Görüş

Yeni araştırma: Yerel medyada kadın gazeteci olmak

Fotoğraf: Joppe Spaa
2020 yılının temmuz ayında başlattığımız “Yerel Medyada Kadın Gazeteci Olmak: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” araştırması, kadınların yerel medyada yaşadığı sorunlara yönelik geniş bir fotoğraf sunuyor.  Bu araştırma kapsamında her coğrafi bölgeyi temsilen 27 ilden 30 kadın gazeteciye ulaşıldı, veriler 45 dakika uzunluğunda yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşmelerle toplandı.

İfade özgürlüğü, tüm basın ve gazetecilik faaliyetlerinin temeli. İfade ve haber alma/verme özgürlüğünün yereldeki temsilcisi ise yerel medya ve yerel medya çalışanları. Dolayısıyla yerel medya demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve denetimi bakımından başat aktörlerden biri konumunda. Zira yerelde yaşanan tüm toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal gelişmelerin halka ulaşmasını sağlayan, yerelin dinamiklerini yansıtan bir ayna işlevi görüyor.

Aynı zamanda otoritenin demokratikleşmesini sağlayan; yerelin hak, talep ve ihtiyaçları için gözcülük yapan, denge-denetleme yapısının dinamik bir unsuru. Sorun ve ihtiyaçları aşağıdan yukarı taşımasıyla, demokratikleşme süreçlerinin de sözcüsü.

Tüm kritik rollerine karşı Türkiye’de yerel medya son yıllarda giderek işlev yitimine uğruyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve sosyo-ekonomik sorunlar, tüm medya kuruluşlarını kökten etkiledi.  Ancak yerel medya söz konusu olduğunda, bu etkiler çok daha belirgin hâle geliyor. Çünkü yerel medya, ulusal basına kıyasla, bu zorlukların üstesinden gelmek için gereken yeterli finansal ve sosyal güce sahip değil.

Finansal ve siyasal baskılar sebebiyle yerel medya daralıyor

Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) 2019 yılında yayımlandığı rapor, yerel medya kurumlarının son dönemde artan siyasi ve finansal baskılar altında ezildiğini, dolayısıyla ekonomik ve editöryel bağımsızlıklarının azaldığını ortaya koyuyor. Bir yandan medya sektörünün yaşadığı finansal daralma, diğer yandan siyasi baskılarla ilişkili olarak yayın lisansı ve resmi ilan iptallerindeki artış, para cezaları ve kapatma kararları yerel medya kurumlarının günden güne azalmasıyla sonuçlanıyor.

2020’nin temmuz ayında açıklanan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Yazılı Medya İstatistikleri incelendiğinde, yerel medya açısından olumlu bir tablo ile karşı karşıya olunduğu düşünülse de, yakından bakıldığında durum pek de böyle değil. Türkiye’de 2019 yılında yayımlanan gazetelerin %90,8’i yerel yayın yapıyor ancak yerel gazetelerin toplam gazete tirajları içindeki payı yalnızca %15,7.

Bu durum yerel medyanın kendi okuyucu kitlesi ile etkileşimin düşük olduğu anlamını taşıyor. Ayrıca bu rakamlar yerel medyanın finansal gücünü okurlarından almadığının da ana göstergelerinden sadece biri.

Tüm bu koşullar altında Türkiye’de yerel medyadan geriye müşterisi valilikler, belediyeler ve resmî kurumlar olan, bağımlılıkları nedeni ile basın özgürlükleri sınırlanmış yapılar ve mesleğini etkin bir şekilde yapamayan ve çalışma koşulları ağırlaşan yerel basın çalışanları kalıyor.

Yerelde çalışma koşulları daha derinden etkileniyor

Türkiye’de medyanın sorunları ortak. Ancak yerel medyada görülen sektörel gerileme, yerel medya çalışanlarının çalışma koşullarını daha derinden etkiliyor.

Yerel medyanın içinde bulunduğu koşullar yerel medya çalışanlarının mesleki faaliyetlerinin içeriğini etkilediği gibi, onların çalışma koşullarını olumsuz yönde etkileyen faktörlerin de nedeni. Bu koşullar yereldeki gazetecileri işsizlik, yetersiz maaş, ağır çalışma koşulları, teknik ve mesleki imkansızlıklarla karşı karşıya bırakırken, ifade özgürlükleri de sınırlanıyor. Yerel medya kurumlarının teknik kapasite ve donanımları giderek sınırlanıyor, yayınların içerik ve çeşitliliği tekdüzeleşiyor, gazetecilerin mesleki gelişim ve uzmanlaşma imkanları ise giderek azalıyor.

Yerel medyadaki genel sorunlar

  • Yetersiz maaş
  • Eksik kadro ve çalışan sayısı
  • Orantısız iş yükü ve kurum içi görevlendirme
  • Belirsiz ve yasal sınırları aşan mesai saatleri
  • Teknik donanım ve ekipman eksikliği
  • Haber kaynağına ulaşım ve mobilite sınırlılıkları
  • Mesleki yetkinlik ve uzmanlaşma alanı kısıtlılığı
  • Yetersiz dijitalleşme ve yeni iletişim teknolojilerine uyum

Yerel medyada çalışan kadın gazeteciler anlatıyor

Her sektörde olduğu gibi, medya sektöründe de kadınlar ciddi hak ihlallerine ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine maruz kalıyor. Hatta yerel medyada son dönemde görülen sektörel gerilemenin bu cinsiyetçi engellerin kapsam ve etkisini daha da artırdığı gözlemleniyor. Ancak bize bu alanda veri sunabilecek veya anlayış kazandırabilecek çalışmaların sayısı oldukça sınırlı. Alana bu bağlamda katkı sağlamak üzere 2020 yılının temmuz ayında başlattığımız “Yerel Medyada Kadın Gazeteci Olmak: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” araştırması, kadınların yerel medyada yaşadığı sorunlara yönelik geniş bir fotoğraf sunuyor.

Araştırmanın temel amacını yerel medyada faaliyetlerini sürdüren kadın gazetecilerin uğradığı toplumsal cinsiyet temelli hak ihlallerini tespit etmek ve bu ihlallere maruz kalan kadın gazetecilerin mesleki sorun ve ihtiyaçlarını ortaya koymak. Bu sayede yerel medyadaki kadın temsiliyetine dair somut veriler ortaya koymayı ve Türkiye’deki yerel medyadaki kadın gazetecilerin mesleki görünürlüğünü güçlendirmeyi hedefliyor.

Araştırmaya dair
Kadın gazetecilerin mesleki tecrübelerini inceleyen “Yerel Medyada Kadın Gazeteci Olmak: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” nicel bir araştırma. Bu kapsamda her coğrafi bölgeyi temsilen 27 ilden 30 kadın gazeteciye ulaşıldı, veriler 45 dakika uzunluğunda yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşmelerle toplandı. Bu mülakatlardan elde edilen veriler ışığında yerel medyadaki kadın gazetecilerin mesleki durum tespit yapıldı ve ihtiyaç analizi oluşturuldu.

Kadın gazeteciler; mobbing, taciz, haber kaynağına ulaşmada zorluk, haber üretim sürecinde maruz kalınan mesleki küçümsenme ve dışlanma, ücret politikalarındaki eşitsizlik, yönetim kadrolarına yükselmek önündeki engeller ve daha pek çok sorunla karşı karşıya.

Kadın gazetecilerin yerel medyada karşı karşıya olduğu pek çok sorun alanı buluyor. Bunlardan bazılarını ve raporun öne çıkan bulguları ise şöyle:

1. BİK 2020 verilerine göre yazılı basında çalışan fikir işçilerinin yalnızca %32’si kadın. Araştırmamıza katılan gazeteciler bunun temel sebebinin kadına atfedilen toplumsal cinsiyet rolüyle ilişkili olduğuna ve işverenler tarafından kadın gazeteci çalıştırmanın dezavantajlı görüldüğüne dikkat çekiliyor.

“Biz, kadın gazeteciler olarak, birçok yere başvurduğumuzda erkek değilsin, gece yarısı habere gidemezsin diye kapıdan çevriliyoruz. Bunu diyen o kadar çok kurumla karşılıyoruz ki (…) Yerelde kadın daha çok eziliyor. Çünkü yerelde daha çok ‘Gazeteci erkek olur’ bakışı hâkim. Bildiğimiz birçok ulusal ajans bile yerelde özellikle erkek muhabir tercih ediyor.” (Yazı İşleri Müdürü, Antalya, dört senedir gazetecilik yapıyor)

2. Finansal daralma, yerel medyada yetersiz personel anlamına geliyor. Bunun sonucunda yerel medya çalışanları daha fazla mesai ve daha yoğun iş yüküyle karşılaşıyor. Araştırmaya katılan kadın gazeteciler fazla mesai ve ücretler konularının, toplumsal cinsiyet fark etmeksizin tüm çalışanlar tarafından deneyimlenen genel bir problem olduğuna işaret ediyor.

Öte yandan gazeteciliğe yeni başlayan kadın gazetecilerin mesleğe genelde ücretsiz veya düşük maaşlarla, ağır iş yükü ve mesai koşulları altında çalıştırılarak giriş yaptığı vurgulanıyor.

“Yerel medya kurumları belediyeler, kamu kurumlarının desteğiyle, resmi ilanlarla ayakta kalmaya çalışıyor. Ama bunun gazeteciye hiç katkısı yok. Tam tersine kurumlar küçülüyor, beş kişinin yapacağı işi bir kişi yapıyor ve geriye kalan dört kişi işsiz kalıyor. Çalışırsanız da asgari ücrete mahkûm ediliyorsunuz. Bunun yanında da hayatınızı idame ettirmek için ek işe başlıyorsunuz.” (Editör, Mersin, 20 senedir gazeteci olarak çalışıyor)

Yerel medya gelirlerinin büyük çoğunluğunu resmi ilanların oluşturması, siyasi/ekonomik yerel aktörlerle kurulan ticari ilişkiler yerel medya kurum ve gazetecilerinin haber üretim süreçlerini de dış baskılara açık hâle getiriyor.

“Genelde Basın İlan Kurumu (BİK) veya basınla alakalı [diğer] kamu kurumlarından, kendileriyle ilgili gelişmeleri içeren metinler gönderiliyor. Bu metinlerin hemen haberleştirilip yayına sunulması bekleniyor. Hatta bazen yayımladığınız haberi taratıp göndermeniz bile isteniyor. Bu ricadan çok, editöryel baskıya dönüşüyor.” (Muhabir, Ankara, beş senedir gazeteci olarak çalışıyor)

3. Kurumsal karar alma mekanizmalarında kadın yönetici ve çalışanların yer alması ise kadın gazeteciler için olumlu bir tablo yaratıyor. Katılımcıların tecrübeleri, bu kurumlarda çalışma koşullarının kadın gazeteciler için daha eşitlikçi ve destekleyici şekilde oluşturulduğunu gösteriyor. Ayrıca bulgular kadın imtiyaz sahiplerinin, yerel medyada kadın gazetecilerin mesleki görünürlüğünün geliştirilmesine de katkı sağladığını işaret ediyor.

“Mesleğe ilk başladığımda şehirdeki tek kadın gazeteci bendim. Gazeteyi kurduktan sonra 16 yıl boyunca hiç erkek çalışan almadık. Tüm muhabirleri kadınlardan oluşan ve kadınlar tarafından yürütülen bir gazete olduk. Bölgede ihtiyaç sahibi pek çok kadın için kurtuluş imkânı oldu. Bir medya kurumundan çok bir sivil toplum vakfı gibi çalıştık.” (İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni, Tunceli, 22 yıldır gazeteci olarak çalışıyor)

4. Kadın gazetecilerin ortak deneyimleri, ulusal medyadaki yaygın “cam tavan engeli” ve “maaş eşitsizliğinin görece nadir, terfi ve kıdem yükselişi imkanlarının ise daha ulaşılabilir olduğunu gösteriyor. Ancak yatay ayrımcılık olarak tanımlanan kadın gazetecilerin sadece belirli habercilik alanları (sağlık, magazin, kültür ve sanat vb.) ve ofis içi pozisyonlarda görevlendirilmesi yerel medyada oldukça yaygın.

“Genelde ofis içi bütün işler kadın üzerine yıkılıyor. Çay, kahve hizmeti hatta temizliği bile kadın çalışanların üstlenmesi bekleniyor (…) Yerelde bütün evrak işlerini de kadın çalışanlar yürütür ama ‘Sen zaten büroda oturuyorsun. Ne iş yapıyorsun ki?’ denilerek bir de üzerine ücretinizde kısıtlamaya gidilir.” (Editör, Mersin, 20 senedir gazeteci olarak çalışıyor)

5. Diğer yandan toplumsal haber üretim süreçlerinde kadın gazetecilere erkeklerle eşit fırsatlar tanınmadığı, aksine bu alanlarda erkek meslektaşlarının baskın hale gelmesiyle kadın gazetecilerin küçümsenme, dışlanma, taciz gibi cinsiyet temelli ayrımcılıklara maruz kaldıkları, beceri ve tecrübelerinin sorgulandığı durumlarla sık karşılaşıldığı belirtiliyor.

“Yerelde kadın gazeteci olduğun zaman senin zekana inanmıyorlar. Küçümseme var (…) Mesela bu işin okulunu okumuş, üniversite eğitimi almış ve senelerdir çalışan deneyimli kadın gazeteciler bile saygı görmüyor. Gösterilirse çalıştığı kurum üzerinden saygı görüyor. Kişisel birikimi veya tecrübesine değer gösterilmiyor.”  (Genel Yayın Yönetmeni, Çorum, 24 senedir gazeteci olarak çalışıyor)

Kadın gazeteciler işlerini yaparken etkileşimde bulundukları yerel aktörlerle iletişimlerinde cinsiyetçi önyargı ve ayrımcılıklar ile karşılaştıklarını, cinsiyet temelli şiddet ve güvenlik tehditlerine maruz kaldıklarını belirtiyor.

“Bir olay üzerine haber için sahaya gittiğinizde özellikle taraflardan biri erkekse size daha kolay saldırabileceğini ve buna gücünün yetebileceğini düşünüyor. Bugüne kadar olay yerlerinde yediğim küfürler, tükürükler, tekmeler saymakla bitmez (…) Sıkça tehdit aldığım, hatta evimin kurşunlandığı bile oldu.”  (Genel Yayın Yönetmeni, Kocaeli, 18 senedir gazeteci olarak çalışıyor)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – ‘SAVAŞMAKTAN, ÇALIŞMAKTAN VAZGEÇMİYORUZ’

Yunus Erduran

Araştırmacı, yazar, yeni medya alanında sosyal girişimci. Açık Radyo ve IMC TV’de çeşitli araştırma programları hazırladı ve sundu. Özellikle yurttaş gazeteciliği alanındaki araştırmaları birçok platformda makale ve kitap olarak yayımlandı. Alternatif medya ve yeni medya ekonomisi alanlarını yakından takip ediyor ve araştırıyor, bir yandan da veri gazeteciliği ve veri görselleştirme üzerine yazıp çiziyor, yeni haber formatları denemeye çalışıyor.

Journo E-Bülten