Polemik

Netflix’te eşcinsellik tartışması: Nefret söylemi ve önyargılar tetikleniyor

Akif Beki'nin Medyascope'ta katıldığı siyaset konulu bir yayından alınan ekran görüntüsüyle yaptığımız bir kolaj
Yeni Akit’in “Sapkınların Netflix tuzağı” başlıklı haberine gazeteci Akif Beki’nin “Netflix, Akit’e hak verdiriyor” yazısıyla destek vermesi “Netflix’te eşcinsellik propagandası yapılıyor” tartışmasını alevlendirdi. kaosGL’den Yıldız Tar bu tür açıklamaların LGBTİ+’lara karşı nefret söylemine yol açtığını ve toplumdaki önyargıları tetiklediğini söylüyor. Dünden beri çığ gibi büyüyen eleştiriler karşısında görüşünü sorduğumuz Beki ise “Sosyal medyada ‘Beğenmiyorsan Netflix aboneliğini iptal et’ şeklinde yorumlar yapılıyor. Netflix aboneliğimi iptal de etmiyorum, eleştirilerimden de vazgeçmiyorum. Farklı düşünenlere de saygı gösteriyorum” dedi.

Dünya genelinde 150 milyonu aşkın aboneye sahip dijital akış platformu Netflix’te yayımlanan birçok dizi, film ve çizgi filmde LGBTİ+ propagandası yapılarak eşcinselliğin özendirildiği görüşü, Türkiye’de LGBTİ+ hareketine karşı duruş sergileyen birçok kesim tarafından geleneksel ve sosyal medyada sık sık dile getiriliyor.

Yeni Akit gazetesinin “Sapkınların Netflix tuzağı” başlıklı “haberinde” geçen “Türkiye’de de yüzbinlerce üyesi olan dijital TV platformu Netflix eşcinsel sapkınlığın propagandasını yapıyor” ifadeleri yeni bir tartışmayı beraberinde getirirken; Karar gazetesi köşe yazarı Beki’nin Yeni Akit haberine destek vermesi üzerine toplumun farklı kesimleri sosyal medya üzerinden tepki gösterdi.

Beki, dün yayımlanan “Netflix, Akit’e hak verdiriyor!” başlıklı yazısında, “La Casa de Papel’in 3. sezonunu izlemeye başladım. Fakat o da ne, zorlama eşcinsellik propagandasıyla tadını kaçırmasınlar mı güzelim dizinin! Cılkını çıkarana kadar abartılmış, senaryoya yapay olarak boca edilmiş, rahatsız ettiği kadar eğreti de kaçan galizliklerden söz ediyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Netflix’in “Ha bire araya eşcinselliği normalleştirme ve sıradanlaştırma mesajları sıkıştırdığını” savunan Beki, “Eşcinselliği yayma, misyonuyla hareket ettikleri izlenimi ne uydurma diye hafife alınabilir ne de yersiz bir muhafazakar paranoyası” sözleriyle LGBTİ+ karşıtlığında sıklıkla dile getirilen eşcinselliği özendirme konusuna dikkat çekmişti.

Akif Beki: Eleştirilerimden vazgeçmiyorum

Hakkındaki eleştirilerle hakkındaki görüşünü sormak için telefonla ulaştığımız Akif Beki, söylemek istediklerini köşe yazısında açıkça ifade ettiğini belirterek, “Eleştirilerimin muhatabı Netflix platformu. Sosyal medyada ‘Beğenmiyorsan Netflix aboneliğini iptal et’ şeklinde yorumlar yapılıyor. Netflix aboneliğimi iptal de etmiyorum, eleştirilerimden de vazgeçmiyorum. Farklı düşünenlere de saygı gösteriyorum” diye konuştu.

Yeni Akit’in “haberi” ve Beki’nin yazısında La Casa de Papel’in yanı sıra Grace and Frankie, Orange Is The New Black ve El Chapo gibi farklı Netflix dizileri de anılıyor.

Yıldız Tar: Konu LGBTİ+ olunca önyargılar hakikatmiş gibi sunuluyor

Medyada görev yapan kişilerin daha sorumlu, bilgili, doğru bilgiye ulaşmayı hedefleyen bir yaklaşımının olması gerektiğini ifade eden kaosGL.org Editörü ve Medya ve İletişim Program Koordinatörü Yıldız Tar, söz konusu LGBTİ+’lar olduğunda gazeteciliğin ve haberciliğin temel ilkelerinin çok daha kolay görmezden gelinerek gerçekle hiçbir ilgisi olmayan önyargıların hakikatmiş gibi sunulabildiğini belirtti.

Beki’nin yazısının bu durumun çok çarpıcı bir örneği olduğunu anlatan Tar, Journo’ya şunları söyledi:

  • “Beki, takip ettiği bir dizide estetik olarak beğenmediği bir gelişmeymiş gibi başladığı yazıda nefrete ortak oluyor, eşcinselliği ‘sıra dışı’, ‘anormal’, ‘istenmeyen’, ‘kınanması gereken’ ve en önemlisi ‘kapalı kapılar ardında yaşanması gereken’ bir olgu olarak sunuyor. Baştan başlarsak, Yeni Akit gibi aslında adı gazete olan ancak sistematik nefret ve ayrımcılık üreten, yayın politikasının önemli bir kısmını LGBTİ+ karşıtlığı oluşturan bir gazeteye bu bağlamda destek vermek, ‘aslında haklılar’ demek tam bu yayın politikasına ortak olmaktır.”
  • “Yeni Akit gazetesi ‘Sapkınlar’, ‘Sapkın LGBTİ’liler’, ‘Sapkın homo LGBTİ’liler’, ‘Sapkınların dernekleri kapatılsın’ gibi ifadelerle sürdürdüğü yayınında LGBTİ+’ların ifade ve örgütlenme özgürlüğünü, yaşam hakkını hedef alıyor. Yayıncılığın da ötesine geçerek nefret ve linç kampanyaları örgütlüyor. Bu yayıncılığa bir dizi üzerinden hak vermenin hiçbir açıklaması olamaz. Beki, Yeni Akit’ten belki bir tık farklıymış gibi görünen ama özü itibariyle Yeni Akit’in ayrımcı iddialarına çanak tutan bir yaklaşım sergiliyor.’’

‘Eşcinsellik propagandası bir safsata’

Netflix platformu üzerinden sıklıkla dile getirilen “Eşcinsellik propagandası yapılıyor” söylemini de eleştiren Tar şöyle devam etti:

  • “Eşcinsellik propagandası ifadesinin absürtlüğü bir yana; orijinal bir ifade de değil. Reagan’ından Thatcher’ına ve son olarak Putin’e kadar küresel sağın uydurduğu, üzerinde çeşitli fanteziler ürettiği bir safsata. Bu safsata insan hayatının doğal ve olağan bir parçası olan cinsel yönelim çeşitliliğini ‘propaganda’ ifadesi ve ona yüklediği anlamlarla sanki anormalmiş gibi göstermeye dönük aciz bir çabadan ibaret.”
  • “Propagandadan bahsedilecekse, hepimizin hayatın her alanında karşımıza çıkan heteroseksüel propagandadan bahsetmemiz lazım. Doğumdan ölüme hayat döngüsünde sadece ve sadece heteroseksüellik ve heteroseksüelliğin tek doğal cinsel yönelim olduğu iddiası ile karşılaşıyoruz. Reklam filmlerinde, filmlerde, dizilerde, gündelik hayatta, sokakta heteroseksüellik adı dahi konulmadan, yegâne cinsel yönelim gibi yansıtılıyor. Filmlerde heteroseksüel çiftleri görüyoruz. Aşk acısını heteroseksüeller çekiyor. Mutluluk heteroseksüel çiftlere layık görülüyor. Ezkaza bir şekilde LGBTİ+ karakterin olduğu film yayımlanmaya görsün, başlıyor aynı terane: Eşcinsel propaganda!”

‘LGBTİ+ karakterler sıra dışı değil’

Dünyada değişim yaşandığını, bu değişimin bir şeyleri yeni keşfetmek değil, olanı yansıtabilmek için önemli adımlar içerdiğini vurgulayan Tar, “Beki’nin Yeni Akit’e atıfla sıraladığı dizilerde LGBTİ+ karakterlerin olması sıra dışı değil. Asıl sıra dışı olan ve asıl sormamız gereken soru, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği çeşitliliği hayatımızın bu kadar olağan bir parçası iken nasıl oluyor da bu kadar yoğun sansüre maruz bırakılıyor? Ve bu sansürden bihaber bir kişi, ‘şiddete karşıyım ama’ ile başlayıp tam da o şiddeti yeniden üreten zihniyete ortak oluyor” dedi.

“Bu tartışma vesilesiyle aslında bir filmde LGBTİ+ karakterin var olmasının yetmeyeceğini de söylemek isterim” ifadesini kullanan Tar şunları ekledi: “Amerikalı LGBTİ+ aktivisti ve film tarihçisi Vito Russo tarafından yaratılan ‘Vito Russo Testi’ne göre bir filmin ‘LGBTİ+ pozitif’ olabilmesi için üç kriteri yerine getirmesi gerekiyor. Film tanımlanabilir bir şekilde LGBTİ+ bir karakter içermeli, bu karakter yalnızca cinsel yönelim ya da kimliği üzerinden tanımlanmamalı, karakterin çıkarılması hikayede önemli bir kayba sebep olmalı; LGBTİ+ karakterin varlığı hikâye için önemli ve gerekli olmalı. Akif Beki’nin yola çıkış noktası nefret ve ayrımcılık olmasaydı belki izlediği diziyi bu kriterler üzerinden değerlendirebilir, eleştirebilirdi. Ama pusula nefret ve ayrımcılık olunca vardığınız yer tam da Beki’nin yazısındaki vasat nefret propagandası oluyor.”

‘Medyada LGBTİ+ temsili raporlara yansıyor’

Kaos GL Derneği olarak LGBTİ+’ların gazetelerde nasıl yer aldığına ilişkin her yıl medya izleme raporu hazırladıklarını aktaran Tar, bu yıl başında yayımlanan 2018 Medya İzleme Raporu’na ait detayları paylaştı.

Rapora göre, 2018’de yazılı basındaki haber ve yazıların yarısı LGBTİ+’lara yönelik önyargıları besledi; ayrımcı dil ve nefret söylemi yoğun şekilde kullanıldı. Araştırmanın genel sonucu 2018’de yazılı basında yayımlanan haber, söyleşi ya da köşe yazılarının neredeyse yüzde 50’sinin (1148) hak haberciliği ilkelerine uygun olduğunu ortaya koyuyor. Bütün metinlerin neredeyse yarısını oluşturan 1130 metinde ise LGBTİ+’ların temel hakları ihlal edildi, nefret söylemi ve/veya ayrımcı dil kullanıldı ya da metinlerin LGBTİ+’lara ilişkin önyargıları besleyen içerik tercih edildi. LGBTİ+ örgütlerinin LGBTİ+ haklarına ilişkin görüşleri 2018’de yazılı basında kendisine ancak 70 metinde yer bulabildi.

‘Yeni Akit gazetesi ayrımcı dil kullanıyor’

Beki’nin referans verdiği Yeni Akit gazetesinde 2018 yılında tamamı LGBTİ+’lara yönelik hak ihlali ve/veya önyargı içeren 111 haber, söyleşi ya da köşe yazısı yayımlandı. Gazetenin bir yılda yayımladığı içeriklerin tamamında LGBTİ+’lara yönelik hak ihlali tespit edildi. 111 metnin tamamında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcı dil kullanıldı. 97 metinde nefret söylemi yer aldı.

Rapora göre gazetenin 2018 önyargılı içerik karnesi ise şöyleydi: Yeni Akit gazetesi 111 haber, söyleşi ya da köşe yazısında LGBTİ+’lara yönelik önyargıları besledi; önyargılı bir dil kullandı. Gazetede en sık rastlanan önyargı örneği LGBTİ+’lara ilişkin yanlış bilgileri yaygınlaştırmak oldu. Gazete 111 haberinin 111’inde de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine ilişkin yanlış bilgileri yaygınlaştırmayı tercih etti.

Gazetecilerden sosyal medyada Beki’ye tepki

Akif Beki’ye sosyal medyadan gelen tepkilerden bazıları şöyle:

Nevşin MENGÜ (Gazeteci): Netflix para verip üye olunan bir platform, çok gay var, bana ters diyen, üyelikten çıkar, izlemez. bu kadar basit. Burada dezavantajlı olan kadınlar, eşcinseller Batı’da daha görünür ve daha etkin. bu durum burada eşcinsellik propagandası gibi algılanıyor.

Melis ALPHAN (Gazeteci): ‘Eşcinselliği olağanlaştırıyorlar’ diyerek ayrımcılığın dik alasını yapıyor. Naziler cinsel pürizme inanıyordu, bu yüzden eşcinselleri toplama kamplarına attılar. Bundan alınan dersle eşcinsellere hakları verildi. 70 yıl geçmiş, sen daha Akit oku, gerici kafalara hak ver.

Banu TUNA (Gazeteci): Netflix’te gördüğüm için zamanda yolculuk yaptıktan sonra çete kurup mekân basacağım. Sonrasına karar veremedim ya merkez bankasını soyarım ya da ABD başkanlığına aday olurum artık. Akif Beki – Netflix, Akit’e hak verdiriyor!

Cem TOKER (Eski LDP Genel Başkanı): Ben beğenmiyorum, kimse beğenmesin.. Ben tasvip etmiyorum, kimse etmesin.. Ben izlemiyorum, kimse izlemesin.. Yasaklansın kafası… Yok aslında birbirlerinden farkları ama bunlar liberal, ılımlı filan diye yutturulan yeni dönemin kravatlı mollaları…

Barbaros ŞANSAL (Modacı): Hanımefendi sanatçımız Bülent Ersoy ise hem ezan okuyabiliyor, hem de Külliye’de iftar açabiliyor. Demek ki dokunarak bulaşmıyor!


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – LGBTI HABERCİLİĞİ AMA NASIL?

A. Buğra Tokmakoğlu

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nden 2011'de mezun oldu. Uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans, kültürel miras ve turizm alanında ise önlisans eğitimi aldı. İzmir yerel basınında muhabirlik, editörlük ve haber müdürlüğü görevlerinde bulundu. Kurucusu olduğu seyahat blogu Keşfetsek'i yönetiyor. Farklı STK'larda sosyal medya, yurttaş gazeteciliği, hak odaklı gazetecilik ve LGBTİ+ haberciliği konularında eğitim veriyor.

Journo E-Bülten