Haber

Altın Portakal’ın çürük dişi: Ulusal yarışma neden kaldırıldı?

Bu yıl 54.’sü düzenlenecek Uluslararası ‘Altın Portakal’ Film Festivalinde ulusal yarışmasının kaldırıldığı açıklandı. Bu karar neden alındı ve sinemamızı nasıl etkileyecek?

Türkiye’nin en köklü film festivali Uluslararası Antalya Film Festivalinde deprem etkisi yaratan değişiklikler yaşanıyor. 2014 yılında Gezi eylemlerini konu alan belgesel “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” sansürlenmiş ve ardından ulusal belgesel yarışması iptal edilmişti. Sonrasında Cannes Film Festivali örnek gösterilerek, festivalin halk tarafından benimsenmiş adı olan “Altın Portakal” festivalin başlığından çıkarıldı. Bu sene de ulusal yarışmanın bağımsız bir bölüm olarak artık yapılmayacağı, yerli filmlerin yabancı filmlerle birlikte uluslararası çatısı altında yarışacağı ilan edildi. Bu durumda uluslararası yarışmada en iyi ihtimalle birkaç yerli yapım yer bulabilecek. Sinemacılar için Antalya’da ulusal yarışmaya seçilmek, orada ödül almak prestij demek. Uluslararası Antalya Film Festivali, yakın dönemde başlattığı “Antalya Film Forum” ile yerli filmler için aktif bir destek programı oluşturmuştu. Peki hâl böyle iken ulusal yarışma neden kaldırıldı?

Alınan kararda politik sebeplerin ağır bastığı iddia ediliyor. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) eski Başkanı Tunca Arslan’a göre, 54 yaşına basan bir film festivalinin geleneğiyle oynanmasının herhangi bir kültürel gerekçesi olamaz.

Yazıp yönettiği Kavşak, kurgusunu ve müziklerini yaptığı Siyah Karga ile Antalya Film Festivalinde yarışmış olan Selim Demirdelen ise kararı, AK Parti’nin kültür-sanat-sinemaya yaklaşımının ve Antalya Film Festivali’nin başkanının büyükşehir belediye başkanı olmasının sonucu olarak değerlendiriyor.

Protestoları engellemek için mi?

Sinemacıların iktidara eleştirileri herkesin malumu ve Nadir Sarıbacak’ın canlı yayında konuşmasının kesilmesi hâlâ hafızalarda. Sinema yazarı Cüneyt Cebenoyan, “Uluslararası yarışmada ödül alacak bir filmin yönetmeni, oyuncuları ya da yapımcıları da benzer tavırlar gösterebilir. Protestolar bu şekilde engellenmez. Ancak ön elemede muhalif yönetmenlerin elenmesiyle mümkün olur ama o da mümkün değil. Kimi yarıştıracaklar? Semih Kaplanoğlu her yıl bir film yapmaz” diyor.

Cebenoyan, kararı başka bir açıdan daha değerlendiriyor: “Bu karar başka bir festival için alınabilirdi. Mesela İstanbul Film Festivali için anlamlı olabilirdi çünkü İFF başından beri asıl yarışmasının uluslararası yarışma olduğu düşüncesindedir. Altın Portakal ise uzun bir Türk sineması geleneği olagelmiştir. Öte yandan bana bir festivalin hem uluslararası hem de ulusal yarışma yapması da saçma geliyor. Sanki yerli filmler uluslararası ligde değil de ikinci ligdeymiş gibi oluyor. Bir-iki Türk filmi üst ligde, diğerleri alt ligde gibi.”

‘Altın Portakal sönmüştü’

Cebenoyan’a göre tarihsel olarak bir geleneği öldürmesi açısından yanlış olsa da bazı nedenlerden dolayı bu karar anlaşılabilir: “Çünkü Altın Portakal sönmüştü. Bir ilk filmler festivaline dönüşmüştü. Adana ile birlikte bir ay arayla iki büyük Türk filmleri festivali zaten saçmaydı. Adana liderliği kapınca Antalya, ondan arta kalanlarla yetinmek durumunda kalmıştı.”

Peki, festival komitesinin ve Antalya Belediye Başkanı’nın iddia ettiği gibi yerli filmler yabancılarla tek çatı altında yarışınca yerli filmlerin kalitesi yükselecek mi? Tunca Arslan amacın hâsıl olmayacağını düşünenlerden: “İki kategorinin birleştirilmesinden söz ediliyor ama bu nasıl bir birleşmeyse, ulusal yarışma tümüyle ortadan kaldırılıyor, uluslararası yarışmaya ise göstermelik yerel makyaj yapılıyor. Yerli filmlerin olumlu etkilenmesi ya da iddia edildiği gibi ‘festivalin kalitesinin artması’ mümkün değil. Antalya Film Festivali’nin kimliğini, rengini, ruhunu veren, yerli filmlere dönük değerlendirmedir.”

‘Türk sinemasına ilgi azalır’

Cebenoyan da olumsuz etkiden söz ediyor: “Yarışmanın tek çatı altına alınmasının yerli sinemaya elbette olumsuz etkisi olur. Türk sinemasına aktarılan kaynak ve ilgi azalır. Bunun filmlerde çok büyük bir kalite etkisi olacağını sanmıyorum.”

İşin mutfağındaki bir sinemacı olarak Selim Demirdelen, yerli filmlerle yabancıların tek çatı altında yarıştırılmasının olası sonuçlarını şöyle yorumluyor: “Birçok yerli film salonlarda ya çok kısa süre yer bulabiliyor ya da hiç gösterilmiyor. Bu filmlerin üreticilerinin filmlerini paylaşmak için tek umudu festivaller. Yabancı filmlerle yarışmak ister istemez katılım sayısını, dolayısıyla paylaşım şansını azaltacaktır. Seyircisinin özellikle yerli filmlere ve ulusal yarışmaya gösterdiği duyarlılık, salonları tıklım tıklım doldurması, gösterimler sonrası filmlere sahip çıkışları, sağduyulu yorumları ve yol gösteren eleştirileri her zaman bu festivalin en heyecan verici tarafıydı. Antalya seyircisi de bu karara tepkisini gösterecektir.”

‘Boykot edilmeli’

Demirdelen ayrıca, sinema sektörünün bu düzenlemeye tepki göstermesi gerektiğini belirtiyor, “Cesaret edebilenler için boykot en iyi yöntem. Türk sinemasının sözde iyiliği için yapılan bir düzenleme sonrası hiçbir Türk filminin katılmadığı bir Antalya Film Festivali güzel bir cevap olur” diyor.

Tepkilerin ve protestoların ardından festival yönetimi bu sene ya da önümüzdeki senelerde bu kararından döner mi? Genel kanaat, bu yıl karardan dönüş olmayacağı yönünde. Önümüzdeki senelerde ise farklı tavır sergilenebilir yahut AK Parti’nin belediye başkanlığını kaybetmesiyle bu kararın değişme ihtimali olabilir. Zira, Arslan’ın deyimiyle ‘Altın Portakal tarihinde çürük bir diş gibi’ duran ve sinema kamuoyunun tamamına yakınını karşısına alarak verilen bu karar, sahte Emek sineması örneğinde olduğu gibi olumlu sonuç vermekten uzak görünüyor.

Müjde Işıl

İstanbul Üniversitesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun. TV’de çeşitli kültür-sanat programlarında metin yazarı olarak çalıştı. Porttakal.com’un sinema sayfasını hazırladı. 9 yıl çalıştığı Sinema dergisinde film eleştirileri yazdı, yönetmen ve oyuncu röportajları yaptı, araştırma dosyaları hazırladı. Dergi kapatıldıktan sonra sinema yazarlığına Milliyet Sanat, Radikal ve ArkaPencere.com’da devam etti. Halen Bianet ve kultursanat.com.tr'de yazılarına devam ediyor.

Journo E-Bülten