Haber

Seslerin geri dönüşü: Radyo yayıncılığı ve podcast Tekil14’te tartışıldı

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Bilişim Anabilim Dalı tarafından 14’üncüsü düzenlenen Teknoloji ve İletişim Günleri (TEKİL14) etkinliğinde bu yıl, radyo yayıncılığı ve podcast tüm yönleriyle tartışıldı. 24 Aralık’ta üç ayrı oturum halinde düzenlenen etkinlikte geleneksel radyoculuktan podcast yayıncılığına kadar sesli formatların her yönü ve sektörde yaşanan değişimler konu alındı.

Açış konuşmasını yapan Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İnci Çınarlı, TEKİL konuşmalarının tarihinden ve sese dayalı medya türlerinin zamanla yaşadığı değişikliklerden bahsetti. Ses ve dolayısıyla radyo mecrasının tarihi olay ve savaşlarda oynadığı role; radyo sayesinde haberdar olunan ve geniş kitlelere sesini duyuran tarihi kişiliklerin önemine değinen Çınarlı, televizyonun icadı sonrasında bitti gözüyle bakılan radyoculuğun, internetin icadıyla yaşadığı dönüşümü anlatarak sözlerini tamamladı.

Moderatörlüğünü Galatasaray Üniversitesi’nde Prof. Dr. Serhat Güney’in yaptığı ilk oturumda, geleneksel radyoculuk ve radyocuların aldığı eğitimden bahsedildi. 1940-1950’tan sonra televizyonun yaygınlaşmasıyla radyoya akademik dünyanın ilgisinin azalmasına değinen Güney’e göre Türkiye’de bu durum daha da net bir biçimde gözlendi. Güney, bugün büyük ilgi gören podcast hareketinin, 68 kuşağının özellikle İngiltere’de tercih ettiği korsan radyo yayıncılığı ile benzerliklerini aktardı.

Katılımcıların farklı disiplinlerdeki çalışmaları ve deneyimlerinin aktarıldığı oturumun sonunda özellikle podcast yayıncılığı hakkında gelen sorular cevaplandırıldı.

‘Türkiye’de Spotify radyoyu sadece araçlarda geçemiyor’

Oturumda daha sonra söz alan Dr. Öğr. Üyesi Recep Ünal ise radyo reklamları ve özellikle Türkiye’de radyonun yaygın olarak kullanıldığı dönemleri aktardı. Radyo tarihinin 1920 yıllarında ABD ve Avrupa’da kamusal örgütleri ile önemli bir kitle iletişim aracı olmasının serüvenini anlatan Ünal, radyonun farklı kullanım ve dinlenme biçimlerine örnekler verdi. Ünal, Spotify Türkiye yetkililerinin yaptığı şu açıklamayı da alıntıladı: “Belki her alanda radyoyu geçiyoruz ama Türkiye’de radyoyu dinlenme oranlarında geçemediğimiz tek mekân araçlar. İnsanlar arabalarında dijital platformlar yerine radyo dinleme geleneğini sürdürüyorlar.”

İlk oturumda son sözü alan TGS Akademi Direktörü Orhan Şener, özellikle podcast dünyası ve dinlenme tercihleri ile ilgili bir sunum yaptı. Sunumuna kendi podcast yayıncılık deneyimlerini ekleyen Şener, bu formatın mekânsal ve zamansal olarak tüm kontrolü dinleyiciye verdiğini aktardı.

“Ben podcasti evde en çok temizlik ve yemek yaparken dinliyorum. Bulaşık yıkarken Roma tarihini dinleyebilmek müthiş bir deneyim. Multitaskinge imkân sağlaması, getirdiği en büyük katma değer” diyen Şener ile TEKİL sırasında kısa bir söyleşi yaptık:

Podcast bilinen radyonun neresinde?

Journo’nun medya sponsoru olduğu etkinlik kapsamında öğleden sonra yapılan ikinci oturumun konukları ise Türkiye’nin farklı hedef kitlelerine ulaşan ve en geniş dinlenme oranlarına sahip üç radyosunun yönetici ve editörleriydi. Geleneksel radyoculuğun evi kabul edilen TRT İstanbul Radyosu Müdürlüğüne üç ay önce getirilen Ali Fuat Gülmez’in yaptığı konuşmayla başlayan oturum yoğun ilgi gördü.

Konuşmasına TRT İstanbul Radyosu’nun tarihsel önemi ve sorumluluklarından bahsederek başlayan Gülmez daha sonra podcast dünyası ve geleceği hakkında bir sunum yaptı. Podcastin özellikle Türkiye’de yabancı dil öğrenmek için dinlediğine dikkat çekti ve geleceğinin çok parlak olduğunu belirten Gülmez şunları söyledi:

“Ücretli podcast modelleri 18-35 yaş aralığında bir kitleye ulaşıyor. İnternet sitenizin Google ile uyumlu olması ve SEO optimizasyonlarının çok dikkatli yapılması gerekiyor. Uzun yıllar Pardus’un aktif olması için çok uğraştık zamanında. Özellikle podcast ile ulaşmak için Google aramaları çok önemli.”

Konuşmasını BBC iBroadCast konusuna değinerek tamamlayan Gülmez, bu sistemin önünün açık olduğunu ve belki gelecekte bu sisteme şans verebileceklerini belirtti.

 

TV izleme oranı düşerken radyo dinleme oranı yükseliyor

Oturumda daha sonra söz alan NTV Radyo Yayın Yönetmeni Ayşegül Akın Asal, radyo dinleyici ve yönetici deneyimlerini aktardığı konuşmasında NTV Radyo’nun dinleyicisi ile kurduğu bağdan bahsetti. Uzak mesafeden iletişim kurup, yayın hayatına başlayan yayıncılarından söz eden Asal, Ayvalık’ tan yaptığı kayıtları Whatsapp üzerinde gönderen yayıncılarının iş akışını aktardı. Asal şunları söyledi:

“Podcast radyoyu öne çıkarttı. TV izleme oranları düşerken radyo dinleme oranları yükseliyor. Radyo tiyatrosu yapıyoruz yeni dönemde, uzun prodüksiyonlu işler bunlar. Her hafta hepsi ayrı ayrı kaydediliyor ve bunlar oldukça zahmetli işler. Aynı programı podcast olarak ve radyoda bekleyen iki farklı tipte dinleyici kitlemiz var.”

Radyocular podcast’i arşiv için kullanıyor

Oturumda en son Açık Radyo ekibinden Ömer Şahin ve Ufuk Tanışan söz aldı. Açık Radyo geleneği ve geçmişinden bahsederek başlayan konuşmada Tanışan, Açık Radyo’nun 25. yılı ve kutlamalarından bahsetti: “Bizim NTV ve TRT Radyo’dan farkımız biz yerel ve manifestosu olan tek radyoyuz. Bizim en önem verdiğimiz şeyler çok kültürlü yayıncılıktır. Sözel bir yayıncılık yapıyoruz gibi görünse bile, müzik programlarımız da oldukça fazladır. Annesinin karnında bize program yapmaya başlayan bir programcımız var ve şu anda kendisi 23 yaşında. Şu ana kadar bir iki istisna dışında bedel talep eden yayıncımız hiç olmadı.”

Daha sonra söz alan Şahin podcast formatına biraz haksızlık yapıldığını ve radyocuların aslında podcast yapmadığını, sadece programları arşivlemek için bir yöntem olarak kullandıklarını belirtti. Oturum sonrası ekiple yaptığımız podcast/röportajı dinleyebilirsiniz.

Dinleyici ne bekliyor, üreten kime sesleniyor

Günün son oturumunda, konukların hepsi aktif podcast yapımcılarıydı ve yayın deneyimlerini dinleyicilerle paylaştılar. Özellikle oldukça geniş bir dinleyici kitlesi ve gelir modeline sahip olan Storytel ve podcast ile ilişkileri dinleyicilerin ilgisini çekti. Oturum sonrası Berk İmamoğlu ile yaptığımız podcast/röportajı dinleyebilirsiniz:

Bu oturumda podcast yayını yapmak isteyen ve nasıl başlayacaklarını bilemeyen dinleyiciler katılımcılara merak ettikleri bütün soruları sordular. Burak Tatari Medyascope ve podcast yayıncılığı alanındaki deneyimlerini aktarıp, video-podcast / YouTube-Spotify karşılaştırmaları üzerinde örneklendirdi. Bu alanda Medyascope sitesinin tüm podcast yayınlarına eşit mesafede olduğu ve desteklediği belirtildi.

Etkinliğin son oturumunda konuşan Medyapod Yayın Koordinatörü İlkan Akgül, platform olarak podcast formatının sadece gündelik sohbete indirgenmesine karşı olduklarını anlatırken podcastin nitelikli hikâyelere de ihtiyacı olduğunu belirtti. Formatın Türkiye’deki bilinirliği için öncelikle programcıların kendi sürdürülebilirliğini sağlaması gerektiğinin altını çizen Akgül, bunun için de programcıların motivasyonlarının oldukça önemli olduğunu söyledi.

Podcast ve gazetecilik

Podcast alanında gazetecilik dalında en büyük girişim olan Kısa Dalga ekibinden gazeteci Nazan Özcan, geleneksel gazetecilik ile podcast gazeteciliğinin farklarını aktardı: “Röportaj talebimi ilettiğimde önce podcastin ne olduğunu açıklamam gerekiyor. İlk başlarda az dinleniyorum diye oldukça üzülüyordum ama zamanla rakamlar yükselmeye başladı. Özellikle Tarikat Gerçeği podcast/haber serisine aldığım geri dönüşler beni çok memnun etti ve ciddi dinlenme rakamlarına ulaştık. Podcast konusunda ciddi yatırımlar yapmak gerekiyor, büyük prodüksiyonlu haber ve belgesel serileri oldukça ilgi çekici.”

Düzenli podcast üretimlerine altı ay önce başlayan Socrates ekibinden Cem Pekdoğru ise bu derginin podcast yolculuğunun detaylarını dinleyicilere aktardı: “Spor medyası alanında hikâye anlatıcılığa başlamak istiyoruz ama zaman alacaktır. Podcast yapmak için iyi bir dönemde yaşadığımızı düşünüyorum. Bu dönemi ekip olarak beta dönemi olarak adlandırdık. Zaman içinde farklı disiplinlerde programlarımız yayınlanacak. Bir programımız NBA kültürü ve sinema programlarımız var ve zamanla Socrates içinde daha fazla çeşitlik oluşacak.”

Tekil14 kapsamında Doç. Dr. Ceren Sözeri ile de basın ve ifade özgürlüğü ve yeni medya formatları üzerine bir söyleşi yaptık:

Bir başka podcast/röportajımız, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Kulübü içinde yayın yapan ve yakın zamanda podcast yapmaya başlayacak olan ekipten Berk Bacaksız ile… Kulüp içinde podcastlere bakış açısını ve yapmak istedikleri yayınları dinleyebilirsiniz.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – ÇOK DİNLENEN PODCAST NASIL YAPILIR?

Uraz Kaspar

2018 yılından itibaren Türkiye’de podcast formatının yayılımı ve tanınması adına çalışmalar yapıyor. 2020'de Türkiye’nin ilk podcast ajansı ve yayın ağı olan Podfresh’in kurucu ortakları arasında yer aldı. Bu dönemde Podfresh; Gazeteciler Sendikası ile toplu iş sözleşmesi imzalayan Avrupa'daki ilk podcast ajansı oldu, Türkiye’nin ilk Podcast Eğitim Akademisi'ni kurdu ve PowerFM grubu ile Türkiye’nin ilk Podcast Ödülleri'ni vermeye başladı. Uraz Kaspar, ABD ve Türkiye’de podcast ekosistemi için üretimlerine ve prodüksiyon çalışmalarına devam ediyor. 2020 yılından itibaren Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü'nde çalışıyor. Kültür.Sanat.Yönetim kitabının ortak yazarları arasında olan Kaspar, Uluslarararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Komite Üyesi.

Journo E-Bülten