Türkiye’nin Suriye’deki askeri operasyonuyla beraber bir kez daha binbir haber, yorum ve iddianın havada uçuştuğu bir dönemden geçiyoruz. Facebook, YouTube ve Instagram gibi rakiplerine kıyasla kullanıcı sayısı çok küçük olsa da Twitter, haber ve gazeteciler deyince ilk akla gelen platform. Nevşin Mengü, Gökçer Tahincioğlu, Alican Uludağ, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu ile bu konuyu konuştuk. Gazetecilere göre Twitter, haber istihbaratı sağlama ve kaynaklara ulaşma açısından önemli bir araç. Hem bir yazı işleri, hem de not defteri işlevi gören Twitter gazeteciler için tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Fısıltı gazetesinin balon haberlerinden başının ağrımasını istemeyenlerin, bu platformda da gazetecilik ilkelerini uygulaması gerekiyor. Gazetecilerin dikkat çektiği bir başka nokta ise medyanın iş modellerindeki dijitalleşme sürerken Twitter’ın, haber içeriklerinin gelire dönüştürülmesini sağlayamaması.
Son örnek dün yaşandı. ABD Başkanı Donald Trump adına açılan sahte bir hesaptan atılan İngilizce tweet’i gerçek sanıp retweet edenler arasında Türkiye’den gazeteciler de vardı. Gündemin ısındığı dönemlerde Twitter’ın bir yandan bereketli bir haber kaynağı, bir yandan da tehlikeli bir dezenformasyon odağı sunduğu gerçeği yine su yüzüne çıktı.
Türkiye, uzmanlaşmış gazetecilerin en yüksek takipçi sayısına sahip olduğu ülkelerden biri olarak dünyada öne çıkıyor. Ana akım medyanın büyük ölçüde hükûmet kontrolüne girmesiyle beraber bağımsız gazetecilerin Twitter’da takipçi sayıları ve etkileşim oranları daha da arttı. Okurlar medya kuruluşlarına güvenini kaybederken, alanında uzman isimlerin Twitter hesaplarına yöneliyorlar.
Twitter’ın haberciliği nasıl dönüştürdüğüne dair akademik teorileri geçen hafta Journo’da aktarmıştık. Bugün bu konunun pratikteki boyutunu uzman gazetecilerin bakış açısından inceliyoruz. Gazetecilerin okur ve izleyicilerle Twitter üzerinden etkileşimini, bu platformun habercilere sunduğu avantaj ve dezavantajları, ayrıca işin mesleki ve hukuki boyutunu muhabir, editör ve yazarlarla konuştuk.
Nevşin Mengü: Dava direkt bana açılıyor, farkı bu
Sahte Trump hesabının attığı tweet ile trollenen isimler arasında olan ve DW Türkçe’de Bire Bir programını hazırlayıp sunan Nevşin Mengü, olaydan kısa süre önce yaptığımız röportajda Twitter üzerinden paylaştığı her şeyden sorumlu olduğunu dile getirdi. Mengü şunları söyledi:
“Haber ve yayınlarımızı Twitter üzerinden servis ediyoruz. Sonuçta okuyucu ya da izleyici Twitter’da. Videolarım YouTube’da yüzbinlerce kişi tarafında izleniyor. Twitter’da 1.3 milyon takipçim var. Zamanla artar, acelemiz yok. Twitter’da yazdığımız her şeyin sorumluluğu bizde, dolayısıyla TV gibi yayın sorumlusu müdüre değil de dava direkt bana açılıyor, farkı bu. Ben zaten internetten yayın yapan DW Türkçe için çalışıyorum. Benim yayıncı kuruluşumla bir uyumsuzluğum yok. Twitter’dan haberlerimi yayımlayıp yorum ve analiz yapıyorum. Haber kaynaklarıma da çoğu zaman Twitter’dan ulaşıyorum. İletişim dönemi bence Twitter’dan önce ve sonra diye ikiye ayrılıyor. Dezavantajı ise şu: Para kazanamıyorsun. Keşke YouTube gibi Twitter da bir şekilde yazarı finanse etse. Twitter’da gördüğümüz her bilgi doğru değil elbette. Haberi doğrulatma yöntemi ise her zaman klasik. Bir tweet görünce iddia doğru mu değil mi diye taraflara sorgulatıyoruz. Yani haberciliğin temel ilkeleri değişmiyor.”
Barış Pehlivan: Aradaki filtrede gazetecilik devreye girer
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, sitenin tekil ziyaretçi ve sayfa görüntüleme sayılarının hem kendisinin, hem de Odatv’nin resmi Twitter hesabındaki takipçilerden “katbekat fazla” olduğunu vurguladı. Pehlivan şunları söyledi:
“Twitter’ı ben bir yazı işleri toplantı masası ya da bir gazetecinin not defteri gibi görüyorum. Yüzlerce bilgi, iddia, hatta yalan o masaya ve not defterine düşer, ancak onların sadece bir kısmı okurla buluşur. İşte o aradaki filtrede gazetecilik devreye girer. Duyduğunuz istihbarat notlarını habere dönüştürmeden önce gazeteciliğin evrensel kurallarını uygulamalısınız. Aksi halde, telafisi mümkün olmayan provokasyonlara alet olursunuz. Bununla birlikte Twitter, AKP iktidarı sürecinde çoraklaşan medyada bir nefes alma borusu işlevi de görüyor. Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü huyu varsa, o zamanın kısalmasını ve vücut bulmasını sağlıyor.”
Barış Terkoğlu: Kurumsallaşmış medyanın yerini tutamıyor
Odatv Haber Müdürü ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu da gazete tirajları düşük olsa bile, hem Odatv’nin hem de Cumhuriyet’in dijital erişiminin kendi kişisel Twitter hesabının üzerinde olduğunu belirterek “Düşünün, bir zamanların amiral gemisi denilen gazetesinin bayi satışı 100 binin altına düştü. Yine de başta ben olmak üzere bir kişinin sosyal medya hesabının kurumsal gazeteciliğe yetişmesinin zor olduğuna inanıyorum” dedi. Bu noktada Terkoğlu, gazeteleri “hatalardan sakınan” bir editoryal ve hukuki kontrol mekanizması bulunduğunu, sosyal medyada bunun olmadığını belirterek şunları ekledi:
“Twitter’ı hem haber, hem fikir, hem perspektif bulmak, hem de yazdığım haberi yaymak için kullanıyorum. Kesinlikle bütün açılardan avantaj sağlıyor… Twitter pek çok kez doğrulanmamış bir haber kaynağı oluyor. Eski dilde fısıltı gazetesi. Bunu çoğunlukla gerçek kaynaklara doğrulatmaya çalışıyoruz. Bu açıdan Twitter faydalı ama eksik bir kaynak. Kuşkusuz gazetecilik bir dönüşümden geçiyor. Dijital medya yazılı olanın ötesine geçti. Bugün internet medyası önde görünüyor olsa da bildiğimiz internet sitelerinin çoğunluğunun geçmişi en çok 20 yıllık. Bu, gazetecilik tarihi için oldukça kısa bir zaman. Dijital medyada klasik internet sitelerinin eskiyeceği bir döneme gidiyor olabiliriz. Kuşkusuz kişilerin sosyal medya hesaplarıyla yaptığı habercilik gazetecinin adına, mesleki yeterliliğine ve verdiği güvene bağlı olarak öne çıkabilir. Ama hiçbir kişisel sosyal medya hesabı kurumsallaşmış bir medya organının yerini tutamıyor, bunu da görüyoruz. Sosyal medya öne çıksa da, hatta sosyal medya üzerinden habercilik yapılır olsa da internet sitelerinin döneminin henüz geçtiğini düşünmüyorum.”
Gökçer Tahincioğlu: Kurumlardan bağımsız bir alan ve görünme şansı
22 yıl görev yaptığı Milliyet’ten 2018’de ayrılan T24 yazarı gazeteci Gökçer Tahincioğlu, Twitter’ın “yeni bir medya düzeni konusunda gazetecilere cesaret verdiğini” belirterek, “Ancak kurumlara bağlı olmaksızın çalışabilmeleri konusunda henüz çok vakit olduğunu düşünüyorum. Zira gazetecilik pahalı bir meslek ve bugünkü Türkiye medya düzeninin dayattığı sistem nedeniyle de gazeteciler sosyal medyaya bir anlamda mecbur kalabiliyor” dedi. Tahincioğlu şu ifadeleri kullandı:
“Bunun dengeye oturması için, haber sitelerinin kurumsallaşması, usta-çırak ilişkisi ve uzmanlaşma çerçevesinde insan istihdam edebilmesi gerekiyor. Henüz zaman var ama gidişat, daha özgür bir gazeteciliğe doğru gidiyor. Kurumların tıklanma sayıları hâlâ gazetecilerin önünde. İstisnalar dışında gazetecilerin o etkiyi yakalayabilmesi çok kolay değil. Ancak Twitter gazetecilere, kurumlardan bağımsız bir alan ve görünme şansı veriyor. Özellikle çok eleştirilen ve iktidara bağımlı gazetecilik yapan bazı kurumlardaki gazeteciler, kişisel emeklerini Twitter’dan duyurarak farklılık sergiliyor ve kurumlarının önüne geçebiliyor. Twitter doğrudan etkileşim alanı. Doğrudan hitap etmek ve düşünceleri hemen orada öğrenebilmek hem heyecan verici hem riskli. Zira, sizin gibi düşünmeyen insanlar habere bir fikir yazısı gibi yaklaşabiliyor. Çok ilgisiz ya da yanlış bir anlam verebiliyor ve yanıtlamanızı istiyor. Yanlışı sizin yapmanız da aslında daha sorumlu davranmanıza yol açıyor. Suçlayacağınız bir kurum yok. Diğer yandan haberin daha görünür olmasını ve yayılmasını da sağlayabiliyor.”
‘Az sayıda gazeteci, kurumlarında olmadığı kadar etkin oldu’
“Özellikle az sayıda gazeteci, bu sayede tamamen görünür olmayı başardı. Kurumlarında olamadığı kadar etkin oldular. Bu da bağımsız bir alan yarattı. Haberi yayma ve bulma konusunda Twitter’ı elbette kullanıyorum. Twitter’dan gelen istihbarat önemli. Haberin kendisi geliyorsa zaten anlamı yok. Ya da kaynağınız olmayan birisi size inanılmaz bir bilgi verebiliyor. Bu anlamda yeni bir haber kaynağı mecrası aslında. Dezavantajı ise bilgi kirliliği, filtrelenmemiş bilgi. Gazeteciliğin bir filtreleme mesleği olduğunu düşünürsek, hepimiz için aynı zamanda tuzaklar barındırıyor. Twitter’ı son dakika bilgilerini, tartışılacak bir konuyu aktarmak için kullanıyorum. Birçok gazeteci ise kurumunda yazamadığını, oraya yazarsa kurumla sıkıntı yaşayacağı kaygısı taşıyor. Bu kaygı, bilgilerini paylaşmama yoluna itiyor. Hem olumlu hem olumsuz geri dönüşleri sürekli alıyorum. Bazen doğrusunu anlatmak için çabalıyorsunuz, bazen de hatanızı görüyorsunuz. Bilgiyi doğrulatmak için geleneksel gazetecilik yöntemlerini kullanıyorum. Bu anlamda Twitter’la, sokakta size ‘Böyle bir şey varmış’ denilmesi arasında bir fark yok. Gazeteci aslında hep aynı işi yapıyor.”
Alican Uludağ: Yurttaş ihtiyacını nereden karşılıyorsa oraya yöneliyor
Cumhuriyet gazetesinin yargı muhabiri Alican Uludağ da vatandaşların artık tek bir yayın organına bağlı kalmadığını vurguladı. “Alanında uzmanlaşmış” gazeteci, yazar, yorumcu, siyasetçi, hukukçu gibi meslek temsilcileri takip etmeyi yeğleyen okur ve izleyiciler, kendi “sosyal gazetelerini” hazırlamış oluyor. AKP iktidarıyla birlikte Türkiye’de ana akım medya düzeninin tek tipleştirildiğini söyleyen Uludağ şunları söyledi:
“Başta iktidar, güç odaklarına dokunan haberleri sansürlemeye başladı. Bu nedenle bu basın yayın organları, halkın haber alma talebini karşılamıyor. İnternetin yaygınlaşması ve akıllı telefonlara artık herkesin ulaşabilmesi, insanların karşısına yeni bir seçenek olarak çıktı. Sokakta olan bir olay, anında Twitter gibi sosyal medya hesaplarına yansıyabiliyor. Yurttaş, temel olarak kendi bilgi ihtiyacını neresi daha ucuz karşılıyorsa oraya yöneliyor. Hangi hesap, doğru, güvenilir bilgiyi hızlı şekilde sosyal medyada paylaşıyorsa okur oraya yöneliyor. Alanında uzmanlaşmış bazı muhabirlerin takipçi sayılarının fazla oluşunu buna bağlıyorum. Ancak bunun tek başına, sürekli ve sistemli şekilde yapılması zor görünüyor. Çünkü bir yayıncılık faaliyeti için de elbette ekonomik olarak muhabirin kendisini desteklemesi gerekiyor. Şu an Twitter’da yayıncılığı destekleyen böyle bir sistem yok.”
‘Haberin altına yazılan yorumlar gazeteciliğiniz için önemli bir veri’
Twitter’ı haberlerini daha fazla okura ulaştırmak ve aynı zamanda bir haber istihbarat kaynağı olarak kullandığını belirten Uludağ da bu platformdan elde edilen bilgi ve belgelerin teyit edilmesinin önemine dikkat çekti. “Aldığınız retweet, beğeni veya yorumlar; okurun habere ne kadar ilgi duyduğunu gösteriyor. Sosyal medya kullanıcısı bir nevi bu şekilde haberi satın almış oluyor. Haberi paylaştığınızda altına yazılan yorumlar, gazeteciliğiniz için önemli bir veri. Yorumlar sayesinde bazen eksik bıraktığınız bir yeri fark edebiliyorsunuz” diyen Uludağ, şunları ekledi:
“Günümüzdeki haber sitelerinin çoğu, ‘uzmanlaşmış’ gazeteci çalıştırmak yerine, aldığı editörler ile yetersiz içerik sunuyor. Birçok haber sitesi, kendi özel haberlerini kendi muhabirleri ile yapmak yerine, en kolay olanı seçiyor. Sabah internet sitelerine girdiğinizde, gazetelerin özel haberlerinin manşetlerini kapladığını görürsünüz. Bu açıdan, yazılı basın halen gazeteciliğin temelini oluşturuyor. Gazeteler halen, internet medyasının bel kemiği…”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – SANAL ORTAM GAZETECİLİĞİ: TWITTER HABERCİLİĞİ DÖNÜŞTÜREBİLİYOR MU?