Söyleşi

Medyapod: Kulaklıktan haber ve yorum geliyor

Türkiye’de medyanın her anlamda giderek küçülmesi, yaratıcı zihinlerin farklı fikirler üretmesine ve yeni mecralarda nefes almasına olanak sağlıyor. Her ne kadar podcast işleri dünyada belli bir seviyeye ulaşmış olsa da, Türkiye için henüz yeni sayılabilecek nitelikte. Medyapod da “Gerçeklere ses ver” diyerek yola çıkan ve bağımsız gazetecilerin bilgiyi, belgeyi, fikirleri ‘sesleriyle’ duyuran güçlü bir mecra olmayı hedefliyor. Medyapod’un yolculuğunu, kurucuları Sarphan Uzunoğlu ve Tunca Öğreten ile konuştuk.

Medyapod’un çıkış hikâyesini dinleyebilir miyiz?
Tunca Öğreten: Türkiye’de iktidar, bağımsız gazetecileri, sesini duyurmak için açık pencere arar hale getirdi. Podcast fikri de Sarphan ile yine böyle pencere aradığımız, ‘Hakikati duyurmak için ne yapabiliriz?’ diye sorduğumuz bir akşam ortaya çıktı.

Sarphan Uzunoğlu: Geçenlerde Tanıl Bora sebat kavramı ile ilgili bir yazı yazdı. Bence Medyapod o yazıda yapılan, zahmet gerektiren işleri de birinin yapması ve istikrarla sürdürmesi gerekliliğine dair vurguya bir yanıt. Türkiye’de herkes sürekli kimi fikirlerden bahsediyor. Ancak bir şeylere başlamak için fedakârlık yapılmıyor. Tunca da ben de sanıyorum “sebat edecek” kadar inandık bu işe ve başladı.

Tunca Öğreten.

Medyapod’u hayata geçirirken en büyük motivasyonunuz neydi? Ve bundan sonra kendinizi nasıl motive etmeyi planlıyorsunuz?
Tunca Öğreten: İktidarın, hoşuna gitmeyen her sesi kısmak için gelişkin yöntemlere ve motivasyona sahip olduğu bir süreçten geçiyoruz. Medyapod’da yayınlanacak podcast içeriklerin sesinin, alışık olduğumuz diğer mecralar kadar kolay kısılamayacak olması benim için en büyük motivasyon oldu.

Sarphan Uzunoğlu: Benim açımdansa bu, gerçek anlamıyla “yeni” bir şey yapma arzusu. Ben şu anda Türkiye’de ve dünyada habercilikte bir dijital balon oluştuğu görüşündeyim. Ekonomisi olmayan, hedef kitlesi olmayan, amacı olmayan ve sadece “yapmış olma amaçlı” çok fazla gazetecilik işi yapılıyor. Bu işleri birbirlerinden ayırt edebilecek bir güç yok. Her mecra bir diğerinin versiyonu hâline geldi. Podcast beni hem Türkiye’de “sadece podcast olsun ve bir ağ olsun” düşüncesi gereği, hem de hâlihazırda tükettiğim bir form olması gereği yeterince motive ediyor.

Sloganınızı “Gerçeklere ses ver” olarak belirlemişsiniz. Podcast yayıncılığı ile bilginin, haberin yayılımına dair nasıl bir farklılık yaşanacak ya da sizin temenniniz ne yönde?
Tunca Öğreten: Türkiye’de merkez medyadaki tartışma programlarında bir tiyatro oynanıyor. Aynı konuklar, aynı konular ve tabii ki aynı sözler. Medyapod, sesli içeriklerle hem bilgi verecek, hem de farklı fikirlerin kendini ifade etmesi açısından özgür mecra olacak. İlerleyen dönemlerde özel/dosya haber içerikleri de üreteceğiz. Böylece Medyapod; haberin, fikrin ve bilginin olduğu bir ağa dönüşecek.

Görsel yayıncılığın, yazılı yayıncılığın önüne geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Peki ya işitsel yayıncılık sizce Türkiye’de ne durumda? Geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Sarphan Uzunoğlu: Türkiye’de işitsel yayıncılık alanı, en klasik cephesi olan radyo göz önüne alındığında ağır devlet kontrolü ve medya sahipliğine bağlı öz-sansür gereği bilgi verme işlevini yerine getirmiyor. Dahası, teknolojik dönüşüm karşısında, Spotify çağında radyoyu her gün daha fazla sorgular hâle geliyoruz. Türkiye İsveç olmadığından, diyelim ki oradaki kamu radyosu örneğinde gördüğümüz üzere kamusal bir yarardan bahsedemiyoruz da. Oysa işitsel yayıncılık, Türkiye gibi dünya standartlarına göre işte ve iş yolunda bu kadar çok zaman geçiren bir toplum için ideal bir ilaç. Ben yalnızca, dijitalleşme bağlamında podcast ve benzeri teknolojilerin daha “hedefe odaklanmış” olmasının avantaj olduğu ve özellikle de medyaya güvenini tamamen kaybetmiş genç kentli kuşakları multimedyayla kendimize çekme fırsatımızın daha yüksek olduğu görüşündeyim.

Tunca Öğreten: Avrupa’da, ABD’de neredeyse her büyük medya kuruluşunun podcast yayını var. Bizim için biraz daha zaman var. Ama eminim ki Türkiye’de de kulaklarını kapayan üçüncü maymun ellerini serbest bırakacak.

‘O kulaklıkları haber ve fikir için kullanabilirsin’

Maliyeti ve zahmeti diğer yayıncılık türlerine göre az olan podcast yayıncılığı sizce şimdiye dek Türkiye’de neden yeterince gelişemedi?
Tunca Öğreten: Biz kulaklıkları müzik dinlemek için kullanan bir milletiz. Ayrıca her yeniliğe geç kalmak, biraz çekingen durmak gibi kronik bir hastalığımız da var. Ancak Medyapod şimdi, “O kulaklıkları haber, bilgi ve fikir alışverişi için de kullanabilirsin” diyor.

Sarphan Uzunoğlu: Bence asıl sebep finansal. Çünkü podcast’te ya doğrudan kendi reklamınızı alıp gelir elde etmeniz, ya da okurlarınızdan oluşturduğunuz ürün karşılığında abonelik ya da bağış yöntemiyle para almanız gerekiyor. Her ikisi de kaliteli içerik gerektirir. Google Adsense ve benzeri platformların metin ya da video içerikler için kendi reklam programları var ve bazı kalite kriterleri de var; ancak bunların çoğu çok yüzeysel ve teknik. Podcast, kendinizi gerçekten ortaya attığınız bir platform. Finansal başarısızlık ihtimali çok yüksek. Türkiye’de özellikle gazetecilik alanında risk alınması gereken son mecralardan biri. Ama bu riski birilerinin alması gerekiyordu.

Sarphan Uzunoğlu.

Podcast dinlemek kimilerine göre bir iş yaparken, fonda dinlenen bir ‘şey’ gibi de görülüyor. Sizce bir podcast yayını dinlemenin usulü var mı, olmalı mı?
Sarphan Uzunoğlu: Bence en güzel kısmı Podcast’in kağıt kokusu vs. gibi nostaljilerden uzak bir alan olması. İsterseniz spor salonunda koşarken dinleyin, isterseniz metrobüste sıkış tepişken. Podcast için ihtiyacınız olan tek şey videoya göre çok daha az miktarda bir kota. Ki evde indirip sokakta dinlemek de mümkün. Usul önermek istemesem de, ben abone olup otomatik indirilen podcast’leri boş zamanlarda dinlemenin daha mantıklı bir iş olduğu görüşündeyim.

Dünyada örnek aldığınız podcast yayıncıları ve yayınları neler?
Sarphan Uzunoğlu: Beni en çok motive eden iş, bir The New York Times podcast’i olan The Caliphate. Ama ben oradaki gazeteciliğin Türkiye için şu anki hâli ile çok uzak olduğu görüşündeyim. Bunun dışında bir İngiliz yayını olan Newstatesman’ın podcast’leri ve Spotify’da keşfettiğim Philosophize This! bana kalırsa podcast türünün iyi örnekleri. Bir ara çok sevdiğim İngiliz gazeteci Owen Jones da bir podcast şovuna başlamıştı; fakat şu sıralar tatildeler sanırım.

Medyapod’un program ve programcılarından bahseder misiniz?
Sarphan Uzunoğlu: Medyapod’un yayıncıları sürekli artıyor. Politika alanında Tunca Öğreten ve Fatih Yaşlı’nın konuştuğu Kampana, Zeynep Yüncüler ve Sezin Öney’in konuştukları Ara Başlık ve Adem Emre Topçu’nun her hafta farklı konukları ağırladığı Münferit öne çıkan programlar. Teknoloji alanında Emre Saklıca ve İlkan Akgül’ün hazırladığı Shortcast ve Görkem Pancaroğlu’nun hazırladığı Newpod öne çıkıyor. Orhan Şener’le benim birlikte hazırladığım İnterkritik ise kısa zamanda yayına girmiş olacak. Spor söz konusu olduğunda Burak Kılıç’ın Boş Adam İşi programı, kültürde ise sevgili Can Semercioğlu’nun Şapka Altı Konuşmaları şu an kanalımızda. Tabii bir de benim Journo ve P24’teki yazılardan alışık olduğunuz ilgi alanım olan Haber Ekonomisi var. Buna ek olarak, Ertuğrul Uzun Hoca’nın Youtube’daki Hukuk Başlangıcı Dersleri’ni de ağımıza taşıdık. Çok memnunuz. Şu an için hiçbirimiz para kazanmıyoruz. Birlikte görevleri bölüşüyor ve çalışıyoruz.

‘İçeriklere ulaşanlardan destek olmalarını istiyoruz’

Şimdiye dek hangi programınız, ne kadar dinlendi? İstatistikler nasıl?
Sarphan Uzunoğlu: Podcast’lerin ortalama dinlenilirliğinde tatmin edici istatistikler için birkaç ay zaman gerekir. Politika programlarının iyi dinlendiğini, diğer programların ise abonelik alma ve süreklilik konusunda umut verici olduklarını söyleyelim.

Şu an bir gelir modeliniz yok bildiğim kadarıyla. Bununla ilgili planlarınız neler?
Tunca Öğreten: Türkiye’de, içeriğe para ödemek gibi bir alışkanlık henüz oturmadı. Dijital medya, ulaşımı kolay olduğu kadar ‘ücretsiz’ olduğu için de tercih edilen bir mecra. Şu an için öz kaynaklarımızla Medyapod’u ayakta tutuyoruz. Ancak Medyapod içeriklerine ulaşanlardan da elbette destek olmalarını istiyor, umut ediyoruz.

Sarphan Uzunoğlu: Aslında gelir modelimiz olmasa da uygulanmaya müsait fikirlerimiz var. Sadece hayata geçirmek için önce markamızı tanıtmak istiyoruz. Şimdilik yalnızca Patreon’dan para toplama evresindeyiz. Ancak teknik kalite, içerik arttırma gibi odaklarla Indiegogo üzerinden de kampanyalar düzenlemekten yanayım ben. Ek olarak; örneğin Ertuğrul Uzun Hoca’nın derslerine güzel bir ilgi var. Türkiye’nin en nitelikli akademisyenlerinin bir kısmının ihraç edildiğini düşününce; onları da kapsayacak sesli bir üniversite neden olmasın görüşündeyim. Böyle bir projenin fonlayıcıları da çekebileceğini düşünüyorum.

Şu an Medyapod’u hangi mecralardan dinleyebiliyoruz?
Sarphan Uzunoğlu: Spotify, Apple Podcasts, Spreaker ana mecralarımız. Dinleyiciler kolaylıkla Spreaker adresimiz üstünden ya da Spotify üzerinden Medyapod diye aratarak tüm programlarımıza ulaşabilirler. Programların her birinin kendi soundcloud sayfası da kuruluyor. Zira Türkiye’de podcast garip bir şekilde Soundcloud’a fazla sıkışmış durumda. Bizim amacımız, özellikle Türkiyeli gençlerin dil öğrenmek için kullandığı Apple Podcasts ve Spotify gibi alanlarda Türkiyeli içerikler olarak öne çıkmak.

Sizi kimler dinliyor ya da dinlemeli? Kimleri hedefliyorsunuz?
Sarphan Uzunoğlu: Her program ve programcının hedef kitlesini tanımlaması konusunda yardım etmeye çalışıyoruz aslında. Ve programların benzeşmemesi için de uğraşıyoruz. Çünkü podcast, uzun bir koşu. Bu uzun koşuda, tıpkı yıllarca radyoda olduğu üzere, yol arkadaşı edinmeniz gerekiyor. O sebeple, programcıların konular konusunda da, programı üretim takvimi konusunda da olabildiğince istikrarlı olmalarını umuyoruz. Örneğin benim Haber Ekonomisi programımın kitlesi ile Boş Adam İşi’nin kitlesi aynı değil. Bir de vaktiyle Kesmeşeker’in kullandığı bir slogan vardı: Kesmeşeker dinleyicisi kaç değildir, kimdir. Bu nedenle bu soru çok önemli ve bence üstünde daha çok düşünülmesi gerekiyor. Gerçekten kim dinleyecek bizi? Hayatından sıkılan ofis çalışanı mı? Evden çalışanlar mı? Starbucks müziğinden sıkılan freelancer’lar mı? Reklam sektörü de bu tür niş medyalarda ayıracağı bütçeyi bu “kim” sorusu üzerinden belirliyor.

Podcast yayıncılığı yapmanın incelikleri neler? Siz Medyapod özelinde teknik ve içerik olarak nelere özen gösteriyorsunuz?
Sarphan Uzunoğlu: Teknik anlamdaki öncelik ses kalitesi. Henüz bir stüdyomuz olmadığından programcılara temel giriş önerilerini verirken kullanabilecekleri donanımlardan ve pratik yazılımlardan bahsediyoruz ilk olarak. Dijitalin olanaklarından sık sık yararlanan bir proje olduğumuzdan, uzaktan röportaj yapma için kullanılabilecek yazılımlar önceliğimiz oluyor. Ek olarak, temaları belirlerken veya konu seçerken yer yer arkadaşlarla konuşuyoruz. Herhalde üstüne en çok konuştuğumuz konu ise dinleyicinin dikkatini diri tutmak adına içeriğin süresi.

‘Hedefimiz fiziki stüdyo ve sürdürülebilir ekonomi’

Bildiğim kadarıyla podcast yayıncılığında YouTube yayıncılığına göre telif hakları anlamında farklı bir uygulama var. Bundan bahseder misiniz?
Sarphan Uzunoğlu: Özellikle ABD’de değilseniz bu kısım oldukça basit. Pek bir şansınız yok. Kendi modelinizi kendiniz yaratacaksınız. Telif hakları bağlamında ise çok dikkatli olmalısınız. Hele bizim gibi kurumlaşma iddianız varsa. Öyle random müzik kullanamazsınız. Ticari yeniden kullanıma izin vermiş ücretsiz müzikler kullanmalısınız örneğin. Açıkçası yolda daha çok şey öğreneceğiz. Belki bir sene sonra bu sorunuza bambaşka bir yanıt vereceğiz.

Önümüzdeki süreçte Medyapod ile ilgili nelerle karşılaşacağız? Uzun vadedeki hedefleriniz neler?
Sarphan Uzunoğlu: Elbette fiziki bir stüdyo ve sürdürülebilir ekonomi hedefimiz var. Ama ben önce kısa vadeli hedefleri söyleyeyim. İlk öncelik programcılara telif ödeyebilir hâle gelmek. Gazetecilerin içinde bulunduğu güvencesizlik durumunu projemizle derinleştirmek istemiyoruz. Gönüllülüğün ve Türkiye’nin medya krizinin arkasına saklanacak lüksümüz yok. Kısa vadede temel hedef, örneğin 2019 ortasına kadar en az beş majör programımızın 10-20 bin abone aralığında aboneye sahip olması. Gönül isterdi ki her içerik için durum böyle olsun; ama podcast’in ruhu çok “niş” bir ruh. Öylece büyük sayılardan bahsedemiyorsunuz. Farkındaysanız hep “abonelik” dedik. Dinlemeden çok daha önemli çünkü bu. Biz dinlemeyi “katılımcı bir faaliyete çevirme” ve nihayetinde konuşmaya dönüştürme üzerinde çalışmalıyız. Podcast’in mevcut tek taraflılığını, sese dayalı canlı yayın formlarıyla hatta yer yer video formlarıyla da kırabileceğimizi düşünüyorum.

Nihan Bora Sapmaz

Aydın Doğan Anadolu İletişim Meslek Lisesi ilk mezunlarından. Lisans ve yüksek lisans eğitimini gazetecilik üzerine tamamladı. 2001’de Milliyet gazetesindeki stajının ardından birçok gazete ve dergide çalıştı, yazdı. 2011’de NTV’deki yeni medya editörlüğü deneyimi sonrası internet sitelerinde kıdemli editör, yazı işleri müdürü, haber müdürü; reklam ajanslarında içerik direktörü olarak çalıştı. Şu an serbest olarak haber ve röportaj; yayınevlerine editörlük, redaksiyon yapmaya ve içerik projeleri üretmeye devam ediyor. Bir yandan içerik üretimi, yeni medya, medya okuryazarlığı ve haber yazımı üzerine eğitim veriyor.

Journo E-Bülten