Söyleşi

Depremin simge fotoğrafının öyküsü: “İlk defa gözlerim dolarak fotoğraf çektim”

Fotoğraf: Adem Altan / AFP

11 ilde 50 binden fazla can alan 6 Şubat depremlerinin 200. gününde, simgeselleşen bir haber fotoğrafının trajik öyküsünü aktarıyoruz. AFP foto muhabiri Adem Altan, depremin ikinci günü Kahramanmaraş’taki Ebrar Sitesi’nin enkazında görmüştü Mesut Hançer’i…

Travma yaşayan babayı, enkaz altında cansız yatan 15 yaşındaki kızı Irmak Leyla’nın elini tutarken gösteren fotoğraf, Türkiye’nin yanı sıra dünya medyasında da geniş yer bulmuştu. Adem Altan bir gazeteci olarak o gün yaşadıklarını Journo’nun “Unutulmayan Fotoğraflar” yazı dizisinin ilk bölümünde anlattı.

Enkazda Mesut Hançer ile nasıl karşılaştınız?
Kahramanmaraş’ta depremin ikinci günü Ebrar Sitesi’nde yıkılmış binalar arasında dolaşırken Mesut Hançer’i gördüm. İnsanlar yıkılan binanın enkazında kendi imkânlarıyla yakınlarını ararken, sadece bir kişi enkazların arasında yere çökmüş oturuyordu. O kişi dikkatimi çekti. Biraz dikkatli bakınca oturduğu yerde bir eli tuttuğunu gördüm. Fotoğrafını çekmeye başladım.

Ben fotoğraf çekerken Mesut Hançer gözleriyle beni takip ediyordu. “Çek, çocuğumun fotoğrafını çek” diye seslendi. Tuttuğu eli bırakıp bana yatakta yatarken kolonun altında kalan çocuğunun başını okşayarak cansız bedenini gösterdi. Sonra bıraktığı eli tekrar tutmaya başladı. O elin çocuğunun eli olduğunu o zaman anladım.

O ânı fotoğraflarken neler hissettiniz?
Ben daha önce yaşanan depremlerde de görev yaptım. O depremlerde de üzülerek görev yaptım. Ancak ilk defa gözlerim dolarak fotoğraf çektim.

Gazeteci Adem Altan

Habercilik açısından hiç unutulmayacak acı bir görüntü yakaladınız. Bu fotoğraf hayatınızda nasıl bir iz bıraktı?
Depremdeki acıyı anlatan çok güçlü bir fotoğraf çektiğimi düşünüyordum. Fotoğraf dünyada da, Türkiye’de de büyük ilgi gördü. Bu fotoğraf depremin sembolü oldu. İnsanlar yıllar geçse de depremi bu fotoğrafla hatırlayacaklar. Benim de ömrüm boyunca aklımdan hiç çıkmayacak bir kare olarak hafızamda hep kalacak.

“Felaketi, acıyı, çaresizliği anlatan bir fotoğraf”

Fotoğrafı çektikten sonra acılı baba ile konuştunuz mu?
Fotoğraf çektikten sonra adını sordum.  Titrek bir sesle “Mesut Hançer” dedi. Sonra çocuğunun ismini sordum.  “Kızım Irmak” dedi. Çok bitkindi ve zor konuşuyordu. Aramızda da mesafe vardı. O nedenle de fazla konuşamadım.

Çalıştığınız kurum olan AFP bu fotoğrafı, “Türk babanın acısı deprem trajedisinin sembolü oldu” başlığıyla servis etti. Fotoğrafınızın depremin sembol bir fotoğrafı olması hakkında neler söylemek istersiniz?
Fotoğrafı AFP servis yaptıktan sonra binlerce insan fotoğrafı sosyal medyada paylaştı. Günlerce bu fotoğrafa tüm dünyadan mesaj yağdı. Mesut Hançer ve ailesine tüm dünyadan insanlar yardım etmek istediklerini belirten mesajlar attılar. Bu fotoğraf yaşanan felaketi, acıyı, çaresizliği anlatan bir fotoğraftır. Bu fotoğraf acının, felaketin sembolü oldu.

Fotoğraf: Adem Altan / AFP

Deprem bölgesinde yaşadıklarınız hakkında sizde etki bırakan başka bir olay var mı?
En büyük etkiyi bu fotoğraf bıraktı. Ömür boyu hafızalardan silinmeyecek bir kare oldu.

Acılı baba ve aile ile daha sonra görüştünüz mü?
Bu fotoğraftan sonra Mesut Hançer ve ailesine birçok kişi yardım etmek istedi. Yardımsever bir iş adamı Mesut Hançer ve ailesini Ankara’ya getirdi. Onlara ev aldı ve Mesut Hançer’e iş verdi. Ankara’daki bu evlerine gittim. Mesut Hançer ve ailesiyle görüştüm.

Genç gazetecilere tavsiye: “Depremzedenin acısına ortak olun”

Deprem bölgesinde yaşadığınız zorluklar nelerdi?
Depremde ben ve birçok meslektaşım zorluk çekti. Ancak bizim çektiğimiz zorluklar, depremi yaşayanların yanında bir hiçtir. Yakınlarını, evlerini kaybeden depremzedeler bir de yaşam mücadelesi vermekteler.

Afet bölgelerinde görev yapacak genç gazetecilere neler tavsiye edersiniz?
Gazeteci her şartta görevini yapar. Depremzedeler acısını yaşarken, gazeteci de görev yaparken depremzedenin acısına ortak olmalı. Bu bilinçle görev yapmalı. Rahatsız etmeden işini yapmalı. “Görev yapacağız” diye kurtarma çalışmalarına katılan, bir can daha kurtarmak için çalışan görevlilerin işini engellemeden çalışmalıdır.

Bir “imar cinayeti” olarak Ebrar Sitesi: Temelinden hâlâ kaynak suyu çıkıyor

Depremde kızı Irmak Leyla’nın yanı sıra annesini, kardeşlerini ve yeğenlerini de kaybeden 49 yaşındaki Mesut Hançer, mart ayında Ankara’ya yerleşmişti.

BBC Türkçe’nin bu ay başında yayımladığı habere göre 22 bloktan oluşan Ebrar Sitesi, 1997-2013 yılları arasında kooperatif olarak yapılmış, insanlar merkezî konumdaki bu evleri “sağlam ve güvenli” olduğuna inanarak satın almıştı.

6 Şubat depremlerinde neredeyse tamamı yerle bir olan sitede 1.400’e yakın insan hayatını kaybetti. Cesetlerin birçoğu 6 ay sonra bile bulunabilmiş değil.

Habere göre 1970’li yıllara kadar tarım arazisi olarak kullanılan bu alanda akan derelerin üstü sonradan kapatıldı. İlk dönemde 4 kat olan imar izni sonradan 8 kata çıkarıldı. Ebrar Sitesi ise kot farkından dolayı 12 kata kadar yükseldi.

“Sitedeki apartmanlardan birinin temelinden hâlâ kaynak suyu çıktığı görülebiliyor” ifadesini kullanan BBC, Ebrar Sitesi’nde ölen yüzlerce insanın yakınlarının bugün nasıl adalet aradığını video haberinde anlatıyor:

İLGİLİ:

Journo, depremin ardından afet bölgesinde görev yapan 41 gazetecinin izlenimlerini ve deneyimlerini bir ay boyunca 10 bölümlük “Deprem Haberciliği” yazı dizisinde aktarmıştı:

Deprem haberciliği: Journo yazı dizisinde tüm bölümler

Ömer Karakuş

1983 yılında Adıyaman'da doğdu. 2003 yılından bu yana Adıyaman'da gazetecilik yapıyor.

Journo E-Bülten