İzlenim

TRT 2’den dekoderlere: Türkiye’de spor yayıncılığının kısa tarihi

1968’de tek kanalla başlayan televizyon yayıncılığı maceramıza, ancak 1986’da TRT’nin 2. kanalı eklendi, 1989’un mart ayında Uzanların Star TV’si Türkiye’nin ilk özel televizyonu oldu. Bundan sonraki mihenk taşları arasında 1993’te bizi ilk kez şifreli yayın ve “dekoder” (decoder) kelimesiyle tanıştıran Erol Aksoy’un Cine5’i var. Ve 1999’da Mehmet Emin Karamehmet’in başlattığı ilk dijital yayın platformu olan Digitürk… Bugün ise yeni bir dönüm noktasındayız.

TRT’nin tek hatta iki kanallı olduğu dönemlerde çok ön planda olmayan, haftada bir iki tane canlı yayın yapılan, Avrupa kupalarında bile çoğu deplasman maçının canlı yayımlanmadığı, maçların daha çok radyodan dinlendiği bir spor yayıncılığı vardı.

Bu dönemden sonra, 1. Futbol Ligi maçları yeni girişimlerin bir numaralı hedefi olmuş ve ismi geçen üç kuruluş piyasaya girer girmez işe dört büyüklerin iç saha maçlarını alarak başlamışlardı. 1990’larda geçilen havuz sistemi ile birlikte tüm ligin yayın haklarını aldılar.

Yıllarca süren Kanal D – Show TV kavgasının, hatta Ulusoy Federasyonu’nu en çok zorlayan süreçlerin sebebi de futbol liginin canlı yayınlarıydı. Son yıllara baktığımızda Digitürk’ün artık Katar merkezli beIN Sports olarak bu rekabette tek kaldığı, hatta onların da ligi yayınlama konusunda çok da istekli olmadığını görüyoruz. Bu sezon başlamadan önce yaşanan kriz bunun bir göstergesiydi.

Sorun sadece ekonomik kriz mi?

1950’lerden sonra ekonomik krizlerden bir türlü kurtulamayan ülkemizde, en son geçen yıl döviz kurlarında ciddi bir yükselme olmuş, Türk Lirası önemli oranda bir değer kaybı yaşamıştı. Şifreli yayıncılıkla birlikte lig maçlarının ücret karşılığı yayımlandığı hatırlanırsa, bu tür kriz dönemlerinde bu maçlara talebin düşmesinin normal olduğu anlaşılabilir. Ancak düşen ilginin tek sebebini ekonomi olarak göstermek doğru olmaz.

Avrupa’da ve dünyada da ekonominin çok iyi olmadığı bir dönemdeyiz ama beş büyük ligin her yayın ihalesinde rekor üstüne rekor kırılıyor. Biz ülkece özellikle kendi takımlarımızın maçlarını seyretmeyi çok sevsek de, bunun için bir bedel ödemeyi pek sevmiyoruz. Futbolun düşen kalitesinden başka sebepler de var.

Korsan yayınlara kolayca erişilebiliyor

Fiyatlar ayda 80 TL ile 130 TL arasında. Bilgisayar programından, konsol oyunlarına, dinlediğimiz müziğe, okuduğumuz kitaba, giydiğimiz kıyafetten ve ayakkabıdan, kullandığımız çantaya, saate, parfüme kadar orjinalden ziyade taklite, korsana, replikaya meyilli bir toplum için bu fiyatlarla bu ürün biraz lükse giriyor. Zaten futbol maçlarının kaçak yayınlara kolayca ulaşılabiliyor.

Yine de son 10 yıla baktığımızda, söz konusu gönül verdiği takım olunca; korsan ürün kullanımını çok aşağılara indirenin de yine aynı topluluk olduğunu unutmamak lazım. Bu topluluğun ciddiye alınması gereken bir bölümü, hakem hatalarından tutun da maç gün ve saatlerinin planlanmasına kadar, herhangi bir konuda haksızlığa uğradıklarını düşündüklerinde, faturayı yayıncı kuruluşa kesiyor. Yayıncı kuruluşun daha çok kazanması için maçların ayarlandığını düşünen, ligimizde adalet olmadığını, en büyük adaletsizliğin de kendi takımlarına karşı yapıldığını düşünen bu topluluk, zaman zaman platform üyeliklerini iptal ediyor ya da yenilemiyorlar.

İngiltere başta olmak üzere diğer büyük liglerde oynanan futbolu gördükten sonra ligimizdeki futbola burun kıvıranlar, bitmek bilmeyen tartışma ortamından sıkılanlar ve Türk takımlarının son 20 yılda Avrupa kupalarındaki en kötü dönemini yaşıyor olduğu gerçeği de, yayıncı kuruluşun işlerini bir hayli zorlaştıran diğer faktörler.

Basketbol yayınlarında durum ne?

Digitürk geçtiğimiz sezon öncesi Basketbol Süper Ligi için ihaleye girmemiş, bu ligin yeni yayıncısı Tivibu olmuştu. Ligde iki üç yıl önceki seviyesinden çok geride olan, her sezon ligden çekilen takımların olduğu basketbol ligimizde bu sezon da İstanbul Büyükşehir Belediye takımı ligden çekildi. Yerine apar topar Sigortam.net İTÜ Basket takımı dâhil edildi. Bu sayede geçen sezon olduğu gibi 15 takımlı bir lig oynanmasının önüne geçildi. Yine de seviye olarak iyi noktada olmadığımız aşikar.

Euroleague ise Digitürk’de yayımlanmaya devam ediyor, bu sezon takım sayısının 18’e çıkması, geçen sezon hem Anadolu Efes hem Fenerbahçe’nin Final-Four oynaması ile beraber bu organizasyona ilgi artıyor. Fakat Avrupa kupalarındaki diğer organizasyonlarda yayıncı sıkıntısı yaşanıyor.

Dünyanın sporunu Türkiye’de izleyenler

Bir de, dünyanın farklı ülkelerindeki spor karşılaşmalarını Türkiye’de takip eden küçük ama tutkulu bir kitle var. Bu kitleyi hedefleyen Saran Medya, Avrupa ve dünyadaki birçok spor içeriğinin yayın haklarını alarak iç pazara sunmuştu. NBA, Formula 1, Premier Lig, Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri gibi önemli spor etkinliklerinin yayın hakları şu an bu şirkette.

Bu karşılaşmalar Saran’a ait ücretli S Sport kanalında yayımlanıyor. Bundesliga başta olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki futbol liginden maçlar ile Avrupa basketbol karşılaşmaları S Sport 2 kanalından izlenebiliyor. Ancak bu kanalın Turkcell Tv+ dışında hiçbir platformda hâlâ bulunmaması dikkat çekiyor.

Spor yayıncılığı adına bu şirketin dikkat çeken bir başka uygulaması ise, bazı ücretli içeriklerini geçmişte hurriyet.com.tr üzerinden, bugünse kimi zaman YouTube’da, kimi zaman sahibi olduğu Ajansspor.com internet sitesinde ücretsiz yayımlaması.

İspanya La Liga bu sezon sahipsiz kaldı

Dünyanın İngiltere Premier Ligi’nden sonra en değerli ikinci yerel ligi olan İspanya La Liga, bu sezon ülkemizde yayıncı bulamadı. Son olarak Digitürk’ün yaptığı görüşmeler de sonuç vermeyince; Barcelona, Real Madrid, Atletico Madrid gibi ülkemizde ciddi sayıda hayran kitlesi olan takımların lig maçlarını televizyonda seyretmek hayal oldu. Bahis sitesi Nesine.com bu maçları kendi internet sitesi üstünden, ancak orijinal spikerleriyle aktarıyor. Yayın kalitesi çok iyi değil ama La Liga sevenler için ülkemizde şu an tek seçenek.

Hem yayın ücretlerinin, hem de döviz kurlarının yüksekliği, futbol yayıncılığı alanındaki yatırımların geri dönüşünü son dönemde iyice zorlaştırdı. Ya platformlar bir yerde fiyat kırarak daha çok müşteriye ulaşmayı tercih edecekler ya da sporseverler keyif aldıkları içerikler için bu meblağları ödemeyi göze alacaklar. Aksi hâlde önümüzdeki süreçte bugünkü yayın çeşitliliğini arayacağız. Futbolda canlı maç yayınlarının yerini tamamen görüntüsüz spor yorumları ve tartışmaları alacak.

TRT Spor 2’nin varlığı çok önemli

Futbol ve basketbolda durum böyleyken; voleybol, hentbol gibi amatör sporların liglerinin yayın hakları ise TRT’de. Süper Lig özetleriyle beraber, her hafta Basketbol Süper Ligi’nden iki, Premier Lig’den de bir ya da iki canlı maç yayınlayan TRT Spor’un, amatör spor yayınlarına daha çok yer verebilmek için, ikinci bir spor kanalı açması çok değerli. Bu sayede voleybol ve hentbol ligleri başta olmak üzere birçok amatör branş ülkenin her yerine ulaşacak. Yüksek maliyetli popüler spor yayınlarının platformlardan çekilmesi, belki de bu anlamda fırsata çevrilmiş bir kriz olacak.

Amatör branşlar deyince D Smart’ı da anmak gerek. Bu platform futboldaki hazırlık maçlarını hala bir değer olarak görüyor, ama yayın haklarını aldığı İskoçya Premier Liginde bile iki maç yayınladığı hafta neredeyse yok. Ancak voleybolda Şampiyonlar Ligi ve İtalya Ligi, basketbolda İspanya Ligi, hentbolda da yine Şampiyonlar Ligi’ni D Smart’tan izleyebilmemiz güzel.

Belki de zorluklar bizi amatör branşlara yöneltir

Bu sezonun tamamlanmasının ardından, önümüzde sıcak geçecek bir yaz var. Büyük oranda vizesini aldığımız Euro 2020’de milli takımımız boy gösterirken, muhtemelen Digitürk bir kez daha kulüplerden fedakârlık talep edecek. Bu sezon öncesi yaşanan krizden ağzı yanan kulüplerin, önümüzdeki yaza daha hazırlıklı olmalarını bekliyorum. Türk lirasındaki değer kaybı sürerse sonuçta Süper Lig yayınları TRT’ye kalabilir. Türk Telekom’da yaşanan Hariri skandalından sonra Tivibu’nun durumu çok parlak görünmese de şirketin Basketbol Süper Ligi’nde 2021 sonuna kadar devam eden sözleşmenin vecibelerini yerine getirmesi beklenebilir. Bu şartlarda S Sport’un farklı liglerin yayın haklarını alarak daha da genişlemesi çok muhtemel görünmüyor.

Spor yayıncılığında bugünün gerçekleri bizi zorunlu olarak futboldan uzaklaştırıp alternatif branşlara yöneltebilir. Belki de bu zorunluluk, amatör sporlara olan ilginin artmasını ve olimpik kültürü bir nebze olsun özümsememizi sağlayacak.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – SPOR GAZETECİLİĞİNDE TARAFSIZLIK VE ‘AMİGOLUK’

Erdem Cürgen

Dünya gazetesi, ABC Medya ajansı ve Seyahatname dergisinde çalıştı. Hürriyet gazetesinin internet sitesinde spor-siyaset, spor-ekonomi ve spor-toplum konularında 70’ten fazla yazı yazdı. Sportmen Tv’de kendi hazırlayıp sunduğu “Karşı Atak” programını yaptı. Serbest gazeteciliğe devam ediyor.

Journo E-Bülten