Dosya

Medyada staj: Mesleğe merhaba ideallere elveda

Hürriyet binasından bir görüntü. Doğan Medya Center iken Demirören Medya Center oldu.
Staj döneminde çocuk bakıcılığı yapanlar, çay-kahve taşıyanlar, meslekten soğuyanlar ve her şeye rağmen umudunu koruyanlarla Türkiye medyasında stajyer olmak ya da olmamak…

Gazetecilik aslında tüm dünyada bir dönüşüm geçiriyor ama bu süreç -malûm sebeplerle- ülkemizde daha bir sancılı yaşanıyor. Farklı görüştekilerin ‘vatan haini’ ilân edildiği, 143 gazetecinin cezaevinde olduğu, söz söyleme özgürlüğünün rafa kaldırıldığı bu günlerde her şeye rağmen gazetecilik, yeni medya ve benzeri bölümlerde okumayı tercih etmiş gençlerin meslekle ilk karşılaşma deneyimlerini yani staj hikâyelerini dinledik. Aralarında “benim hâlâ umudum var” diyen de mevcut, “bu ülkede gazetecilik yapılmaz” diyerek çoktan gönül bağını koparmış olanlar da…

‘Sektör geri plana düştü, gazetecilik yapmayı hedeflemiyorum’

İrem B. Üsküdar Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri’nde okuyor. Stajını internet haberciliği alanında yapmış. Staj döneminde birçok şey öğrendiğini, beklentilerinin üzerinde bir staj geçirdiğini söylüyor: “Diğer çalışanlarla herhangi bir sorun yaşamadım, üstlerimle arkadaş gibiydik. Beş haftalık süreç bana çok şey kattı.”

İrem B. zorunlu staj ödemesini herhangi bir sorunla karşılaşmadan almış. Her ne kadar staj deneyiminden memnun olsa da mezun olduktan sonra gazetecilik yapma isteğinden tamamen uzaklaşmış durumda: “İleride gazeteci olmayı hedeflemiyorum. Sektörün -üstlerimin de dediği gibi- zamanla geri plana düştüğünü, hedeflenen yerlere gelmenin artık zor olduğunu düşünüyorum. Bu bölümü tercih ederken gazeteci olmayı hayal ederdim fakat böyle adaletsiz ve özgür olmayan bir ülkede artık gazetecilik yapmayı hedeflemiyorum. Reklam veya psikoloji alanında çalışmayı planlıyorum.”

‘Staj sayesinde geleneksel gazetecilik istemediğimi anladım’

G.P. Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü’nde okuyor. 2017’de Türkiye’nin en çok okunan ana akım gazetelerinden birinin haber araştırma servisinde gönüllü olarak staj yapmış.

Staj günlerini şu sözlerle anlatıyor: “Yeni başlamış bir muhabir gibi muamele gördüm. Stajyer olduğum bana pek hissettirilmedi. Benden daha deneyimli muhabirlere yardımcı olarak habere yollandığım gibi bireysel olarak da haberlere gittim. Servisin haftalık toplantılarına ben de dâhil oldum ve üzerine çalışmak istediğim konularda çalışmama olanak tanındı.”

Stajın kendisine mesleki anlamda fayda sağlayıp sağlamadığı sorusuna ise ilginç bir yanıt veriyor G.P.: “Evet, faydalı oldu ancak bu fayda geleneksel anlamda bir gazetecilik yapmak istemediğimi daha net anlamamı sağlaması oldu. Son derece iyi gazetecilik işleri sergileyebilecek insanların ellerinin kollarının nasıl bağlandığını ve bazı değerli haberleri gazete sayfalarına nasıl dökemediklerini anladım.”

Mesleğe yönelik hedefleri ve ideallerini sorduğumuzda ise gazeteciliğe odaklı bir gelecek planının olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Asla bu iş bu ülkede yapılmaz gibi bir noktaya gelmedim. Çünkü bana kalırsa alternatifi yaratmak her zaman bireylerin elinde. İleride Türkiye’den de Vice News kalitesinde işlerin çıkması en büyük arzum diyebilirim.”

‘Gazeteciliğin farklı kollardan devamı bulunur’

Yaren Derinkesici, yolun çok başında ve umudunu koruyanlardan… Aydın Doğan İletişim Meslek Lisesi’nden bu sene mezun olmuş ve okulun son sınıfındayken önce özel bir TV kanalında, ardından aylık bir dergide toplam 8 ay boyunca staj yapmış. Karşılığında yemek ücreti ve stajyer maaşını almış; “tek sorun bunların stajyerlere biraz geç yatmasıydı” diyor.

Derinkesici gelecekte gazeteciliğin tamamen internet üzerinden yürütüleceğini düşünüyor: “E-bültenler, e-gazete, Twitter, bloglar… Gazeteciliğin her koldan bir devamı vardır bence. Yeniliğe fazlaca açık bir meslek. İş bulmak ülkemiz standartlarında zor ama bu alanda devam etmek isterim. Üniversite tercihlerinde sadece iletişim bölümü yazdım.”

‘Gazetecilik keyifli ama fazla mesailer dezavantaj’

Seda A. Beykent Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünden bu sene mezun olmuş. Yine bu sene Şubat ayında Emlakeki.com’da ekonomi stajı yapmış.

“Metin yazımından haber oluşturabilmeye, gündemi takip etmekten siteye haber girmeye kadar bir çok şeyi öğrenme imkânım oldu. Bu öğrendiklerimin hepsi beklentilerimi fazlasıyla karşıladı” diyerek anlatıyor staj deneyimini.

Ancak üniversite sonrası gazeteciliğe devam etmek istememiş: “Üniversite sonrası farklı bir sektör deneyimlemek istedim ve şu an bir bankanın genel müdürlüğünde çalışıyorum. Dijital bankacılık birimindeyim. Finans sektörü ve yaptığım iş gayet keyifli. Gazetecilik sektörünün de sürekli gündemi takip etmeyi gerektirecek dinamik yapısının keyifli olduğunu bilsem de fazla çalışma ve mesailerin dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle öncelikli hedefim; banka sektöründe ilerleyerek kendimi geliştirmek ve bir banka müdürü olabilmek.”

‘Medyanın en problemli yanı torpil’

Murat Kasap, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü 3. Sınıf öğrencisi. İstanbul Üniversitesi’nin İletim Gazetesi’nde staj yapıyor.

Murat ileride özellikle televizyon gazeteciliği yapmak istediğini ama bu alanda rekabetin çok yüksek olduğunu söylüyor: “Sektörde işsizlik de çok yüksek, bu beni korkutuyor. Elimden geldiğince kendimi geliştirip iyi yerlere gelmek istiyorum. Aslında tam gazeteci olmak istiyorum diyemem, önü açık bir sektör olduğu için yapabileceğim çok şey var. Kamera önünde daha çok bir şeyler yapabilmek ilk tercihim ilerleyen yıllarda. Tabii ki bunu yapmak kolay değil. Ayrıca bizim bölümümüzün en problemli yanı haksız rekabet yani torpil, bu yüzden birçok nitelikli öğrenci işsiz kalıp başka dallara yönelebiliyor. İş bulmanın ve başarılı olmanın oldukça zor olduğu bir bölüm ancak ürettiğiniz bir yazının, haberin, videonun veya bir şeyin insanlar tarafından izlenilmesi ve beğenilmesi de o kadar keyif verici bir durum.”

‘Yanında staj yaptığım muhabirin çocuğuna baktım’

Gülşah Yiğit, Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun. Okulun zorunlu staj programı olmadığı hâlde -bir ‘tanıdığın tanıdığı’ yardımıyla- ulusal bir televizyonda 15 günlük gayriresmî bir staj ayarlayabilmiş. Gülşah staj döneminin beklentilerini karşılamadığını, hatta kurumdaki tecrübeli muhabirin çocuğuna bakıcılık yapmak zorunda kaldığını anlatıyor: “Stajyerlik bana beklediğim manada bir katkı sağlamadı. Açıkçası, benim gelecekte yapacağım mesleği icra edenlerin aşırı destekleyici, teşvik edici ya da gönüllü olmasını çok da beklemiyordum ama yanına bir şeyler öğrenmem için yerleştirildiğim kıdemli muhabirin çocuğuna bakıcılık yapmak zorunda kalmam bir şeyler öğrenmemi oldukça güçleştirdi. Benim staj yaptığım kurumda çalışanlar ‘bilgiye kendiniz ulaşmalısınız, kimse size bunu öğretmez’ diye sözde teşvik edici konuşmalar yaparken, kendi kendimizi geliştirmemizin yollarını da tıkıyorlardı.”

Gülşah yaşadıklarının ‘stajyere yaklaşım sorunu’ndan kaynaklandığını belirtiyor: “Çalışanlar stajyerlere basit işlerini yaptırabilecekleri bedava iş gücü olarak yaklaşıyor. Çay-kahve servisi, fotokopi işleri için orada olduğunuzu düşünüyorlar. Stajın bir mesleki öğrenme stili olduğunu kavradıklarını düşünmüyorum. Benim deneyimim maalesef çay-kahve servisi, çocuk bakma, fotokopi işleriyle geçti. Bittiğinde çok sevinmiştim.”

‘Mesleğe dair en büyük hayal kırıklığım taraf tutmaya zorlanmak’

Staj döneminde yaşanan bu olumsuzlukların meslekten soğumasına neden olduğunu anlatan Gülşah Yiğit, bunda çalışma şartlarının kötülüğü yanında iş bulmanın zorluğunun da etkili olduğunu söylüyor: “Maalesef oldukça hevesli olduğum bu alanla yollarımı şimdilik ayırdım. Çalışma koşullarının kötülüğü zaten bir kenara iş bulmanın oldukça zor olduğu bir sektör. Medya kuruluşları resmen aşiret işleyişinde. Yakında birinci dereceden akraba olmayanlar da işe alınmayacak diye endişe ediyorum. Kurumda bir tanıdığınız yoksa özgeçmişinizi bile kabul etmiyorlar. Medya sektöründe iş bulma kriterleri bir tanıdığınızın olması veya belli oranda bir taraflılık göstermeniz. Bu sektörde meslek etiği diye bir şeyden söz etmek artık oldukça güç bence. Gazeteciliğin özü haber vermektir, halkı haberdar etmektir. Ama artık bu basit tanım dahi fazlasıyla idealist bulanabiliyor. Mesleğe dair en büyük hayal kırıklığım sanırım bir şekilde taraf tutmaya zorlanmak olabilir.”


İlginizi çekebilir:

‘Genç gazeteciler umutsuz, mutsuz ve korkak’

Emel Altay

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Televizyon bölümü mezunu. Bir süre dizi setlerinde sanat yönetmeni asistanlığı yaptı. Dergi sektöründe 6 yıl muhabirlik ve editörlük alanlarında dirsek çürüttü. Mart ayında karşılaştırmalı edebiyat yüksek lisansı sevdası ile işinden ayrıldı. O günden beri çeşitli mecralara kültür sanat odaklı içerikler üretiyor.

Journo E-Bülten