Journo okurları, BBC grevi sonrası yazdığım ve kazanıma götüren taktiğin ana başlıklarını hatırlıyor olsa gerek. Kısaca özetlemek gerekirse; birlik, şeffaflık, sendikal aidiyet, dayanışma ve gerçekçi olmak başarımızın arkasındaki temel unsurlar. Elbette son Reuters ve AFP toplu pazarlık süreçlerinde de bu ilkelerden taviz vermedik. Aksine, bu ilkelerimizi yeniden test ettiğimiz, geliştirdiğimiz ve zamanlamanın ne kadar önemli olduğunu gördüğümüz süreçlere tanıklık ettik. Sonunda her iki işyerinde de kazandık. Bu kazanımlar vesilesiyle bir kez daha soralım: Nasıl?
Sihirli değneğimiz yok
Söz konusu sendikal örgütlenmede istikrarsa, “ne” sorusundan daha çok “nasıl” sorusu daha anlamlı ve önemli. Bunun için de Sendika’nın örgütlenme stratejisine dönüp bakmamız gerek. TGS için sendika; ekonomik ve sosyal temelli hak ve taleplerin, işyerinde birlik ve dayanışma yoluyla kazanılmasında bir araç. Müzakere masasındaki Sendika temsilcilerinin sihirli değneği yok. Sektöre dair çok güzel hayaller kurar, söz konusu müzakere ve anlaşmazlık ise bir ayağı hep gerçeklikte olur. Makro düzeyde ülkedeki ekonomik durumu, mikro düzeyde ise işletmede yaratılan değeri nesnel veri kabul eder. Tüm süreçlerde tarihindeki tecrübelerden, başarılı ve başarısız deneyimlerinden çıkardığı dersleri dikkatle takip eder. İşçi-işveren arasındaki çatışmadan, çelişki ve gerilimlerden üyelerinin kazançlı çıkmasını amaç edinir. Bu nedenle meslektaşlarımız kendi işyerlerinde sendikalaşmak istiyorsa mevcut toplu iş sözleşmelerinde ne elde edildiğinden daha çok nasıl elde edildiğine odaklanmalı. Gerçekten kazanmanın yolu buradan geçiyor.
🤝AFP Grevimiz 9. gününde zaferle bitiyor. Üyelerimizin onayı ile sözleşme imzalandı:
📌 %65 ücret artışı
📌 Tek seferlik 60 bin TL ödeme
📌 Yılda 2 ikramiye
📌 Aylık 3000 TL yemek parası
📌 TL'nin Euro karşısında olası değer kaybına karşı kur koruması pic.twitter.com/vkykLYCa6U— Gazeteciler Sendikası (@TGS_org_tr) May 11, 2023
Beş temel parametre
Toplu iş sözleşmelerinde (TİS) en iyi sonucu elde etmek için beş temel parametrenin sizin lehinize olması gerekir. Bunlar; (1) üyelerin birlik ve kararlılık düzeyi, (2) tarafların pazarlık kapasitesi, (3) işletmenin finansal kapasitesi/yarattığı değer, (4) işletmenin faaliyet düzeyi ve (5) hem Türkiye hem de işletmenin köken ülkesindeki ekonomik-siyasal koşullar. Bu beş unsur, imzalanan toplu iş sözleşmelerinin hem içerik hem de kazanım bağlamında farklı olmasının esas kaynağıdır. Her müzakere süreci işçi-işveren arasındaki çözülemeyen gerilimlerden kaynaklandığı için özdeş, bu beş değişken nedeniyle de özgündür.
Temel kaldıraç üyelerin birliği ve kararlılığı
Her işyerinin kendine has koşulları vardır. Üyelerin birlik ve kararlılık düzeyi ise kazanmak için temel kaldıraçtır. Üyeler arasında birliğiniz zayıfsa sözleşme de görece zayıf olacaktır. Aksine üyeler arasında birliğiniz güçlü ise sözleşme de içerik olarak güçlü olacaktır. Birlik ve kararlılık düzeyi, masada Sendika’nın pazarlık kapasitesine doğrudan etki eder. İlki zayıfsa, büyük oranda ikincisini de zayıflatır. Birliğiniz güçlü, kararlılığınız yüksek ve masada müzakere kapasiteniz de hayli güçlü olabilir. Bu durumda talepler, işletmenin finansal kapasitesi/yarattığı değer ile sınırlanır. İşletmenin mali yapısına ve gelir/gider bilgisine Sendika ne kadar hakimse o kadar gerçekçi talepler öne sürer ve bu sayede müzakere masasında işverenin blöfünü görmez. Medya şirketinin ana gelirinin okur/izleyici/dinleyiciden mi yoksa reklam/projeden mi geldiği de müzakereyi etkiler.
Özellikle proje bazlı şirketlerde müzakere ve taleplerin karşılanması diğerlerine göre daha zordur. İşletmenin faaliyet düzeyi, onun finansal kapasitesini/yarattığı değeri de sınırlar. Uluslararası bir medya şirketinden talep edecekleriniz, yerel bir medya şirketinden talep edeceklerinizden elbette farklı olur. Örneğin yaratığı değer dikkate alındığında yerel bir gazetede ücretlerde kazanacağınız %30’luk artış, uluslararası bir medya ajansında elde edeceğiniz %60 kadar değerli ve önemli olabilir.
Köken ülkeleri farklı uluslararası şirketlerin Türkiye bürolarında da müzakere tam olarak aynı seviye ve gerilimde ilerlemez. Köken ülkedeki siyasal ve ekonomik gelişmeler, Türkiye bürosundaki toplu pazarlık sürecine dolaylı da olsa tesir eder. Hülasa istihdam hacmi küçük-büyük ya da faaliyet düzeyi yerel-ulusal-uluslararası ayrımı yapmadan tüm medya şirketlerinde örgütlenmeye ve gazetecilerin birliğini inşa etmeye çalışan Sendika için bu parametreler, toplu pazarlık süreçlerinde önemlidir. Beşi de sizin lehinize ise müzakereye royal flush ile başladınız demektir. Diğer yandan bu unsurların göz ardı edilmesi, mücadeleyi yanlışa ve hatta yenilgiye götüren tespitlerin yapılmasına kolaylıkla vesile olabilir.
Ne bir gün erken ne bir gün geç
Tekrar Reuters müzakere ve AFP grev sürecine dönelim. Birlik ve dayanışmayı inşa eden, işyeri temsilcileri üzerinden üyelerin nabzını günlük olarak tutan, olası fikir ayrılıklarını tartışarak çözmeyi gayret edinen tarzımızı her iki işyerinde de işlettik. Günlük olarak üyeler ve Sendika liderliği arasındaki irtibatın temsilciler yoluyla aksamamasına özen gösterdik. Özellikle yurt dışı dayanışmayı iyi örgütleyerek, grevdeki üyelerin motivasyonuna odaklandık. Ancak bu defa zamanlamayı da ustaca kullanmayı bildik.
🤝 Taleplerimiz karşılık buldu, anlaşma sağlandı. Reuters'ta üyelerimizin onayı ile sözleşme imzalandı:
· Ücretlere %30 ila %100 arasında zam
· Yılda iki ikramiye
· Aylık 4.000 TL yemek parası
· Tek seferlik 50.000 TL ek ödeme#GazetecilerinGücü 👊 pic.twitter.com/xsNlUrHUbb— Gazeteciler Sendikası (@TGS_org_tr) May 6, 2023
Bir medya kuruluşu, hele de uluslararası düzeyde faaliyet yürüteni düşünün ki Türkiye’nin belki de değişimine vesile olacak bir seçimi izleyemesin. Bu seçime, neden olduğu beceriksiz bir kriz yönetimi ve sonucunda grevle girsin. Türkiye’deki ödüllü çalışanları, o gün grevde olduğu için haber yapamasın. Böylesi bir ihtimal, neredeyse hiçbir yöneticinin kolay kolay neden olamayacağı bir vaka. Sendika da bunu bildiği için hem Reuters hem de AFP’de müzakere sürecini oldukça verimli bir şekilde yürüttü. Anlaşmazlığın müzakere ile çözülemeyeceğini anladığı an da seçimden önce grev kararını alarak el yükseltti. Reuters işvereni greve çıkmadan anlaşmayı kabul ederken AFP işvereni ise dokuz günlük bir grevin ardından kabul edilebilir bir teklif sunarak anlaşmayı seçti.
Tekrar belirtelim; tüm bu hikâyede önemli olan, gayet iyi ve tatmin edici kazanımlar değil, nasıl kazandığımızdır. Birliğini inşa eden, dayanışmayı örgütleyen ve üstelik doğru zamanlamayı hesap eden anlayıştır.
Tek adres Sendika
Bitirmeden önce “söylemezsem olmaz” dediğim bir yerdeyim. Grev yerinde bizlerle fiziken yan yana olan, sosyal medyadan desteğini esirgemeyen tüm meslektaşlarımıza, yerli ve uluslararası emek ve meslek örgütlerine, siyasi parti, sivil toplum ve sendika temsilcilerine gönülden teşekkür. Diğer yandan geçen yıl BBC grevinde, bu süreçte ise Reuters grev ilanı ve AFP grevinde bizi görmeyen, duymayan ve dayanışmasını çok gören gazeteci meslek örgütlerine de dostça sitem. “Kim bunlar?” diye merak eden olursa, meslek örgütlerinin ve de temsilcilerinin sosyal medya hesaplarına girer, bakar ve ilgisizliği görür. Anlaşılan gazetecilerin mücadelesi ve sebep olabilecekleri konusunda bu kurumlar mesleki bir miyopluk yaşıyor. Bu üzücü durum, söz konusu gazetecilerin hak ve özgürlükleri ise tek adresin Sendika olduğunu bir kez daha bizlere gösteriyor.
Son söz
Bir hayalimiz var: Medya sektöründe orman kanunlarına son vereceğiz. “Bir” yerine “birlik” olan, hakları için örgütlenen, Sendikasının deneyim ve tecrübesinden her daim yararlanan gazeteciler bu kuralsızlığa son verecek. Bu sadece zaman meselesi.