Donald Trump’ın ABD başkanı seçilmesi sonrası, post-gerçek, yalan haberler, filtre-balonları ve eko-odaları başlıklarının yanında Rusya’nın müdahalesi de tartışmalı konular arasında yerini almıştı. Geldiğimiz noktada, yeni veriler ışığında Rusya’nın ABD siyasetine bu müdahalesinden daha somut bir şekilde bahsedebiliyoruz.
İnternet araştırmalarının öncü kurumu Oxford Internet Institute (OII), Eylül sonunda yayımladığı raporunda, Rusya’nın ABD başkanlık seçimleri sürecinde ve sonrasında, sosyal medyayı kullanarak Amerikan seçmenini manipüle ettiğini iddia etti. Rapor detaylı teknik analizlerle destekleniyor.
Twitter’dan Facebook’a birçok mecra incelendi
Çalışma, OII’nin Bilgisayar Destekli Propaganda (Computational Propaganda) Projesi bağlamında hazırlandı. Araştırmacılar, 2 Nisan-2 Mayıs arasında Twitter’da popüler olan #GoArmy ve #Iraq gibi hashtag’leri incelediler. Aynı zamanda, askeri temalı web sitelerini, ve bu sitelere gelen trafiği inceleyen araştırmacılar, bu sayede hangi (kamuya açık) Facebook hesaplarının benzer içerikler paylaştıklarını tespit etmeye çalıştı.
Araştırmanın bulgularına göre, Kremlin güdümlü operasyonel hesapların, ciddi miktarda bot da kullanarak, özellikle Facebook’un spesifik, ‘karanlık hedefleme’ mekanizmasını suistimal ederek ABD askeri personeli ve gazilerine, manipülatif içerikler gösterdikleri ortaya çıktı.
Gerçekler bağlamından koparılıp manipülasyon sağlanıyor
Operasyonel hesaplar tarafından paylaşılan içeriklerin bir kısmı tamamen yalan veya spekülasyon olsa da, çoğunun gerçeklere dayandığı da önemli bir bulgu. Gerçeklere dayansalar da, bağlamından koparılarak veya belli hedef gruplara, çok yoğun şekilde aynı temada haberler gösterilerek de manipülasyon sağlamak mümkün.
İçerikler genellikle muhafazakar, ABD politik sağ çizgiye yakın çizgide ve Amerikan ordusunun durumundan, Avrupa sağ siyasetine uzanan bir konu çeşitliliğine sahip. İçeriklerin birçok komplo teorisi barındırdığı da raporda vurgulanıyor. Dikkat çeken bir diğer husus da, Rus manipülatör trollerin, rollerini oldukça iyi oynadıkları ve Amerikalıları ‘gerçek Amerikan hesapları’ olduklarına inandırabilmeleri.
Pinterest’e kadar uzanıyor
Rusya kaynaklı içeriklerin sadece hedeflenen kitlelere (ABD askeri personeli, emeklileri ve gazileri) değil, bunların ailelerine ve yakın çevrelerine de sıçradığı gözlemlenmiş. Bu sıçramaların normal şartlarda politik gündemle pek alakasız bir mecra olan Pinterest’e kadar uzanması da müdahalenin etkinlik çapına dair ilginç bir gösterge.
OII’nin Bilgisayar Destekli Propaganda Projesi kapsamında ortaya koyduğu diğer bir bulgu da, başkanlık seçimleri süresince, çekişmeli eyaletlerde sosyal medyaya daha fazla müdahale olduğu yönünde idi. Yeni raporun bulgularının daha da somutlaştırdığı durum gösteriyor ki Rusya, ABD seçmenini çok detaylı segmentlere ayırabiliyor, her segmentin damarına basacak konuları belirleyebiliyor ve spesifik hedefli içerikler kullanarak kitleleri manipüle edebiliyor.
OII’nin aynı proje kapsamında Rusya özelinde hazırladığı rapora göre, sosyal medyanın politik amaçlı manipülasyonu Rusya için sadece yabancı ülkeleri hedefleyen bir taktik değil. Aksine Rusya, bir yandan sosyal medyayı, başka ülkelerin iç siyasetine müdahale aracı olarak kullanırken, bir yandan da kendi sınırları içinde sosyal medyayı, mevcut iktidarın hegemonyasını sağlamlaştırmak, herhangi muhalif bir saldırıyı ve hatta direnci önceden tespit etmek, engellemek ve soğurmak için kullanıyor.
Facebook ve Twitter yorum yapmıyor
Son zamanlarda, demokrasiyi tehdit eden monopoller oldukları yönünde suçlamaların muhatabı olan Facebook ve Twitter ise konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçındılar. Mülteci karşıtı kampanyalara teknik destek sunmak gibi suçlarla da itham edilen dijital devlerin ilerleyen zamanlarda bu hususlarda neler yapacağı merak konusu.
Facebook’un reklam sisteminde siyasi görüş, ırk, dini inanç gibi kimliğe dayalı hedeflemeleri kaldırması ve Twitter’ın nefret söylemine karşı somut önlemler almaya başlaması umut vaadeden adımlar olarak görülebilir.
Son olarak, Rusya müdahalesinin varlığı somut olarak ortaya konsa da, bu müdahalenin seçim sonuçlarını değiştirmeye yeterli olup olmadığının tartışmalı bir konu. Dahası, dış müdahalenin ötesinde, özellikle Donald Trump’ın kampanya ekibinin Cambridge Analytica aracılığı ile uyguladığı karanlık hedefleme çalışmalarının ve bot kullanımının etkisinin Rus müdahalesinden çok daha etkili olup olmadığı yönündeki tartışmaları hatırlatmakta fayda var.