Uygulamalar Yeni Medya

Snapchat: Şimdiciliğin vücut bulmuş hâli

Facebook’un hayatımıza girdiği ilk günleri hatırlarsanız, pek de kale alınmıyor; yeni bir Yonja olduğu, hem zaten insanların kendi isimleri ile İnternet’te yer almak istemeyecekleri iddia ediliyordu. Çok değil, 7-8 sene içinde geldiğimiz nokta belli. Aynı şekilde Twitter için, 2009’da, efsane platform Friendfeed’de, “Türkiye’de Twitter kullanan insan sayısı 100’den fazla değildir, sene sonunda da olsa olsa 1000 olur” dediğimi hatırlıyorum. Bu talihsiz açıklamamın üzerinden 7 yıl geçti ve Türkiye’de 15 milyon Twitter kullanıcısı var!

Benzer bir durum bugün Snapchat için yaşanıyor. Birçoklarınız adını bile duymamış olabilirsiniz, duyduysanız da kale almamış olmanız kuvvetle muhtemel. Ancak sizin onu bilip bilmemenizden, ciddiye alıp almamanızdan bağımsız olarak söylemek gerekirse:

‘Snapchat bir kuşağın iletişim pratiklerini kökten değiştiriyor ve gün geçtikçe daha dramatik bir dönüşüme yol açacak gibi görünüyor’

Snapchat nedir, ne değildir faslına geçmeden önce, iletişim tarihi ile ilgili bir parantez açmak gerekiyor. ‘Medium is the message’ lafı ile tanıdığınız Marshall McLuhan’ın hocası, Harold Innis’in bir argümanı var. Diyor ki: İletişim mecraları/araçları, zaman ya da uzam meğillidir. (time-biased ve space-biased) Misal, piramitler (ve üzerlerindeki hiyeroglifler), firavunun kutsiyetini ve sonsuza dek sürecek iktidarını temsil eden iletişim araçlarıydı ve bunlar zamana meğilli idi. Mealen, Innis hocamız diyor ki, bir piramidi yerinden oynatamazsınız, zira o uzam içerisinde hareketli değildir; ancak zaman içerisinde hareket edebilir, keza 10 bin yıl öncesinden günümüze pek de bozulmadan gelebilmiştir.

Oysa, gene antik Mısır’ın bir buluşu olan papirüs, genişleyen imparatorluğun idaresi için geniş bir uzamda iletişim sorununu çözebilmiş, imparatorluk merkezinin, yeni fethedilmiş bölgeleri idare edebilmesi için gerekli iletişim aracı olmuştur. Papirüs, görüldüğü gibi uzama meğilli bir iletişim aracı; zira mekan içinde hareketli ancak zamanda pek değil; eskiyor, kayboluyor, yok oluyor ve son tahlilde günümüze bir piramit sağlamlığıyla çok nadiren ulaşabiliyor.

Bu uzun girizgahı yapmamızın sebebi şu: Toplumsal yapı, yüzyıllar boyu askeri ve ekonomik sebeplerle hızlanan, hatta ivmelenen bir devinim içinde. Daha hızlı ulaşım araçları, daha hızlı üretim araçları, daha hızlı eğitim, daha hızlı eğlence… Özetle, hayatlarımız hızlanıyor ve bu hız içerisinde kalıcılığa, zamana dayanıklılığa pek yer yok. Haliyle, iletişim mecraları da bundan nasibini alıyor. Piramitten, papirüse, oradan manüsrkipte, matbaa basımı kitaptan, gazeteye, telgraf, radyo, televizyona derken geldiğimiz son nokta olan sosyal medya kalıcılıktan uzak, zamana karşı dayanıksız, anı yakalamaya çalışan bir iletişim mecrası.

Anı yakalamak demişken, bu kavramı biraz açmamız gerek. İngilizce’de FOMO (Fear of Missing Out) olarak tabir edilen bir şeyleri kaçırma korkusu, sosyal medya kullanım motivasyonlarımızın belki de başında geliyor. Bu durum, zamanın ötesinde bir öngörü ile yıllar önce tarihçi François Hartog tarafından ‘şimdicilik’ olarak tanımlanmıştı. Hartog’a göre, modern öncesi toplumlar geçmişe (Batı için antikite, İslâm dünyası için asr-ı saadet, vs…), modern sonrası toplumlar ise geleceğe (fütürizm, aydınlık yarınlar, vs…) bakar, oysa post-modern toplum bu ikisini de reddeder ve akıp giden, şimdiye karşı bir fetiş geliştirir (Bkz: ‘no future’). Bu teorik ifadenin günümüzdeki en net yansımasını Facebook ve Twitter’da gözlemleyebiliriz. Zaten Facebook ve Twitter, belki de toplumumuzun dijital bir yansımasından ibaret olabilir mi?

Her gün gördüğünüz üzere, Facebook giriş ekranında ‘Ne düşünüyorsun?’, Twitter’da ise, ‘Neler oluyor?’ yazar. Bu iki soru da, şimdiki zaman kipindedir. ‘Şu an’, ‘şimdi’ ne yaptığımız ve etrafımızda ne olduğu ile ilgilenir. Yani, dünyanın en popüler iki sosyal medya mecrasının derdi, şimdi, şu an ne olup bittiğidir. Hartog bu duruma ne diyor acaba?

Zamanda buharlaşan mesajlar

Peki, Snapchat’in konumuzla ne ilgisi var? Bilmeyenler için özet geçiyorum, Snapchat şu anda çok daha kompleks bir yapıda ancak ilk çıktığında bir çeşit mesajlaşma uygulaması idi. WhatsApp ile benzer bir kullanım pratiği vardı ama onu diğerlerinden ayıran en önemli özellik, mesajların açıldıktan 10 saniye sonra ‘kendi kendini imha ediyor’ oluşuydu. Yukarıdaki teorik fasla neden girdiğimiz şimdi daha iyi anlaşılıyor olsa gerek.

Snapchat, zamana karşı dayanıksız iletişim mecralarının en son örneği ve belki de toplumsal şimdiciliğin dijital dünyada vücut bulmuş hali! Kendi kendini imha eden, zamanda buharlaşan mesajlar, daha ne olsun…


2. Bölüm: Snapchat ve 90 sonrası kuşak

Orhan Şener

TGS Akademi Direktörü Orhan Şener, aynı zamanda Akademi bünyesinde gazeteciliğin dijital dönüşümü, online haber formatları, yeni nesil gelir modelleri gibi konularda eğitimler veriyor ve Journo.com.tr'ye benzer konularda katkıda bulunuyor.

Lisans eğitiminde işletme ve iktisat okuyan Şener, City University London’da Enformasyon, Toplum ve İletişim alanında yüksek lisans yaptı, şimdilerde Galatasaray Üniversitesi'nde 'Enformasyona Erişim ve Filtreleme Pratikleri: Türkiyeli Gazeteciler Üzerine Çalışma' başlıklı doktora tezini yazıyor ve Bahçeşehir Üniversitesi'nde ve çeşitli eğitim programlarında dersler veriyor.

Journo E-Bülten