Kayseri doğumlu Rewşen Bedirxan, eşinin 1932’de Şam’da kurduğu Hawar ile, Latin harflerini kullanan ilk Kürtçe derginin iki mimarından biri olarak tarihe geçti. Editörlükten çevirmenliğe, tipografiden dağıtıma kadar yayın süreçlerinin hemen her aşamasında bu dergiye büyük emek veren Bedirxan; Kürtçe, Türkçe, Arapça, İngilizce ve Fransızca biliyordu.
Kadın hakları mücadelesini uluslararası alana taşıyan isimlerden olan Rewşen Bedirxan, “Adımız ister Türk, ister Arap, ister Fars, ister Kürt olsun; tenimiz ister beyaz, ister sarı, ister esmer olsun; kadın olarak erkeğin sömürgesi, mülkiyeti, kaba ve psikolojik şiddetinin bir hedefi, mağduruyduk” demişti.
Hawar dergisinin kuruluş yıldönümüne atfen kutladığımız 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’nda, kadın gazetecilerin öncülerinden Rewşen Bedirxan’ı saygıyla anıyoruz.
Rewşen Bedirxan‘ın babası Salih Bedirxan, Osmanlı Devleti’nin 20. yüzyıl başında uyguladığı baskı ve asimilasyon politikasının bir sonucu olarak birçok Kürt gibi hapse atılmış, sürgün edilmişti.
Rewşen Bedirxan, Sultan İkinci Abdülhamid’in devrilip İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesinin ardından oluşan kısa süreli özgürlük ortamında, 11 Temmuz 1909’da Kayseri’de dünyaya geldi. Sürgünün ve baskıların gölgesinde büyüyen Rewşen, zorluklarla başa çıkmayı küçük yaşta öğrenecekti.
Aile iki yıl sonra Kayseri’den İstanbul’a döndü. Buradan da Şam’a taşındılar. Bu arada Birinci Dünya Savaşı çıkmıştı. Şam’da uzun süre iş bulmakta zorlanan, ağır işlerde çalışan Salih Bedirxan, 1915’te tifoya yakalanıp hayatını kaybetti.
6 yaşında babasını kaybeden Rewşen Bedirxan, annesi Samiye Bedri Paşa’nın desteğiyle eğitim hayatına Şam’da başladı. Küçüklüğünden beri gazeteci olmak istiyordu. Fakat annesinin isteği üzerine öğretmenlik mesleğini seçti. Bir süre her iki mesleği de eşzamanlı yapmayı denedi.
Rewşen Bedirxan öğretmenlik okulunu bitirip 1928’de Şam’a döndükten sonra okul müdürü olarak atandı. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından önce Fransa’nın boyunduruğuna girip sonra bağımsızlığını kazanacak Suriye’de ve Ürdün’de, 1964’e dek çeşitli okulların müdürlüğünü yapacaktı.
1929’da Ömer Madan adlı bir Arap genciyle ilk evliliğini yapan Rewşen Bedirxan‘ın Useymaxan adında bir kızı oldu. İlerleyen yıllarda çift anlaşamadı ve boşandı. Rewşen, 1935 yılında Bedirxan ailesinden akrabası olan; siyasetçi, dilbilimci ve yazar Mir Celadet Ali Bedirxan ile evlendi.
Rewşen Bedirxan‘ı çocukluk hayali olan gazeteciliğe döndüren de ikinci evliliği oldu. İstanbul doğumlu Mir Celadet Ali Bedirxan, 15 Mayıs 1932’de Şam’da yayımlamaya başladığı Hawar (Çığlık) ile Latin harflerini kullanan ilk Kürtçe dergiyi çıkarmaya başlamıştı. Kızları Sinemxan ve oğulları Cimşit bu evlilikten doğacaktı.
Hawar dergisinin yazı işleri müdürü, köşe yazarı, tipografı…
Hawar, 1943 yılına kadar 57 sayı yayımlandı. Derginin ilk 23 sayısı hem Latin hem de Arap alfabesiyle basıldı, 24’üncü sayıdan itibaren yalnızca Latin alfabesiyle çıktı. Fransızca ve Kürtçe ağılıklı dergide Kurmancî lehçesinin yanı sıra, kimi sayılarda Zazakî ve Soranî lehçelerinde de yazılar yer aldı.
Rewşen Bedirxan, eşiyle birlikte Hawar’ın neredeyse her şeyiydi. Latin alfabesiyle yayıncılık yapan ilk Kürt kadın olarak derginin sorumlu yazı işleri müdürlüğünü, köşe yazarlığını ve editörlüğünü üstleniyordu.
“Hawar 1932’de yayın hayatına başladı. Dergide çalıştım, adresleri düzenledim, abonelere dergi gönderdim. Bu görevlere ek olarak, acil durumlarda tipografi görevini de üstlendim” diyordu Rewşen Bedirxan bir röportajında.
İkinci evliliği Rewşen Bedirxan’ın entelektüel gelişimine katkı sağladı. İki yıl Türkçe, üç yıl İngilizce ve Fransızca eğitimine odaklandı. Bu dönemde yaptığı bilimsel çevirileri yayımlama imkânı buldu.
Rewşen ve Celadet Bedirxan çiftinin asıl ilerletmek istedikleri ve üzerinde uzun soluklu çalışmalar yaptıkları dil Kürtçe idi. Rewşen Bedirxan bir yandan da Kürt kadın hakları mücadelesine yoğunlaşıyordu.
1934 yılında Suriye’deki Kadınlar Birliği’ne üye olup burada aktif rol oynamaya başlayan Rewşen Bedirxan, 1944 yılında Kahire’de yapılan Dünya Kadınlar Kongresi’ne Suriyeli kadınları temsilen katıldı. Fransız sömürgeciliğine karşı ilkeli ve net bir tutumu vardır. Arap gazetelerinde sayısız yazısı yer aldı. Filistin başta olmak üzere ezilen Arap halkının mücadelesini savundu ve Arap diline dair çalışmalar da yaptı.
Rewşen Bedirxan, kadın sağlığı ve çocuk eğitimi gibi konuları ısrarla gündeme getirdi. Sanat, edebiyat, dil ve daha birçok çalışmada kadınların öncü olması gerektiğini savundu. Toplumun ve geleneğin kadına yönelik baskılarına karşı çıktı. İşyerinde, evde, sokakta ve hayatın diğer alanlarında kadınlara biçilen rolleri sorguladı. Kadınların düşük maaşlarla çalışmasını, ikincil konumda bulunmasını eleştirdi.
Rewşen Bedirxan bu toplumsal sorunları gündeme getirirken veriler ortaya koyuyor, çözümler öneriyordu. Sadece Hawar dergisini ve gazeteleri değil, o dönemde yaygınlaşan radyoyu da etkin kullanıyordu. 1947’de Şam’da çeşitli radyoların çocuk bölümünde birkaç ay yaptığı yayıncılık, kadınların cezaevinde yaşadıkları sağlık sorunlarından, çalışma hayatında olanların sendikalaşma oranına dek önemli verileri kayıt altına almıştı. Bazı gazete ve radyolarda seminer ve öyküleri de bu dönemde yayımlandı.
“Kendi rengimizle ne zaman sorunlarımızı dile getiririz”
Rewşen Bedirxan, PolitikArt’tan Nihat Gültekin’in aktarımına göre, kadınlar adına verdiği mücadeleyi şu sözlerle anlatıyordu:
- Adımız ister Türk, ister Arap, ister Fars, ister Kürt olsun; tenimiz ister beyaz, ister sarı, ister esmer olsun; kadın olarak erkeğin sömürgesi, mülkiyeti, kaba ve psikolojik şiddetinin bir hedefi, mağduruyduk. Dünyadaki tüm kadınların kurduğu ortak birliğe üye olarak, çalışmalarımı resmî bir düzeye taşımak istedim. 1934 yılında Kadınlar Birliği’ne üye oldum. Suriyeli kadınlar arasında öyle bir öncülük misyonu yüklenmişti ki 1944 yılında Suriye kadınları adına Mısır’da, Dünya Kadınlar Kongresi’ne katıldım. Ama bir yanım hep, “Kürdistanlı bir kadın olarak, ne zaman temsil hakkı buluruz rengârenk kadınlar arasında? Kendi rengimizle ne zaman sorunlarımızı dile getiririz” diye sorguluyordu için için… Bir yanımız gülerken diğer yanımız hep yarım kalıyordu. Sürgün parçalıyor, ikiye bölüyordu öpüşlerimizi…
15 Temmuz 1951’de eşini kaybeden Rewşen Bedirxan, acısını şu sözlerle anlatmıştı: “Sevgili Celadet, o sadece benim eşim değil, aynı zamanda çok iyi bir öğretmendi. Ölümü bende şok etkisi yarattı. Neredeyse kendimi kaybediyordum ama sözlerini hep hatırladım. Sanki öleceğini biliyormuş gibiydi…”
Rewşen Bedirxan da 3 Haziran 1992’de Suriye’nin Banyas kentinde hayata gözlerini yumdu. Şam’daki Şeyh Halid Nakşibendi Mezarlığı’nda eşi Celadet Ali Bedirxan ve dedesi Mir Bedirhan’ın yanına defnedildi. Kürt ve kadın kimliği adına verdiği mücadeleyle tarihe geçen Rewşen Bedirxan, aynı zamanda gazeteciliğin öncü isimlerinden biri olarak anılmaya devam ediyor.
https://kurdipedia.org/default.aspx?q=20220214192200405073&lng=3
https://kurmanci.ozgurpolitika.com/nuceya-ala-li-ser-singa-rewsen-bedirxan-177209
https://www.newayajin.net/kurt-aydinlanmasinda-oncu-bir-kadin-rewsen-bedirxan/
https://kurttarihidergisi.com/
https://kurdarastirmalari.com/uploads/2_dosya/kurd_arastirmalari_dosya2_-_nihayi_2.pdf
https://jinhaagency1.com/tr/gunun-menusu/gunun-portresi-kurt-kadinlarinin-ilk-kadin-kalemsorlerinden-rewsan-bedirxan-8121
https://www.kirik-saat-dergisi/
Du jinên navdar Rewşen Xanim Bedir-Xan û Mîna Xanim Qadî, Konê Reş, kovara Pirs 14:1998, 43-45.
İLGİLİ: