Röportaj

Yetkililerin soruları cevapsız bırakması yerel gazetecileri ‘iddia haberciliği’ne itiyor

Türkiye’de resmî kurumların soruları yanıtsız bırakması yahut zamanında ve doğru cevap vermemesi, gazetecileri ‘iddia haberciliği’ne yöneltiyor. Resmî kaynaklardan doğrulamanın yer yer imkânsızlaştığı yerel medyada sorun daha da derin. Konya, Bursa, Van ve İzmir’den yerel gazetecilerle bu meseleyi konuştuk. Teyit.org editörü Beşire Korkmaz, gazetecilerin doğrulama için yeni yollar bulması gerektiğini vurguladı.

Doğrulama, gazeteciliğin temel yöntemlerinden biri. Çoğu ülkede gazeteciler, bir iddiayı haberleştirilmeden önce gerekiyorsa “resmî kaynaklardan teyit” sürecini de işletiyor. Ancak Türkiye’de özellikle yerel gazetelerde yayımlanan haberlerin büyük bir kısmında resmî kaynaklardan bir açıklamaya ya da veriye rastlamıyoruz. Bunun yerine haberin resmî olmayan farklı kaynaklarca doğrulandığını ya da sadece iddianın haberleştirildiğini görüyoruz.

Bu durumun nedenlerini Türkiye’nin farklı şehirlerinde faaliyet yürüten 4 gazeteciyle konuştuk. Gazetecilerin kamu kurumlarıyla ilişkilerinin şehirden şehre farklılık gösterdiğini, görüşme yaptığımız 4 ilden sadece Konya’da yetkililerden hızlı cevap alınabildiğini gördük. Bursa, İzmir ve Van’da görev yapan gazeteciler ise sorularına cevap alamadıklarını ya da çok geç aldıklarını söyledi.

Doğrulama beklerken haber güncelliğini kaybediyor

Konya’daki Pusula Haber‘in Genel Yayın Yönetmeni Rasim Atalay, resmî kurumlara yönelttikleri sorulara %90 oranında cevap aldıklarını söylüyor. Atalay, “Biz burada kamu kurumlarıyla telefon aracılığıyla iletişim kuruyoruz. Bu biraz gazetenin ve gazetecinin ikili ilişkileriyle de ilgili ” diyor.

Bursa Muhalif‘in muhabiri Seçil Semiz Özcan uzun süre cevap beklemek zorunda kaldığını, “Resmî kurumlardan cevap alamıyorum, uzun süre yetkiliye bağlanamıyorum, gerekli açıklama genel merkezden yapılacak tarzında cevaplar alıyorum” sözleriyle anlatıyor.

Van’da faaliyet gösteren Serhat News‘un Yazı İşleri Müdürü Zelal Sahidenur Sarı, “Kurumlardan sorduğumuz sorulara cevap alamıyoruz. Genelde iletişime geçtiğimiz ilk kanal basın müdürlükleri oluyor ve onlar da yetkililerle görüştükleri için yanıt süresi 24 saati bulabiliyor” ifadesini kullanıyor.

Son olarak İzmir‘deki İLKSES gazetesinde muhabirlik yapan Çağla Geniş, resmî kurumlardan cevap beklerken haberin güncelliğini yitirdiğini belirterek şunları ekliyor:

  • Genellikle kamu kurumlarında çalışan ve bizzat tanıdığım kaynaklarla telefon ya da yüz yüze iletişim kurarak edindiğim bilgileri teyit etmeye çalışıyorum. Çünkü doğrudan kurumsal telefon numaraları aradığımda ya da mail attığımda ya dönüş alamıyorum ya da çok geç alıyorum. Bu durum da haber konusunun güncelliğini yitirmesine ya da haberin geç servis edilmesine neden oluyor.

Yetkililer cevap versin diye haberler teyitsiz iddia olarak sunuluyor

Sorularına çoğunlukla yanıt aldıklarını söyleyen Atalay dâhil görüştüğümüz tüm gazeteciler, teyit alabilmek için önce iddiayı haberleştirmek durumunda kaldıklarını söylüyor. Bu yolla haberin güncelliğinin kaybolması önleniyor, belki haber sonrası iddiayı teyit eden bir açıklama da yapılıyor. Ancak gazetecilerin resmî kurumları açıklama yapmaya zorlamak için yaptıkları teyit edilmemiş haberler, önü alınmaz bir “iddia haber” havuzuna dönüşüyor.

Atalay hızlı teyit almak için önce iddiayı kamuoyuyla paylaştıklarını şu sözlerle dile getiriyor:

  • Haberi teyit etmeden iddia olarak veriyoruz. Sonra kamu kurumuyla konuşuyoruz, iddiayı soruyoruz. Haberleştirdiğimiz iddia bir kamuoyu yarattıysa, sosyal medyada konuşulur hâle geldiyse, kamu kurumunun konu hakkında dönüşü daha hızlı oluyor. Birkaç saat içinde yanıt veriyorlar. Haberleştirmediğimiz durumlarda bu süre uzayabiliyor.

Çağla Geniş’in sözleri de Atalay’ı doğrular nitelikte:

  • Hiçbir kaynaktan bilgi teyidi yapamadığım durumlarda genellikle haberi yayımlamayı doğru bulmuyorum. Nadir durumlarda da kaynağına çok güvendiğim bir bilgiyi, iddia olarak haberde kullanıyorum. Çünkü haberi yapmadan önce konuyla bilgi almak amacıyla ulaşmaya çalıştığım fakat “ulaşılmaz” kaynaklar, en azından haber yayımlandıktan sonra kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bir açıklama yapma zorunluluğu hissediyor.

Gazeteciler, Sansür Yasası’ndan beri daha temkinli

Vanlı gazeteci Sarı ise iktidar partilerinin “dezenformasyonla mücadele düzenlemesi” diye sunduğu, gazetecilik örgütleri tarafından “Sansür Yasası” olarak adlandırılan ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçen yıl meclisten geçmesinden bu yana iddiaları haberleştirmekte daha temkinli olduklarını vurgulayarak şöyle diyor:

  • Sansür Yasası’ndan önce iddiaları haberleştirmek çok kolaydı. İddia olarak haberde yer verebiliyorduk ve bu teyit mekanizmalarının işlemesi için karşı tarafı harekete geçirebiliyordu. Sansür Yasası’ndan sonra biz de oldukça temkinliyiz. Her yayımlandığımız iddia bize dava olarak geri dönebilir. Bu yüzden çok elzem olmadıkça teyit kanallarını değiştirerek zorluyoruz. Kamu kurumu dışından bir teyit kanalı buluyoruz.
Sol üstten başlayarak saat yönünde: Rasim Atalay, Seçil Semiz Özcan, Zelal Sahidenur Sarı ve Çağla Geniş

Sorularına yanıt alamamak gazetecilerin resmî yetkililer dışındaki kaynaklarıyla kurdukları iletişimde de belirleyici oluyor. Bu konuya dikkat çeken Sarı, “Bu yüzden haber kaynaklarımızın varlığı bizim çok daha önemli bir hâle geldi. Onlarla doğru iletişimi kurmak bu iddiaların somutlaştırılması konusunda işimizi oldukça kolaylaştırıyor” ifadesini kullanıyor.

Sordukları sorulara yanıt alamamak gazetecileri resmî kurumlara soru sormaktan vazgeçirmese de işlerini zorlaştırıyor ve gazeteciliğin temel ilkelerinden olan iddiayı delillendirme yöntemini fiilen ortadan kaldırıyor. Dezenformasyonla mücadele etmek isteyen resmî kurumların gazetecilere destek olması gerektiğini söyleyen Geniş bu noktada şunları söylüyor:

  • Kamu kurumlarının, gazetecilerinin bilgi edinme amacıyla yönelttiği sorulara geç dönüş yapması ya da hiç yapmaması ilgili kurumları teyit yöntemi olarak kullanmaktan vazgeçirmiyor ama yoruyor. Dezenformasyonla mücadeleyi ön plana koyduğunu söyleyen kurumların, gazetecilerin doğru bilgi ve teyit çabasına da gerekli desteği vermesi gerekiyor.

Yeni çözüm yolları bulmak gazetecinin görevi

Teyit.org editörü Beşire Korkmaz ise ideal bir demokraside resmî kurumların şeffaf olmak zorunda olduğunu, ancak Türkiye’de bu konuda sıkıntılar yaşandığının altını çizerek şu ifadeleri kullanıyor:

  • Gazeteciler yanıt alamadığı ya da güvenilir bulmadığı için resmî kurumlardan teyit alamıyor olabilir. Ancak gazeteciler bir teyit yöntemi olarak resmî kurumlardan bilgi almaktan vazgeçmemelidir. İyi bir araştırma yapmak ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek artık çok daha önemli çünkü artık herkes bilgi üretiyor. Gazeteciler kamuoyunu doğru bilgilendirme sorumluluğunu bir kenara bırakarak bilgiyi doğrulamadan yayımlarsa gazetecilerin doğrulama yöntemlerini nereye koyacağız?
  • İddia gazeteciliği burada ortaya çıkıyor. Biz aslında kamu kurumlarının şeffaflığını ve güvenilirliğini konuşuyoruz ama gazetecilere olan güven de hızla düşüyor. Bu güvenin geri kazanılması gerekiyor. Bunun için gazetecilerin doğrulanmamış bilgileri kesinlikle paylaşmaması, bilgiyi ya da veriyi doğrulandığında da nasıl doğruladığını kamuoyuyla paylaşması gerekiyor.
  • Gazeteciliğin temel ilkelerinden vazgeçmemek ve yeni doğrulama yollarını da tartışmaya başlamamız gerekiyor. Gazeteciler kendilerine verilen bilginin eksik kaldığını ya da verilerin çarpıtıldığını düşünüyorsa bu başlı başına bir haber konusu. Bu noktada hesap verilebilirliğin altını çizerek anlatmak gerekiyor. Bu, demokrasinin işlemesi için de gerekli. Burada gazetecilere büyük sorumluluk düşüyor.
Beşire Korkmaz

‘İddia haberciliği’nin başlı başına bir problem olduğunu söyleyen Korkmaz, bir iddiayı kanıtlamanın birçok yol ve yöntemi olduğuna değiniyor. Kamu kurumu yanıt vermese de iddia haberi yapmak yerine başka yöntemler kullanarak iddiayı doğrulamaya çalışmak gerek. Korkmaz, bu noktada kullanılabilecek doğrulama yöntemlerin bazılarını söyle sıralıyor:

  • Uluslararası örgütlerin verileni taramak, veriler arasında çapraz doğrulama yapmak, istatistik değerlendiren sitelerden faydalanmak, sivil toplum kuruluşları ve alanda uzman kişilerden görüş almak… Ayrıca akademik makaleler işleri kolaylaştırabilir. Gazeteciler arasında sağlanan işbirliği de faydalı olacaktır. Yani haberi doğrulamak için tek bir yol haritası çizemeyiz ama gidiş yollarını bilmek ve bulmak yine gazetecinin görevi.

Bilge Can Ünbal Yılmaz

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Gazetecilik okudu. Antalya Ajans, Gazete 9 Eylül ve İz Gazete’de çalıştı. İz Gazete’de halen yazıları yayımlanıyor. Serbest gazetecilik yapıyor.

Journo E-Bülten