Haber

Kılıçdaroğlu’na saldırı sonrası öne çıkan 5 medya yorumu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlı Akkuzulu köyünde düzenlenen saldırının ardından medyadaki nefret dili yeniden gündeme geldi. Güneş genel yayın yönetmeni Turgay Güler gazetenin provokatif manşetleri nedeniyle suçlanırken, ATV Ankara temsilcisi Şebnem Bursalı da saldırıyı meşrulaştırdığı iddiasıyla eleştiriliyor. Kılıçdaroğlu’na saldırı konusunda bugün gazetelerde ve internette öne çıkan medyaya dair beş yorumu derledik.

Güneş gazetesi, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırının yaşandığı 21 Nisan 2019 tarihinde çok eleştirilen bu manşeti atmıştı:

Saldırının ardından sosyal medyada çığ gibi büyüyen eleştiriler üzerine gazetenin genel yayın yönetmeni Turgay Güler, “Ömrüm boyunca şiddetin her türlüsüne; gerek sözlü gerekse fiziki karşı oldum. Olmaya da devam edeceğim. Şiddet kesinlikle ama kesinlikle savunulacak bir eylem biçimi değildir. Bu vesileyle Sayın Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyı kınıyorum” dedi.

ATV’nin Ankara temsilcisi Şebnem Bursalı ise A Haber canlı yayınındayken yaptığı “O duygusallıkta bu tür şeyler olabilir” yorumuyla tepki çekti.

Bursalı ise şu tweet’i attı:

Bazı köşe yazarlarının çelişkili söylemleri de Kılıçdaroğlu saldırısının ardından yaptıkları yorumlarla yeniden gündeme geldi:

Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyla ilgili bugün gazetelerde öne çıkan medyaya dair yorumlar ise şöyle:

Ahmet Hakan (Hürriyet): Vazgeçin artık

Meşru ve demokratik muhalefeti düşmanlaştırmaktan…

Ülkenin ana muhalefet partisini kriminalize etmekten…

Milyonlarca kişinin oy verdiği bir partiyi terörizmin safında göstermekten…

Eleştiri sınırını aşıp nefret söylemine bulaşmaktan…

Milleti galeyana getirecek manşet ve söylemlerden…

VAZGEÇİN ARTIK!

Çiğdem Toker (Sözcü): Umuda yumruk

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na büyük geçmiş olsun. Ona atılan yumruk, bu ülkede kutuplaştırma istemeyen, hukuk devletine, demokrasiye inanan milyonların umuduna atılmıştır.

Vicdanını kaybetmemişler olayın “müessif bir protesto” değil, linç girişimi olduğuna tanık. Bu ülkede milyonlar, bu saldırıda organize kötülük mimarlarının, nefret siyasetinden medet umanların ve “gazeteci” kılıklı biatçıların payını biliyor.

Milyonlar bu ülkede kutuplaştırma ve nefret siyasetinin soluk alamayacağı bir demokrasi talebinde kararlı.

Deniz Zeyrek (Sözcü): Bu olay ders olsun, artık ateşle oynanmasın

Saldırganların temel motivasyonunu tahmin etmek zor değil. Siyasetçilerin ve bazı medya kuruluşlarının son dönemde kendinden olmayanları “hain” gibi gösteren, hedef tahtasına koyan kutuplaştırıcı dilinin kaçınılmaz sonucuydu bu saldırı. Kılıçdaroğlu’nun bütün siyasi rakipleri bu saldırıyı kesin bir dille kınamalı ve bu kör şiddetin karşısında olduklarını ‘ama’sız göstermelidir. Sorumlular da tek tek yakalanmalı, cezasız bırakılmamalıdır. Aksi takdirde bu ülkede hep birlikte uyum içinde yaşamamıza vesile olacak bir ‘Türkiye mutabakatı’nı yakalamamız imkansız. Bu provokasyonları boşa çıkarmanın en iyi yolu, bu cennet ülkede gerilimin, kavganın değil, huzurun ve barışın dilinin hakim olmasıdır.

Yıldıray Oğur (Karar): Bu dilin egemen olması tehlikeli

“Dünyada milliyetçilerin çok birleştirici olduğu söylenemez. Ama milliyetçiliğini yaptığı toplumun yarısından nefretle ve düşman kuvvet gibi bahseden bir milliyetçiliğin, “Türkiye ittifakı” sözünden bile rahatsız olan bir Türk milliyetçiliğinin herhalde örneği azdır.

Siyasette şiddeti meşru gören, beka için sandığı, demokrasiyi harcamaya hazır böyle bir dilin ülkenin yarısının oyunu almış büyük bir kitle partisinin tabanında ve medyasında egemen olmaya başlaması tehlikelidir.

Terör örgütlerinin, dış güçlerin, üst akılların asla başaramayacağını, toplumu kutuplaştıran, ana muhalefet liderini düşman kuvvetlerin komutanı gibi gören, demokrasiye, hukuka söz konusu vatansa teferruat gözüyle bakan teyakkuz halindeki yerli ve millik başarabilir.

Yani meraklıları için, dün Ankara’da bir örneğini gördüğümüz olay ve ona gösterilen tepkiler, evet gerçekten de bir beka sorunudur…”

RTÜK üyesi İlhan Taşcı: Nefret diline izin verilmemeli

RTÜK’ün CHP kontenjanından üyesi İlhan Taşcı, yaptığı yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu’na yönelik “linç girişimi” olarak nitelediği saldırının, yerel seçim kampanyası sırasında bazı siyasi parti yöneticileriyle bakanların kullandığı ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı nefret dilinin sonucu olduğunu söyledi. Bu nefret dili konusunda medyanın izlediği tutumunun da bu söylemin yayılmasına neden olduğunu kaydeden Taşcı, RTÜK’ün de bu tür yayınları yaptırımsız bıraktığını belirtti.

Taşcı, mevzuatın, yayıncıların tarafsızlık ilkesine bağlı ve hukukun üstünlüğünü gözeten bir anlayışla yayın yapmalarını sağlayacak bir şekilde gözden geçirilmesi ve yaptırım mekanizmasının devreye sokulması çağrısında bulundu. Taşcı, ”Yayıncıların, kim tarafından kullanıldığına bakılmaksızın ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici nefret diline yer vermemesi sağlanmalıdır” dedi.

Journo

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Journo E-Bülten