Analiz Yorum

Gökçek’in 23 yıllık faturası: Ankara nasıl enkaz hâline geldi?

Melih Gökçek'le geçen yıllar sonrasında artık Ankara, trafik sıkıntısını çözmek için ormanlık alanlarına göz dikilen, musluğundan su içilemeyen, tarihi binaları yok edilen ve hafızasını kaybetmiş koca bir şantiye hâline geldi.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, göreve geldiği günden bugüne çılgın projeleri, kavgaları ve sosyal medya paylaşımlarıyla gündemden düşmezken, ismi seçimler başta olmak üzere çeşitli hukuksuzluklarla, rant ve yolsuzluk iddialarıyla anıldı. Peki, görevde olduğu yıllar boyunca Ankara’yı büyük bir yıkım sürecine sokan Gökçek döneminde kentte neler değişti?

İcat edilen şehirden yıkım kentine

Cumhuriyetin ilânının hemen ardından hayata geçirilen planlı kent uygulamasının (Jansen planı) en iyi örneklerinden biri olan Ankara, Gökçekli yıllarda üst üste gelen saldırılarla hem tarihini hem de kimliğini kaybetti. Bozkırın ortasında kurulan ve yeşertilen, bir anlamda “icat edilen şehir”* 23 senenin ardından tanınmaz hâle geldi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yapımcı bir şirkete hazırlattığı “Kasabadan Başkente, Başkentten Metropole-Ankara” belgeselinde Melih Gökçek, göreve geldiğinde bir kasaba devraldığını ama bu görüntüden çabucak kurtulup, kentin metropolleşme yolunda hızla ilerlediğini iddia ederken şöyle konuşmuştu:

 “1994’te belediye başkanı olduğumda öylesine bir Ankara devraldım ki, suları zaman zaman akan veya akmayan, hava kirliliği dolayısıyla Kızılay’da kuşların ölerek dallardan döküldüğü, 350 bin araç olmasına rağmen en kısa noktaya bile çok uzun zamanda gidilebildiği yıllar. Ankara, gecekondularla dolu bir şehirdi. Rekreasyon alanları, sosyal faaliyetlerin olmadığı bir kent teslim aldık.”

Başkenti bir metropole çevirdiği iddiasındaki Gökçek’in 23 yılının ardından ise Ankara, trafik sıkıntısını çözmek için ormanlık alanlarına göz dikilen, musluğundan su içilemeyen ve tarihi binaları bir bir yok edilen ve hafızasını kaybeden koca bir şantiye durumunda.

Ankara ve bitmeyen amblem kavgası

Keçiören Belediye Başkanlığı’nın ardından 1994 yerel seçimlerine Refah Partisi’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak giren Gökçek, seçim yarışından galip çıkar çıkmaz ilk iş olarak kentin amblemini değiştirdi. 1973 yılında dönemin Belediye Başkanı Vedat Dalokay tarafından şehrin amblemi seçilen Hitit Güneş Kursu, uzun yıllar Ankara’yı simgelerken, 1995 yılında Gökçek başkanlığındaki Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aldığı kararla Atakule cami minaresi ve üç yıldız şeklinde değiştirildi. Amblem değişikliği kentliler tarafından tepkiyle karşılanırken, konu hızlıca yargıya taşındı. Karar, idare mahkemeleri tarafından sürekli bozulurken, kararlara direnen Gökçek, 2011 yılında ‘gülen Ankara kedisi’nin amblem olarak belirlenmesini istedi. Ancak bu karar da Danıştay engeline takıldı. Gökçek, Danıştay kararı sonrası “Ankara’nın amblemi hiçbir zaman Hitit olmadı, bundan sonra da olmayacak” diye konuştu. Ankara’nın kent amblemi şu an cami-Atakule ve beş yıldız şeklinde kullanılırken amblemin iptali için açılan dava sürüyor.

Atatürk Orman Çiftliği’nden geriye ne kaldı?

Melih Gökçek’in başkanlık döneminde en büyük hasarı Ankara’nın en büyük ve en yeşil alanı Atatürk Orman Çiftliği aldı. Cumhuriyetin ilk yıllarında 20 bin dekarlık çorak ve bataklık bir arazinin ıslah edilmesiyle kent çiftliği olarak kurulan ve 52 bin dekarla hazineye emanet edilen arazi yıllar içinde parça parça yağmalandı.

Kurulduğu tarihten bu zamana kısmi satış ve hibelerle üçte ikilik bölümünü kaybeden çiftlik en büyük toprak kaybını ise Gökçek döneminde yaşadı. 1. derece özel sit alanı statüsünde bulunan çiftlik arazisi, Gökçek’in girişimleri sonucu 3. derece sit alanı statüsüne alındı. 2006 yılında çiftliğin kontrolü Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne verildi. Bu tarihten sonra hızla yapılaşmaya ve ranta açılan arazi önemlice bir kısmını 40 metre gibi geniş bir profille geçen Ankara Bulvarı’nın yol yapımı sırasında yitirdi. Yürütmeyi durdurma kararına rağmen 2012 yılında çiftlik arazisinde inşasına başlanan Ak Saray için de ormanlık arazide binlerce ağaç kesildi. Geçtiğimiz Ağustos ayında ise çiftlik arazisinin 37 bin metrekarelik alanının Amerika Büyükelçiliği’ne satıldığı ortaya çıktı. Ankara Şehir Plancıları Odası 4 Ekim’de  “AOÇ’de Talan Israrı” başlığıyla yaptığı açıklamada, 5 Ağustos’ta Bakanlar Kurulu’nda alınan bir kararla askeriyenin tasarrufundaki 50 hektarlık orman arazisinin belediyeye devredilerek yapılaşmaya açıldığını açıkladı.

Ankapark değil israfpark

Atatürk Orman Çiftliği’ndeki hayvanat bahçesi ise 2013 yılında tahliye edildi. Gökçek 2 milyon metrekarelik bir alana ‘tema park’ ve ‘mega hayvanat bahçesi’ yapmak için harekete geçti. Ankara Mimarlar Odası’nın ‘israfpark’ diye adlandırdığı park için geçen dört yılda arazide yüzlerce dönümlük ağaç kıyımı yapıldı. Parkın maliyeti ise 2 milyarı geçti. Parka yerleştirilmesi planlanan oyuncaklar ve maketler için milyonlar harcadığı bilinen Gökçek’in kedili havuza 2 milyon lira harcaması da Meclis gündemine girdi. Gökçek’in çılgın projelerinden olan tema parkın ne zaman açılacağı belirsizliğini korurken, Gökçek son olarak parkın 23 Nisan 2018’de açılacağını söyledi.

ODTÜ yolu: ‘Ya yapacağız ya yapacağız’

Gökçek döneminde Ankara’nın büyük bir çabayla yeşertilmiş alanları hızla yok edilirken, ODTÜ Rektörü Kemal Kurdaş’ın 1960’da başlattığı ağaçlandırma projesinin ürünü ODTÜ Ormanı da kıyımdan nasibini aldı. 1. derece sit alanı statüsünde bulunan araziye uzun yıllar önce gözünü diken Gökçek, “ODTÜ’nün yüzde 40’ını ve gölü alacağım” derken görevde olduğu süre boyunca da bu amaçla hareket etti. İlk olarak trafik ve yol bahanesiyle 2013’te bir gece yarısı 13 hektarlık orman arazisini yağmalayan Gökçek, geçtiğimiz ay da benzer bir baskın düzenledi. Şehir hastanelerine giden güzergâhta Eskişehir Yolu trafiğini rahatlatmak amacıyla ODTÜ ormanına gece yarısı kepçeleri sokan Gökçek, 4.5 km uzunluğunda, yer yer 135 metreyi bulan genişlikte bir alanı yok etti.

Erken cumhuriyet mimarisi yok oldu

Bir anlamda erken cumhuriyetin açıkhava müzesi sayılan kentte yeşil alanlar kadar tarihi yapılar da Gökçek’ten nasibini aldı. Kentin mimari belleği ardı ardına yıkımlarla yok edildi. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aldığı yıkım kararları sıklıkla yürütmeyi durdurma ile sonuçlansa da, yapılar yürütmeyi durdurma kararından önce harekete geçen Gökçek’in gazabından kurtulamadı.

Ankara’nın sembol yapılarından ve tescilli kültür varlığı sayılan İller Bankası devam eden Koruma Kurulu kararına, Ankara Mimarlar Odası’nın tüm uğraşına ve devam eden hukuksal sürece karşın geçtiğimiz Haziran ayında ani bir baskınla hemen arkasında inşa edilen camiye kurban edildi.

Asbest tehlikesi ve korumasız yıkım

Ülke endüstriyel mirası sayılan Maltepe Havagazı Fabrikası için de mahkeme kararına rağmen yıkım kararı alan Gökçek, geçtiğimiz Mart ayında iş makinelerini araziye sokmuştu. Maltepe Havagazı Fabrikası’ndan kalan son parçaları da yok etmek için harekete geçen ve kenti asbestle tanıştırıp, korumasız yıkımla paniğe yol açan Gökçek araziye AVM inşa etmek istiyordu.

2016 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen, Türkiye’nin ilk toplu konut projesi olan Saraçoğlu Mahallesi de Gökçek’in hedefindeki alanlardan biri. Ankara’nın en merkezi noktasında bulunan konut alanı büyük bir rantın odağında yer alırken, mahalle 2014’te zorla boşaltılmıştı.

23 senede savrulan ‘çılgın’ milyonlar

Melih Gökçek’in çılgın projeler için kamu bütçesinden yaptığı yüksek miktarlardaki harcamalar sıklıkla hem kent hem de ülke gündeme girdi. Ankaralılar, Gökçek döneminde milyonlar harcanarak kentin girişlerine dikilen devasa kapıları da gördü, AOÇ Kavşağına yerleştirilen Robocop’u da. Gökçek’in “Ankara’nın çehresini değiştirecek” dediği ve şehrin yedi girişine yaptırılan kapılar için 31 milyon lira harcandı. Ankapark için Çin’den alınan dinozor maketlerine ise 8.5 milyondan fazla para ödendi.

Eskişehir Yolu üzerinde Milli Kütüphane’nin karşısına yapılan alışveriş alanı ise Gökçek’in en çok para harcadığı ve en çok eleştirildiği işlerden oldu. Gökçek’in “Ben hayal ettim, mimarlar çizdi” dediği ve kentin en işlek trafik alanlarından biri olan Bahçelievler kavşağının ortasına kurulan Gökkuşağı Kamu Pazarı altı ay içinde terk edildi. 2006 yılında görkemli bir açılışla hayata geçen projenin billboard reklamları için 3 milyon 610 bin lira harcandığı iddia edilmişti. Gökkuşağı rekreasyon alanı şimdi bir hayalet kent görünümünde.

Ankara- Konya karayolu üzerinde Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa ettirilen Samanyolu Outlet projesi de Gökkuşağı projesi gibi hüsranla sonuçlandı. Vatandaşların ucuz alışveriş yapması için tasarlanan alanda mağazalar birbiri ardına kapandı.


* Bu tanımlama Prof. Dr. Funda Şenol Cantek’in derlediği “İcad edilmiş Şehir: Ankara” kitabına atfen kullanılmıştır.

Ezgi Karataş

1981 doğumlu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden mezun oldu. Halen aynı okulda kıdemli öğrenci. Gazeteciliğe soL Haber Portalı'nda başladı. Çeşitli haber mecralarında serbest gazeteci olarak haber üretmeye devam ediyor. Daim Ankaralı.

Journo E-Bülten