Dosya

Otosansür krizi: “Bu haberleri yapmak istemiyorum”

Türkiye’de giderek ağırlaşan basın özgürlüğü ihlalleri, Cumhuriyet’in 100. yılında otosansür krizini derinleştiriyor. Farklı illerde, çeşitli yaş grupları ve çalışma alanlarında görev yapan 17 gazeteciyle, hangi haberleri yaparken çekindiklerini konuştuk. 

Birçok gazeteci; siyaset, yolsuzluk, kayyımlar, toplumsal olaylar, kadın hakları, cinsel istismar ve sokak hayvanları gibi konulardan uzak durmaya çalıştığını söyledi. “Hiçbir haberi yapmaktan çekinmiyorum” diyenler de var, “Erdoğan haberi yaparken daha çok düşünüyorum” diyenler de…

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde İstanbul’da gözaltına alınan Sezgin Kartal’ın tutuklanmasıyla hapisteki gazetecilerin sayısı 44’e ulaştı. Eleştirel haberciliği yıldırma amaçlı soruşturma ve davalar, idari cezalar, “Sansür Yasası” gibi kısıtlayıcı düzenlemeler ve diğer onca sorun; Türkiye medyasında otosansür krizini derinleştiriyor.

Kişinin veya kurumların kendi kendilerini kısıtlaması” diye tanımlanan otosansür, gazetecilik bağlamında, muhabirlerin ve editörlerin çekindiği için bazı haberleri yapmaması veya yayımlamaması anlamına geliyor. Peki, gazeteciler hangi haberlere otosansür uyguluyor ve neden?

Yanıtlarını açıkça paylaşmaları için isimlerini ve kurumlarını saklı tuttuğumuz 17 gazeteciye bunu sorduk. Televizyon kanalı, haber sitesi ve ajanslarda muhabirlik, editörlük ve yöneticilik yapanların yanı sıra serbest çalışan gazeteciler de bu 17 isim arasında. Bazıları mesleğe yeni başlayan, bazıları ise 30 yıllık kıdeme sahip gazeteciler…

“Şahsen politika haberleri yapmak istemem”

Doğu Anadolu’da bir haber sitesinin sahibi olan deneyimli gazeteci:

  • Türkiye’de ekonomi, sağlık, eğitim, çevre, siyaset, etnisite, din, kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları gibi alanlarda devasa sorunlar var. Bunlara dış politikadaki sorunları da eklediğinizde ülkeyi yönetenlerin en fazla korkması gereken kesimin gazeteciler olması çok doğal. Çünkü yönetenler bu sorunları gizlemek için yarattıkları suni gündemlerle ellerinden geleni yapıyor. Gazeteciler yaptıkları haberlerle onların bu girişimlerine engel oluyor, foyalarını ortaya çıkarıyor ve sorunları deşifre ederek koltuklarını sarsıyor, rahatlarını bozuyor… Mesela Kürt sorunu, Suriye meselesi, kara harekâtı, İmamoğlu konusu, yargının pozisyonu, yani hemen hemen her konu gazetecinin başına bela, çünkü bunlar yönetenleri ilgilendiren konular.

Ağırlıklı olarak kültür sanat haberleri yapan üç yıllık serbest gazeteci:

  • Gazetecilik mesleği gerçeği olduğu gibi tarafsızca topluma aktaran ve onları aydınlatan bir meslek olmaktan çıkmaya başladı. Gazetecilerin bu süreçte politika, ekonomi, siyaset ve yolsuzluk haberleri yapması dahi artık çok büyük bir eylemmiş gibi görünmeye başlandı. Hâlbuki senin görevin bunları yazmak, çizmek ya da bir görselle açıklamaktır. Şahsen politika haberleri yapmak istemem. Çünkü bu haberleri yapan gazeteciler tutuklandı. Geçtiğimiz aylarda 9 meslektaşım yapmış olduğu haberlerden dolayı tutuklanarak cezaevine gönderildi. 

“Gazeteci adayı olarak haber çekincesi bende de doğuyor”

Ankara’da gazetecilik eğitimi alan, editörlük tecrübesi de olan ve şu an bir haber sitesinde çalışan genç bir muhabir:

  • Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) yayımladığı son verilere göre Türkiye, Avrupa’da gazeteciler için en tehlikeli 3’üncü ülke. Gazeteciler için durumun ne kadar vahim olduğu ortada. Elbette Türkiye’de haber yazarken, takip ederken müdahaleye maruz kalınıyor. Bir gazeteci adayı olarak elbette haber çekincesi bende de doğuyor. Özellikle siyasi haberler ve toplumsal olayların aydınlatılması açısından yapılan haberlerde…
  • Ben şu ana kadar ele aldığım haberlerde çok büyük bir çekince yaşamadım. Lâkin Sansür Yasası ile de birlikte bu durum daha da kısıtlandı. Sokakta ya da herhangi bir yerde düşünce özgürlüğünden bile mahrumken Türkiye’de basın özgürlüğü, kamu yararı adına yapılan gazetecilik dar bir alana hapsediliyor. Ancak bir arkadaşımın söylediği ve benim de çok sevdiğim bir tiyatro repliği olarak: “Gazetecilik, yaralanmış olanı rahatlatmak, kamu yararı adına rahat olanın da rahatını kaçırmaktır” diyor. Biz de bu yönde gazetecilik yapıp haber üretmeye devam etmeye çabalayacağız.

Sokak hayvanları, kayyımlar, yolsuzluk ve siyaset

Farklı illerde görev yapan 4 serbest gazetecinin görüşleri ise şöyle:

  • Bir gazeteci olarak en fazla sokak hayvanlarıyla ilgili haber yapmaktan korkuyorum. Çünkü yaşadığım yerde sokak hayvanları pek sevilmiyor. Yaşadığım yer bir ilçe olduğundan ve toplumsal baskıdan dolayı tedirgin oluyorum. 
  • En fazla çekindiğim konulardan biri kayyımlarla ilgili haberler yapmak. Kayyım atamalarını hukuksuz ve yasa dışı olarak değerlendiriyorum. Açılacak davalardan dolayı cezaevine girme korkusu taşıdığımdan dolayı bu tür haberler yapmaya çekiniyorum. 
  • Bir ara yolsuzluk haberi yapınca sorunlar yaşadım. Resmî kurumlarla karşı karşıya gelmek istemediğimden, bir daha problem yaşamaktan kaçınıyorum. 
  • 15 Temmuz sonrası Türkiye’de artan kutuplaşma, gerilim ve baskı atmosferinde dolayı ben kişisel olarak politik haberlerden uzak durmaya çalışan bir gazeteciydim. Uzun yıllar sadece sosyal girişimcilik, ekoloji ve sivil toplum haberciliği ekseninde kalmaya çalıştım. Politik veya eleştirel bir haber varsa elimde genelde hâlihazırda bu konuları işleyen arkadaşlarıma pasladım. Sansür Yasası sonrası belki gazeteciler kendilerini daha fazla baskı altında hissediyor olabilir ama uzun yıllardır fiili olarak zaten adı konmayan bir Sansür Yasası gazetecilerin üzerinde tahakküm kuruyor. Öylesine bir korku iklimi var ki herkes otosansür uyguluyor. 

“Erdoğan haberi yaparken daha çok düşünüyorum”

Kadın hakları, istismar ve kadına şiddet haberlerinde uzmanlaşan, Ankara’da bir haber sitesinde çalışan muhabir: 

  • Çekindiğim pek çok konu var. Özellikle [Adalet ve Kalkınma Partisi] AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı [Recep Tayyip] Erdoğan’ı ilgilendiren haberler yaparken tabii daha çok düşünüyorum. Ama ne olursa olsun bu çekinceyi göz ardı edip mesleki faaliyetimi yapmaya çalışıyorum.
  • İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun suçlularla sürekli fotoğraflarının çıkmasına dair bir araştırma haberi yapsam hakkımda hızlıca bir soruşturmanın, gözaltı sürecinin başlatılacağına eminim.

İranlı gazeteci: Her tür haberde kendimi sansürlüyorum

Türkiye’ye sığınan İranlı bir gazeteci:

  • Yabancı bir gazeteci olarak haber dilimde daha dikkatli olmaya çalışıyorum. Ben her türlü haberde kendi kendimi sansürlüyorum. Alternatif medyadan beslensem de ana akım medyayı kaynak gösteriyorum. Sosyal medyada aktif olmamam bilinçli bir tercih çünkü neyin nereye çekileceği ve bana nasıl bir sonuç doğuracağını kestiremiyorum.

10 yıldır gazetecilik yapmaya çalışan ama her defasında yapmış olduğu haberlerden ya da çalıştığı kurumlardan dolayı sürekli polis baskısı altında yaşadığını söyleyen bir gazeteci:

  • Sürekli bir denetim söz konusu. Beni izleyen birileri varmış gibi hissetmeye başladım. Son yıllarda ben de dâhil birçok gazeteci, siyasi içerikli haberler yaparken başlarına gelebilecek sorunlardan dolayı korkuyor. Böyle bir iklim yaratıldı ve devam ediyor. Siyasi konularda haber yapmak istediğimde endişe duyuyorum. 

“Korkarak veya çekinerek haber yapmayı doğru bulmuyorum”

İstanbul’da yaşayan ve birçok bağımsız yayın için haber yapan bir gazeteci:

  • İktidarlar katletmelerle, tutuklamalarla, açılan sayısız davayla gazetecilik mesleği üzerinde baskı kurmaya çalışsa da özgür basın ne koşulda olursa olsun gerçekleri yazmaya devam ediyor. Sansür Yasası’ndan, davalardan veya polis şiddetinden korkmuyorum. Korkarak veya çekinerek, “acaba tutuklanacak mıyım” diye düşünerek haber yapmamayı doğru bulmuyorum. Halkın haber alma hakkını, kamusal yararı düşünerek gerçeklerin açığa çıkması için çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. 
  • Gazeteci Musa Anter, Metin Göktepe, Hrant Dink, Uğur Mumcu ve pek çok gazeteci katledildi. Ölmekten korkmadı. Gerçekler her zaman bir şekilde açığa çıktı. Bizlerin de korkmadan çekinmeden haberlerimizi yazmamız gerekiyor. Ne olursa olsun bizler gerçekleri yazmaya halkın haber alma hakkını savunmaya devam edeceğiz. Özgür basın susturulamaz. Susmuyoruz ve korkmuyoruz.

“Hiçbir haberi yapmaktan çekinmiyorum ve korkmuyorum”

Ankara’dan bir başka kadın gazeteci:

  • Kendi adıma hiçbir haberi yapmaktan çekinmiyorum ve korkmuyorum. Ama haber kaynakları bu tarz bilgileri vermekten, konuşmaktan çekiniyor çünkü iktidar sadece gazeteciler üzerinde değil aynı zamanda yurttaşlar üzerinde de bir korku iklimi yaratmaya çabaladı, bazı gazeteciler buna karşı koysa da maalesef aynı şeyi yurttaşlar için söyleyemiyoruz. Yurttaşların ve yöneticilerin çekinmesi, bilgi paylaşımına girmemesi bizi zor duruma sokuyor. Birçok gazeteci de bu korkuyu yaşıyor, özellikle evli ve çocuklu arkadaşlar politik haberleri yaparken çekingen davranıyorlar ama onları da anlıyoruz. 
  • “Bu haberi yaparsam acaba bana soruşturma açılır mı” diye düşünmüyorum, çünkü açılacağını biliyorum. Basit bir rutini takip ederken bile polisler sürekli bizim fotoğraflarımızı, videolarımızı çekiyorlar, itiraz edince de bunun güvenlik için olduğunu söylüyorlar ama bunun bize yönelik suçlama dosyaları için çektiklerini biliyoruz. 

İstanbul’dan bir başka erkek gazeteci:

  • Yıllar önce yaptığım bir haber için tutuklandım. Yine olsa yine aynı haberi yapardım. Bu bedeller bazen ağır olabiliyor. Özgür basın geleneğinden gelen bir gazeteci olarak korkmuyorum. Ve neden korkmamız gerekiyor? Gerçekleri halka söylediğimiz için mi korkmalıyız? Gazeteci bildiği gerçek uğruna ölümü göze alan kişidir. Bu mesleği yapanların hepsine saygım var. 

“İnsan haklarıyla ilgili haber yaparken çekiniyoruz”

Genellikle göçmenler ve kadın haberleri üzerine çalışan bir gazeteci:

  • Açıkçası insan haklarıyla ilgili haber yaparken çekiniyoruz. Bu haberleri yaparken gözaltı ve tutuklamalar gazetecileri geri çekebiliyor. İktidarın dış politikasıyla ilgili haber yaparken de zorlanıyoruz. Ankara’da 5 mültecinin evinde vahşi bir şekilde ölümüyle ilgili bir haber yapmıştım. Sansür Yasası’ndan dolayı evime gelirler diye eve erken gittim. Kapımı kırmasınlar ve ailem korkmasın diye eve erken geldim. Elbette çekinmememize neden olabiliyor ama yapmamıza engel olamıyorlar. Hakikati ben yazmasam başkası yazar.

2005’ten beri gazetecilik yapan, Ankara’daki bir haber sitesinin sahibi:

  • Haber yaptığın için hakkında soruşturma ya da tutuklama kararı çıkarıyorlar. Gerçekten çok komik bir durum ama bir o kadar da trajikomik. Açıkçası eskisi gibi cesur davranamıyorum. Haber yaparken endişeli yaklaşıyorum. Özellikle kadın konulu haberleri yaparken biraz tedirgin oluyorum. Kadın cinayetleri, cinsel istismar, politika ve yolsuzluk haberi yaparken korkuyorum.

Haberlere erişim engellemeleri endişe yaratıyor

Üstte görüşlerine yer verilen birçok isim gibi, yaptığı haberlerden dolayı hakkında soruşturma açılan İstanbullu bir gazeteci:

  • Gözaltı ve tutuklama gibi durumlardan ziyade, özellikle son dönemde beni en çok endişelendiren şey yaptığımız haberlere dair “kişilik haklarının ihlali” iddiasıyla yayın saatinin sadece birkaç saat sonrasında erişim engelleme kararı çıkarılabiliyor olması. Mahkemeler, içeriğe ve haberin dayandırıldığı delillere bakmaksızın sadece başvurucu ismi üzerinden jet hızında kararlar veriyor. Özellikle iktidar ve iktidara yakın isimler aleyhine bir haber yaparken “acaba ne zaman kaldırma kararı gelecek, haber ne zaman engellenecek” diye bekliyoruz. Hakkında erişim engeli kararı alınabileceğini düşündüğümüz her haber aynı zamanda hakkımızda soruşturma da başlatılabileceğini düşündüğümüz haberler oluyor.
  • Hakkımda gazetecilik faaliyetlerim dolayısıyla açılmış çok fazla dava olsa da gazetecilik yapmak beni korkutmuyor. Aksine, yaptığım haberlerden birilerinin rahatsız olması, şu anda gücü elinde tutanların tepemde yargı sopasını sürekli sallayarak baskılamaya, yıldırmaya çalışması bana işimi doğru şekilde yaptığımı gösteriyor ve daha da sıkı sıkıya bağlanıyorum işime.

“Cumhurbaşkanına hakaret meselesi var”

Yerel bir televizyon kanalında çalışan ve üç yıldır gazetecilik yapan haberci:

  • Biz gazeteciler için ortada haber olacak bir konu varsa çekinmeden ve korkusuzca yapmamız gerektiğine inanıyorum. Fakat Sansür Yasası ve sonradan medya hakkında gelen düzenlemeler açıkçası medya çalışanlarını sindirmeye çalışıyor. Ama yine de gazeteci vazgeçmez. Bunlar sadece otosansür etkisi yarattı. İktidarın faaliyetlerini haber yapmaktan ve eleştiren haberler yapmaktan çekiniyorum. Cumhurbaşkanına hakaret meselesi var ve bu durum çok muğlak. Haberin, yalan, yanlış ve halkı kine ve nefrete yöneltme meselesi de net değil. Bunun doğruluğunu belirleyecek olan iktidar olmamalı.

“Korksak da vazgeçmiyoruz”

Ulusal bir televizyon kanallarında siyaset haberlerine bakan gazeteci:

  • Genellikle siyasi haberler yapıyorum. Keyif aldığım ve araştırmayı sevdiğim alan bu. Bu alanın Türkiye’de sorumluluğu elbette fazla. Bu sorumluluğun bilincinde olup, haberlerimde aktardığım bilgilerin doğruluğuna emin olduğumda kaygılarıma söz geçirebilmem de bir o kadar kolaylaşıyor. Evet, gazeteci de insan. Gazetecilerin, idealleri olduğu kadar kaygıları da var. Ama biz susarsak, egemen güçlerin yaratmak istediği korku iklimine fayda sağlamış oluruz. O yüzden korksak da haberlerimizi halka ulaştırmaktan vazgeçmiyoruz. Kısaca işimizi yapmak için mücadelemizi sürdürüyoruz.

“Bu bir gazeteci için yol ayırımıdır”

Bir haber ajansında siyaset haberleri yapan gazeteci: 

  • Gazetecilik ilkesel bir meslektir. Toplum adına, kamu adına denetim sorumluluğu olan, etik bir meslektir. Kaygı, korku, endişe, geri çekilme ve otosansür doğasına ters bir tutumdur. Haber vermede geri durmak, kendisine ehliyeti veren okuyucu, izleyici ve dinleyiciye ihanetle eşdeğerdir. Bu bir gazeteci için yol ayırımıdır. Ya mesleği hakkıyla sürdürürsünüz ya da bırakırsınız. 
  • Bu kadar net olması gereken bir durumda, “şu haberi yaparsam başıma bir iş gelir mi” sorusu bugünkü siyasal atmosferin yarattığı yaygın korkunun eseri. Bana göre iktidar dışı medyanın büyük bir bölümü bu korku duvarlarını aşmış durumda. Bedeli çok ağır da oldu. Birçok meslektaşım yurt dışına gitmek zorunda kaldı, hâlihazırda çok sayıda çalışma arkadaşım ve meslektaşım tutuklu. Yüzlercesi ağır cezalarla karşı karşıya ama haber verme hakkı korunmaya devam ediyor. Bilgi öyle ya da böyle sızmaya devam ediyor. 
  • Bilgisine, belgesine, kanıtına ulaştığım ve haber ögeleri eksiksiz olan her haberi topluma ulaştırmaktan tek bir an bile kaygı duymam. Geri adım atarsam mesleğime, üstlendiğim sorumluluğa ve kamuya karşı görevimi ifa etmemiş olurum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Dijital sansürde Türkiye rekoru: 574 bini aşkın alan adı ve web sitesi engellendi

Emrah Bakır

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi (İLEF) Gazetecilik bölümünden mezun oldu. Yeni medya, iletişim teknolojileri, video kurgu ve montaj alanlarında çalışıyor. Çeşitli medya kuruluşlarına serbest gazeteci olarak haber üretiyor.

Journo E-Bülten