaya çalışıyorum. Bunun nedeni ise gazetelerdeki manşetleri tarayıp ekonomi sayfalarına göz atabilmeye fırsat bulmak. Daha sonra ajans sisteminden haberleri tarayıp editörlük süzgecinden geçirdikten sonra yayına veriyorum. Gazetede bu işin genellikle gün içerisinde sayfa basılacağı zamana kadar halledilmesi gerekir. İnternette ise daha farklı. Anlık gelen bilgiyi diğer sitelerle yarıştığınız için daha hızlı, doğru ve eksiksiz girmeniz gerekiyor. Bu nedenle, sosyal medyada diğer sitelerin bildirimlerini telefonda açık tutuyorum. Eskisi gibi sadece TV’den dönmüyor haberler, bazen bir tweet bile o gün gündem yaratabiliyor.
- Ekonomi bölümünde, genelde döviz kurlarını girdikten sonra borsaların açılışları, benzin, motorin gibi rutin haberleri öğlene kadar girmiş oluyorum. Daha sonra mesai arkadaşımla sırayla yemek arasına çıkıyoruz. Fakat o sırada, acil girilmesi gereken bir haber olması durumunda, mesai arkadaşınızın gözünden kaçabilme ihtimalini düşünerek yemek yerken bile bir gözünüz telefonda oluyor. Zaten rahat bir yemek arası vermek imkânsız bizim meslekte. Bazen yoğunluktan yemeği ofise söyleyip bilgisayar başında haber girdiğimiz de oluyor. Bazen yemek yemeyi bile unutuyorum. O gün gündem çok yoğunsa, saatte bir hava almak için indiğimiz küçük molalarımızdan fedakârlık edip önceliğimiz gündemi takip etmek oluyor. Görüş alacağımız bir haber için karşının müsait olduğu zamana göre kendimizi ayarlıyoruz.
Ernez şöyle devam ediyor:
- Akşam 6’da mesaim bitmiş oluyor fakat elimde önemli haber varsa onları girmeden çıkmıyorum. Bizim meslekte, fazla mesaiden ziyade, “gazeteciliğin saati olmaz” mantığıyla çok karşılaşılan bir durum bu. Eve geldiğimde telefonu köşeye atayım gibi bir lüksüm olmuyor. İstemsizce haber okuyorum hala. Meslekte çok yeniyim. Bu yüzden evde de kendimi geliştirmek için haber takibine devam ediyorum. Ne zaman yatağa giriyorum, o zaman gün benim için bitiyor. Ne zaman uyanıp evden çıkıyorum, işte o zaman mesaide gibi gündem takibine başlıyorum. Biri hafta içi, biri hafta sonu şeklinde, haftada iki gün tatilim oluyor. Bu durumda bile ertesi gün gündemden uzak kalmamak için bildirimleri kapatsam da akşam o gün ne olmuş diye tüm sitelere göz atıyorum.
“Telefonumu kapatmadan gün benim için bitmiş sayılmıyor”
Gazeteci Yılmaz Yiğitler haber üretebilmek için güne her zaman dinç başlamak zorunda olduğunu ifade ediyor:
- Sabah gözümü açar açmaz baş ucumda duran telefonuma uzanıp sosyal medyadaki gündemi takip ediyorum. STK’ların, siyasi parti temsilcilerinin sosyal medya hesaplarına göz atıp gün içinde hangi açıklamaları yapacaklarına bakıyorum. Mümkün olduğunca her alanla ilgilenmeye çalışıyorum. Konunun derinliğine inmek için verileri incelemek gerekir, haberde kullanacağım verilere ulaşmak için internette yoğun bir araştırma yapıyorum. Benim için en önemlisi ise sokakta dolaşırken etrafı iyice gözlemlemek; metroda, durakta, otobüste, kahvede…
- Haber üretebilmek için güne her zaman dinç başlamak zorundayım. Aksi takdirde o gün verimim oldukça düşer. Mevcut şartlardan dolayı haberin bütün risklerini de önceden analiz etmek zorunda kalıyorum. Yaptığım haberlerin birçoğu görüntülü olduğu için daha dikkatli olmak mecburiyetindeyim. Habere gitmeden önce bataryayı, mikrofonu ve kartları kontrol ediyorum. İyi görüntü çıkarmak için de kameranın ayarlarını sürekli değiştirmem gerekiyor.
- Çoğunlukla sokakta haber yaptığımız için dikkatli olmak zorunda kalıyorum. Sokakta görüntü çekmek bir hayli zor. Polemiğe girmeye çalışanlar da oluyor ve bu tarz olaylardan uzak dursam da elimden geldiğince yurttaşlarla iyi diyaloglar kurmaya çalışıyorum. Ayrıca bazı yurttaşlar, çalıştığımız kurumların yaptığı işlerin birçoğunu bize mal ediyor, eleştirilere biz maruz kalıyoruz. Sürekli değişen gündem nedeniyle haberi oldukça hızlı yapmak zorunda kalıyoruz. Hızlı haber takibi yapıldığı için haberin eksik olması ve hata yapma olasılığı da artıyor, bu durumda da stres oluşabiliyor.
- Bunların yanı sıra başka sorunlar da çıkabiliyor. Bazen haber için verilen randevular iptal ediliyor ya da başka bir sorun çıkıyor ve gün içinde sürekli alternatif bir şeyler düşünmek zorunda oluyoruz. Telefonumu tamamıyla kapatmadan da gün benim için bitmiş sayılmıyor.
Yerel televizyon muhabirinin bir günü: “Çok yoğun bir tempom oluyor”
Gündemin yoğunluğuna göre ardı ardına 3-4 haberi takip edebildiklerini vurgulayan gazeteci Bermal Baran, bunları hem gazete hem de televizyon için hazırladığını dile getiriyor:
- Yaklaşık 6 yıldır sektördeyim. Şu an Gaziantep’te yerel medyada (hem televizyona hem de gazeteye) muhabir olarak çalışıyorum. Çok yoğun bir tempom oluyor. Mesaim 09.00’da başlıyor, 18.00’da bitiyor. Program olduğunda çıkış saatim değişebiliyor. Bazen 21.00’i bulabiliyor. Duruma bağlı. Klasik tatil günlerinden farklı bir programım var. Örneğin hafta sonu çalışıyorum. Haftalık iznimi hafta içi kullanıyorum. Ofise geldiğim zaman ilk olarak Gaziantep’teki diğer yerel gazetelerin manşetlerine bakıyorum. Ulusal medyaya göz ucuyla bakıyorum. Çok detaylı okuyamıyorum. Sabah baktım baktım, bakamadıysam yoğunluktan dolayı bir daha bakamıyorum gün içerisinde. Sosyal medyayı da es geçmiyorum.
- Ana branşım aslında televizyon muhabirliği. Çalıştığım kurumun kendi gazetesi olduğu için gazeteye de içerik üretiyorum. Sokak röportajlarına ağırlık veriyorum. “Dedi dedi” gazeteciliğinden çok halkın sorunlarını ele almaya çalışıyorum. Bazen kendimi adliyede ya da belediye meclislerinde bulabiliyorum, bazen de bir açılışta veya bir basın açıklamasında. Bu değişiyor. 2-3 dakikalık bir haber, bir paragraf yazı ya da yarım saatlik bülten bizim saatlerimizi alabiliyor.
- Özel haber çıkarmaya ağırlık veriyorum. Kimi zaman haber kaynaklarına doğrudan ben ulaşıyorum kimi zaman da onlar benimle iletişime geçiyor. Eğer özel haber yapacaksam bir gün önceden muhakkak randevumu ayarlıyorum. Haber kaynağımla randevu saatlerini genel olarak sabah saatlerinde veya en geç 13.00 olarak belirliyoruz. Çünkü bunun bir de yazım aşaması var. Habere gittikten sonra ofise döndüğümde gazete için deşifre yapıyorum. Fotoğrafları gazetedeki arkadaşlara gönderiyorum. Daha sonra yaptığım haberi TV formatı için seslendirip montajdaki arkadaşlara yönlendiriyorum.
- Bazen gündem öyle yoğun olabiliyor ki ardı ardına 3-4 haberi aynı anda takip edebiliyoruz. Elimde ciddi bir haberin olmadığı günlerde TV’ye yoğunlaşıyorum. Ana haber bülteni için ajanslara düşen haberleri, videolu bültenleri, diğer muhabir arkadaşlarımızın gitmiş olduğu haberleri ana habere hazırlıyorum. Hafta sonu yine güne başlayış şeklim aynı oluyor. Bir günüm genel anlamda böyle geçiyor.
“Gününün nasıl başlayıp nasıl biteceğini kendin bile bilmiyorsun”
İhlas Haber Ajansı (İHA) Trakya Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan gazeteci Halil Dağ, “günlerinin koşuşturmayla başlayıp başka bir koşuşturmayla son bulması” üzerinde duruyor:
- Gazetecilik, heyecanı ve koşuşturmayı sevenlerin mesleği. Sabahın erken saatlerinde bile yetiştirilmesi gereken bir şeyin içinde bulabiliyorsun kendini. Kamera, ışık, mikrofon, fotoğraf makinesi, yedek bataryalar ve daha birçok ekipman başucumda hazır bulunuyor. Haber değeri taşıyan olaylar için de kulağım sürekli telsizde bekliyorum. En azından benim günüm böyle geçiyor, bir koşuşturmayla başlıyor başka bir koşuşturmayla son buluyor. Sabahları e-postaları kontrol ediyoruz. Gündeme eklenecek bir şeyler olup olmadığına bakıyoruz. Gündemimize uygun fotoğrafları ve videoları kaydediyoruz. Ağırlıklı olarak çevre haberlerini kamuoyuna aktarıyoruz. İnsan hikâyelerini de haberleştirmeyi seviyorum. Ancak yine de haber neredeyse ben oradayım. Gün içerisinde kendimi denizde bulduğum da oluyor, ormanda bulduğum da. Belki de yaptığım mesleğe bu yüzden tutkuluyum. Gününün nasıl başlayıp nasıl biteceğini kendin bile bilmiyorsun.
“Patronun ekonomik kaygılarını da düşünmek zorunda kalıyoruz”
Gazeteci Mervan Sak, özellikle yerel medyada haber yaparken “patronun ekonomik kaygılarını da düşünmek zorunda kalabildiklerini” vurguluyor:
- Sabah gözlerimi açtığımda ilk olarak bildirimlere bakarım. Türkiye’de olup bitenleri öğrenmek gerekiyor. Daha sonra saat 09.00 gibi iş yerinde oluyorum. Ajanslardan gelen haberlere göz atıyorum. Manşet için haber kovalamaya başlıyorum. Bunun için ilk olarak gündem maddelerine bakıyorum. O gün eğer konu ekonomi ya da daha doğrusu geçinme sorunuyla ilgili ise bir şema çiziyorum ve sahaya çıkıp mikrofonu vatandaşa uzatıyorum. Öğlene kadar bu işi halletmem gerekiyor. Çünkü saat 15.00’a kadar o gün yaptığım bütün haberleri dizgiciye vermem gerekiyor ki kendisi de gazeteyi tasarlayabilsin.
- Bu eşiği atlattıktan sonra tekrar ajanslardan gelen haberleri girmeye devam ediyorum. Tabii bunu tek başına yapmıyorum, bir arkadaşımla yapıyoruz. Ben dışarıdayken ajanslardan gelen haberleri siteye o giriyor. Aynı zamanda bürokratların, siyasilerin, belediye başkanlarının vs. sosyal medya hesaplarını da sürekli takip ediyorum. Çünkü onların bir konuya ilişkin yaptıkları açıklamayı haberleştirebiliyoruz.
- Gazetecilik zor bir meslek. Özellikle yerelde daha da zor. Önünüze birçok bariyer konuluyor. Bunlardan en önemlisi de patronların ekonomik kaygısı. Eğer bir gazete patronu belediyelerden, odalardan veya özel şirketlerden ilan alıyorsa onlara yönelik muhalif bir tavır takınamıyor. Bu, önümüzdeki en önemli bariyerlerden biri bence. Patronun ekonomik kaygılarını da düşünmek zorunda kalıyoruz. Hemen hemen her gün işin bu tarafıyla da uğraşıyorum diyebilirim. Böyle olunca haber konusu bulmak, yapmak ve yayımlatmak çok zorlaşıyor ve çember daralıyor. Genel olarak bir günüm bu çerçevede şekilleniyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR –
Gazeteciler ne izliyor, ne okuyor? Netflix’ten haberlere ve kitaplara, 4 gazetecinin tercihleri