Mobil

Şebeke sorunu: Doğu’da birçok bölgede telefonlar deprem olmadığında da çekmiyor

Van’ın Gevaş ilçesine bağlı Dövecik köyünün girişine gençlerin astığı levha

Düzce’de bu sabaha karşı meydana gelen depremden önce Android kullanıcılarına uyarı mesajı gitmesi ve ardından mobil iletişimin aksaması, telefon şebekelerinin önemini bir kez daha gündeme getirdi. Doğu Anadolu’da ise operatör şirketlerin reklam kampanyalarına rağmen binlerce vatandaş her gün şebeke sorunu yaşıyor.

Deprem olmasa bile bazı köylerde cep telefonları çekmiyor, 5G bir yana 3G internet bağlantısı bile sağlanamıyor. Görüş almak istediğimiz iki köye şebeke sorunu nedeniyle ulaşamadık! Gazeteciler ise şebeke sorunları nedeniyle mesleklerini yapmakta zorlandıklarını vurgulayıp acil durum beklemeden bir çözüm bulunmasını talep etti.

Mobil iletişim hizmeti veren telekomünikasyon şirketlerinin reklamlarında, Edirne’den Kars’a Türkiye’nin her yerinde cep telefonlarının çektiği, şebeke sorunu yaşanmadığı vurgusuna sıkça rastlansa da bu doğru değil. Doğu Anadolu bölgesindeki birçok köyde ve hatta bazı şehirlerde yaşayanlar bu sorunu her gün yaşıyor.

Bu bölgedeki mobil iletişim hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumları Müdürlüğü’nün Erzurum ve Diyarbakır Bölge Müdürlükleri’nin sorumluluğunda. Ancak yüksek dağlarla çevrili olan çok sayıda köyün yanı sıra, düz ovalarda kurulu birçok yerleşimde de şebeke sorunu, “Mobil İletişim İçin Küresel Sistem” (GSM) operatörü şirketlerin iddialı reklamlarına rağmen 2022 itibarıyla sürüyor.

En yakın baz istasyonunun kapsama alanı dışında kalan bu yerleşimlerde mobil iletişim sorunu nedeniyle genel olarak haberleşmede, ekonomik uğraşlarda, toplumsal ilişkilerde, eğitimde ve sağlıkta aksaklıklar yaşanıyor. Dijital çağda bile birçok köylünün düzenli kullanabildiği tek iletişim aygıtı televizyon. Bu nedenle özellikle akıllı telefonlarla girilen sosyal medya platformlarının çoğunda bu nüfus çok düşük oranda temsil ediliyor.

Dijital çağda, iletişimin ilk çağını yaşıyorlar

İnternet bir yana, şebeke çekmediği için mobil telefon görüşmelerinin bile yapılamaması insanları zorluyor. Telefonları çeksin diye 1 km yürüyüp yüksek bir tepeye çıkanların yanı sıra sırf görüşme yapabilmek için il veya ilçe merkezine araçla gidenler var. Doğu Anadolu’nun çetin kış aylarında iletişim daha da zorlaşıyor. Zira daha önce çıkılan tepeleri kar kaplayabiliyor veya ilçe yolu kapanabiliyor. Bu durum en çok hastaları, yaşlıları ve kadınları etkiliyor. Tabii bu arada “dış dünyada” yaşayan yakınları da onlara kolay kolay ulaşamıyor.

Üç ildeki dört köyden, aralarında gazetecilerin de olduğu vatandaşlara dijital çağdaki “şebekesizliği” sorduk.

150 haneye sahip Kars’ın Susuz ilçesine bağlı Büyükçatak köyü

Kars’ın Büyükçatak köyünden Kayhan Manduz: “Son dakika gelişmelerinden haberimiz olmuyor”

Kars’ın Susuz ilçesine bağlı ve ilçe merkezine 20 km uzaklıktaki Büyükçatak, Küçükçatak, Doyumlu ve Kırkpınar köylerinde uzun yıllardır şebeke sorunu yaşanıyor. Kuruluş tarihleri tam olarak bilinmemekle beraber oldukça eski olan bu köyler GSM şebekesiyle hiç tanışmamış. 

150 haneye sahip Büyükçatak köyünün sakinlerinden Kayhan Manduz, şebeke sorununun ciddi mağduriyetler yarattığını söylüyor ve köyde kalan birinin dış dünyadan koptuğunu ifade ediyor: 

  • Köyümüzde şebeke sorunu var. Şebekenin çektiği tepelere veya yüksek yerlere çıkıyoruz. Bu da kış aylarında oldukça zorluyor. Bazıları az da olsun diye çekiyor diye eski telefonlar kullanıyor. En çok öğrenciler ve yaşlılar kötü etkileniyor. Hastalar için de yine öyle.

Manduz, köyün hayvancılıkla uğraştığı bilgisini verdikten sonra gençlerin inşaatlarda çalışmak üzere Batı’daki kentlere gittiğini belirtip ve şebeke sorunun yaşamlarına olan etkisini şu sözlerle anlatıyor:

  • Uzakta olan bu gençler, istedikleri zaman köylerine ulaşamıyor. Köydekilerin şebekenin çekeceği bir yer bulup onları araması lazım. İnternete erişimimiz olmuyor. Haberleri ve gelişmeleri TV’lerden takip edebiliyoruz. Bir son dakika gelişmesi olduğunda haberimiz olmuyor, ta ki TV’den geçene kadar… 

Küçükçatak köyünden Aydoğan Mekan: “Mektupla mı haberleşelim Allah aşkına?” 

Küçükçatak köyünde de durum farklı değil. Çoğunluğun hayvancılıkla uğraştığı 65 hanelik köyde yaşayan Aydoğan Mekan ile konuşuyoruz. Şöyle diyor:

  • [Şebeke sorunundan] Her anlamda etkileniyoruz. İşlerimizi vaktinde yapamıyoruz. İletişim yok, haberleşme yok. Her şeyden mahrumuz. Acil bir durum olduğunda nereye, nasıl ulaşacağımızı bilmiyoruz. Köyde koca bir okul var ama çocuklar ödevlerini yapamıyor veya gereken araştırmaları yürütemiyor. Sorunun giderilmesi için kurumları arıyoruz ama her defasında bir bahane buluyorlar.  Gençlerin çoğu dışarda, köyde kalanların çoğu yaşlılar. Onlar da yeterli düzeyde talepte bulunamıyorlar. Teknoloji çağındayız. Sene 2023 olacak ama biz hâlâ böyle bir sorun yaşıyoruz. Dünyayla bağlantımız yok. Mektupla mı haberleşelim Allah aşkına?

Şebeke sorunu yaşadığını öğrendiğimiz Hakkâri‘nin Oğul köyünden Halil Adıyaman’ın da görüşlerini almak istedik ama günlerce aramamıza rağmen onunla iletişim kuramadık. Aynı şekilde Bingöl’ün Solhan ilçesine bağlı Yiğitharman da irtibat sağlayamadığımız bir başka köy oldu.

Hakkâri’nin Keçili köyü muhtarı Aydın Kaplan: “TV’den bir şey aldıysak aldık”

Hakkâri’nin şebeke sorunu yaşayan köylerinden olan Keçili‘nin (Sorê) muhtarıyla uzun uğraşlar sonrası konuşabiliyoruz. Hakkâri kent merkezine 70 km, Yüksekova ilçe merkezine ise 37 km uzaklıkta olan bu köyde 76 hane var. 500 kişinin yaşadığı köyle aynı hattaki birkaç yerleşimde daha şebeke sorunu yaşanıyor.

Köyün kuruluşundan beri cep telefonlarının çekmediğini, ancak BTK başta olmak üzere birçok kuruma yaptıkları başvurulardan sonuç alamadıklarını ifade eden muhtar Aydın Kaplan şunları söylüyor:

  • Kötü etkileniyoruz. Şebekenin çekebildiği 300 metre yükseklikteki tepeye çıkıyoruz. Ya da köyden 1,5 km uzaklaşmamız lazım. Buraya da yaşlılar çıkamıyor. En çok öğrenciler olumsuz etkileniyor. Köy okulunda 10 öğretmen ve 150 öğrenci var, bunların hepsi şebeke ve internetten yoksun.
Keçili köyü sakinleri, dünyayla iletişim sağlamak için 300 metre yüksekliğe çıkarak muhtarın bahsettiği birinci yöntemi kullanıyor. İkinci yöntemleriyse köyden 1,5 km uzaklaşmak.

Kaplan, şebeke sorununun kışın nasıl büyüdüğünü şöyle açıklıyor:

  • Aylarca kar yağıyor burada ve günlerce yollar açılmıyor. Açılması için ilgili kurumlara ulaşamıyoruz. Yolda kalan oluyor, onlarla da irtibat kuramıyoruz. Çığ düşse bile haberimiz olmuyor. Geçtiğimiz sene bir kepçe operatörü kar temizlemek için geldiği bölgede uzun süre mahsur kalmıştı.  

Şebeke sorunu nedeniyle muhtarlık görevini etkili bir şekilde sürdüremediğini kaydeden Kaplan, acil durumlarda ilgililere ulaşamadığını, arandığında da telefonu düşmediği için iletişim kuramadığını belirtiyor.

“Merkeze indiğimizde dünyadan haberdar oluyoruz”

Keçili köyü sakinlerinin tamamı çiftçilikle uğraşıyor. Bazı gençler çalışmak için Batı’ya göç etmiş. Kalanlar, üstteki iki yöntemi kullanmazlarsa dünyayla iletişim kurmak için ilçe merkezine gitmek zorunda. Kaplan bunu şöyle anlatıyor:

  • Merkeze indiğimizde dünyadan haberdar oluyoruz. İlkel çağlardaki koşullarda yaşıyoruz. İnternet yok, telefon yok. TV’den bir şey aldıysak aldık, yoksa erişeceğimiz başka kaynak yok. Sadece dünyayla değil, komşu köyle de fiziki olarak gitmeden iletişim kuramıyoruz. İletişim çağındayız ama bu fırsattan mahrumuz. Umarım en kısa zamanda telefon ve internetle buluşuruz.

Van’ın Gevaş ilçesine bağlı Dövecik köyü de aynı kaderi paylaşan köylerden. Gevaş ilçe merkezine 20 km uzaklıktaki 20 hanelik köy, mobil şebekeyle hiç tanışmamış. Tarihi İpek Yolu üzerindeki bu köyde yaşayanlar Diyarbakır’daki Ulaştırma Bakanlığı 8’inci Bölge Müdürlüğü dâhil birçok resmi kuruma talepte bulunmuş ancak somut bir sonuç alamamış.

Köyün gençleri, tüm girişimleri sonuçsuz kalınca, protesto amacıyla köylerinin girişine “Bu köyde Adem’den beri TLF şebekesi yok” yazılı tabelayı asmış.

Van’ın Dövecik köyündeki şebeke sorunu, belgesel oluyor

Gençlerin zaruriyetten doğan ilginç çıkışları resmi kurumları harekete geçirmeye yetmese de köy, kamuoyunun gündemine gelmeyi başardı. Yönetmen Zafer Avnas, köyde şebekenin neden olduğu sorunlar yumağından yola çıkarak geçen nisanda bir belgesel çekimine başladı. Kurgu aşamasında olan belgeseli ve köyde yaşananları Avnas’a sorduğumuzda şu yanıtları aldık:

  • Başka bir çalışma için sinematografik alanlar ararken tesadüfen gittik oraya. Köyü geçip ilerlediğimizde keçileri yavrulayan bir çobanla karşılaştık. Çoban, köylüye ulaşamadığını söyledi ve bizden keçi yavrularını köye kadar götürmemizi rica etti. Daha sonra köyün imamı ve korucular bir ağızdan şebeke sorununu gündeme getirmemizi rica etti. O an sorunun ciddiyetinin farkına vardık ve gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra tekrar köye giderek çekimlere başladık.
Zafer Avnas

“Hastalar zorda, çocuklar ödev yapamıyor, intihar eden var”

Avnas şöyle devam ediyor:

  • Bu sorundan dolayı köydeki sağlık ve eğitim başta olmak üzere hayatın tüm boyutlarının olumsuz etkilendiğini gördü. Sağlık sorunu olan yatalak bir hasta vardı. Uzun dönemdir kızlarıyla görüşemediğini söylüyor. Çünkü diğer köylüler ara sıra da olsa şebekenin çektiği tepeye veya ana yola çıkıyormuş ama bu teyze hareket edemiyor ve bu yüzden yakınlarıyla iletişim kurması yıllardır imkânsız. Köydeki herkes bu sorunun çözülmesini istiyor.
  • Bir ara yukarı doğru baktığımda çocukları gördüm bir yamaçta. Meğer ellerinde tablet, oraya internete girip ödevlerini yapmak için çıkıyorlarmış. Yine köylülerin temel uğraşları olan hayvancılık da olumsuz etkileniyor. Köylüler tarlalarına gittiklerinde aç susuz kalıyor, çobanlar da kurt sürüye saldırdığında çaresiz kaldıklarını söylüyor.
  • Nişanlı veya sevgilisi olan gençler nasıl iletişim kuruyorlar diye sorduğumda iletişimin olmadığını, hatta köyün yarısının WhatsApp gibi uygulamalarla hâlâ buluşmadıklarını söylediler. Pandemi döneminde eğitimin uzaktan yapıldığı zamanlarda köydekiler öğretmenlerin kurduğu WhatsApp gruplarına dahil olamıyorlarmış veya online eğitimi tam kapasite alamıyorlarmış. Eğitimsiz kalmış yani çocuklar. Yine yaşlı insanlar ve kadınlar tepeye çıkamadıklarından, şebekenin çektiği yerlere gidemediklerinden şikâyet ediyorlardı. Hatta o köyden başka bir köye giden bir gelin, yaşadığı bir sorunun çözümü için annesini arıyor ancak ulaşamıyor ve içinde bulunduğu sorunlar karşısında dayanamayıp intihar ediyor. İletişimsizliğin getirdiği bir felakettir bu.

Avnas, tabeladan yola çıkarak ismini “Adem’den Beri” koydukları belgesel bitince ilk gösterimi de Dövecik köyünde yapmayı planladıklarını ekliyor.

Gazeteciler deprem olduğunda köylerden görüntü almakta zorlandı

Doğu Anadolu’daki şebeke sorunları gazeteciler için de ciddi bir engel. Bu sorunu aşmak için kullanılan farklı yöntemler arasında bölgede yaşayanlarla bizzat iletişim kurma imkânları yaratmak başı çekiyor. Kimi gazeteci bu köylere gidip haber topluyor, kimisi  ise oralarda yaşayanlar ilçe ve il merkezlerine geldiklerinde onları, medya kuruluşunun bürosunda ağırlıyor.

Kars’ta gazetecilik yapan Selda Manduz bunu şöyle anlatıyor:

  • Telefonla ulaşmanın mümkün olmadığı zamanlarda varsa sabit hattan arıyoruz ya da köylülerin telefonun çektiği bir yere gitmelerini istiyoruz. En son seçenek olarak bir şekilde köye gitmeye çalışıyoruz. Örneğin Ardahan’ın Göle ilçesinde yakın zamanda deprem oldu.  Şehirdekileri arayıp köye gittiklerinde bize fotoğraf ve video çekmelerini istedik mesela. O süreçte yerel basın görüntüleri jandarmadan almaya çalıştı. Şebeke sorunu yaşanan yerlerin yükseklerinde ya da vericinin göründüğü yerlerde telefon çekiyor. Köylüler bu yerleri biliyorlar artık, çoğu zaman oralara çıkıp bizimle iletişim kuruyorlar.

Köye gidip toplanan haber, merkeze hemen gönderilemiyor

Hakkâri’de gazetecilik yapan Serkan Kaya da bu yerleşimleri bizzat ziyaret etmenin gazeteci için en uygun yöntem olduğunu, fakat gitseler de acil bir haberi buralardan merkeze mobil iletişim kanallarıyla gönderemediklerini ifade ediyor:

  • Şebeke sorunu köylülerden sonra en çok biz gazetecileri olumsuz etkiliyor. Bazen haber istihbaratı alıyoruz ama arayacak, teyit edecek kimse bulamıyoruz. Böyle durumlarda çok acilse biz köye gidiyoruz. Çoğu zaman da bizi tanıyan köylüler ofise geliyor ve anlatıyor bize. Köye gittiğimizde haber ne kadar sıcak olursa olsun orada haberi geçemiyoruz; ta ki merkeze, internetin çektiği bir yere gelene kadar…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Van-Hakkâri neden vaha? ‘Böyle bir coğrafyada habersiz kalmak imkânsız’

Şenol Balı

1988 yılında Van'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Birçok dergi ve gazeteye köşe yazıları yazdı, uzun yıllar tiyatro ve sinema oyunculuğu yaptı. 2016 yılında Van Erciş Belediyesi'ne atanan kayyum tarafından Belediye Basın Birimi'ndeki işinden atıldı. Şimdi Van'da serbest gazetecilik yapıyor.

Journo E-Bülten