Yeni Medya

Seçim döneminde şüphe etmemiz gereken 5 içerik tipi

Siyasi kutuplaşmanın arttığı seçim dönemlerinde teyakkuzda olmak şart. Sahte içerikler sandığa olan güveni zedeliyor, demokrasiyi dinamitliyor.

2019 yerel seçimlerine geri sayım başladı. Seçime ve adaylara ilişkin pek çok yalan haber de şimdiden internette dolaşmaya başladı. Çünkü seçim dönemleri, yanlış ve sahte bilgilerin özellikle sosyal medyada yayılması için çok uygun zamanlar. Kitlelerin daha da kutuplaştığı, partizanlaştığı bu süreçler sahte bilgilere karşı insanları daha hassas hâle getiriyor. Aynı zamanda siyasetin daha çok konuşulduğu bu atmosferde yanlış bilginin yaygınlaşması da daha kolay oluyor.

ABD’de 2016 yılında Donald Trump’ın seçilmesiyle sonlanan Başkanlık seçimlerinin ardından en çok tartışılan konu ‘fake news’ olmuştu. Trump’ın yalan haberlerle başkan seçildiği ve sahte içeriklerin demokrasileri etkileyebilecek kadar tehlikeli olduğu düşüncesi platformlara karşı güven konusunu tartışmaya açsa da sorunun çözümüne dair kapsamlı bir plan ortaya konulamadı. ABD’nin ardından seçime giden ülkelerin kampanya boyunca gündemlerinde de sahte haber konusu en üst sıralardaydı.

Dış kaynaklı dezenformasyonlar tartışıladursun, sahte haberlerin ülkenin iç aktörlerinin ve dinamiklerinin katkılarıyla yayıldığı açık. Ancak farklı koşullara rağmen seçim dönemi yayılan yanlış bilgiler konusunda her ülkede karşımıza çıkan benzerlikler olduğunu görüyoruz. Brezilya’dan Fransa’ya, ABD’den Zimbabwe’ye kadar, seçim dönemlerinde yayılan sahte haberler birbirine çok benziyor. Türkiye’de seçim dönemi yayılan sahte haberlerin de bize özgü olmadığı söylenebilir. (Teyit.org’da 24 Haziran seçimlerinden sonra yayımladığımız sahte haber karnelerine bakabilirsiniz) Bunlardan birkaçını sizler için derleyerek seçim yaklaşırken şüphe edebileceğiniz beş sahte içerik tipini anlatmaya çalışacağım:

1- Mülteci ve göçmenler

Türkiye’de Suriyelilerle ilgili dezenformasyonların seçim dönemlerinde karşımıza yoğun bir şekilde çıktığını gördük. ABD seçimlerinde de Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de göçmenlere / mültecilere karşı sahte haberler farklı siyasi grupların kullandığı yöntemler arasındaydı. Fransa’da devletin göçmenleri barındırmak için 100 milyon avroluk ev ve otel satın aldığı iddia edilirken Türkiye’de de uzun bir süredir dolaşımda olsa da seçim dönemlerinde Suriyelilere yapılan devlet yardımlarına ilişkin yanlış bilgiler artış gösteriyor.

İsveç’teki seçimler öncesinde yayılan yanlış bilgileri inceleyen bir araştırmaya göre, sosyal medyada yaygınlaşan sahte içeriklerin çoğunluğu göçmenler, islamofobi ve yabancı düşmanlığı ile ilgili.

Her seçim dönemi ABD ve Türkiye gibi ülkelerde mültecilerin ya da ülke vatandaşı olmayan çok sayıda yabancının oy kullanacağı iddia edilir. Ancak ne Türkiye’de ne de ABD’de ülke vatandaşı olmayan kişilerin usûlsüz bir şekilde oy kullandığına dair delil var. Başkan Trump 2016 seçimleri sırasında ABD vatandaşı olmayan milyonlarca kişinin oy kullandığını iddia etmiş, Brennan Center for Justice isimli tarafsız bir kuruluş bu iddianın kesinlikle doğru olmadığın ortaya koymuştu. Hatta seçim sürecinde (çoğunluğu Demokrat olan) Kaliforniya eyaletinde yaşayan Cumhuriyetçi seçmenlerden kayıtdışı yaşayan yabancının kullanacağı bir oya karşılık Cumhuriyetçi partiye oy vermeleri dahi istenmişti.

Fransa’da ise mülteci ve göçmenlere yönelik hassasiyet bu kez sağcı adayı vurdu. Milliyetçi Cephe karşıtı bir Twitter hesabı, başkan adayı Le Pen’in Maşa ile Koca Ayı adlı çizgi filmdeki Maşa’yı başörtüsü taktığı için eleştiren bir tweet attığı iddia edilmişti. Ancak Le Pen böyle bir tweet atmamıştı.

2- Adaylara montaj

Aşırı sağcı Jair Bolsonaro’nun zaferiyle sonuçlanan 2018 Brezilya genel seçimlerinde WhatsApp sahte bilginin en çok yayıldığı platformlardan biri oldu. WhatsApp’ta dolaşan bir fotoğrafta gazeteci Patricia Campos Mello’yu, Bolsanaro’nun karşısında yarışan sol aday Fernando Haddad’a sarılırken gösteren bir fotoğraf yayıldı. Böylece Bolsonaro karşıtı haberler yapan gazete ve gazeteciye yönelik güvensizlik aşılanıyor ve ‘bu haberleri neden yaptığının anlaşıldığı’ belirtiliyordu. Ancak fotoğraftaki kişi gazeteci Campos Mello değildi ve fotoğraf 2012 yılındandı.

Fransa 2017 başkanlık seçimlerinin ilk turundan önce Macron’la ilgili bir iddia da gündeme oturmuştu. Sosyal medyada dolaşımda olan videonun Macron’un işçilerle el sıkıştıktan sonra ellerini yıkadığını gösterdiği belirtiliyor ve bu ‘aşağılayıcı’ tavrın asla kabul edilemeyeceği ifade ediliyordu. Macron hakkında yayılan video iki farklı videonun bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştu ve ellerini yıkadığı görüntülerin öncesinde aslında Macron işçilerin elini sıkmıyor, bir yılan balığını tutuyordu.

Montajlanarak bir araya getirilen videolar, seçimlerde adayları güç duruma düşürmek için sıkça başvurulan bir yöntem. Bazı örneklerde kurgu (editing) yeteneklerini kullanmaya zahmet eden troller, bazılarında benzer bir çabaya bile gerek duymadan fotoğrafları farklı bağlamlarla paylaşarak da sahte bilgiyi yaygınlaştırabiliyor.

Türkiye’de de seçimlerde basit montajların seçim mitinglerine kadar yansıdığını görmüştük. Muharrem İnce’nin camide halay çektiğini gösteren montaj fotoğraf, İnce tarafından seçim mitinglerinde konu edilmişti. Teyit.org’a gelen montajlı fotoğraflar arasında ise Fetullah Gülen’in farklı siyasi figürlerle yan yana olduğunu gösteren paylaşımlar sıkça yer aldı.

Özetle, göze sahici kulağa inandırıcı gelmeyen fotoğraf ve videolara biraz daha şüpheyle yaklaşmak gerekli. Bazen basit bir görsel aratma ile fotoğrafın orjinaline ulaşmak mümkün olabiliyor.

3- Asimetrik propaganda

Seçim dönemlerinde karşıt gruplara ‘onlardanmış’ gibi görünerek yayılan yanlış bilgiler ise diğer sahte haber tiplerinden daha tehlikeli. İnternetin anonimliği ve kişilerin kendini istediği gibi gösterme şansını avantaja çevirerek farklı görüşten kişileri seçim sürecinde olumsuz etkilemek ve fikirlerini değiştirmek mümkün. Biz bunu asimetrik propaganda olarak tarif ediyoruz. Yani ait olmadığınız siyasi grubun bir mensubu gibi görünerek olumsuz propaganda yapmak.

Örneğin, Kenya’daki seçimlerde National Super Alliance’ın logo ve renkleri taklit edilerek bir bildiri hazırlanmış ve seçmenleri kandırmak amaçlanmıştı.

24 Haziran seçimlerinde asimetrik propagandaya örnek olarak, Ankara sokaklarında HDP, CHP, İYİ Parti bildirisi gibi görünen broşürlerin dağıtılmasını örnek verebiliriz. Bu partileri destekleyen ve desteklemeyen seçmenleri rahatsız edecek içeriklere sahip broşürler partiler tarafından değil, karşıt siyasi görüşten kişilerce hazırlanmıştı. Asimetrik propaganda sokaktan online mecralara da taşınmış ve benzer sahte mesajlar farklı platformlardan reklam olarak verilmeye başlanmıştı.

Partileri ya da siyasi figürleri taklit ederek yapılan bu tür propagandalara aldanmamak için partilerin ve adayların resmi sosyal medya hesaplarını takip etmek önemli.

4- Seçim güvenliğinden şüphe

Seçimlerin güvenli bir şekilde gerçekleşmesi önündeki riskler farklı ülkelerin konjonktürüne göre elbette değişiyor. Ama galiba en tehlikeli durum vatandaşın seçimlerin adil olacağına inancının kalmaması.

Zimbabwe’deki seçimler sırasında ortaya çıkabilecek sahte içerikleri teyitlemek için Meedan ekibinden Wafaa Heikal, farklı gruplarla bir araya gelerek işbirliği içinde çalıştı. Seçim sürecinde ve sonrasında 80’e yakın iddia incelendi. Seçim günü incelenen dikkat çekici bir iddiaya göre Bulawayo banliyösündeki bir oylama merkezinin askerler tarafından kapatılmış olduğu ve seçmenlerle, gözlemcilerin buraya alınmadığı ifade ediliyordu. Ayrıca sandık kurulunun başına da askerlerin geçtiği bu nedenle de bağımsız bir denetimin söz konusu olamayacağı vurgusu yapılıyordu. Teyit ekipleri sandık gözlemcilerinin de yardımıyla bu iddiayı incelemişti. Bahsedilen bölgede böyle bir sandık merkezi yoktu. Toplumun içerisinde yer aldığı politik atmosferden yararlanarak kurgulanan bu sahte içerik insanları sandıktan uzaklaştırmak ve oylama süreçlerini etkilemek için kullanılmıştı.

Türkiye’de bazı seçim bölgelerinde daha fazla güvenlik sorunu yaşandığı deneyimlenmiş olsa da karşınıza bu tür haberler çıktığında bir süre beklemek, gelen her video ve fotoğrafa inanmamak gerek.

Seçim günü iddialarına dikkat

ABD’deki ara seçimlerde Maryland eyaletinde demokratların iki kez oy kullanmaya izin verdiği iddia edilmişti. Komplo teorisyeni Alex Jones da bu iddiayı dile getirmiş ve yaygınlaştırmıştı. Bu iddiaya dair herhangi bir delil sunulamamış ve bölgeden herhangi bir usulsüzlük bildirimi de yapılmamıştı.  

Tabii, mükerrer oy kullanımına ilişkin tüm bilgi ve haberler yanlış değil. Türkiye’nin her seçim döneminde gündeme oturan mükerrer oy konusunda, Oy ve Ötesi 2018 seçimlerinden sonra hazırladığı ön raporda kimlik tespiti yapılmadığı için mükerrer oy kullanılması, yanlış sandıkta oy kullanılması gibi kendilerine ulaştırılan bildirimlerden bahsediyor. Oylama sırasında usulsüzlük olabileceğine ilişkin bilgiler mevcut olsa da bunun her seçim bölgesinde yaygın bir sorun olduğunu söylemek mümkün değil.   

Seçim usûlsüzlüklerine ilişkin haberlerin tamamının sahte olduğu söylenemese de özellikle seçim günü sosyal medyada dolaşan benzer iddialara şüpheyle yaklaşmak gerekiyor. Çözüme katkı koymanın bir yolu da sandıklarda görevli olmak.

Oylar mı çalınıyor?

Brezilya’da Bolsonaro’nun seçilmesine giden süreçte sol aday Haddad hakkında ortaya atılan seçim usulsüzlüğü iddialarından birinde sandıkların Haddad oylarıyla doldurulduğunu gösteren bir fotoğraf kullanılmıştı. Bu sahte içerik WhatsApp kullanıcıları tarafından yüzlerce grupta paylaşıldı. Yolsuzluk iddialarına ilişkin Amazon Bölgesel Seçim Mahkemesi hiçbir usulsüzlüğe rastlanmadığına dair beyanat verdi.

Yine Türkiye’ye dönecek olursak, yıllardır sosyal medyada dolaşan ve her seçim karşımıza çıkan bir iddiada, İzmir Çınarlı’da AK Parti’ye evet mührü basılmış oy pusulaları ile dolu bir aracın yakalandığı belirtiliyordu. Bu görüntü, 2011’de gerçekleştirilen genel seçimler sırasında da yayılmış daha sonraki seçim dönemlerinde de tekrar sosyal medyada dolaşıma girmişti. Yıllara meydan okuyan İzmir Çınarlı’daki araçta aslında usulsüzlük yapılmıyor, BDP’liler okuma yazma bilmeyen seçmenlere örnek oy pusulalarıyla nasıl oy kullanacaklarını gösteriyordu.

5- Komplo teorileri

Hiç şüphe yok ki komplo teorileri seçim dönemlerinin en içinden çıkılmaz sahte içerikleri.

İnsanların -eğitimi ve siyasi görüşü fark etmeksizin- komplo teorilerine inanma eğilimi oldukça yüksek. Time’da yer alan bir makalede Miami Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan ve 2014 yılında Amerikan Komplo Teorileri kitabının ortak yazarı Joseph Uscinski’nin şu sözlerine yer veriliyor: “Komplo teorileri kaybedenler içindir.” Uscinski, bu sözleri aşağılama maksatlı değil kelimenin gerçek anlamıyla kullandığını vurguluyor: “Seçim, para ya da nüfuzunu kaybeden insanlar bu kaybı açıklayacak bir şeyler ararlar.”

24 Haziran 2018 akşamı Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin kaçırıldığı iddiası da bu sözü hatırlatıyor.

Sosyal ağlarda, İnce ve eşinin kaçırıldığı, rehin alındığı, tehdit edildiği, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda tutulduğu öne sürüldü. Muharrem İnce iddiaları yalanlamış olmasına rağmen, bu tweet’i attığı yönündeki iddialar seçim gününden sonra da devam etti. Oy sayım sürecine duyulan güvensizlik ve kaybetmeyi açıklayacak bir şey bulmaya çalışmak seçmeni bu komplo teorisine inanmaya itmiş olabilir.

ABD’deki başkanlık seçimlerinde de ara seçimlerde de komplo teorileri adaylar arasındaki çekişmelerin alevlendiği dönemlerde seçmenlerin karşısına çıkıyor. Şu aralar komplo teorileri ve teorisyenlerinin başında QAnon’cılar bulunuyor. Eski Başkan John F. Kennedy’nin öldüğüne inanmayan bu grup, zaman zaman oylama makinalarının Soros, İlluminati ya da Rothschild tarafından kontrol edildiğini düşünüyor. Pizzagate skandalının da fitilini ateşleyen bu grup, 2016’daki ABD Başkanlık seçimleri sırasında Hillary Clinton’ın tutuklanacağına ilişkin bir komplo teorisi ortaya atmıştı. Obama, Clinton gibi pek çok Demokrat Parti mensubunun dâhil olduğu seks skandalının ortaya çıkmasını istediklerini sık sık dile getiren QAnon grubu, Trump’ın mitinglerinde boy gösteriyor.

Komplo teorilerini yanlışlamadaki zorluk ise incelenebilir bir veriye ve olguya dayanmaması. Neticede bu tür teorilerin öznelerinin gizli ajandalarını bilmemiz mümkün değil. Söylentilerden ibaret içerik kırıntılarına şüpheyle yaklaşıp komplo teorilerine oksijen sağlamamak önerilebilir.

Gülin Çavuş

Dezenformasyon konusunda hem teorik hem pratik alanda uzman. Teyit’in eş kurucusu. 2017’de Uluslararası Doğruluk Kontrol Ağı Bursu ile mülteciler hakkında yayılan yanlış bilgilere odaklandı. Platformların dezenformasyonu nasıl sorumlu bir şekilde ele alabileceğini araştıran makaleler ve raporlar yazıyor. IPI'ın Türkiye Ulusal Komitesi ve Avrupa Doğruluk Kontrolü Standartları Ağı'nın Yönetim Kurulu üyesi. Kentsel Politika Planlaması ve Yerel Yönetimler alanında yüksek lisans derecesine sahip. Araştırma alanları arasında yerel yönetimlerin sosyal medya kullanımı üzerinden sivil katılım konusu da var.

Journo E-Bülten