Kitap

Yazdan korkmak: Sultan Komut’un Öte’si

İyi bir öykü kitabı okuduğumda ne yapacağımı şaşırıyorum. Evi havalandırıyorum, odalarda duramıyorum. Tweet atmak, Instagram’da resim paylaşmak, iyi öyküler okuyabileceğini düşündüğüm insanları darlamak. Yok yetmiyor. Ancak ve ancak o kitap üzerine bir yazı yazmak beni bu yaz kurtarabilirdi, başka çarem yoktu.

Geçtiğimiz üç yıl içinde Oğuzhan Yeşiltuna’nın Ev Yapımı Hüzünler, Banu Özyürek’in Bir Günü Bitirme Sanatı, Engin Türkgeldi’nin Orada Bir Yerde, Ayşen Işık’ın Kör Dövüşü kitaplarını okuduğumda da aynısı olmuştu. Ve şimdi de Sultan Komut’un Öte’si beni iyi ve kötü anlamda mahvetti. Dili, ritmi, kelimelere yüklediği anlam dozu, biçimsel denemeleri ve tüm bunlarla aynı anda öykülerin akışını ve akıcılığını hiç dağıtmaması. Zamanın ruhuysa zamanın ruhu. Güncel göndermelerse hiç melodramlaştırmadan kararınca ve samimiyetiyle mesafesini birbirine hiç karıştırmadan. Bugün, şimdi öykü yazılacaksa, yazılıyorsa bana göre böyle yazılmalı.

Bu il Çingiz (Chingiz) Mustafayev, Eurovisionda Azərbaycanı təmsil etdi və o, belə bir koreografiya etdi: Çingiz’in ürəyini robotik qollar işləyir. Hesab edirəm ki, ürəklərimizi işləyən bu robotik qollar, bizim günümüzə, qəlblərimizə və duyğularımıza toxunan böyük bir məcazdır. Biz belə bir yüngül, şirin yuxuya bənzəyirdik, nəşr etdiyim 5 hekayə kitab kimi hekayə kitabları bizi bu yuxulardan oyatabilir. Yoxsa ən azından biz keçdiyimiz şey belə bir yuxu olduğunu başa düşə bilərik (*).

Göl suları çalkalanırsa

Genelde öykülerde sarkan yerler olur, uzar, duygu veya sahneyi okura geçirivereyim derken, özellikle yazarların ikinci kitaplarında dekor, yazarın üzerine devrilir. Replikler unutulur, yazar iyi bir tiyatrocu olup da bizi ikna edemezse oyun komple mahvolur. Yeni nesli ağır tiyatro oyunlarına çekmemiz ne kadar zorsa, “oynayan” öykü kitaplarına çekmemiz zaten zor, böyle bir ihtiyaç duyuyorlar mı, bu hususta bile karamsarım. Zaten ince geniş ekranlarda avunurlarken, onları iyi öykülere doğru nasıl çekebiliriz?

Ama olsun, yine de şimdilik yapabildiğimiz daha iyi birşey yok. Kendimize göre iyi öykü kitaplarının altını çizmek, öykü seven, daha önemlisi öykü zevkine güvenebileceğim(iz) herkese Öte’yi önermek hususunda pes etmeyeceğim. Göl kenarlarında duramayan, kalpleri robotların ellerine kalmış herkese öneriyorum Öte’yi. Göl suları çalkalandığında, kalplerimiz bizlerden uzakta paramparça olduğunda çok geç kalmış olacağız.

(*) Hani bu yıl Eurovizyon’da Azerbaycan’ı temsil eden Cengiz’in bir koreografisi vardı, robot kollar Cengiz’in kalbini işliyorlar. Günümüzü, kalplerimizi, hislerimizi anlatan harika bir metafor olduğunu düşünüyorum bu kalplerimizi işleyen robot kolların. Böyle hafif hafif, tatlı bir uykuya daldırılmış gibiyiz, saydığım 5 öykü kitabı gibi öykü kitapları bizi bu uykulardan uyandırabilir. Ya da en azından yaşadığımızın böyle bir uyku hali olduğunun farkına vardırabilir.

Kahraman Çayırlı

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme bölümü mezunu. Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji bölümünde yüksek lisans yapıyor. Kül Öykü Dergisi, Geceyazısı, Edebiyat Ortamı, Özgür Edebiyat, Öykülem, Öykü Gazetesi vd. edebiyat dergilerinde öyküleri ve şiirleri yayımlandı. Sabitfikir dergisinde düzenli olarak yazıyor. Hayat Kadınları Aldatmaz, Maya Takvimi ve İzmir ile Soğuk Defter adlı üç kitabı bulunuyor.

Journo E-Bülten